Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/335 E. 2023/884 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/335 Esas
KARAR NO:2023/884

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/11/2012

BİRLEŞEN … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ … ESAS SAYILI DAVA DOSYASI

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİH 13/12/2012
KARAR TARİHİ:14/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeni davacı şirketin gerek sözleşme kapsamında yaptığı imalatlar, gerek ara hak edişlerden yapılan ve sonrasında ihale makamından davalının tahsil ettiği kesinti tutarları, gerekse de sözleşme dışı olarak yapılan imalatlardan kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olduğunu, 06.01.2011 tarihli sözleşme uyarınca yapılan işe dair davacı ile davalı şirket arasındaki muarazanın giderilmesi ile, kesin hesabın çıkartılmasını, kesin hesap sonucunda davacının alacaklı olduğu tutarın tespitine ve şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000-TL’nin davalıdan tahsiline, tespit edilen alacak tutarına 24/03/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın tüm iddialarının gerçeğe aykırı olup taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıya sözleşme dışı iş yaptırılmadığını, davacının sebep olduğu tüm haksız durumlar yüzünden vekiledeni şirketin pek çok külfete katlanmak durumunda kaldığını, gerek maddi gerekse manevi olarak zarara uğradığını, davacı şirketin işi yarım bırakarak makine ve ekipmanlarını iş sahasından peyderpey çekerek işi yapılamaz hale getirdiğini, davacının sözleşmeye ve hukuka aykırı bir şekilde faktoring şirketi ile temlik sözleşmesi imzaladığını, idare ile kesin hakediş hesabı yapılmadan davacı ile kesin hakediş hesabı yapılması ve teminatların serbest bırakılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki kesin ara hakediş hesaplarının davacının kusuru ile yapılmadığını, davacının söz konusu eylemleri ile vekiledeni şirketin uğradığı maddi ve manevi kayıplarının tazmini ile davacının sözleşme ye aykırı hareket etmesi nedeni ile kalan cezai şartları talep etme hakları bulunduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
BİRLEŞEN DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 06/01/2011 tarihli taşeronluk sözleşmesine rağmen işi tamamlamadan iş sahasını terk ettiğini, yarım bırakılan işin vekiledeni tarafından başka şirketlere yaptırıldığını ve faturaların davalıya gönderildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe giriştiklerini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla haksız itirazın iptaline, takibin devamı ile davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında mevcut yazılı sözleşmenin imzalandığı hususunda itirazları olmadığını, ancak davacı yanın sözleşme dışı yapılan işleri ara hakediş olarak düzenlemekten ısrarla kaçındığını, kesin hesabın çıkarılması yönünden İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esasında kayıtlı davayı açtıklarını, bu nedenle öncelikle derdestlik itirazında bulunduklarını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine, birleşen dava ise, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin 27/02/2020 tarih ve … sayılı kararı ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul BAM’a gönderildiği,
İstanbul BAM 15. HD nin 26/04/2021 tarih 2021/423 – 2021/867 EK sayılı ilamı ile; “…Taraflar arasında … – … Atık Su Kollektörleri ve Şebeke İnşaatı İş Ortaklığı’nın yüklenicisi olduğu, … (…) Atık Su İnşaat Dairesi Başkanlığı, Avrupa Yakası 4. Kısım Mütefevekrik Atık Su Şebeke İnşaatı ile ilgili 06/01/2011 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi imzalanmış olup, davacı-birleşen dava davalısı taşeron, davalı-birleşen dava davacısı ise yüklenicidir.
Sözleşme bedeli, taşeronun birim fiyatlarının işverence kabul edilmiş yüklenici birim fiyat cetvelinde belirlenen birim fiyatlara %28 iskonto uygulanarak elde edilecek tutardır. İşin Konusu başlıklı 3-B maddesine göre işin tamamı sözleşme kapsamında olmayıp, davalı işin bir kısmını başka bir taşerona verebilecek veya kendisi ifa edebilecek, bu sözleşme kapsamındaki işin miktarı ve süresi işveren veya yüklenici tarafından yer teslimi yapılmasını müteakiben davalı tarafından taşerona peyderpey bildirilerek tespit edilecektir. Maddi Sorumluluk Başlıklı 9/G maddesinde ise taşeron’un işbu sözleşme kapsamında yapmakla yükümlü olduğu işi, herhangi bir sebepten dolayı (Taşeron’un işyerini terk etmesi ve/veya sözleşmeyi feshetmesi durumları dahil olmak üzere) doğrudan … ve/veya …’nin görevlendirdiği özel/tüzel kişi veya kişiler ifa ederse, …’nin. taşeron verine ifa ettiği veya başkalarına ifa ettirdiği isin bedelini %30 fazlası ile taşerondan tahsil edeceği, ifa edilmiş bir ise ilişkin tespit edilecek eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi halinde de aynı uygulamanın geçerli olacağı hususları düzenlenmiştir.
Davalı-birleşen dava davacısı Kadıköy …Noterliği’nin 17.08.2011 tarih…yevmiye nolu ihtarnamesi ile, işin süresinde bitirilemeyeceğinin anlaşıldığı, imalatın aksatıldığı, karşı taraf hakkında çok sayıda dava ve takip ile iflas erteleme davası olduğu gibi hususları gerekçe göstererek sözleşmenin feshedildiğini bildirmiştir.
Öte yandan davacı tarafça delil olarak dayanılan 31/07/2011 tarihli “Tasfiye Protokolü ve İbraname Sözleşmesidir” başlıklı belge ile, davacının içine düştüğü likidite sıkıntısı, iflas erteleme davası, işin öngörülen sürede yürütülememesi ve işin sözleşmede yer alan sürede teslim edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine sözleşmelerin karşılıklı olarak iptaline ve işlerin tasfiyesine, sözleşmelerin taraflarca anlaşma ile feshi ile davacı-birleşen dava davalısının üstlendiği işin tasfiye edilerek yükümlülüklerin yeniden belirlenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu belge taraflarca imzalanmamış bir belge olmakla birlikte, davacı-birleşen dava davalısı ilişkinin bu Protokol ile sonlandırıldığını, bu belge uyarınca 05/03/2012 tarihine kadar sahada çalışmalarına devam ettiğini, söz konusu Protokolün taraflarca kabul edilip uygulandığını, ancak davalı-birleşen dava davacısının 17/08/2011 tarihinde haksız fesih ihtarını gönderdiğini ileri sürmektedir. Nitekim davalı-birleşen dava davacısı da sözleşmeyi feshetmeden önce, davacının faktöring şirketine temlik ettiği bir çeke ilişkin olarak açmış olduğu ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas (… yeni Esas) sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen 31/07/2011 tarihli bir ibraname olduğunu açıkça kabul etmiştir.
O halde mahkemece, imzasız olmakla birlikte taraflarca içeriği kabul edilen 31/07/2011 tarihli “Tasfiye Protokolü ve İbraname Sözleşmesidir” başlıklı belgenin somut olayda dikkate alınması gereken bir belge olduğu gözetilerek, söz konusu Protokolün içeriğinin taraflarca uygulanıp uygulanmadığının araştırılması ve buna göre tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, sadece bir kısım bilirkişi raporlarındaki hukuki görüşler dikkate alınarak yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı-birleşen dava davacısı vekilinin istinaf talebi şimdilik incelenmeksizin, davacı-birleşen dava davalısı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine…” karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği ve işbu esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 26/04/2021 tarih ve 2021/… – 2021/… E.K. sayılı kaldırma ilamı, tarafların buna ilişkin açıklamaları ile dilekçeleri ekinde bulunan bilgi ve belgeler kapsamına göre 04/12/2019 tarihli bilirkişi heyetinde görev alan bilirkişilere tevdiine karar verilmiş;
Bilirkişi heyetinin 06/09/2022 tarihli raporu ile; “…Bölge Adliye Mahkemesi kararında, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas (… yeni Esas) sayılı dosyasına sunuları dava dilekçesinde, davalı şirketin taraflar arasında düzenlenen 31.07.2011 tarihli bir ibraname olduğunu açıkça kabul ettiği belirtilmektedir. Belirtilen dava dilekçesi incelendiğinde, davalı … Limited Şirketi’nin iflas erteleme kararı sonrasında müvekkil şirket ile yaptığı taşeronluk sözleşmesi ile yapmayı taahhüt ettiği işi yapamayacağını bildirip şantiyeyi terk ettiği, bununla ilgili olarak çalışmayı yarım bırakan davali Şirket ile (somut olayda davacı şirket) ile 31.07.2011 tarihli ibraname mevcut olduğu şeklinde ifadede bulunulduğu görülmektedir. Bölge Adliye mahkeme kararında bu ifadeden anlaşılması gerekenin davalı asıl yüklenici şirketin 31.7.2011 tarihli ibranameyi kabul etmiş olduğu belirtilmektedir.
Dava dilekçesinde yer alan davalı asil yüklenici şirketin ifadesi incelendiğinde, Bölge Adliye Mahkemesinde yer alan görüşe katılmak heyetimizce mümkün görünmektedir. Dilekçede yer alan ifade incelendiğinde, yalnızca bununla ilgili bir ibranamenin bulunduğuna işaret edilmiş olduğu görülmektedir. Mahkeme dilekçesinde bir ibranamenin mevcut olduğunun belirtilmesinin sadece bu hususta böyle bir belgenin mevcut olduğuna dair vurgu yapılmış olarak yorumlanması da pekala mümkündür. Dolayısıyla dava dilekçesinde yer alan ibraname mevcut olduğuna dair ibareden tek başına davalı asıl yüklenici şirketin davacı alt yüklenici şirket ile ikale sözleşmesi akdetmiş olduğu sonucuna varılması mümkün değildir. Eğer davalı asıl yüklenici şirketin gerçekten bu ibranameyi kabul etmiş olduğu kanaatine varılmakta ise, bu ibraname içeriğinin davalı asıl yüklenici şirket tarafından kabul edilmiş olduğunu gösteren başka emarelerin de dava dosyasında mevcut olması gerekmektedir.
Dosyaya sunulu belgeler üzerinde yapılan incelemelerde, davalı asıl yüklenici şirket tarafından davacı alt yüklenicinin sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesiyle 17.08.2011 tarihinde sözleşmenin feshedildiği görülmektedir. Ayrıca davalı asıl yüklenici şirket tarafından, davacı alt yüklenicinin sözleşmede temlik yasağına aykırı davrandığı için sözleşmenin feshedildiği ve borçlu olunmadığının tespiti amacıyla ticaret mahkemesinde menfi tespit davası açıldığı görülmektedir. Eğer Bölge Adliye Mahkeme kararında belirtildiği üzere, davalı asıl yüklenici şirketin bir ibra sözleşmesi akdederek davacı asıl yükleniciyi borçtan kurtatmak iradesi varsa, tam aksi yönde sözleşmeyi feshetmek yönünde neden aksi davranışta bulunduğu izaha muhtaç kalmaktadır.
Kök raporumuzda dava konusu somut olayda davacı şirket vekili tarafından sözlü olarak ikale anlaşması yapıldığı ileri sürülmesine rağmen bu anlaşmanın içeriği ile ilgili net bir bilgiye varılması mümkün olmayıp davalı tarafça da dava dosyasına yansıdığı kadarıyla tasfiye anlaşmasına uygun olarak hareket edildiğini gösteren hiçbir bulguya rastlanmadığı ifade edilmiştir. Kök raporda yer alan bu görüşümüzden ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.
Dosyasına sunulu belgeler üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda,
A, Dava dilekçesinde yer alan ibarenin tek başına ikale anlaşması akdedildiğini kabule yeterli olmadığı,
B. Taraflar arasındaki alt yüklenicilik sözleşmesinin ikale anlaşmasıyla sona erdirilmediği,
C. Davalı asıl yüklenici şirket tarafından imzasız ibra sözleşmesini onaylar şekilde hareket edilmediği,
D. Davalı asıl yüklenici şirketin taraflar arasında yapılan sözleşmeyi feshetmiş olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
06.09.2022 tarihli raporun inşaat mühendisi bilirkişisinin teknik görüşünü içermemesi nedeniyle alınan 23/06/2023 tarihli ek raporu ile; “..Dilekçe eki belgeler içinde teknik bir hesaplama yada inceleme yapılacak bir belge bulunmamaktadır. Şantiyelerden çekilmiş resimler, muhasebe belgeler, ihtarnameler, İdareye ithafen yapılmış yazışmalar v.b. bilgi ve belgeler bulunmaktadır.
Bu belgelerin teknik bir yönü olmadığından bu konuda bir görüş oluşturmak mümkün değildir. Diğer yandan tasfiye protokolü işin tasfiyesi açısından yapılmış bir protokol olup bu protokol edinimleri teknik değil hukuki bir değerlendirmedir.
Bu nedenle teknik olarak tasfiye protokolüne uyulup uyulmadığını denetleyecek bir belge bilgi örneğin ;
-Taraflarca karışlıklı imzalanmış hakkediş
-Taraflarça karşılıklı tutulmuş iş tutanakları (iş yeri konumu ve yapılan iş emirleri ile birlikte)
-Taraflarca tutulmuş yapılan işin yerini gösteren belge
Vb. gibi teknik inceleme konusu belgelere olması halinde işin tasfiye tarihinde protokolde bahsedildiği gibi yapıldığı değerlendirilebilir. Ancak ;
-İş ve makine fotoğrafalar, bunların nerede ve hangi işte çekildiğini fotoğrafa bakarak teknik olarak söylemek mümkün değildir.
-Tek taraflı tutulmuş puantajlara bakarak teknik olarak söylemek mümkün değildir.
Dosyasına sunulu belgeler üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda,
A. Daha önce heyet olarak sunulan değerlendirmelere katıldığımı,
B. 8.10.2021 tarihli dilekçe ve eki belgelerin kapsamı ve içeriği ile teknik olarak bir görüşünün ortaya konulmasının mümkün olmadığı,
C. tasfiye protokolü içeriğinin taraflarca uygulanıp uygulanmadığı hakkında 8.10.2021 tarihli dilekçe ve eki belgeler ile bir görüş oluşturmanın teknik olarak mümkün olmadığı,
D. Hukuki değerlendirme ve takdirin her zaman mahkemenize ait olduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
Mahkememizce yeniden yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri ve hükme elverişli bulunan bilirkişi raporları ile tüm yargılama dosyası kapsamına göre;
Davacı (alt taşeron) ile davalı şirket (taşeron) arasında, … – … Atık Su Kollektörleri ve Şebeke İnşaatı İş Ortaklığı’nın yüklenicisi olduğu, … (…) Atık Su İnşaat Dairesi Başkanlığı, Avrupa Yakası 4. Kısım Mütefevekrik Atık Su Şebeke İnşaatı ile ilgili 06/01/2011 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin davacı tarafından 17/08/2011 tarihli ihtarname ile tek taraflı olarak feshedildiği, davacı yanın asıl davada sözleşme kapsamında yaptığı imalatlardan gerek ara hakedişlerden yapılan ve sonrasında ihale makamından davalı tarafın tahsil ettiği kesinti tutarları ile gerekse de sözleşme dışı yapılan imalatlardan kaynaklı olarak alacak talebinde bulunduğu, davalının ise birleşen davada davacı sıfatı ile taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9.maddesi G bendi uyarınca 3.kişi şirketlere tamamlattırılan işler dolayısıyla yapılan ödemeler sebebiyle 13/09/2012 tarihli 1.664.018,07-TL tutarlı fatura bedelinin tahsilini talep ettiği ancak, ödeme yapılmaması doğrultusunda girişilen takiple fatura bedelinin tahsili talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça delil olarak dayanılan 31/07/2011 tarihli “Tasfiye Protokolü ve İbraname Sözleşmesidir” başlıklı belgeye dayanılmış olup, imzasız olmakla birlikte taraflarca içeriği kabul edilen 31/07/2011 tarihli “Tasfiye Protokolü ve İbraname Sözleşmesidir” başlıklı belgenin somut olayda dikkate alınması gereken bir belge olduğu gözetilerek, söz konusu protokolün içeriğinin taraflarca uygubaşlıklı belgenin somut olayda dikkate alınması gereken bir belge olduğu gözetilerek, söz konusu protokolün içeriğinin taraflarca uygulanıp uygulanmadığının tespiti bakımından taraflara açıklamada bulunmaları için süre verilmiş, bu açıklamalar ışığında alınan bilirkişi raporlarında da tespit edildiği gibi dava dilekçesinde yer alan ibarenin tek başına ikale anlaşması akdedildiğini kabule yeterli olmadığı, taraflar arasındaki alt yüklenicilik sözleşmesinin ikale anlaşmasıyla sona erdirilmediği, davalı asıl yüklenici şirket tarafından imzasız ibra sözleşmesini onaylar şekilde hareket edilmediği, buna göre asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Birleşen davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında alacaklı … Yapı …. Ltd. Şti. tarafından borçlu … İnşaat …. Ltd. Şti. aleyhine 13/09/2012 tarihli 1adet faturaya dayalı olarak 1.664.018,07-TL asıl alacak, 13.129,79-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.677.147,86-TL alacağın tahsili için 15/10/2012 tarihinde ilamsız genel haciz yolu ile takibe girişildiği, borçlunun süresinde tüm borca ve icra müdürlüğü yetkisine itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Ancak itirazın iptali davası asıl alacak miktarı üzerinden açılmıştır.
Mahkememizin 27/02/2020 tarih ve … sayılı gerekçeli kararında hükme esas alınan 04/12/2019 tarihli bilirkişiler heyeti raporu ile İstinaf Dairesinin kaldırma kararı sonrası yapılan bilirkişi incelemesi kapsamına göre;
Davalı tarafından davacıya keşide edilen 27/08/2011 tarihli fesih ihbarı ile; taşeron sözleşmesi sonrasında işlerin taahhüt edilen süre içerisinde bitiremeyeceği, nakit sıkıntısı çekildiği, aleyhe açılan dava ve icra takipleri ile imalatın aksatıldığı ve davacı hakkında iflas erteleme kararı verilmesi (… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası) ve dahi mevcut duruma göre sözleşme şartlarını yerine getirmenin davacı yönünden imkansız olduğu ve taahhüt edilen işlerin bitirilemeyeceği gerekçesine ve sözleşmenin ihlal edildiği gereğine göre, sözleşmenin feshedildiği, yine sözleşmede açıkça alacağın temliki yasaklanmış olmasına rağmen alacağın temlik edilmiş olması sebebiyle de sözleşmenin 33.maddesi uyarınca sözleşmenin davalı yüklenici tarafından yani sözleşmenin bitim tarihi 31/12/2011 tarihi beklenmeden feshedildiği ve davalı yüklenicinin fesihte haklı olduğu, BK 358/I maddesinin uygulama alanı bulduğu, hernekadar iş sahibinin, müteahhide işin gecikmeden ifası için ihtarda bulunması ve mehil vermesi gerekmekte ise de, BK 107’de belirlenen durumlarda ihtar ve mehile gerek bulunmadığı, somut olayda davacının temerrüde düşmüş olması, davacının fesih öncesi düştüğü haller itibariyle ayrıca mehil tayin etmeye gerek bulunmadığı, bu kabulün bilimsel ve yargısal içtihatlarla uyumlu olduğu, davalı yüklenicinin BK 358/II madde uyarınca işin masrafı müteahhide ait olmak üzere işi başkasına tamamlattırabileceği, ancak zaten bu hususun taraflar arasında bağıtlanan sözleşmenin 9 G maddesinde açıkça düzenlendiği,
Taşeron Sözleşmesi’nin 10B maddesinde net biçimde yazılı olduğu üzere, oradaki anlatıma nazaran, Taşeron Sözleşmesi’nde, edim / ilişki bütünü anlamında tüm verilerin … tarafından incelendiğinin açık oluşu ve ayrıca, … – … arasında 2011 yılı başında akdedilen Taşeron Sözleşmesi’nin akdedilmesinden evvel, iş bütününün 2010 yılı içinde yapılması benimsenen kısmı bakımından …’ın dava dışı … ile yaptığı …’ye dayalı işteki bilgisi ile, basiretli tacir olarak davranması cihetindeki 6762 sayılı TTK 20/II’deki ilkenin de Taşeron Sözleşmesi’nin 10C maddesinde tekrarlanmış olması karşısında;
…’ın üstlendiği işin boyutları ve anlamı hakkında tam bilgisi olmadığı, çekişmeye konu olan işin …’a zarar verici olduğunu iflas ertelemesi istemine bağlı olarak düzenlenen kayyım raporu ile öğrendiği savunmasının benimsenme koşulu bulunmadığı,
Teknik inceleme sonucu düzenlenen raporlara göre sözleşme kapsamında yapılıpta hakedişe yansıtılmamış imalatların bulunmadığı, sözleşme dışı yapılmış işe rastlanmadığı, yapılan kesin hesaba göre davacı …’ın davalıdan dayanak sözleşme kapsamında hakediş alacağı bulunmadığı, birleşen dava yönünden ise davacının sözleşmenin 9 G maddesi uyarınca dava dışı … İnşaata yaptırılan işler nedeni ile 13/09/2012 tarih 41869 sayılı 1.664.018,07-TL tutarlı fatura bedelini davalıdan talep edebileceği anlaşılıp kabul edilmekle asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne, davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas saylı takip dosyasına yaptığı itirazının talep gibi 1.664.018,07-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa yıllık %9 yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına, hüküm altına alınan ve likit olan asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
A-ASIL DAVADA DAVANIN REDDİNE,
1-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85-TL harcın peşin alınan 742,50 -TL harçtan mahsubu ile bakiye 472,65 -TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 2.550,00 TL bilirkişi masrafı, 136,53 -TL davetiye / tezkere gideri olmak üzere toplam 2.686,53 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-BİRLEŞEN …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı DAVADA DAVANIN KABULÜNE,
Davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas saylı takip dosyasına yaptığı itirazının talep gibi 1.664.018,07-TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa yıllık %9 yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına,
Hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 113.669,07-TL harçtan peşin alınan 16.325,00 -TL harcın mahsubu ile bakiye 97.344,07-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan 21,15 -TL başvurma harcı, 16.325,00-TL peşin harç, 3,30-TL vekalet harcı, 55,00-TL tebligat/ posta gideri olmak üzere toplam 16.404,45 -TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 205.121,45-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır