Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/311 E. 2022/671 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/311 Esas
KARAR NO :2022/671

DAVA:İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/05/2021
KARAR TARİHİ:04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket …A.Ş.’nin (Eski … A.Ş.) BTK tarafından sağlanan ulusal posta hizmet sağlayıcısı lisansı ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından sağlanan ulusal yetki belgesi ile çalışmakta, tüm Türkiye’de kargo, ekspres teslimat, e-ticaret alanlarında faaliyet göstermekte olduğunu, davalının, müvekkili şirketle imzalamış olduğu acentelik sözleşmeleri uyarınca müvekkili şirketin acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, davalının işçisi olan ve kurye olarak çalışan … tarafından hem müvekkili şirket hem de altında çalışmış olduğu … aleyhine, işçilik alacakları için arabuluculuk başvurusunun yapıldığını, arabuluculuk toplantısı neticesinde müvekkili şirket tarafından …’a 20.000 TL net işçilik alacağı, 3.681,82 TL brüt vekalet ücreti ve arabulucu …’a 1.395 TL arabuluculuk ücretinin ödendiğini, Müvekkili şirketin davalının işçisine ödemek zorunda kaldığı işçilik alacakları ve yargılama giderlerini rücuen tazmin etmek amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini, ardından davalıya karşı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabulucu tarafından davalının icra takibine itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu iki adrese de davet mektubu gönderilmesine karşın davalıya ulaşılamadığını ve davalı arabuluculuk toplantısına katılım sağlamadığı için sürecin anlaşmama ile sonuçlandığını, Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi uyarınca, davalının işçilerinin işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğunu,Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin “Acente Personeli” başlıklı 8. maddesinde yer alan aşağıdaki hüküm dolayısıyla, davalının acentesinde çalıştırdığı
işçilerin işçilik alacaklarından tek başına sorumlu olduğunu, “ACENTE, yanında dilediği sayıda ve nitelikte personel istihdam edebilir. Bu kişilerin her türlü yasal sigorta, vergi vb. yükümlülükleri ve giysi, yemek, yol vb. giderleri
yani iş hukukundan doğan tüm hak ve alacakları ile ferilerinin tek yükümlüsü ACENTE’dir. ACENTE yanında çalışan personel sebebiyle AKTİF İLETİ işçi hak ve alacakları için ödeme yapmak zorunda kalır ise AKTİF İLETİ bu sebeple ödediğini ACENTE’ye rücu edecektir. Acente AKTİF İLETİ’nin ilk talebinde bu borcu nakten ve defaten ödemeyi bila itiraz kabul ve taahhüt eder.” Dava dışı …’ın, müvekkili şirket ile çalışan acentelerde 10 yıla yakın süre boyunca kurye olarak çalışmış olduğundan, tüm işçilik alacaklarının ödenmesi konusunda arabuluculuk sürecinde anlaşma yoluna gidildiğini, zira dava yoluna gidilmesi halinde hüküm altına alınacak miktarın çok daha fazla olacağı, anlaşılmayan süre boyunca işçilik alacaklarına bankaların uygulayacağı en yüksek faiz tutarında faiz işleyeceği ve son işveren olan …’ın bunun tamamından sorumlu olacağının açık olduğunu, bu nedenle arabuluculuk aşamasında anlaşılmış olmasının
davalının da menfaatine olduğunu, Dava dışı …’ın daha öncesinde farklı acenteler altında da çalışması olmasına rağmen aşağıda alıntılanan Yargıtay kararı uyarınca son alt işveren olan davalının, dava dışı …’a ödenen tüm işçilik alacaklarından sorumlu olacağını, diğer yandan taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi uyarınca da acente yanında çalışan personel sebebiyle ödenecek tutarın acenteden rücu edilebileceği açıkça hükme bağlandığını, “Yapılan bu açıklamalara göre; işçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir. Bu durumda değişen alt işverenler
işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi hükmü, 4857 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen işyeri devrini de içine alan daha geniş bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Gerçekten maddede işyerlerinin devir veya intikalinden söz edildikten sonra “…yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli…” denilmek suretiyle uygulama alanı 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesine göre daha geniş biçimde çizilmiştir. O halde kıdem tazminatı açısından asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukukî veya fiilî bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğu, son alt işverenin ise tüm dönemden sorumluluğu kabul edilmelidir.”
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/13142 E. 2020/69 K.) Her ne kadar takip tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürmek amacıyla gönderilen bir ihtar bulunmasa da, davalı, arabuluculuk sürecinde taraf gösterilmiş olduğundan müvekkili şirketin ödeme tarihinden itibaren faiz isteme hakkını haiz olduğunu, bu nedenle icra takibinde de ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edildiğini, Zira Yargıtay kararlarında da rücusu istenen alacağın talep edildiği davadan haberdar olunduğu takdirde temerrüt ihtarı olmasına gerek duyulmadan, ödeme tarihi faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmekte olduğunu, “Ancak davalı, dava tarihinden önce açılmış olan rücu konusu işçilik alacakları
davasından davanın ihbarı ile haberdar olmuş ve bu şekilde temerrüde düşürülmüştür. Bu nedenle mahkemece dava dilekçesi ile talep edilen alacak miktarına işçilik alacaklarının davacı tarafından ödeme tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken, açıklanan husus göz ardı edilerek, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/7529 E. 2017/5395 K.) Müvekkili şirketin, davalının çalışanı için ödemiş olduğu tutarı tazmin etmek amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının ise hiçbir somut gerekçesi olmadan takibe itiraz ettiğini, davalının MERNİS adresi olan … Mahallesi … Sokak 4/1 …/İstanbul adresine gönderilen ödeme emrinin iade döndüğünü, icra takibine itiraz ederken göstermiş olduğu … … B Blok 6. Kat No: 745 …/İstanbul ve …
… B Blok 6. Kat No: 628 …/İstanbul adreslerine arabuluculuk sürecinde yapılan tebligatların iade döndüğünü, Her ne kadar müvekkili şirket alacağının vadesi gelmiş ve İİK m. 257 uyarınca vadesi gelmiş alacak için ihtiyati haciz uygulanması için ek bir şart aranmamaktaysa da borçlunun muayyen yerleşim yeri bulunmadığı ve dava sonucunda müvekkili şirketin uygulayacağı cebri icra yollarının faydasız kalma ihtimali bulunduğunun açık olduğunu,
Diğer yandan müvekkili şirketin ödemiş olduğu tutarların belirli olduğunu, ödeme emri ekinde de davalıya tebliğ edildiğini, dolayısıyla alacağın likit olduğunu iddia ederek; İtirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine dava konusu alacağın %20’si tutarında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; alacağın dayanağının … Arabuluculuk Numaralı Kısmi Anlaşma belgesi olduğunu, belgeden de açıkça görülüp anlaşılacağı üzere belgede taraf teşkilinin sağlanmadığını, tebligat adresinin yanlış yazıldığını, tarafına usulüne uygun bir tebligat yapılamadığını, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi ekindeki delillerinden açıkça görüleceği üzere, 12.10.2020 tarihli taraf teşkili yapılmadan imza altına alınmış Kısmi Anlaşma Belgesinde taraf olarak sorumlu tutulduğu ticari faaliyetinin 31.12.2015 tarihinde sonlandığını, bu tarihte sonlanmış Ticari Mükellefiyetliğin 12.10.2020 tarihli bir anlaşmaya taraf tutulduğunu, alacağa dayanak
ara buluculuk tutanağının esas bakımdan da usul bakımından da hatalı teşkil edildiğini, Taraf teşkili sağlanmadan, usulüne uygun tebligat yapılmaksızın, resmi kayıtlar göz ardı edilerek, 5 yıl önce kapanmış ticari mükellefiyeti faalmiş gibi taraf edilmesinin, gıyabında yapılan kısmi anlaşmanın parasal bedelinin tarafına rücu edilmesinin hukuki ve yasal dayanağının olmadığını,Gıyabında borcu olmayan eski personeli ile uzlaşma sağlandığını, taraf teşkili sağlanmaksızın yapılan ödemenin, 5 taraf olmasına rağmen tarafına rücu edildiğini,Taraflarca yapılan kısmi anlaşmaya, ne rızası, ne onayı, ne de bilgisinin olmadığını, davanın konusu alacağa dair herhangi bir ilamın olmadığını, yanı sıra arabuluculuk başvurucu tarafından herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını yazılı ibrasının bulunduğunu ileri sürülerek;Davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmilini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
…. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının …A.Ş., borçlunun … olduğu, takibin 26.031,32 TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, ödeme emrinin 03/03/2021 tarihinde borçluya tebliğ edildiği ve borçlunun 10/03/2021 tarihinde ödeme emrine, borca, takibe, faiz oranına, faize, işlemiş faize ve takibin tüm ferilerine itiraz ettiği, itirazın süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmıştır. İtiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 17/05/2021 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
….İş Mahkemesinin 24.12.2019 tarihli kararı ile; dava dışı …’ın, davalı …’a ait …-93 sicil numaralı işyerinde asgari ücretle 30/03/2013-17/12/2013 tarihleri arasında tam zamanlı ve kesintisiz çalıştığı yönünde hüküm tesis edilmiştir.
… Numaralı arabuluculuk dosyası ve davacı tarafça yapılan ödemeler değerlendirildiğinde , Davacı ödemeleri: Anlaşma doğrultusunda; Arabuluculuk hizmeti nedeniyle; Av…. tarafından 14.10.2020 tarih, … sayılı ve KDV dâhil 1.158,05 TL tutarında Serbest Meslek makbuzu düzenlenmiş olup, makbuz bedeli 1,05 TL masraf bedeli ile AGT tarafından 15.10.2020 tarihinde ödendiği , Serbest Meslek Makbuzundaki brüt ücret üzerinden kesilen 236,34 TL stopaj tutarı ise inceleme sırasında sunulan 2020/Ekim dönemine ait Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile beyan edilerek ödendiği , Arabuluculuk Hizmeti nedeniyle davacı tarafça 15.10.2020 tarihinde toplam (1.158,05*1,05*236,34) 1.395,44 TL ödeme yapıldığı, … vekilinin banka hesabına 26.11.2020 tarihinde 23.240,- TL ödendiği , Ödeme nedeniyle Av. … tarafından 27.11.2020 tarih, … sayılı ve brüt 3.681,82 TL tutarında Serbest Meslek Makbuzu düzenlendiği , … adına 20.000,- TL, vekiline 3.681,82 TL olmak üzere davacı tarafça 26.11.2020 tarihinde toplam 23.681,82 TL ödendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 07/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ve davalı şirket arasında 01.09.2010 tarihinde acentelik sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 8. Maddesinin “ACENTE, yanında dilediği sayıda ve nitelikte personel istihdam edebilir. Bu kişilerin her türlü yasal sigorta, vergi vb. yükümlülükleri ve giysi, yemek, yol vb. giderleri yani iş hukukundan doğan tüm hak ve alacakları ile ferilerinin tek yükümlüsü ACENTE dir. Acente yanında çalışan personel sebebiyle; AKTİF İLETİ; işçi hak-alacakları için ödeme yapmak zorunda kalır ise AKTİF İLETİ bu sebeple ödediğini ACENTE’ye rücu edecektir…” şeklinde olduğu, dava dışı …’ın, acentelik sözleşmesinin imzalandığı 01.09.2010 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başladığı, 04.12.2012 tarihinde anılan işyerinden çıkışının yapıldığı, ancak …. İş Mahkemesi’nin 24.12.2019 tarihli kararı ile; dava dışı …’ın, davalı …’a ait işyerinde asgari ücretle 30/03/2013-17/12/2013 tarihleri arasında tam zamanlı ve kesintisiz çalıştığı yönünde hüküm tesis edildiği, dava dışı …’ın, muhtelif işçilik alacağı için Arabuluculuk Bürosuna başvurduğu, … numaralı arabuluculuk dosyası kapsamında karşı taraflardan davacının, başvurucu vekili ile anlaşmaya vardığı, bu anlaşma doğrultusunda; Arabuluculuk Hizmeti nedeniyle davacı tarafça 15.10.2020 tarihinde 1.395,44 TL (takipte talep edilen 1.395,-TL) … adına 20.000,- TL, vekiline 3.681,82 TL olmak üzere davacı tarafça 26.11.2020 tarihinde toplam 23.681,82 TL ödendiği, davacının, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 8.maddesi uyarınca, davalının işçilerinin işçilik alacaklarının tamamından sorumlu olduğunu iddia ettiği, davalının, “arabuluculuk başvurucusu tarafından herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığı, yazılı ibrasının bulunduğu” yönündeki beyanını destekleyici herhangi bir belgenin sunulmadığı, davacı tarafça, ödenen tutarlar ve ödeme tarihlerinden itibaren hesaplanan işlemiş faizlerinin tahsili amacıyla 25.02.2021 tarihinde takibe geçildiği, son alt işveren davalının ödenen tutarlardan sorumlu olduğu, ödenen tutarlara ödeme tarihlerinden itibaren faiz işletileceğinin kabulü halinde; davacının; Arabuluculuk ücreti nedeniyle 1.395,- TL alacaklı olduğu, işlemiş faizinin talebi gibi 61,51 TL olacağı, İşçilik nedeniyle 20.000,- TL alacaklı olduğu, işlemiş faizinin 768,49 TL olacağı, Vekâlet ücreti nedeniyle 3.681,82 TL alacaklı olduğu, işlemiş faizinin talebi gibi 124,50 TL olacağı, davacı defter kayıtlarına göre; davalı şirketin 13.11.2015 tarihi itibariyle 220,50 TL alacaklı olduğu, ancak davalının anılan alacakla ilgili talebinin bulunmadığı, tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; taraflar arasında 01.09.2010 tarihinde acentelik sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 8. Maddesinin “ACENTE, yanında dilediği sayıda ve nitelikte personel istihdam edebilir. Bu kişilerin her türlü yasal sigorta, vergi vb. yükümlülükleri ve giysi, yemek, yol vb. giderleri yani iş hukukundan doğan tüm hak ve alacakları ile ferilerinin tek yükümlüsü ACENTE dir. Acente yanında çalışan personel sebebiyle; AKTİF İLETİ; işçi hak-alacakları için ödeme yapmak zorunda kalır ise AKTİF İLETİ bu sebeple ödediğini ACENTE’ye rücu edecektir…” şeklinde olduğu dacavının dava dışı işçilere ödemiş olduğu işçilik alacağı ve vekalet ücretleri olmak üzere toplam 26.031,32- TL den davalının son alt işveren olarak sorumlu olduğunun tespit edildiği İspat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur.Davalının, “arabuluculuk başvurucusu tarafından herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığı, yazılı ibrasının bulunduğu” yönündeki beyanını geçerli delillerle ispat edilmesi gerektiği, ancak somut bir delil sunulmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 26.031,32 TL alacaklı olduğu belirlendiğinden davalının takibe itirazının 26.031,32-TL alacak üzerinden iptaline takip talebindeki şartlar gibi takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve dava konusu alacak likit olduğundan hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının 25.076,82-TL asıl alacak olmak üzere toplam 26.031,32 TL üzerinden İPTALİNE, takibin takip talebindeki talep gibi DEVAMINA,
2-)Alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı 5.206,26 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)-)Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.778,19 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 314,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.463,80 TL harcın ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerektiğinden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacının yaptığı 59,30 TL başvuru harcı, 314,39 TL peşin harç, 8,50-TL vekalet harcı, 936,50 TL bilirkişi ücreti ile davetiye masrafı olmak üzere toplam 1.318,69 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2022

Katip …
(E-imzalı)

Hakim …
(E-imzalı)