Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/291 E. 2022/282 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/291 Esas
KARAR NO :2022/282

DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/04/2021
KARAR TARİHİ:07/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Davacı Kulüp tarafından Müvekkil Davalı Futbolcu’ya 02.09.2019 tarihli hizmet sözleşmesi gereği 461.270,83-TL bedelli çek teslim edildiği, Futbol sektöründe gelirlerin büyük çoğunluğunu sponsorluk ve bilet satışlarının oluşturduğunu, pandemi nedeniyle müsabakaların maçların seyircisiz oynanması sebebiyle futbol sektörünün büyük zarar gördüğünü, artan döviz kuru sebebiyle giderlerin arttığını, Pandemi sebebiyle oluşan gelir kaybının Davacı Kulüp’ün üstlendiği edimleri yerine getirmesini imkansız hale getirdiğini, TFF ve FIFA’nın pandemi nedeniyle artan gelir kayıpları sebebiyle sözleşmelerde revizyon yapılmasının uygun olduğuna karar verdiğini, bu kararlar doğrultusunda kulüp bünyesinde Müvekkil Davalı Futbolcu ile aynı statüdeki futbolcuların ücretlerinde indirim uygulandığını, müvekkil Davalı Futbolcu’nun 1.250,000,00-Euro tutarındaki garanti ücret alacağı ve 900.000,00-Euro tutarındaki imza ücreti alacağına toplamı üzerinden %15 oranında 322.500,00-Euro indirim yapıldığını, Müvekkil Davalı Futbolcu’ya ihtarname keşide edilerek, çeke istinaden daha evvelce yapılan 52.500,00-Euro ödeme ve yapmış oldukları tek taraflı 322.500,00-Euro indirimin mahsubundan sonra toplam toplam borcun 138.770,00-Euro olduğunu, çekin fazla kısmı için borcu kabul etmediklerini, Müvekkil Davalı Futbolcu tarafından başlatılan kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile icra takibine yapılan tek taraflı indirim sebebiyle itiraz ettiklerini, borca itiraz davasının derdest olduğunu, 322.500,00-Euro yönünden çekin bedelsiz kaldığının kabulü için huzurdaki davayı ikame ettiklerini beyanla, …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından açılan icra takibinin teminatsız olarak durdurulması yönünde İhtiyati tedbir kararı verilmesini ve esas yönünden … … Ticari Merkez Şubesi’ne ait … seri numaralı, 25.08.2020 tarihli ve 461.270,83 Euro bedelli çekten dolayı davacının davalıya 322.500 Euro tutarında borcu bulunmadığının ve çekin bedelsiz kaldığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların aralarında münakid Sözleşme ile kararlaştırdıkları tahkim şartı sebebiyle huzurdaki dava kapsamında mahkemenin yetkisiz olduğunu, – Müvekkil Davalı Futbolcu’nun Covid-19 pandemisinin kapsadığı dönemde taraflar arasında münakid Sözleşme kapsamında tüm edimlerini gereği gibi ifa ettiği, Müvekkil Davalı Futbolcu’nun Covid-19 salgını nedeniyle lige ara verilen dönemde dahi Davacı Kulüp’e sözleşmesel hizmetlerini ifa ettiği, …tarafından liglere ara verildiği tarih itibariyle 2019/2020 futbol sezonunun 34 maçlık bölümünün 26’sının oynandığı ve geriye kalan müsabakaların ise Haziran ve Temmuz 2020 aylarında oynandığı, Müvekkil Davalı Futbolcu’nun, sözleşmesinin 31.05.2020 tarihinde sona ermesine rağmen, bu tarihten sonra Haziran ve Temmuz 2020 aylarında oynanan geriye kalan 8 müsabakada da Davacı Kulüp’e hizmet sunduğu, Müvekkil Davalı Futbolcu’ya sözleşmesi sona erdikten sonra Davacı Kulüp’e hizmet sunduğu Haziran ve Temmuz 2020 aylarında hiçbir ek ödeme yapılmadığı, Liglere yalnızca ara verildiği ve liglerin hiçbir şekilde iptal edilmeyip oynanarak tamamlandığı, Davacı Kulüp’ün 2019/2020 futbol sezonunda en önemli gelir kaynağı olan …yayın gelirlerini tam ve eksiksiz olarak Türkiye Futbol Federasyonu’ndan tahsil ettiği, Davacı Kulüp’ün dayanak gösterdiği FIFA ve TFF tavsiye kararlarının hiçbir şekilde emredici olmayıp adı üzerinde TAVSİYE kararları olduğu, kaldı ki bu tavsiye kararlarında hiçbir şekilde Davacı Kulüp’ün tüm sezon ücretleri üzerinden belirli bir oranda indirim yapabileceğine dair hiçbir tavsiyenin olmadığı Davacı Kulüp’ün takımdaki futbolcuların tamamına yakınının %15 oranındaki indirimi kabul ettiği şeklindeki beyanının, yukarıda izah edildiği gibi GERÇEK DIŞI OLDUĞU, tam aksine Davacı Kulüp’ün kadrosunda düzenli olarak görev alan futbolcuların tamamına yakınıyla herhangi bir indirim üzerinde anlaşma sağlamadığı Davacı Kulüp’ün huzurdaki ihtilaf ile birebir aynı konuda olan … adlı futbolcusu hakkında yapmış olduğu indirimin tartışıldığı ihtilafta FIFA tarafından Davacı Kulüp tarafından yapılan indirimin geçersiz kabul edildiği, Davacı Kulüp’ün huzurdaki ihtilaf ile birebir aynı konuda olan … adlı futbolcusu hakkında yapmış olduğu indirimin tartışıldığı ihtilafta …. İş Mahkemesi tarafından Davacı Kulüp tarafından yapılan indirimin geçersiz kabul edildiği, Davacı Kulüp ile Müvekkil Davalı Futbolcu arasında Covid-19 salgının etkisini gösterdikten 3 ay sonra akdedilen protokoller ile Davacı Kulüp’ün Müvekkil’e olan borçlarını tam ve eksiksiz olarak ödemeyi taahhüt ettiği ve bu sebeple artık Covid-19 salgınını gerekçe göstererek indirim iddiasında bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olarak kabul edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı Futbol Kulübü ile davalı futbolcu arasında 02.09.2019 tarihli “iş sözleşmesi” imzalandığı, dava konusu kıymetli evrakın da bu sözleşme kapsamında davalıya verildiği hususlarında çekişme bulunmamaktadır.
Davacı yan, davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takibe konulan kıymetli evrak nedeniyle davacıya borcu bulunmadığını ileri sürmüş, davalı yan ise görev itirazında bulunmuştur.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
3813 sayılı …Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un Tahkim Kurulu ve görevlerini düzenleyen 13 ve 14. maddesi, 4/12/2007 tarihli ve 26720 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 29/11/2007 tarihli ve S719 sayılı kanunun 10. ve 11. maddeleri ile değiştirilmiş, yine bu kanunun 9. maddesi ile de kanunun 12. maddesinden sonra gelmek üzere 12/A maddesi eklenmiştir. 3813 Sayılı Kanuna 5719 sayılı kanunla eklenen “Uyuşmazlık Çözüm Kurulu” başlıklı 12/A maddesinde önce bu kurulun oluşumu usulü ve çalışma usuülleri açıklandıktan sonra, “Uyuşmazlık Çözüm Kurulu” Kulüpler ile kulüpler. kulüpler ile futbolcular, teknik direktörler, antrenörler, oyuncu temsilcileri, masörler ve müsabaka organizatörleri, oyuncu temsilcileri ile futbolcular, teknik direktörler, antrenörler, arasında her türlü sözleşmeden doğan veya futbolla ilgili olan uyuşmazlıkları, tarafların başvurusu üzerine münhasıran yetkili olarak inceler ve karara bağlar.” hükmüne yer verilmiştir.
5719 Sayılı Kanunla değişik 3813 sayılı Kanun, 16/5/2009 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5894 sayılı …Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır.
5894 Sayılı Kanunun 5. maddesinde uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak İlk Derece Hukuk Kurulları (ki bunlar arasında Uyuşmazlık Çözüm Kurulu da yer almaktadır) ile bunların üstünde olmak üzere Tahkim Kurulu gösterilmişse de, bu kurulların görevine girecek uyuşmazlıkların nelerden ibaret olduğu konusunda açık bir düzenleme getirilmemiş, bu düzenleme TFF ana statüsüne bırakılmıştır. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun göre yetkileri Futbol Federasyonunun ana statüsünde belirlenmiştir.
TFF ana statüsünde TFF Genel Kurulu’nca yapılan değişiklik 21/7/2011 tarihli ve 280001 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Ana statünün 21/7/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren değişik 56. maddesinde, “1. Kulüpler, futbolcular teknik direktörler, antrenörler, futbolcu temsilcileri, sağlık personelleri ve müsabaka organizatörleri aralarındaki futbolla ilgili her türlü sözleşmeden doğan ihtilafların çözümü için uyuşmazlık çözüm kurulunun yetkisini kabul edip etmemekte serbesttirler. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun yetkili olabilmesi için tarafların ihtilafın ortaya çıkmasından sonra kurulun yetkisini yazılı olarak kabul etmeleri şarttır. Bununla birlikte sportif cezalarla, yetiştirme tazminatına ilişkin ihtilaflar münhasıran Uyuşmazlık Çözüm Kurulu önünde çözülür. Bu kararlara karşı ancak Tahkim Kurulu’na itiraz edilebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenleme ile, Uyuşmazlık Çözüm Kurulunun mecburi tahkim ve ihtiyari tahkim şeklinde iki ayrı görevi bulunduğu, sadece sportif cezalarla yetiştirme tezminatlarına ilişkin uyuşmazlıkların mecburi hakem olarak Uyuşmazlık Çözüm Kurulunda görülebileceği, diğer uyuşmazlıkların ise genel hükümlere ve 1.madde uyarınca tarafların anlaşmalarına bağlı olduğu ve uyuşmazlığın doğmasından sonra yazılı olarak kabul etmeleri halinde Uyuşmazlık Çözüm Kurulunun ihtiyari tahkim sıfatıyla bakıp sonuçlandırabileceği ve bu kararlara karşı genel hükümler uyarınca yargı yoluna başvurabileceği anlaşılmaktadır.
02/03/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 18/01/2018 tarihli 2017/136E. 2018/7 K. sayılı kararında, 5894 Sayılı Kanunun 5/2 maddesinde yer alan “İlk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu kanun TFF statüsü, TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından almayacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye mühhasıran yetkilidir” düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olduğu belirtilerek iptal edildiği, kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği de dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde, davanın niteliğine göre Uyuşmazlık Çözüm Kurulunun mühhasıran değil, ihtiyari tahkim yetkisinin bulunduğu, adı geçen kurulun yetkili olabilmesi için tarafların ihtilafın ortaya çıkmasından sonra kurulun yetkisini yazılı olarak kabul etmeleri gerektiği, davacının eldeki davayı açarak ihtiyari tahkim niteliğindeki Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun yetkisini kabul etmediğini ortaya koyduğu, tercihini genel mahkemelerden yana kullandığı anlaşılmıştır.
7036 sayılı Yasa’nın göreve ilişkin 5/1/a maddesinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 2. Kısmının altıncı bölümünde düzenlenen. hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarında görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır. Yine 7036 sayılı Yasa’nın 38. maddesinde de, yasanın görevi düzenleyen 5.maddesinin yayın tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
O halde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmının altıncı bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işverenler arasındaki iş ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda, 7036 sayılı Yasa’nın 5/a ve 38. maddeleri gereğince 25/10/2017 tarihinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme iş mahkemeleridir.
Somut olayda uyuşmazlık kambiyo hukukundan kaynaklansa bile taraflar arasındaki temel ilişkinin iş akdinden kaynaklandığı ve Ticaret Mahkemesinin görev alanı dışında kaldığı anlaşıldığından görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 07/04/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır