Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/243 E. 2022/95 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/243 Esas
KARAR NO :2022/95

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:08/04/2021
KARAR TARİHİ:10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; … San. Ve Tic. A.Ş.’ne ait fabrika … numaralı Makina kırılması sigorta poliçesi ile müvekkil … Sigorta tarafından %35, … Sigorta tarafından %20 oranında olmak üzere müşterek sigortacı olarak sigortalandığını, dava konusu zarara sebebiyet veren hadise sigortalı fabrikanın … ünitesinde meydana geldiğini, ünite 18/02/2020 tarihinde rutin senelik revizyon bakımı için duruşa alınmış ve planlanan bakım kapsamında …’lerin aşınan yüzeyinde çatlaklar tespit edildiğini bu sebeple yaptırılmış olan manyetik ve ultrasonik testlerin dava dosyasına sunulduğu, söz konusu raporlarda MT-001 olarak adlandırılan hareketli … yüzeyinde çok sayıda çatlak olmakla beraber özellikle derinliği 250 mm kadar uzanan çatlaklar görüldüğünü, 2019 Şubat – 2020 Mart arasında 5008 saat çalışmış olan ünitede role üzerinde deirnliği 250 mm kadar uzanan çatlakların olması kabul edilemez nitelikte olup durum davalı firmaya bildirilmiş ancak olumlu dönüş alınmadığını, ne malzeme boyutu ile ilgili bir olumsuzluk ne de çalışan sistemde bir eksiklik olmamasına rağmen planlı bakım için gerçekleştirilen duruşta fark edilen çatlağın imalat kusuru sebebiyle meydana gelmiş olduğu tespit edilmiş olup söz konusu hasardan imalatçı olan davalı firmanın sorumlu olduğunu, fatura ve yapılan tespitlere uyularak belirlenmiş olan toplam 159.587,87-USD sigortalı zararının %35 payına isabet eden 55.855,76-USD’si müvekkil tarafından %20 payına isabet eden 31.917,57-USD si ise … Sigorta tarafından tazmin edilmiş olup, TTK ve poliçe hükümleri ile ibraname içeriği gereğince halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralmış olan müvekkil şirketlerin TTK’nun ilgili hükümleri gereğince davalıya rücu hakkı doğduğunu, açıklanan işbu sebeplerle müvekkil şirket için 55.855,76USD rücuen tazminat alacağının sigortalıya ödeme yapılan 30/11/2020, … Sigorta A.Ş. İçin ise 31.917,57-USD rücuen tazminat alacağının ise sigortalıya ödeme yapılan 27/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek bankaların bir yıl vadeli döviz hesabına uyguladıkları en yüksek döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettikleri anlaşıldı.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle usule ilişkin itirazlarını tekrarla müvekkil şirketin adresinin … şehrinde olduğu, Türkiye de ki şubeye yapılan tebligatın geçersiz olduğu, ayrıca işbu davada Türk Mahkemelerinin yetkili olmadığını, zorunlu arabuluculuk sürecinin yapılmadığını, genel yetki kuralı bakımından müvekkil şirketin adresi dikkate alınarak… … mahkemelerinin yetkili olması gerektiğini, HMK 10.maddedeki yetki kuralı bakımından ise sözleşmenin ifa yeri mahkemelerinin yetkili olması gerektiğini, satış sözleşmesi …’nin 560 sayılı Incoterms 2000 kuralları uyarınca … teslim yeri olarak yapıldığını, bu kamından da alman mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını MÖHUK’un 8.maddesi uyarınca alman hukukuna göre değerlendirilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise dava konusu olay yabancılık unsuru ihtiva etmekte olduğunu, MÖHUK’un 2.maddesi uyarınca mahkemenin uygulanacak hukuku kanunlar ihtilafı kurallarına göre re’sen takdir etmesi ve davaya ilgili hukuku uygulaması gerektiğini, MÖHUK’un 24/1 maddesi uyarınca işbu davada tarafların açıkça seçtikleri hukuk olan … hariç Federal Alman Cumhuriyeti hukukunun uygulanması gerektiği, öncelikle merdanelerde imalattan kaynaklı bir kusur olduğunu kabul etmediklerini bildirmekle merdaneler teslim edilmeden önce test edildiğini ve sigortalıya kusursuz biçimde teslim edildiğini, sigortalı tarafından herhangi bir ayıp ihbarında da bulunulmadığını, merdanede bir hasar meydana geldiyse bunun garanti şartları kapsamına girip girmediği de taraflarınca bilinmediğini, ayrıca tüm bu hususların müvekkil ile sigortalı arasındaki anlaşma uyarınca … hariç federal Alman Cumhuriyeti hukuku uyarınca değerlendirilmesi gerektiği, üretim kaybı ve diğer zararlardan müvekkilin sorumlu olmadığını, açıklanan işbu sebeplerle husumet yokluğundan ve Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisi olmamasından ötürü reddine aksi halde ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacı vekilinden soruldu: Tüm dilekçelerimiz kapsamını aynen yineliyoruz dedi.
Davalı vekilinden soruldu : Tüm dilekçelerimiz kapsamını aynen yineliyoruz, müvekkil firmanın şubesinin vekaleti tarafımda mevcuttur, ancak bu vekaletnamede arabuluculuk yetkim bulunmamaktadır, arabuluculuk görüşmeleri sırasında vekaletname temin edemedik, ancak bu durum arabulucuya söylenmiştir, öncelikle bu hususun irdelenmesini talep ediyoruz dedi.
Davanın; dava dışı sigortalının davalıdan satın almış olduğu merdanede meydana gelen hasarın davacı sigortacı tarafından dava dışı sigortalıya ödenmesi nedeniyle rücuen tazminat talebinden ibaret olduğu anlaşıldı.
GEREKÇE:
Dava; dava dışı sigortalının davalıdan satın almış olduğu merdanede meydana gelen hasarın davacı sigortacı tarafından dava dışı sigortalıya ödenmesi nedeniyle rücuen tazminat talebinden ibarettir.
Davacılar vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; …- numaralı makine kırılması sigorta poliçesine, mal faturasına, ekspertiz raporu ve fotoğraflarına, yeni fiyat teklifine, hadise beyan yazısına, ödeme dekontları ve ibranamelere, manyetik ve ultrasonik test raporlarına, teknik rapora, ihtarnamelere, yazışmalara ve bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Davalı yan, davaya konu mardanenin satımının bir şube işlemi olmadığını, şubeye husumet yöneltilemeyeceğini, şubenin arabulucuk yönünden de husumeti bulunmadığından zorunlu arabuluculuğun usulüne uygun olarak yapılmadığını ve sözleşmedeki yetki şartı nedeniyle Türkiye Mahkemelerinin yetkili olmadığını ileri sürmüştür.
Davalı …, sunulu kayıtlara göre merkezi …/…’da bulunan bir ticari şirket olup, … Mah. … … Sk. … Plaza A Blok No:1 / 99 adresinde ise anılan şirketin Türkiye/İstanbul Şubesi faaliyet göstermektedir.
Davalı ile dava dışı Sigortalı arasında teklif-kabul ile kurulan satış sözleşmesi içerisine göre; “Tedarikçi” …, “Sipariş Veren” dava dışı sigortalı şirket, teslim yeri ise…’dır.
Möhuk m.47 hükmüne göre;
“(1) Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi hâlinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hâlinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.”
Satış sözleşmesi içerisinde atıf yöntemiyle yetki anlaşması yapılmıştır. Teklif formundaki ilgili ifadenin Türkçe tercümesi şu şekildedir:
“Tarafımızdan temin edebileceğiniz veya … adresinden PDF dosyası olarak indirebileceğiniz Genel İşlem Şartlarımız geçerlidir.”
Atıfta bulunulan Genel İşlem Şartları’nın “Uygulanacak Hukuk ve Yer” başlıklı madde X’in 2.paragrafının Türkçe tercümesi şu şekildedir:
“Yargı yeri tedarikçinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, tedarikçi Sipariş Verenin merkezinin bulunduğu yerde dava açabilir.”
Yukarıda değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucu; davalı tedarikçinin iş merkezinin…’nın … şehrinde olması ve sözleşmenin açık hükmü karşısında davacının davasını Türk mahkemeleri nezdinde açmasının mümkün olmadığı, Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaklaktadır. Davanın dava dışı sigortalı adına rücuen davacı şirket tarafından açıldığı, davalı ile sigortalı şirket arasındaki yetki anlaşmasının HMK m.17 gereğince geçerli olduğu ve yetki sözleşmesinin taraflardan başka tarafların cüzi ve külli haleflerini de bağladığı, bu nedenle sözleşmenin tarafi olan sigortalının adına rücuan açılan bu davada. davacı sigorta şirketini bağlayacağı anlaşılmakla, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile HMK. m.114/1-a-ç ve m.115 gereğince yetki yönünden davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan, Arabuluculuk 6325 sayılı Yasa ile hukukumuza giren “Mahkeme dışı“ çözüm yollarından birisidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi hükmüne göre dava konusu uyuşmazlık dava şartı olarak arabuluculuğa tabidir.
Davalı vekili 09.12.2021 tarihli oturumda; davalı firmanın şubesinin vekaletinin taraflarında mevcut olduğunu, ancak bu vekaletnamede arabuluculuk yetkilerinin bulunmadığını, arabuluculuk görüşmeleri sırasında vekaletname temin edemediklerini, bu durumun arabulucuyada söylendiğini beyan etmiştir.
Davacı vekilince hernekadar arabuluculuk son tutanağı ibraz edilmiş ise de; arabuluculuk görüşmelerinde taraf vekili olarak yer alacak avukatın vekaletnamesinde ”arabuluculuk” ya da ”alternatif çözüm yolları” konularında yetki verilmiş olması şartı aranmaktadır. Dosyada mevcut davalı vekilini vekaletnamesi incelendiğinde arabuluculuk çözüm yoluna ilişkin yetkisinin olmadığı, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Son olarak davacı, iş bu davada … Merkezi… … Şubesi’ne husumet yöneltmiş olup, dava dışı sigortalı ile … Merkezi… … şubesi arasında yazılı bir sözleşme yoktur. Davanın doğrudan doğruya …’ye yöneltilmesi gerektiğinden husumet dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 115 Maddesi uyarınca REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 80,70-TL harcın başlangıçta peşin alınan 12.285,09-TL harçtan mahsubu ile bakiye 12.204,39-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır