Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/213 E. 2021/588 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/213 Esas
KARAR NO:2021/588

DAVA:Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/03/2021
KARAR TARİHİ:09/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile Alacaklı … A.Ş. tarafından, … hakkında “… İli, … İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … Ada … Parsel …/… Arsa Paylı … Blok … numaralı bağımsız bölüm” ile ilgili olarak 300.000,00 TL. Tutarında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlandığı, İpotekli taşınmaz, 535.000,00 TL. Bedelle ihale edildiği ve ihalenin kesinleştiğini, Toplam, 517.949,00 TL. Tutar İcra dosyasına intikal ettiğini, Satış bedeli üzerinden, icra müdürlüğünce İİK 100.141 ve 142. Maddeleri gereğince sıra cetveli hazırlanmış ve bu sıra cetveli neticesinde; Alacaklısının … A.Ş. Olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, Alacaklısının … olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, Alacaklısının … Bankası A.Ş. olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, Alacaklısının müvekkili şirket olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, Şeklinde alacaklıların sıralandığını, Sıra cetveli hukuka uygun olarak hazırlanmadığı davalılar aleyhine “sıra cetveline itiraz etme” zarureti hasıl olduğunu, Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, tek başına sıra cetvelindeki alacağı kanıtlamaya yeterli olmadığını Yargıtay tarafından verilen bir çok kararda özellikle belirtildiğini, Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü alacağına itiraz edilen alacaklıya düşmekte olduğunu, Alacaklısı … olan ve borçlularının … ve ipotek borçlusu …’nın kefil olarak gösterildiğini …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına dayalı düzenlenen bonoda, borçlu olarak gösterilen tarafların hiç birisinin davacı …’e borcu bulunmadığını, Alacaklı …, alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını, takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyit eden usulüne uygun delillerle ispat ile mükellef olduğunu, Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığını taraflar arasında bu denli yüksek miktarda borç ilişkisini doğurabilecek bir işlemin varlığı da hukuken mümkün olmadığını, Bu nedenle, …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında yapılan sıra cetvelinin … yönünden iptalinin gerektiğini, Davaya konu sıra cetvelinde davalı …Ş.’ nin alacaklı olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası 3. Sıraya alındığını, Davalı …Ş. Tarafından İPOTEK VEREN sıfatı ile … ve kredi borçlusu … … Ltd. Şti aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlandığını, Ayrıca, davalı … tarafından aynı borca ilişkin olarak ipotek veren … ve kredi borçlusu … … Ltd. Şti …. İcra müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile “İpoteğin Paraya Çevrilmesi ” yoluyla takibe başlandığını, Nitekim işbu takip dosyasında, takibe konu olan her iki taşınmaz cebri icradan satıldığını, …’nın kefaletine konu olan borç tahsil edildiğini, Yukarıda arz olunanlara ve re’sen nazara alınacak sebeplere binaen her türlü dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davamızın kabulüne ve …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından hazırlanan sıra cetveline itirazlarımızın kabulüne, sıra cetvelinin yeniden düzenlenerek davalıların alacaklarının sıra cetvelinden çıkartılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, karar verilmesini bilvekale beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil Banka ile dava dışı … … Ltd. Şti. Firması arasın genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalanmış olduğunu, sözleşmeye istinaden dava dışı firmaya kredi kullandırıldığını İş bu kredi sözleşmesine kefil sıfatı ile … imza attığını, ancak geri ödenmeyen krediler hakkında davalı müvekkili Banka tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile hem … hem de kefiller … ve … hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, Davacı tarafın bahsetmiş olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya ile de kefil …’nin … firmasının lehine teminat vermiş olduğunu taşınmazların satışı için ipotek takibi başlatıldığını, İpotek takibine konu taşınmazların satılmış ancak söz konusu 2 ipotek de borcu karşılamaya yetmediğini, Bu sebeple de …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından olan alacağımızın hala devam ettiğini, …’ya ait olmayan malikinin … olduğu taşınmazların satışından gelen ihale bedellerinin …’nın kefil olduğu limite etki etmeyeceği aşikar olduğunu Ayrıca yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi borcun henüz bitmediğini, bu sebeplerle davacı tarafın iddialarını kabul etmediğini, yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle tarafımıza karşı haksız açılmış olan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla beyan ve talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın …’dan gerçek alacağı olmadığı yönündeki iddiaları ve bononun her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu ve tek başına sıra cetvelindeki alacağı kanıtlamadığını yönündeki iddiaları tamamen kötü niyetli olduğunu, alacağı sürüncemede bırakarak, süreci uzatma kastı taşıdığını Her ne kadar, dava dilekçesinde ispat külfetinin davalı müvekkilde olduğu söylense dahi, ispat külfeti davalı müvekkilde olmadığını, bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olduğunu, ispat yükü kural olarak senedin gerçek bir borç ilişkisi olmadığını ileri sürene ait olduğunu, Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia kural olarak borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı şekilde borç ilişkisi oluşturduğunu diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttüğünü, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı Bu halde muvazaadan söz edilebilmesi için kural olarak muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın kendisinden mal kaçırdığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihte doğmuş olması yani muvazaalı tasarrufun diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiğini, Sonuç olarak, daha önce doğan alacak muvazaa oluşturamayacağını davacı tarafından ileri sürülen muvazaa iddası tamamen soyut olduğunu, isbu sebep ile haksız davanın reddini gerektiğini, yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle tarafımıza karşı haksız açılmış olan davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Dava, İcra ve İflas Kanunun 142.maddesi gereğince, muvazaa iddiasına dayanan sıra cetveline itiraz davasıdır.
Hacizde, satıştan sonra mahcuzların alacakları karşılamaması halinde sıra cetveli düzenlenir. Sıra cetveline ilişkin İİK 140.maddesine göre satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar. Düzenlenecek sıra cetvelinde alacaklılar İİK’nın 206.maddesine göre iflasta hangi sıraya gireceklerse o sıraya kabul edilirler. Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir. İİK 141.maddesi gereğince düzenlenen sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından ilgililere tebliğ edilir. Sıra cetvelinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ilgililer alacağın esas ve miktarına yönelik olarak itirazlarını genel mahkemede dava yoluyla, sadece sıraya yönelik itirazlarını ise icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürebilirler. Görev yönünden resen yapılan incelemede; somut olayda davacı tarafından, davalı alacağının muvazaalı olduğu iddiası ile esasına yönelik itiraz edildiğinden, davanın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması gerekmekte olup, davanın ihtisas mahkemesi olan Mahkememizde açıldığı ve Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla davanın 114/1-c ve 115.maddeleri gereği dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, davacı/vekilinin ve davalılar/vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle dosya üzerinden karar verildi. 09/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır