Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/197 E. 2021/563 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/197 Esas
KARAR NO:2021/563

DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 28/01/2015
KARAR TARİHİ: 14/07/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit davasının yapılan açık duruşmaları sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalı ile 5 yıl süreli bir sözleşme düzenlendiğim, 5 yıllık sürenin 26.11.2011 tarihinde sona erdiğini, bayilik sözleşmesinin fesih edildiğini, sözleşmenin yapıldığı sırada davalı tarafa 50.000,00 – TL bedelli Teminat Mektubu verdiğini, Teminat mektubu nedeniyle davalı tarafa herhangi bîr borcunun bulunmadığını, Bayilik Sözleşmesi gereği tüm yükümlülüklerin yerine getirildiği, Bayilik Süresinin dolmasından sonra Sözleşmeyi fesih edildiğine dair ihbaruı davalıya tebliğ edildiği, davalı dinde bulunan 50.000 TL miktarlı Banka Teminat Mektubunun borç olmamasına rağmen davalı iarafından iade edilmediği, davalıya verilen 50,000 TL bedelli Teminat mektubunun iadesi için … Noterliğinin 24.10.2011 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile talep edildiği, Davahya borçlu bulunmadığımın ve bayilik sözleşmesi gereği borçlarımı ödediğimden, davalıda bulunan 50.000,00 – TL miktarlı Teminat Mektubu gereği borçlu olunmadığının tespitine, Teminat Mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir karan verilmesini belirterek, davanın kabulü ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini bilvekale talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ilk önce 23.06.2003 tarihinde 3 yılı süreli bayilik sözleşmesi imzalandığı, Sözleşmenin 8. maddesine göre her sözleşme yılında 250 ton beyaz ürün, 2 ton madeni yağ satma taahhütünde bulunduğu, Bayilik ilişkisi devamında taraflar 15.11.2006 tarihinde bu kez 5 yıllık süre için bayilik sözleşmesi İmzaladıkları, yeni Sözleşme kapsamında 15,11.2006 tarihi Asgari Mal Alım Taahhütnamesi ve Cezai Şart Taahhütnamesi ile yıllık 850 ton beyaz ürün alım taahhüdünde bulunulduğu, her yıl için eksik ürün alımındaton başına 80 USD ‘nın müvekkili şirkete ödeneceğinin taahhüt edildiği, Ticari ilişki devamı süresinde doğmuş ve doğacak borçların teminatı için 50.000 TL bedelli Teminat Mektubunun teminat olarak alındığı, ayrıca mülkiyeti davacıya ait …/…’daki 8 pafta, 42 ada, 101 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 150.000 TL 3 derecede ipotek İle 190.000 TL bedel üzerinden 10 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiği, sonrasında intifa hakkı terkin edilerek , 25,000 TL bedel üzerinden 9 yıl 2 ay süreli olarak intifa hakkının tesis edildiği, Sözleşme süresinde, istasyonda kullanılmak üzere, 581 USD değerinde hava-su saati, 9.554.97 TL değerinde Jeneratör, 14,429.87 TL kurumsal kimlik Uygulaması yaptığı, yapılan harcamaların 01.12,2006 tarihli Ariyet Sözleşmesi ile yapıldığı, Satış taahhüdünden kaynaklanan açığı ve müvekkili şirkete borcu bulunan davacı, 24.10.2011 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi fesih ettiği, fesih sonrası 15.11,2011 tarihli 5 yıl süreli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığı, yeni sözleşme ile ürün satış taahhüdünün 850 ton olduğu, Taahhütlerini yerine getiremeyeceğini anlayan davacı bir başka dağıtıcı ile anlaştığım, müvekkil lehine olan intifa hakkı bulunan taşınmazda halen fuzili İşgal sıfatıyla akaryakıt istasyonu İşletildiği, müvekkili şirkete gerek satış taahhüdünden, gerekse istasyona kurulan otomasyon sistemi ile ilgili bedellerden dolayı borçlu olduğu, davacının borçlu olmadığından bahisle kötü niyetli olarak dava açıldığı, Davanın , davalının ticari ikametgahının bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olduğunun Sözleşmenin 18 maddesinde belirlendiği, Davalının 15,11,2006 tarihli sözleşme süresinde taahhüt açığı olarak 406,07 ton karşılığı (Ton başı 80 USD) 32.485,28 USD Ceza şart borcu olduğu, 15.11.2011 tarihli 5 yıllık yeni sözleşme süresince 340.000 USD cezai şart borcu olduğu, 15.11,2006 tarihli sözleşme ve satış taahhüdünden kaynaklanan 08-06.2012 tarihine kadar 38.378 USD, davacının bir başka dağıtıcı ile anlaştığından geriye kalan sürede müvekkilden akaryakıt alamayacağı için 301.622 USD borçlu bulunduğu, Satış taahhüdü dışında otomasyon sistemi nedeniyle 25,589,98 TL cari hesap borcu, ayrıca 15.010.87 USD kurumsal kimlik, 9.554.97 TL Jeneratör, ariyet malzemelerinin iade edilmemesi nedeniyle bunlardan kaynaklanan borcu bulunduğunu belirterek, davanın reddi ile yagrılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Davanın ilk açıldığı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas – … Karar sayılı 26/09/2012 tarihli kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş olup, yetkili ve görevli … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ancak Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/1548 Esas – 2013/8338 Karar sayılı 07/05/2013 tarihli ilamı ile bu kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Aynı Mahkemede verilen yeni esas ile 2014/34 Esas – 2014/86 Karar ve 26/02/2014 tarihli karar ile davanın yetkisizlik ile … Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, dosyanın gönderildiği…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/271 Esas – 2014/274 Karar ve 18/09/2014 tarihli kararı ile davanın görevsizliklik kararı ile … Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiş ve Mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydı yapılıp incelemeye alınmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama, tarafların beyanları, bilirkişi raporu, bayilik sözleşmeleri, teminat mektubu örneği ve tüm dosya kapsamına göre ; taraflar arasında ilk önce 23.06.2003 tarihinde 3 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 8. maddesine göre her sözleşme yılında davacı tarafından 250 ton beyaz ürün ve 2 ton madeni yağ satın alınma taahhütünde bulunulduğu, bayilik ilişkisi devamında bu kez tarafların 15.11.2006 tarihinde 5 yıllık süre için bayilik sözleşmesi imzaladıkları, yeni sözleşme kapsamında 15.11.2006 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi ve Cezai Şart Taahhütnamesi ile yıllık 850 ton beyaz ürün alım taahhüdünde bulunulduğu, her yıl için eksik ürün alımında ton başına 80,00 – USD ‘nin davalı şirkete ödeneceğinin taahhüt edildiği, ticari ilişki devamı süresinde doğmuş ve doğacak borçların teminatı için 50.000,00 – TL bedelli teminat mektubunun teminat olarak davalı tarafından alındığı, ayrıca mülkiyeti davacıya ait …/… ‘ daki 8 pafta, 42 ada, 101 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 150.000 TL 3 derecede ipotek İle 190.000 TL bedel üzerinden 10 yıl süre ile intifa hakkı tesis edildiği, sonrasında intifa hakkının terkin edildiği ve 25.000, 00 – TL bedel üzerinden 9 yıl 2 ay süreli olarak intifa hakkının tesis edildiği, satış taahhüdünden kaynaklanan borcu bulunan davacının … Noterliğinin 24.10.2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi fesih ettiği, fesih sonrası 15.11.2011 tarihli ve 5 yıl süreli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığı, yeni sözleşme ile ürün satış taahhüdünün 850,00 ton olduğu ve cezai şart hususunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı öncelikle 15/11/2011 tarihli sözleşmeyi kabul etmediğini ve bu sözleşmenin kendisine 15/11/2006 tarihinde ikinci dönem için ileri tarihli olarak imzalatıldığını iddia etmektedir. Davacının 15/11/2011 tarihli sözleşmedeki imzaya ve imzanın kendisine ait olmadığı yönünde bir itirazı yoktur. İmzanın davacıya ait olduğu sabittir. Dolayısıyla davacı 15/11/2011 tarihli sözleşmenin 15/11/2006 tarihinde kendisine imzalatıldığını yazılı belge ile ispat etmek durumundadır. Ancak davacı bu yönde herhangi bir yazılı delil veya belge sunamamıştır. Ayrıca 15/11/2011 tarihli sadece sözleşme değil Asgari Alım Taahhütnamesi ve Cezai Şart anlaşması da vardır. Bu durumda 15/11/2006 tarihli ve 15/11/2011 tarihli her iki sözleşme hükümleri nazara alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarına davalının 15/11/2006 tarihli sözleşmeden kaynaklı 4.783,73 USD ve 15/11/2011 tarihli sözleşmeden kaynaklı 340.000,00 USD cezai şart alacağı olduğu tesbit edilmiştir. Her ne kadar davacının akaryakıt alımından kaynaklı olarak davalıya cari hesap borcu bulunmadığı bulunmadığı belirtilmiş ise de, teminat mektubunun içeriğinin incelenmesinden teminat mektubunun sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacaklarının da teminatı olarak ta verildiği anlaşılmaktadır. Yani teminat mektubu cezai şart tazminatını da kapsamaktadır. Davalı tarafından sunulan belgelerden de açıkça anlaşıldığı üzere teminat mektubunun süresinin bitiminde muhatap banka tarafından 15/11/2011 tarihinden sonra da süresinin uzatıldığı, davalının süresi içerisinde tahsil talebinin de bulunduğu sabittir. Açıklanan nedenlerle Mahkememizin 2015/96 esas saylı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 11/04/2016 tarihli 2016/266 karar sayılı kararında davacının talebi yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın süresi içerisinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesi için Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderilmiştir.
Yargıtay 19.HD 14/11/2019 tarih 2018/1154 esas 2019/5142 karar sayılı ilamında; “…Dava, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin teminatı olarak, dava dışı banka tarafından davacının borçlarının ödenmesini garanti eden 23.05.2005 tarihli 50.000 TL’lik ve bir yıl süreli olup sürekli tarihi yenilenerek en son 23.05.2012 tarihine kadar geçerli olan ve davalı tarafından 23.05.2012 tarihinde tazmini talep edilen teminat mektubundan dolayı açılmış bir menfi tespit davasıdır.
Teminat mektubu metninde tazmin talebinin mektubun geçerli olduğu süre içinde yapılması şart koşulmuş olup,davalı da mektubun geçerli olduğu son gün olan 23.05.2012 tarihinde tazmin talebinde bulunmuştur.
Taraflar arasında bayilik ilişkisi 23.06.2003 tarihinde üç yıllık sözleşme ile başlamış, teminat mektubu da 23.05.2005 tarihinde bu sözleşme kapsamında verilmiştir.Taraflar arasında daha sonra 15.11.2006 tarihli beş yıllık sözleşme imzalanmış,bu sözleşme davacı tarafından süre bitiminden önce 24.10.2011 tarihinde yenilenmeyeceği belirtilerek feshedilmiş ise de taraflar arasında 15.11.2011 tarihinde yeni bir sözleşme imzalanmıştır.Davacı bu yeni sözleşmenin de ilk sözleşme ile birlikte davalı tarafından hile ile imzalatıldığını iddia etmiş ise de bu durumu ispatlayamamıştır.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davalının davacıdan dava konusu teminat mektubu ile teminat altına alınmış hususlardan sadece cezai şart alacağının oluştuğunu, davalının başkaca bir alacağının olmadığı anlaşılmıştır.Ancak bilirkişinin cezai şart alacağı ile ilgili hesaplaması doğru değildir. Çünkü taraflar arasındaki sözleşmede yer alan asgari alım taahhüdü ihlaline bağlı cezai şart alacağı ifaya ekli bir cezai şart olup,davalı ihtirazi kayıt koymaksızın akaryakıt satışına devam ettiği sürece önceki yıllara ait cezai şart talebinden vazgeçmiş sayılır.
Yine taraflar arasındaki 15.11.2006-15.11.2011 tarihli 5 yıllık sözleşmenin bitmesinden ve bu sözleşmenin yenilenemeyeceğinin davacı tarafından noter ihtarı ile bildirilmesinden sonra taraflar arasında 15.11.2011 tarihli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalanmış davalı bu sözleşmeyi imzalarken önceki 5 yıllık sözleşmenin son yılına ilişkin cezai şart alacağını saklı tutmamış olup davalının önceki sözleşmeden dolayı talep edebileceği cezai şart alacağı bulunmamaktadır.
15.11.2011 tarihli sözleşmenin 1. yılı 15.11.2012 tarihinde dolacak olup davacının asgari alım taahhünü ihlal edip etmediği de 15.11.2012 tarihinde belli olacaktır. Davalı bu bir yıllık süre dolmadan 23.05.2012 tarihinde tazmin talebinde bulunduğu için tazmin tarihi itibariyle davalının ikinci sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir cezai şart alacağı yoktur.
Sonuç olarak, davacının davalıya mektubun tazmin tarihi itibariyle hiç bir borcu olmadığından davalının tazmin talebi haksız olup mahkemece dava konusu mektuptan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ret kararı verilmesi doğru olmamış…” gerekçesiyle Mahkememizin 11/04/2016 tarihli 2015/96 esas 2016/266 karar sayılı kararının bozulmasına karar vermiş, bozma ilamına karşı taraf vekillerince süresi içerisinde karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 11. HD 20/01/2021 tarih 2020/4237 esas 2021/202 karar sayılı karar düzeltme ilamında; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin karar düzeltme isteğinin reddine karar vermiştir.
Yargıtay 19.HD 14/11/2019 tarih 2018/1154 esas 2019/5142 karar sayılı bozma ilamı ve Yargıtay 11. HD 20/01/2021 tarih 2020/4237 esas 2021/202 karar sayılı karar düzeltme ilamı üzerine dosya Mahkememizin 2021/197 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilen Yargıtay 19.HD 14/11/2019 tarih 2018/1154 esas 2019/5142 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, uyma kararı üzerine, bozma ilamında da belirtildiği gibi
Teminat mektubu metninde tazmin talebinin mektubun geçerli olduğu süre içinde yapılması şart koşulduğu ve davalının da mektubun geçerli olduğu son gün 23.05.2012 tarihinde tazmin talebinde bulunduğu, taraflar arasında bayilik ilişkisinin 23.06.2003 tarihinde üç yıllık sözleşme ile başladığı ve teminat mektubunun da bu sözleşme kapsamında verildiği, taraflar arasında 15.11.2006 tarihli beş yıllık sözleşme imzalandığı ve 24.10.2011 tarihinde yenilenmeyeceği belirtilerek sözleşmenin feshedildiği, sonrasında 15.11.2011 tarihinde yeni bir sözleşme imzalandığı, Davacının sözleşmelerin davalı tarafından hile ile imzalatıldığı iddiasını ispatlayamadığı, bilirkişi incelemesi ile davalının davacıdan cezai şart alacağının oluştuğu, başkaca bir alacağının olmadığı, sözleşmede yer alan asgari alım taahhüdü ihlaline bağlı cezai şart alacağının ifaya ekli bir cezai şart olduğu ve davalının ihtirazi kayıt koymaksızın akaryakıt satışına devam ettiği sürece önceki yıllara ait cezai şart talebinden vazgeçmiş sayıldığı, ayrıca 15.11.2011 tarihli yeni bayilik sözleşmesi imzalandığında, önceki 5 yıllık sözleşmenin son yılına ilişkin cezai şart alacağı saklı tutulmadığından davalının önceki sözleşmeden dolayı talep edebileceği cezai şart alacağının bulunmadığı, 15.11.2011 tarihli sözleşme için bir yıllık süre dolmadan 23.05.2012 tarihinde tazmin talebinde bulunduğu için tazmin tarihi itibariyle davalının ikinci sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir cezai şart alacağı olmadığı, davacının davalıya teminat mektubunun tazmin tarihi itibariyle hiç bir borcu olmadığı anlaşıldığından, davalının tazmin talebi haksız olmakla davanın kabulü ile … … Şubesinin 23/05/2005 tarihli, Teminat Mektubu No: …, Muh.No: … olan 50.000,00-TL tutarındaki Kesin Teminat Mektubu nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-Davanın kabulüne,
… … Şubesinin 23/05/2005 tarihli, Teminat Mektubu No: …, Muh.No: … olan 50.000,00-TL (ellibintürklirası) tutarındaki Kesin Teminat Mektubu nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.415,50-TL harçtan, peşin alınan 742,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.673,00-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvurma harcı, 742,50-TL peşin harç, 478,85-TL tebligat/posta masrafı, 1.900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.142,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinini yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/07/2021

Katip … Hakim …