Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/194 E. 2021/828 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/194 Esas
KARAR NO:2021/828

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/09/2009
KARAR TARİHİ:18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeninin davalılardan …’yu portföy yönetimini yapmak üzere (3) adet vekaletname ile vekil tayin ettiğini, …’nun vekiledeni adına …A.Ş.’nin … şubesi kanalıyla işlemler yaptığını, ancak hesap üzerinde yapılan incelemelerde vekiledeninin toplamda 1.800.000- USD zarar ettiğinin anlaşıldığını ve …’yu vekillikten azlettiğini, davalılar …, … ve …’ın aralarında geçen telefon görüşmelerinin çözümünden, vekiledeninin bilgisi ve talimatı dışında global alım ve satımların yapıldığının, zarar edildiğinin bilinmesine rağmen hesaplardan borsaya 1 milyon TL’nin daha aktarıldığını, değiştirilebilir ekstrelerin düzenlenerek vekiledeninin aldatıldığının anlaşıldığını, talimat olmadan ya da usulüne uygun talimat olmadan sadece 02.07.2008 tarihinde … Bankası Hisse Senedi işlemlerinde 221.135,71 TL ve daha sonrada 387.260,86 TL zarara uğrattıklarını beyanla, SPK mevzuatıyla çerçeve sözleşmelerine aykırı davranışlarla vekiledeninin yaklaşık 1.800.000-USD zarara uğradığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL alacağının temerrüt tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 02/09/2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle davayı 432.568 TL arttırarak ıslahla birlikte toplam 442.568 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde; vekiledeni şirket ile davacı arasında 19.10.2007 tarihinde “Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım ve Repo-Ters Repo İşlemleri, Faks Cihazıyla Gönderilecek Müşteri Talimatları ile İlgili Uygulama ve Uzaktan Erişim Kanalları Sözleşmesi” ve eklerinin imzalandığını, davacının davalılardan …’ya borsada portföy yönetimi için gereken yetkileri de içeren vekaletnameleri vermiş bulunduğunu, davacı ile vekalet verdiği vekili arasındaki ilişkilerin vekiledeni şirketi ilgilendirmediğini, işlemleri yasa ve tebliğler doğrultusunda gerçekleştirildiğini, sözleşmenin (35). maddesinin; “..temsil belgesinin noter marifetiyle düzenlenmiş halinin kurum’a teslimin müteakip müşteri temsilcisinin…yapacağı tüm tasarrufların netice ve sorumluluğunun müşteriye ait olacağı” hükmünü içerdiğini, yapılan tüm işlemlerin davacı vekilinin talimatı ile gerçekleştirildiğini, dava dilekçesinde “… Bankası Hisse Senetlerinin alım-satımı ile ilgili zararı” bulunduğunu iddia eden davacı vekilinin l.800.000-USD olarak talep ettiği somut zararını açıklamadığını beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; vekiledeninin aracı kurum nezdinde çalışmış bir eleman olduğunu, herhangi bir aracı kurum şube çalışanının müşterinin talimatı dışında üçüncü şahıslara havale, EFT veya virman işlemi gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, ekstre gönderme işleminin ancak müşterinin yazılı talimatı üzerine iptal edilebilecek kanuni bir zorunluluk olduğunu, aylık ekstrelerin genel müdürlükçe gönderildiğini, şubelerin bu konuda tasarruf yetkilerinin bulunmadığını, davacının davalı …’ya vekalet verdiğini, tüm hisse senedi alım ve satımının …’nun yazılı ve sözlü talimatları üzerine gerçekleştirildiğini, vekiledeninin hisse senetleri dışındaki diğer yatırım ve opsiyon işlemleri ile ilgisinin bulunmadığını, davacı zararının 1.800.000-USD olamayacağını, yapılan bir çalışmada zararın 500.000-TL seviyelerinde tespit edildiğini, öte yandan davacının …’da müşteri olduğu dönemde borsada % 30’u aşan bir düşmenin yaşandığını, yapılan işlemlerle ilgili olarak vekiledenine, yakınlarına hiçbir maddi ya da manevi menfaatin sağlanmadığını, portföyün zararda olduğu bilgisinin vekiledeni tarafından davacı ve davalılardan …’ya bizzat bildirildiğini, davacının herhangi bir bilgi talebinde de bulunmadığını, müşteri adresine gönderilmekte olan ekstrelerin … tarafından verilen yazılı talimatı üzerine Genel Müdürlükçe iptal edildiğini, …’nun isteği üzerine ekstrelerin Word dokümanı formatma dökülerek e-mail ile gönderildiğini, bu formatın …’ı bağlamadığını, davacı zararının kağıt üzerinde olduğunu, fiyatların yükselmesi halinde düzelebileceğini, vekiledeninin davacının çalışanı olmadığını, davacı zararından mesul de olmadığını, davacının diğer aracı kurumlarda uğradığı zarardan da vekiledenini ve …’ı sorumlu tuttuğunu, dava dilekçesinde sözü edilen ve talimata dayalı … hisse senedi işlemlerindeki zararın ise bu işlemin akabinde alınan Tüpraş hisselerindeki 550.000- TL tutarındaki kar ile giderildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacının …’yu vekaletname vermek suretiyle yetkilendirmiş olduğunu, …’nun vekaletnameye dayanarak …’nda davacı nam ve hesabına işlemler yaptığını, vekiledeninin davalı aracı kurumun şube müdürü, diğer davalı …’ın da aracı kurumda borsa seans uzmanı olduğunu, herhangi bir aracı kurum şube çalışanının müşterinin talimatı dışında üçüncü şahıslara havale, EFT veya virman işlemi gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, ekstre gönderme işleminin ancak müşterinin yazılı talimatı üzerine iptal edilebilecek kanuni bir zorunluluk olduğunu, aylık ekstrelerin genel müdürlükçe gönderildiğini, şubelerin bu konuda tasarruf yetkilerinin bulunmadığını, davacının davalı …’ya vekalet verdiğini, tüm hisse senedi alım ve satımının …’nun yazılı ve sözlü talimatları üzerine gerçekleştirildiğini, davacının hesabında gerçekleşen tüm menkul kıymet ve nakit çıkışlarının davacının nam ve hesabına gerçekleştirildiğini, herhangi bir üçüncü kişi nam ve hesabına hiçbir nakit veya menkul çıkışının gerçekleşmediğini, …’nun da hesaplardan herhangi bir (3).kişinin hesabına transfer yapma yetkisinin bulunmadığını, müşteri adresine gönderilmekte olan ekstrelerin … tarafından verilen yazılı talimatı üzerine genel müdürlükçe iptal edildiğini, davacı hesabının açık olduğu süredeki yaklaşık değerinin 2.000.000,00 TL’yi geçmediğini, bu nedenle 1.800.000,00 USD zarar etmesinin söz konusu olamayacağını, davacının diğer aracı kurumlarda uğradığı zarardan da vekiledeni ve …’ı sorumlu tuttuğunu beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; vekiledeninin 03.10.2006 – 25.09.2008 tarihleri arasında davacı ve davacının sahibi olduğu şirketlerde, şirketlerin finansal ve iş konularıyla ilgili diğer iş geliştirme işlerinde hizmet akdi ile çalıştığını, ağır iş yüküne ve Yatırım Uzmanı olmadığı beyanına karşın davacı tarafından ayrıca “portföy işlemlerini talimatları doğrultusunda vekaleten yapması konusunda” vekil tayin ettiğini, vekiledeninin davacıdan aldığı talimatları banka ve aracı kurumlara ilettiğini, işlerini davacı gözetiminde yaptığını ve günlük olarak raporladığmı aracı kurunun portföyü karda gösterdiği raporun vekiledenine e-mail ile geldiğini ve vekiledeninin de bu raporu “bilgileri değiştirmeden” davacıya verdiğini, davacının yanılma nedeniyle aracı kurumu sorumlu görmesi gerekirken vekiledenin sorumlu tuttuğunu, davacının vekiledeninin iş akdini fesh ettiğini, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamındaki hizmet akdi ilişkisi olduğunu vekiledeninin 2499 Sayılı SPK Kanunu Seri V- 59 Sıra No.lu portföy yöneticiliği kapsamında portföy yöneticisi de olmadığını, tüm telefon görüşmelerinin birlikte değerlendirilmesiyle tüm işlemlerin davacının bilgisi dahilinde ve talimatı çerçevesinde yapılmış olacağının anlaşılacağını, vekiledeninin aracı kurumdan değiştirilebilir ekstre talebinin PDF formatmdaki ekstrelerin Excel formatında gönderilmesi isteminden ibaret olduğunu, davacının 1 milyon TL’sinin daha borsa işlemlerine yönlendirilmesinin vekiledeni kanalıyla değil davacı ve aracı kurum yetkilerinin anlaşmalarından kaynaklandığını beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; davacının bilgisi ve talimatı dışında yapılan işlemler ile davacı portföyünün zararda olmasına rağmen kârdaymış gibi gösterilen e-posta gönderimi nedeniyle uğranılan zararın davalılardan dayanışmalı olarak tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce verilen 2009/702 – 2016/212 E.K.sayılı 24/03/2016 tarihli karar ile; “Davanın kısmen kabulüne, 194.707,50 TL’den 10.000 TL’nin dava tarihinden, 184.707,50 TL’nin ıslah tarihi 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş,
Davacı ve davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/12154 – 2018/5761 E. K. Sayılı, 27/09/2018 tarihli ilamı ile; “…Dava, davacının bilgisi ve talimatı dışında yapılan işlemler ile davacı portföyünün zararda olmasına rağmen kârdaymış gibi gösterilen e-posta gönderimi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dava konusu edilen eylemler nedeniyle davalılar …, … ve … hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet suçları nedeniyle … 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18/04/2012 tarihli 2010/864 Esas 2012/548 Karar sayılı dosyasıyla yapılan yargılama sonucunda sanıkların üzerlerine atılı güveni kötüye kullanma, sahtecilik, 2499 sayılı Yasa’ya muhalefet ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri yolunda kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden, müsnet suçların yasada tanımlanan öğeleri oluşmadığından tüm sanıkların yüklenen tüm suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir. İlgi ceza mahkemesi kararı ise Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 16/03/2016 günlü ilamıyla gerekçe eklenerek onanmıştır. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 53. maddesi) uyarınca ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı açık ise de ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir (Yargıtay HGK. 09.04.2014 tarih, 2013/4-1008 E. 2014/490 K. sayılı ilamı). Yine zamanaşımı def’i değerlendirilirken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 72. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddesinde) yer alan “tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünün nazara alınması gerekecektir. Bu bakımdan mahkemece, anılan ceza mahkemesi dosyası getirtilerek, ceza dosyasındaki kabul şeklinin belirlenmesi, davacı ile davalı … arasında vekalet sözleşmesinin, davacı ile davalı …Ş. arasında Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım ve Repo-Ters Repo İşlemleri, Faks Cihazıyla Gönderilecek Müşteri Talimatları ile İlgili Uygulama ve Uzaktan Erişim Kanalları Sözleşmesinin bulunduğu, diğer davalıların da davalı …Ş.’nin çalışanları olduğu gözetilerek zamanaşımı sürelerinin belirlenmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 72. maddesinin (818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddesinin) zamanaşımı def’ilerinin değerlendirilmesinde uygulanıp uygulanamayacağının tespiti, ceza mahkemesi kararının işbu davaya etkisinin tartışılması, bilirkişi raporlarında ceza dosyasında yer alan belirlemelere atıflar bulunduğu gözetilerek ceza dosyasındaki tespit ve delillerin değerlendirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış…” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında bahsi geçen … 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/864 Esas 2012/548 Karar sayılı dosyası getirtilip incelenmiş, incelenen dosya kapsamında Mahkemece verilen 18/4/2012 tarih 2010/864 -2012/548 E.K. sayılı kararı ile sanıklar …, …ve … hakkında sanıkların hiçbirisinin kayıptan bir menfaatlerinin bulunmadığı, sanıkların suç işledikleri yolunda kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği, müsnet suçların yasada tanımlanan öğeleri oluşturmadığı gerekçesiyle tüm sanıkların yüklenen tüm suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiş, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin onama kararında ise; sanıkların eyleminin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 47/A maddesine, Aracalık Faaliyetlerinde Belge ve Kayıt Düzeni Hakkında Tebliğ ve Menkul Kıymetler Borsası Yönetmeliğince idari para cezasını gerektirmekte ise de ve bir kısım hisse senetlerinin emir formları tanzim edilmeksizin ve talimat alınmadan yapılması işlemlerinin katılan ile aracı kurum arasındaki sözleşmeye aykırılık oluşturacağı ve bunun da hukuki ihtilaf olacağı gerekçesiyle beraat kararı onanmıştır.
Mahkememizce aşamalarda yapılan yargılama, toplanan taraf delilleri, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin onama kararındaki gerekçe ile uyulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/12154 – 2018/5761 E. K. Sayılı, 27/09/2018 tarihli ilamındaki gerektirici nedenlere göre;
1-Davacı ile davalı … arasında vekâlet sözleşmesi, davacı ile davalı …Ş. arasında Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım ve Repo-Ters Repo İşlemleri, Faks Cihazıyla Gönderilecek Müşteri Talimatları ile İlgili Uygulama ve Uzaktan Erişim Kanalları Sözleşmesi bulunduğu, diğer davalıların da davalı …Ş.’nin çalışanları oldukları, 27/05/2008 tarihinde davacının talebi olmaksızın ve yasayla tanımlanmış görev olmamasına rağmen davacıyı yanıltır şekilde, aslında davacı portföyünün 495.221,00 TL zararda olmasına rağmen 440.228,00 TL karda imiş gibi gönderilen e-posta mesajı ile aracı kurumun davacıyı yanıltan bilgi verdiği, aracı kurum çalışanları davalılar … ve …’ın diğer davalı … ile birlikte zararı kar gibi göstererek davacıyı yanılttıkları ve borsada kalmasına ve zararının artmasına neden oldukları, dolayısıyla davalı …’nun vekil olarak yaptığı iş nedeniyle özenli ve sadakatli davranması gerektiği halde mevcut olayla gerekli sadakat ve özeni göstermemesi nedeniyle 27/05/2008 tarihinden sonra oluşan portföy zararından sorumlu olduğu, diğer davalılar … ve …’ın … çalışanları olup, davacının zararına rağmen kar varmış gibi göstermeleri sebebiyle oluşan zarardan sorumlu oldukları, davalı … AŞ’nin de adam çalıştıran sıfatıyla, çalışanlarının eylem ve kusurlarından sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır.
2-… 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18/04/2012 tarihli 2010/864 Esas 2012/548 Karar sayılı kararı ile davalılar hakkında dolandırıcılık, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve 2499 sayılı kanuna muhalefet suçları yönünden mahkûmiyet için yeterli delilin bulunmaması, atılı sahtecilik suçunun maddi unsurlarının oluşmaması gerekçesiyle verilen beraat kararı Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 16.03.2016 Tarih, 2013/2677 Esas ve 2016/2563 Karar sayılı kararı ile onanmış ise de; onama kararında sanıkların eyleminin 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 47/A maddesine, Aracalık Faaliyetlerinde Belge ve Kayıt Düzeni Hakkında Tebliğ ve Menkul Kıymetler Borsası Yönetmeliğince idari para cezasını gerektirmekte ise de ve bir kısım hisse senetlerinin emir formları tanzim edilmeksizin ve talimat alınmadan yapılması işlemlerinin katılan ile aracı kurum arasındaki sözleşmeye aykırılık oluşturacağı sonucuna varılmış ve bu şekilde hukuka aykırılığın tespit edilmiş olduğu, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağının kabul edildiği (Yargıtay HGK. 09.04.2014 tarih, 2013/4-1008 E. 2014/490 K. sayılı ilamı) anlaşılmıştır.
3-Davacı ile davalı … arasında vekalet sözleşmesi, Davacı ile davalı …Ş. arasında Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım ve Repo-Ters Repo İşlemleri, Faks Cihazıyla Gönderilecek Müşteri Talimatları ile İlgili Uygulama ve Uzaktan Erişim Kanalları Sözleşmesinin bulunduğu, diğer davalıların da davalı …Ş.’nin çalışanları olduğu analaşılmakta ise de, taraflar arasındaki tazminat istemi sözleşmeden kaynaklanan bir istem olmayıp haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Fiil tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 60. Maddesine göre haksız fiilden kaynaklanan davalar zarar görenin zararı ve failini öğrendiği tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı gerektiren fiilin vukuundan itibaren on sene geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak, ceza kanunları gereğince fiil daha uzun bir zamanaşımı süresine tabi ise davaya da o zamanaşımı süresi uygulanır. Somut olayda, davacının çalışanı …’yu azlettiği, yani zararı ve faili öğrendiği tarih tarih ile dava tarihi arasında 1 yıldan fazla zaman bulunduğu, bu haliyle 818 Sayılı Kununda haksız fiil için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu, ancak davalıların fiili ceza kanunlarında cezayı gerektirdiğinden yukarıda değinilen uzamış zamanaşımına tabi olacağı, buna göre … 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/864 Esas sayılı dosyası kapsamında davalılara yüklenen fiilin Türk Ceza Kanunun 155/2 maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve yine …nın 158/1-f bendinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçları için yasada öngörülen zamanaşımı süresinin …nın 66/1-d maddesine göre on beş yıl olduğu ve davalıların fiilinin uzamış bu zamanaşımına tabi olacağı, zamanaşımı definin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; SPK raporları ve özellikle mahkememizce alınan tüm raporlarda davacının portföy zararının 495.221,00 TL’lik kısmının 27/05/2008 öncesine, 389.415,00 TL’lik kısmının 27/05/2008 sonrasına ait olduğunun tespit edildiği, davalıların mahkememizin kabulü doğrultusunda 27/05/2008 tarihi sonrasında oluşan zarardan sorumlu oldukları, keza davacının tam yetki verdiği davalı …’in davalı kurum nezdinde yapılan menkul kıymet alım-satımından doğan portföy zararından, TTK 20/2. (6100 sayılı Yasa’nın 18/2.maddesi) maddesi hükmüne uygun şekilde basiretli bir tacir gibi davranmaması, menkul alım-satımını izlememesi, vekil olarak atadığı davalıyı seçerken basiretli davranmaması, işlemlerin denetlenmesine imkan tanıyacak şekilde bilgilendirme ve denetleme aracını istememesi, dolayısıyla tüm işlemler kendisi adına yapılırken neredeyse başkalarını sorumlu kılmak adına yapılan hiçbir işlemle ilgilenmemesi sebebiyle müterafik kusuru bulunduğu ve kusur oranının 22/02/2013 tarihli ve en son 07/04/2015 tarihli raporlarda bildirildiği üzere, %50 oranında olabileceğinin mahkememizin de taktir ve kabulünde olduğu, o halde tüm davalıların 27/05/2008 tarihinden sonra oluşan 389.415,00 TL zararın %50’si oranında 194.707,50 TL’den sorumlu oldukları anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, 194.707,50-TL’nin 10.000-TL’sine dava tarihinden, kalan tutara ise ıslah tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE, 194.707,50-TL’nin 10.000-TL’sine dava tarihinden, kalan tutara ise ıslah tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazla ilişkin istemin REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 13.300,47-TL harçtan peşin alınan 7.523-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.777,47-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına
3-)Peşin ve başvuru harç toplamı 7.541,10-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından yatırılan 6.150-TL bilirkişi ücreti, 473,50-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 6.623,50-TL.’nın red ve kabul oranına göre 2.914,00-TL yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 22.079,53-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalı …Ş. tarafından yapılan 24-TL davetiye giderinin red ve kabul oranına göre 13,72 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …Ş.’ne verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-)Davalı … tarafından yapılan 28-TL davetiye giderinin red ve kabul oranına göre 15,68 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-)Davalı … tarafından yapılan 9,52-TL davetiye giderinin red ve kabul oranına göre davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
9-)Davalılar duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen kısım üzerinden 25.800,24 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-)Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider/delil avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı ve davalılara/vekillerine iadesine,
İlişkin Davacı vekili AV. … … ile Davalı … … vekili AV. … ile davalı … vekili AV. … ile davalı … vekili AV. …yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır