Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/147 E. 2023/223 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/147 Esas
KARAR NO :2023/223

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:01/03/2021
KARAR TARİHİ:15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında ticari alım-satım ilişkisi mevcut olup bu ticari alım-satım ilişkisi münasebetiyle davacı şirket, ekteki cari hesap ekstresi raporu, faturalar ve davacı şirketin muhasebe kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, davalıya farklı tarihlerde ürün satışları yaptığını. Bu satış bedellerinin bakiyesi 20.598,82 TL olup, bu tutar davalı şirketten tahsil edilememesi nedeniyle, …. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas
sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını. Ancak davalı şirket herhangi bir borcu olmadığı gerekçesiyle icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini. Akabinde borçlu/davalı aleyhine İstanbul Arabuluculuk Bürosunun 2020/… numaralı dosyası (Arabuluculuk dosya no: 2020/…) ile ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmış ancak yürütülen müzakereler sonunda anlaşma sağlanamamıştır. COVİD-19 önlemleri sebebiyle toplantılar telekonferans yöntemi ile gerçekleştirilmiş ve tutanaklar elektronik imza ile imzalanmıştır. Söz konusu hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son oturum tutanağı e-imzalı olarak dilekçe ekinde sunulmuş. Bakiye müvekkil alacağı 20.598,82 TL olup, davalı tarafından bugüne kadar ödenmediği, davalı borca haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini davalının itirazı üzerine duran icra takibinin devamı için huzurdaki davayı açmak zorunda kaldıklarını, takip konusu alacak, likit fatura ve cari hesap alacağıdır. Bu durumda likit alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği Yargıtay kararıyla da sabit olduğunu örneğin; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.06.2006 tarihli 2006/19-
347 E. sayılı ve 2006/377 K sayılı ilamında “alacak başta bilinebilir (likit) nitelikte olduğundan, davacı yararına icra inkar tazminatına da hükmedilir.” Şeklinde hüküm tesis edildiğini. Dolayısıyla davalı yanın likit alacağa karşı yaptığı haksız itiraz nedeniyle İİK m.67/2 gereğince davalı aleyhine takip konusu miktar üzerinden % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, sonuç olarak yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; sadece takibi geciktirme amaçlı ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin devamına % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesi istemi ile Sayın mahkemenizde işbu davayı açma zaruriyeti hasıl olduğunu, öncelikle davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar üzerine yargılama sonuna kadar kötüniyetli devirlerin önlenmesi amacıyla HMK 389 ve devamı maddeleri gereği ihtiyati tedbir konulması, Davamızın kabul edilerek davalı/ borçlunun …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin aynı koşullarda devamına, takip tarihi itibariyle ana rakam ve vade tarihlerinden takip tarihine kadar işlemiş ticari avans faizi üzerinden işlemiş faiz alacağımızın hüküm altına alınmasına,
Takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle takibin devamına karar verilmesini, likit alacağa haksız ve kötü niyetli itiraz eden borçlu aleyhine 20.598,82 TL dava konusu miktarın % 20’sinden aşağı olmamak üzere lehimize icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsilen karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, davacı taraf, cari hesaba ilişkin alacağın tahsili sebebiyle takip başlatsa da TTK m. 89 gereği, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesini dosyaya sunmadığı, zira böyle bir sözleşme bulunmadığı, dolayısıyla davacının cari hesap alacağına dayanarak takip başlatması hukuki mesnetten yoksun olduğu, faturaların kesinleşmediği, ayrıca imzalı irsaliye faturaları dosyaya sunulmadığı, davacı şirketin, müvekkili şirket ile ticari ilişkisini, mevcut sözleşme şartlarını, mevcut sözleşme şartlarına uygun ifayı/faturanın verilmesine neden olan işin yapılmış olduğunu, fatura bedeli kadar iş yapıldığını, yapılan işi eksiksiz ve tam olarak müvekkil şirkete teslim ettiğini, yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlaması, faturayı dayanaklandırması gerektiği, davacının takip dayanağı gösterdiği faturaların mahiyetini destekler herhangi bir belgeye dayanmadığı, bu haliyle, faturaya itiraz edilip edilmediği bir önem taşımayacak ve dolayısıyla davacı tarafça ‘sözde’ iş bedelinin talep edilmesi de mümkün olmayacağı, davacının takip dayanağı yaptığı faturaları destekler nitelikte hiçbir delile dayanmadığı gibi Müvekkilinin birçok borcu olduğu yönündeki iddialarını kanıtlar nitelikte de dosyaya somut bir delil sunamadığı, iade faturaların mevzu bahis olduğu bir durumda tek taraflı olarak müvekkili şirketin mal varlığı üzerinde ihtiyati haciz tesisi hakkaniyete aykırı olacağı, müvekkili şirketin, davacıya karşı bahse konu fatura veyahut başkaca bir borcu bulunmadığı, davacının kötü niyetli ve mesnetsiz iddialarının aksine davalının mal kaçıracağı yönünde hiçbir emare de bulunmadığı, keza şirket adresine ilişkin herhangi bir karışıklık olmadığı, Ticaret Sicil kayıtlarında gayet açık olduğu, davacının esasen ihtiyati tedbir talebinin kabulü için kanunda aranan şartların oluştuğuna dair yapay ve zorlama bir kanı oluşturma çabası içerisinde olduğu, korona virüsün hakim olduğu ve ticari hayatın da bu durumdan son derece olumsuz etkilendiği şu süreçte uyuşmazlığa konu 20.598,82 TL tutarında “cüzi” nitelikteki, sözde bir borç için tacir olan davalı şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine konu edilmesi eşitler arasında eşitsizlik yaratacak ve menfaatler dengesinin bozulmasına sebep olacağı, alacaklının, müvekkili şirketi borç konusunda temerrüde düşürmediğinden söz konusu talebin kabulünün mümkün olmadığı, bir an için aksi düşünüldüğünde dahi, Davalı takipten önce temerrüde düşürülmediğinden ancak takip tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin mümkün olacağı, takip dayanağı olan kimi faturaların kaynağına ilişkin belirsizlik bulunduğu, yalnızca ‘komisyon bedeli’ adı altında Davalıdan yüklü miktarda bedel talep edildiğinin görüleceği, işbu faturaların ispat faaliyeti açısından tek başına yetersiz kaldığı, yine, davacı şirketin ticari alım satım nedeniyle müvekkiline gönderdiğini iddia ettiği bir çok mal da ayıplı çıkması nedeniyle iade edilmiş iken ve ‘komisyon bedeli’ adı altında talep edilen miktarların davacı şirketin hangi hizmetinin karşılığında talep edildiği ve hatta söz konusu iade ve iptallerin fatura tutarından düşülüp düşülmediği dahi şüpheli iken alacağın likit olduğu nasıl iddia edilebilmekte ve buna ilişkin olarak bir de ihtiyati haciz talep edilebildiği, sonuç olarak şayet varsa bir alacak o da ancak yargılama sonucu toplanacak deliller ve tarafların ticaret defterlerinin bilirkişilerce incelenmesi sonucu belirli hale gelebileceğinden davacının alacak sanki likitmiş gibi bunu itirazın iptali davasına konu etmesi ve icra inkar tazminatı talep etmesi hukuka aykırı olduğu, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı huzurdaki davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklının/davacının İİK m. 67/2 uyarınca takip meblağının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; taraflara arasındaki ticari alım satım ilişkisinden kaynaklanan alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyasında yürütülen takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu görüldü.
Mali müşavir Atilla Özbudak tarafından imzalı 04/09/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; 4.1. Davacı şirket tarafından ibraz edilen; 2018-2019 yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226 ‘ye göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, dava konusu ile ilgili defter kayıtlarının birbirini doğruladığı ve davalı defterlerinin Kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olduğu, davacı şirket lehine delil kabiliyetinin bulunduğu, 2017 ticari defterleri davacı tarafından ibraz edilememiştir. Davacının mali müşavirinin belirttiği üzere yeni mali müşavire devir işlemlerinde yaşananaksaklıklardan kaynaklı ibraz edilemediği beyan edilmiş, 2017 defterlerinin beyan edilmemesindeki hukuki sonuç sayın mahkemenin takdirindedir. Davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde; taraflar arasındaki ticari münasebet kayıtlarının 120.01.107 no’lu alıcılar hesabında takip ettiğini, davacının davalıya faturalar düzenlediği, davalının bu faturalara karşılık ödemeler yaptığı, taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu, Davacı şirketin ticari defter ve dayanaklarına göre; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten kaydi olarak 20.598,82 TL alacaklı olduğu,Bilirkişinin 21/02/2023 tarihli ek raporunda özetle; Davacı tarafından dosyaya gönderilen Faturaların eski tip Kağıt İrsaliyeli Fatura olarak düzenlendiği, faturaların davalıya teslimatına dair bir bilgiye rastlanılmadığı, faturaya süresinde itiraz ile ilgili de dosya evrakları arasında herhangi bir belgeye rastlanılmadığı anlaşılmıştır. Sayın Mahkemenin Bilirkişi Kök Raporu hakkında sunduğu beyanları nedeniyle, Raporun sonucu ile ilgili farklı bulgunun tespit edilmesi için Davalı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesi neticesinde ortaya çıkabileceği, Sayın Mahkemenin yüksek takdirinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; 2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”.
…. İcra Dairesinin 2019/… esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklının …, borçlunun … Ltd Şti olduğu, takibin toplam 24.997,21 TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, takip dayanağını bakiye fatura ve cari hesap alacağı olduğu, 28/10/2019 takip tarihli ödeme emrinin 12/11/2019 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 15/11/2019 tarihinde, süresi içerisinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 01/03/2021 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; davacının incelenen ticari defter ve dayanağı belgelerine göre ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil teşkil ettiği, 2017 defter kayıtlarının sunulmadığı, davacının incelenen defter kayıtlarına göre davalı adına faturalar düzenlediği ve bu faturaların defterlerine kaydedildiği ve davacının takip tarihi itibariyle kaydi olarak davalıdan 20.598,82-TL alacaklı olduğunun belirlendiği görülmüş, ayrıca ek raporda belirtildiği ve takip talebine konu ek olarak takip dosyasında bulunan faturaların Mahkememizce de belirlendiği üzere irsaliyeli fatura oldukları belirlenmiş, takibe dayanak faturalar irsaliyeli fatura olup incelendiğinde teslim alan kısımlarında isim veya imza bulunmadığı belirlenmiştir. Davacı tarafça da bu faturaların davalıya tebliğ edildiğini ispata yarar somut bir delil sunulmamıştır. Netice olarak uyuşmazlık ve takip konusu irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarının boş olması ve tebliğ edildiğinin davacı tarafça somut delille belgelendirilmediği göz önünde bulundurulduğunda, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması tek başına davacının alacaklı olduğunu ispatlamaz, bu nedenle dava ve takibe konu faturaların içeriği emtianın davalıya teslim edilmediğinin kabulü gerektiğinden davacının davalıdan talep edebileceği alacağının bulunmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın Reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan toplam 426,89-TL harçtan mahsubu ile bakiye 246,49-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır