Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/126 E. 2023/361 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/126 Esas
KARAR NO :2023/361

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ:22/02/2021
KARAR TARİHİ:05/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; “…Müvekkil aleyhinde haksız biçimde …. İcra Müdürlüğü … E. dosyası ile takip talebi ve ödeme emrinde, açıklamasında herhangi bir bilgi ya da müstenidat olmaksızın haksız icra takip başlatılmıştır. İş bu takip müvekkilin haberi olmaksızın haksız bir biçimde tebliğ edilmiş, müvekkilin ancak üzerine kayıtlı gayrimenkullerine ve maaşına haciz konulduğunda iş bu takipten haberdar olmuştur. Davalı taraf icra takibinin ödeme emrinde takip sebebi ile ilgili olarak 51.052,90 TL (FBT 31.07.2008) 1 adet Asıl Alacak Sözleşme, ihtarname, temlik sözleşmesini belirtse de sözleşmenin örneği ödeme emrinde gösterilmediği gibi icra dosyasının içeriğinde de yoktur. İhtarnamenin de örneği dosya içerisinde yoktur. Takibin ne için, hangi hukuki ve maddi sebep ile başlatıldığı belli değildir. Davamız ile birlikte icra dosyasının mevcut halini de icra müdürlüğünce tarattıracağız. Dosyanın fiziken ve sistem üzerinden celp edilmesini talep ediyoruz. Müvekkil, İş bankası Nezdinde yalnızca bir kredi sözleşmesine kefil olmuş, o sözleşmeden kaynaklanan borcunu da ödemiştir. Müvekkilin başkaca hiçbir sözleşmede imzası yoktur. Var ise de imza kendisine ait değildir. Kaldı ki takip ekinde de hiçbir sözleşme yoktur. Takip ya tutarsa mantığı ile yapılmış bir takiptir. Takip hukuka uygun bir takip değildir. Açtığımız dava neticesinde temlik alan davalı ya da banka, dosyamıza ne sunacak o da bilinmemektedir. Bu takibe itibar edilemeyecektir. Takibin iptali gerekmektedir. Hiçbir anlamda borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile Müvekkile borcun ödenmemesine ilişkin hiçbir bildirim ya da tebliğ yapılmadan çok fahiş bir faiz talebinde bulunulmuştur. Kefalet borçlusunun borçtan sorumlu olması, borcun muaccel hale gelebilmesi için ödememe durumunun kendisine tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Müvekkil aleyhinde muaccel olan bir borç yoktur. Müvekkil takipten gayrimenkullerine haciz konulması ile haberdar olmuştur. İş bu sebeple fahiş faize ilişkin de müvekkilin borçsuz olduğunun tespitini talep ediyoruz. Davalının takibe konu olduğunu ileri süreceği tarihi, miktarı ya da ne olduğu belirli olmayan belgelere de şimdiden itiraz ediyoruz. Müvekkil ne İş Bankası Nezdinde ne de başka bir banka da miktarı asıl alacak tutarı olan 51.052,90 TL olan bir sözleşmeye imza atmamıştır. İş bu takip kötü niyetli ve haksız bir takiptir. İş bu sebeple müvekkilin iş bu dosya kapsamında asıl alacak, faiz, avukatlık ücreti, masraf ve diğer tüm sair alacak kalemlerine ilişkin davalı alacaklıya hiçbir borcu olmadığının tespitini talep ediyoruz. Davalı haksız biçimde müvekkile takip başlatmış, müvekkili çok zor durumda bırakmış, gayrimenkullerine haciz koymuştur. Yapılan tüm takip ve işlemler kötü niyetlidir. İş bu sebeple davalı alacaklı aleyhinde %20’den az olmamak üzere İcra-İnkâr Tazminatına hükmedilmesini talep ediyoruz. Davalı taraf haksız mesnetsiz icra takibi neticesinde Müvekkilin gayrimenkullerine ilişkin satış kararı aldırmak üzeredir. Müvekkilin telafisi imkânsız zararlarını oluşacaktır. Davalı alacaklı ile İstanbul Arabuluculuk Bürosunun 2020/… sayılı dosya numaralı arabuluculuk dosyası ile iş dava konusu hususunda anlaşamamış bulunmaktayız. Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, mMüvekkilimizin telafisi imkansız zararlarının doğmaması için haksız icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına,
…. İcra Müdürlüğü … E sayılı icra dosyasının iptali ile müvekkilin iş bu kapsamında davalıya tüm alacak kalemlerini kapsar biçimde (asıl alacak, faiz, avukatlık ücreti, takip masrafı, ve diğer sair tüm alacak kalemleri) borçlu olmadığının tespit edilmesini,
davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni takip miktarı üzerinden % 20’ kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine,
yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; “…. Bankası A.Ş.’nin borçludan olan kredi alacakları Alacak temlik Sözleşmesi gereğince müvekkil … … Yönetim A.Ş.’ye devir ve temlik edilmiştir. … … Yönetim A.Ş., 10.06.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile … … Yönetim A.Ş. ile “… … Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiştir. … … Yönetim A.Ş., 17/03/2017 tarihli karar ile … Yönetim A.Ş. ile “… Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiştir. … Yönetim A.Ş. 25.06.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile … … Yönetim A.Ş. ile “… … Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiştir. Birleşmeye ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi ilanı işbu dilekçemiz ekinde sunulmaktadır. Davacı vekili, “…. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası icra takibi başlatıldığıın, sözleşmenin icra dosyasının içeriğinde bulunmadığını, takibin ne için başlatıldığının belli olmadığını, bir kredi sözleşmesine kefil olduğunu ve buna ilişkin borcunu ödediğini, sözleşmede imzası olmadığını, var ise de imzanın davacıya ait olmadığını, takibin kötü niyetli olduğunu belirterek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacının haksız davasının ve taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmekte olup cevaplarımızı sunmamız gerekmiştir. Şöyle ki; Temlik eden … Bankası A.Ş. ile dava dışı borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’ne istinaden dava dışı borçluya aylık taksit ödemeli ticari kredi kullandırılmıştır. Davacı/borçlu … ise bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olup bu borçtan asıl borçlu gibi sorumludur. Kredi Sözleşmesi’nin hükümlerine aykırı davranılmış olması sebebiyle 20.08.2008 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile hesabın kat edildiği bildirilerek davacı/borçlu ve dava dışı borçlulara gönderilmiştir. İhtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davacı/borçlu aleyhinde …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla icra takibi başlatılmıştır. İcra takibi mevcut bir alacağa istinaden başlatılmıştır. Davacı tarafın borcu olmadığına yönelik iddiaları haksız ve dayanaksız olup buna ilişkin sözleşmeler ile ihtarname dilekçemiz ekinde mübrezdir. Müvekkil şirketin belge saklama yükümlülüğü olmaması sebebiyle gerektiği takdirde borcun dayanağı olan evrakların temlik eden … Bankası’ndan celbi gerekmektedir. Davacı/borçlunun müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı kredi sözleşmesinde imzası mevcuttur. Davacı tarafından ikame edilen huzurdaki davanın hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Davacı/borçlu, kredi borcunu ödediğini, takibe konu olan bir sözleşme mevcut ise de imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Davacı, kefil olarak imzaladığı kredi sözleşmesinin varlığını ve borcu ödeme iradesini ikrar etmiştir. Ancak davacı tarafından ne temlik eden şirkete ne de tarafımıza herhangi bir ödeme yapılmış değildir. Davacı/borçlu, müvekkil şirketin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla huzurdaki davayı ikame etmiştir. Davacının itirazları haksız ve yersiz olduğundan dava reddedilmelidir. Taraflar arasındaki sözleşmeler ile; kredi miktarı, faiz ve faiz oranları, muacceliyet ve temerrüt gibi konularda çıkan uyuşmazlıklarda temlik eden bankanın defter, belge ve kayıtlarının HMK md. 193 gereği yazılı delil anlaşması niteliğinde olduğu da davalı tarafından kabul edilmiştir. Davacı taraf da bu hükümleri içeren sözleşmeyi imzalamış olduğundan faize ve ferilerine yönelik itirazlarının da reddi gerekmektedir. Mahkemenizce yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile müvekkil şirketin alacak talebindeki haklılığı ortaya çıkacaktır. Davacının takibin durdurulması yönündeki haksız tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı/borçlu taraf huzurdaki davayı icra takibinden sonra ikame etmiştir. Dolayısıyla takibin durdurulması yönündeki tedbir talebi yasaya açıkça aykırıdır. Bu nedenle davacının takibin durdurulması yönündeki tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Müvekkil şirketin, alacağı temlik alan durumunda olması sebebiyle müvekkil şirkete hiçbir kusur yüklenemeyeceği ve kötü niyet tazminatına da hükmedilemeyeceği açıkça ortadadır. Davacı/borçlunun aksi yöndeki beyanlarını kabul etmiyoruz.
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; takibin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddine ve davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın; 354.949,12 TL alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında (genel kredi sözleşmesinden kaynaklı) başlatılan takibe karşı yapılan imza inkarına dayalı menfi tespit davası talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili davada; icra takip dosyası, tanık, bilirkişi, İstanbul Arabuluculuk Bürosunun 2020/… sayılı dosyası, incelemesi yemin istcevap ve sair delaile dayanmıştır.
…. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … Yönetim AŞ borçlunun … San. Ve Tic. Ltd. Şti., … olduğu, 51.052,90 TL asıl alacak, 289.424,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 354.949,12 TL alacak için 07/04/2017 tarihinde takibe girişildiği görülmüştür.
…. ATM nin 2020/569 E – 2022/867 K sayılı ilamı incelendiğinde; davacının … … Yönetim AŞ, davalının …, davanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davası olduğu, davalının imza inkarına dayandığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği ve bu kararın istinafı üzerine İstanbul BAM 12. HD nin 2023/486 E – 2023/362 K sayılı ilamıyla başvurunun esastan reddine kesin olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 04/01/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; “…Hukuki yararımız bulunan haklı davamızın kabulüne, takip miktarı üzerinden %20 kötüniyet tazminatına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir.

Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki hukuki ihtilafın davacı yanın, 07/04/2017 tarihinde davalı borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası 354.949,12 TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davacı yanın işbu menfi tespit davasını açtığı,
Dava dışı alacağı temlik eden … Bankası A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında genel kredi sözleşmesinin akdedildiği, genel kredi sözleşmelerine davalı …’ ün müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğunun iddia edildiği, ancak davacı kefilin sunduğu dava dilekçesinde genel kredi sözleşmelerindeki kendisi adına atfen atılan imzaların eli ürünü olmadığını, başka bir anlatımla imzaların kendisine ait olmadığını savunarak açıkça imza inkarında bulunduğu görülmüştür.
Davacı iddiasının temelinde; genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığına dayanmıştır. Bu durum, genel kredi sözleşmelerinin davacı müteselsil kefil tarafından kabul edilmediği, başka bir anlatımla taraflar arasındaki akdi ilişkinin inkarı mahiyetindedir.
O halde uyuşmazlığın temeli; taraflar arasında akdi ilişkinin bulunup bulunmadığı, genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacı müteselsil kefile ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, menfi tespit davalarında, taraflar arasındaki akdi ilişkinin ve alacağın varlığını ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Zira, davacı borçlu tarafından akdi ilişki inkar edildiğinde, böyle bir akdi ilişkinin varlığını iddia eden davalı alacaklı bu ilişkiyi ispat etmekle yükümlüdür. Diğer taraftan; genel kredi sözleşmesindeki imza inkar edilmekle, alacağın varlığı noktasında sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olduğunu ispat yükümlülüğü, alacaklı olduğunu iddia eden davalının üzerindedir.
Bu itibarla, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı temlik alan davalı şirketin, alacağın temliki hükümleri doğrultusunda sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olduğunu ispatlaması zorunludur.
Davacı tarafından imza inkarında bulunulması nedeniyle imza incelemesi yaptırılması gerekmektedir. Bu suretle, imzası inkar edilen genel kredi sözleşmelerinin altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı belirlenecektir. Davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde genel kredi sözleşmelerinin sadece son sayfaları ve fotokopi örneği ibraz edildiğinden, yerleşik içtihatlar doğrultusunda fotokopi belgeler üzerinden imza incelemesi yaptırılması da mümkün olmadığından genel kredi sözleşmelerinin asıllarının eksiksiz bir örneğinin dosyaya ibraz edilmesi zorunludur.
Bu amaçla, mahkememizce tüm çaba eksiksiz olarak gösterilmiş, dava dışı temlik eden … Bankasına müzekkere yazıldığı, müzekkere cevabı incelendiğinde, 13/01/2022 tarihli cevabi yazısında genel kredi sözleşmesinin asılları mahkememize gönderilmemiş, müzekkere içeriğine rağmen belge aslı yerine genel kredi sözleşmesinin sadece son sayfalarının bulunduğu fotokopi bir belge gönderildmiştir.
Mahkememizce, bu sefer alacağı temlik alan davalı vekiline müzekkereye karşı yazılı beyanda bulunmak üzere süre ve imkan verilmiş, 17/02/2023 tarihli duruşmada söz konusu genel kredi sözleşmesinin aslını sunması için 4 haftalık kesin süre verildiği, bu süreye rağmen herhangi bir evrakın sunulmadığı anlaşılmıştır.
Nihayetinde, alacağı temlik eden banka genel kredi sözleşmesi asıllarının gönderilmediği, alacağı temlik alan davalı şirketin ise genel kredi sözleşmesi asıllarını sunmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki, mahkememizce azami özen ve çaba gösterilmesine rağmen genel kredi sözleşmesi asılları dosyaya ibraz edilememiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/699 Esas, 2019/1667 Karar sayılı emsal bir ilamında:
“…Dava; dava İİK. 67. vd. maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı davalının ve murisinin Genel Kredi Sözleşmelerinde müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğunu, davalının kefil ve kefilin mirasçısı olarak sorumlu olduğu ileri sürmektedir.
Uyuşmazlık davalı ve murisini kefil sıfatıyla davaya konu genel kredi sözleşmelerini imzalayıp imzalamadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 211. maddesinde imza inkarı halinde mahkemece yapılacak usuli işlemler düzenlenmiş ve uygulamaya elverişli (tatbike medar) belgeler sayılmıştır. İmzayı inkâr edenin atılış tarihi itibariyle inkar edilen imzası ile yakın tarihte atılmış, uygulamaya elverişli imzalarının temin edilmesi gerekir.
Umumi Kredi Taahhütnamesi Başlıklı 540.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesinin fotokopisinde (sureti ) davalının müteselsil kefil olarak imzası mevcut ise de DAVACI KENDİSİNE VERİLEN KESİN SÜREYE RAĞMEN GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİN ASLINI DOSYAYA SUNMAMAMIŞ, aslı ibraz edilen genel kredi sözleşme asıllarında da davacının kefil sıfatıyla imzası bulunmamaktadır. BUNA GÖRE DAVACININ DAVALININ MÜTESELSİL KEFİL SIFATI İLE GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİ İMZALADIĞI HUSUSU İSPATLANAMADIĞINDAN MAHKEMECE İMZA İNCELEMESİ YAPILMAKSIZIN DAVALI YÖNÜNEN DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİNDE BİR İSABETSİZLİK YOKTUR…” şeklinde karar vermiştir.
Bilindiği üzere, alacağın temlikinde, temlik işleminin geçerli olması için borçlunun rızası gerekmese de; borçlu, alacağı devreden alacaklıya karşı sahip olduğu tüm defi ve itirazları, elbette alacağı temlik alan yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir. Dolayısıyla, davacının genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik imza inkarı savunmasını, pekala alacağı devralan davalıya karşı ileri sürebileceği noktasında tereddüt edilmemelidir.
Açıklanan nedenlerle; davacı borçlu tarafından işbu menfi tespit davasında, davacının açıkça ve ayrıca genel kredi sözleşmesi altındaki müteselsil kefil olduğuna yönelik imzasını inkar ettiği, genel kredi sözleşmesindeki müteselsil kefil olarak atfen atılan imzanın kendisine ait olmadığını savunması karşısında; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ilişkisinin varlığını ve alacaklı olduğu iddia eden davalı alacaklının hem akdi ilişkinin hem de alacağının varlığını ispatla yükümlü olduğu, bu kapsamda davalı alacaklının genel kredi sözleşmesindeki davacı kefile ait imzanın onun eli ürünü ve davacıya ait olduğunu ispat etmesi gerektiği, ancak yargılama sürecinde mahkememizce gösterilen tüm özen ve çabaya rağmen genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilmediği, bu hususta bir çok kez süre verildiği ve 17/02/2023 tarihli duruşmada son kez 4 haftalık kesin süre verildiği ve bunun sonuçlarının hatırlatıldığı, davalı tarafından genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilememesi karşısında imza incelemesi yaptırılmasının mümkün olmadığı, bu itibarla yukarıda yer verilen emsal istinaf ilamı uyarınca genel kredi sözleşmesi altındaki imzanın davacı kefile ait olduğunun ispat edilemediği, mevcut halde davalının akdi ilişkinin ve alacağının varlığını ispatlayamadığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Son olarak; davacı taraf her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davalının icra takibinde kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
-…. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olunmadığının tespitine,
2-Davacının davasının kötü niyet tazminatının REDDİNE,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 24.246,57 TL harçtan peşin alınan 6.061,65 -TL harcın mahsubu ile bakiye 18.184,92 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 6.061,65 -TL peşin harç, 8,50 vekalet harcı, 75,45 -TL davetiye ve teskere gideri olmak üzere toplam 6.204,90 -TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 52.692,88 -TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacının / davalının gider / delil avanslarından artan bakiyelerinin davacı / davalı / vekillerine iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 05/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır