Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/10 E. 2023/74 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/10 Esas
KARAR NO : 2023/74

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2021
KARAR TARİHİ : 31/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı, davalıya muhtelif tarihlerde mal sattığını ve satılan malların tamamının davalıya teslim edildiğini, satılan malların bir kısmından dolayı davalı adına, 27.11.2018 tarih 991,20 Eur tutarlı ve 10.01.2019 tarihli 1.194,37 Eur tutarlı 2 adet fatura düzenlendiğini, faturalarda belirtilen malların davalı/borçluya teslim edilmesine rağmen fatura bedelleri davacıya ödenmediğini, davacının iyi niyetli tüm girişimlerine rağmen satılan malların bedelinin ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için davalı/borçlu aleyhinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi yapılmış ve ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinde borcun sebebi olan faturalar ayrıntılı olarak bildirildiğini, ödeme emrini tebellüğ eden davalı/borçlu icra müdürlüğüne vermiş olduğu itirazı nedeniyle icra takibin durduğunu, 6102 sayılı TTK Madde 21/2’ye göre fatura alan bir kişi, tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içerisinde bu faturanın içeriğine dair herhangi bir itirazda bulunmaz ise fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, dava konusu faturalarda yer alan ürünler ve faturalar davalıya teslim edilmesine rağmen davalı/borçlu şirket teslim edilen mallara ve fatura içeriklerine hiçbir itirazda bulunmadığını, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi gereğince, davalı/borçlu emtia ve faturaların tesliminden itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında herhangi bir itirazda bulunmadığından, kanunen faturaların içeriğini kabul etmiş sayılacağını, dolaysıyla, davalının itirazlarının hiçbir hukuki geçerliliği ve dayanağı bulunmadığını, davalı satış bedelini ödeme borcunu yerine getirmediğini, tarafların bağlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüklerinden istenilecek Ba-Bs formlarında da taraflar arasında ticari ilişkinin olduğu ve dava konusu faturaların tarafların ticari defter ve kayıtlarında yazılı olduğu görüleceğini, taraflar arasındaki alım-satım ilişkisi nedeniyle davacının davalıdan 2.185,57 EBuro alacağı bulunduğunu, davacının faturalara konu ürünleri borçluya teslim etmesine rağmen, borçlu kendi üzerine düşen satış bedelini ödeme edimini yerine getirmediğini ve davacı müvekkili şirket alacağını tahsil edebilmek amacıyla icra takibi başlatmak zorunda kaldığını, davalı/borçlunun itiraz dilekçesi incelendiğinde, davalının icra takibine konu borca yönelik olarak tek cümleyle icra takibine ve tüm ferilerine itiraz ettiğinin belirttiğini, itiraz gerekçelerini ise açıklamadığını, yalnızca borcun varlığını soyut olarak inkar ettiği görüldüğünü, davalı/borçlu herhangi bir ödeme definde de bulunmamış olup, davalının faturalara konu satış bedellerini davacıya ödemediğinin açık olduğunu, davacının teslimini yaptığı emtialara ilişkin olarak düzenlenen ve davalı/borçlu tarafından itiraz edilmeyen takibe konu faturalar nedeniyle davalı borçludur ve 2.185,57 Buro asıl alacağı ve tüm fer ‘ilerini davacı/alacaklıya ödemekle yükümlü olduğunu, asıl alacaktan sorumlu olan davalının tüm fer’ilerinden de sorumluluğu olduğunu, tarafların tacir olması ve yapılan işin de ticari iş olması ve taraflarca kararlaştırılan tarihlerde borcunu ödemesi gereken borçlunun, kararlaştırılan tarihlerde borcunu ödememesi nedeniyle, taraflarca belirlenen ödeme tarihinden itibaren faiz ödemesi gerektiğinin açık olduğunu, davalı/borçlu aleyhinde 2.185,57-Eur asıl alacak, 400,56-Eur işlemiş faiz talepli olarak icra takibi yapılmış ise de, işlemiş faiz talep etme hakkı saklı tutularak, işbu davada sadece asıl alacak miktarı olan 2.185,57- Eur talep edildiğini, davalı şirket fatura konusu ürünleri ve faturaları teslim almasına rağmen, faturanın içeriğine süresinde hiçbir itirazda bulunmamış, ancak icra takibine haksız olarak itiraz etmediğini, davalının miktarını ve içeriğini kabul ettiği faturaya icra takibi sırasında itiraz etmesi kötü niyetini gösterdiğini, icra takibine ve davaya konu 2 adet faturada ödenmesi gereken miktarlar açıkça belirttiğini, alacağın likit olduğunu, haksız ve kötü niyetle yapılmış olan ve icra takibini sürüncemede bırakmaya yönelik itirazın iptal edilmesi ve icra takibine devam edilebilmesi ve alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacak dava dilekçesinin ekinde dosyaya ibraz edilen 10/01/2019 ve 27/11/2018 tarihli e-faturalar olduğunu, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için fatura ve irsaliye belgelerinin tanımı üzerinde durulması gerektiğini, dosya içerisinde bulunan faturaları incelendiğinde; davacı şirket tarafından 27/11/2018 tarihinde müvekkiline verilmek üzere bir adet fatura düzenlendiğini, faturada irsaliye tarihinin 06/09/2014 olduğunu, dolayısıyla fatura tarihi ile irsaliye tarihi arasında 4 yıl 2 ay 22 gün olduğu, faturanın irsaliye tarihinden çok daha sonra düzenlendiğini, aynı şekilde dosyada bulunan ikinci fatura incelendiğinde; fatura tarihinin 10/01/2019 olduğu, irsaliye tarihinin ise 16/09/2015 olduğunu, bu faturanın da irsaliye tarihinden 3 yıl 3 ay 26 gün sonra düzenlendiğini, bu şekilde düzenlenen faturalar müvekkiline tebliğ edilmiş ise de düzenlenen faturalar kanuna aykırı olarak düzenlendiğinden davacı şirkete yasal süresi içerisinde itirazı ile birlikte iade edildiğini, başka bir ifade ile, davacı şirket ilk faturaya göre, iddia ettiği teslim tarihinden 4 yıl 2 ay 22 gün sonra fatura düzenlendiğinden, ikinci faturaya göre de, iddia ettiği teslim tarihinden 3 yıl 3 ay 26 sonra fatura düzenlendiğinden faturalar iade edildiğini, zira yukarıda da belirtilen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 231/5. maddesine göre, malın teslim tarihinden itibaren azami 7 gün içinde fatura düzenlenmediğinden faturalar hiç düzenlenmemiş sayıldığından müvekkilinin hukuken ödemesi gereken herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenlerle icra takibine yapılan itiraz haklı nedenlere dayandığından davacı tarafın itirazın iptali davasının hukuki herhangi bir temeli bulunmadığını, öte yandan müvekkili şirketin cari hesaplarının incelenmesinde de davacı şirketin herhangi bir alacağına rastlanılmadığını, bu bakımdan davacının malı teslim ettiği hususunu kabul etmediğimizi ifade etmekle birlikte davacı asıl ilişkiyi ve malı teslim ettiğini ispat etmekle mükellef olduğunu, ayrıca müvekkiline usulüne uygun olarak düzenlenen herhangi bir fatura olmadığı gibi satışa konu edilen ürünlerin müvekkiline teslim edildiğine dair herhangi bir kayıt ya da belge bulunmadığını, bu bakımdan ortada likit, belli ya da belirlenebilir herhangi bir alacaktan bahsetmek mümkün olmadığını, bilindiği üzere, İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunlu olduğunu, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin öngörülebilir olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle, borçlunun ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerektiğini, bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemeyeceğini, somut olayda yukarıda da belirtildiği gibi müvekkiline dava dilekçesinde belirtilen alım satım ile ilgili herhangi bir teslim olmadığı gibi düzenlenen faturalar da kanuna aykırılık taşımadığını, dolayısıyla varsa bir alacak bunun yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile tespitinin mümkün olduğunu, bu bakımdan alacak likit olmadığından icra ve inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, buna karşılık davacı taraf alacaklı olmadığını bildiği halde ve basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı hareket ederek usulsüz fatura düzenleme yoluna gittiğinden kötü niyetli olarak takibe giriştiğini, davacı alacağının olmadığını bilebilecek konumda olduğunu, bu nedenle kötü niyetli olan davacının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 10.11.2021 tarihli raporda; davacı ve davalı tarafin ticari defter ve belgelerinin e-defter yükümlülüğünde olması sebebiyle Yevmiye ve Defter-i Kebir defteri ve belgeler e-defter kapsamında incelendiğini, yapılan incelemeler neticesinde, Ticari Defter ve Muavin Defter kayıtlarının delil olarak kabul edilip edilmeyeceğinin takdiri Sn. Mahkeme’ye ait olmak üzere, davacı tarafın ticari defterlerinde davalı tarafın düzenlediği 25.02.2019 tarih ve …no’lu iade Faturasının kayıtlı olmadığı, davacı tarafin ticari defterlerinde 31.12.2019 tarihi itibariyle 13.432,36 TL davalı taraftan alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde davacı tarafça teslim edildiği iddia edilen mallara ilişkin faturaların iade faturası düzenlendiği 25.02.2019 tarih ve…no’lu iade Faturasının e-fatura olarak düzenlendiği ve hesap bakiyesinde davacıya borçlu olmadığı, davacı tarafın borçlunun %20 icra inkâr tazminatının hükmedilmesi talebine ilişkin takdirin ise Sn. Mahkeme’ ye ait bulunduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 02.08.2022 tarihli ek raporda; davacı vekilinin 10.11.2021 tarihli bilirkişi kök raporuna 29.11.2021 tarihli itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar ayrı ayrı değerlendirilmesi sonucunda; davacı taraf konsinye fatura mukabilinde olan malın davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin tevsik edici belgeleri Sn. Mahkeme’ye sunması halinde davalı taraftan alacaklı olduğu, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında 120.13.10.120 no’lu hesap 31.12.2018 tarihinde € 991,20 karşılığı 5.907,95 TL borç kalanı verdiği ve 120.13.10.120 no’lu hesap 31.12.2019 tarihinde € 2.185,57 karşılığı 13.432,36 TL borç kalanı verdiği tespit edilmiş olup, borçlu davalı tarafça ödeme gününde Euro cinsinden ödeme yapılması veya TL cinsinden ödeme yapılacak ise ödeme tarihindeki Merkez Bankası Döviz Kuru üzerinden hesaplanarak davacı tarafa ödemesi gerektiği, davacı ve davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde yapılan incelemeler neticesinde, Ticari Defter ve Muavin Defter kayıtlarının delil olarak kabul edilip edilmeyeceğinin takdiri Sn. Mahkeme’ ye ait olduğu, BA-BS bildirim formları ayrıca mal ve hizmetlerin alımı veya satımına ilişkin bildirim olmayıp ilgili dönemde kesilen karşılıklı faturalaşmanın Maliye’ye bildirme yükümlülüğünden kaynaklandığı tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı tarafça taraflar arasında yapılan satım sözleşmesi uyarınca davalıya teslim edilen malların bir kısmından dolayı davalı adına, 27.11.2018 tarih 991,20 EUR miktarlı ve 10,01.2019 tarih 1.194,37 EUR miktarlı 2 adet fatura düzenlendiği , faturaya rağmen bedellerin ödenmediği, satılan mallar bedelinin ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için davalı/borçlu aleyhinde İstanbul …icra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı nedeniyle icra takibi durması üzerine itirazın iptali ve takibin devamına yönelik iş bu davanın açıldığı , davalı taraf ise davacı tarafça usulsüz fatura düzenlendiği bu nedenle satışa konu edilen ürünlerin teslim edildiğine dair herhangi bir kayıt ya da belge bulunmadığından davanın reddini talep ettiği ,
Mahkememizce dosya kapsamında aldırılan bilirkişi kök ve ek raporları neticesinde ; davacının ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre; davacının takibe konu ettiği faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, dava ve icra takibine konu 10.01.2019 tarih,…nolu, 1.194,37 euro tutarlı faturada yer alan konsinye satışa ilişkin 6.09.2015 tarihli … nolu, seri bk 202549 sıra nolu sevk irsaliyesi ve 27.11.2018 t. 991,20 euro tutarlı faturaya ilişkin 06.09.2014 tarihli… nolu, seri v …sıra nolu sevk irsaliyesi mahkememize sunulduğu, yapılan yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporunda da davacı tarafın konsinye fatura mukabilinde olan malın davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin tevsik edici belgeleri sunması halinde davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında 120.13.10.120 no’lu hesap 31.12.2018 tarihinde € 991,20 karşılığı 5.907,95 TL borç kalanı verdiği ve 120.13.10.120 no’lu hesap 31.12.2019 tarihinde € 2.185,57 karşılığı 13.432,36 TL borç kalanı verdiği tespit edilmiş olup, borçlu davalı tarafça ödeme gününde Euro cinsinden ödeme yapılması veya TL cinsinden ödeme yapılacak ise ödeme tarihindeki Merkez Bankası Döviz Kuru üzerinden hesaplanarak davacı tarafa ödemesi gerektiği , davacı tarafın ticari defter ve belgelerinde €2.185,57 karşılığı 13.432,36 TL alacağı bulunduğu anlaşılmakla , hükme dayanak esas teşkil eden dosya kapsamına uygun bilirkişi ek raporu ve davacı tarafça sunulan bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde davanın kabulüne, İstanbul … İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 2.185,57-Euro asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 2.185,57-Euro asıl alacak üzerinden takip talebindeki talep gibi devamına, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve faturadan kaynaklanan alacak likit olduğundan hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
Davanın Kabulüne,
1-)İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 2.185,57-Euro asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 2.185,57-Euro asıl alacak üzerinden takip talebindeki talep gibi devamına,
2-)Alacağın %20’si oranında 3.196,54-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.337,69 TL nispi karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.278,39 TL harcın ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerektiğinden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacının yaptığı 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 929,50 TL bilirkişi ücreti ile davetiye masrafı olmak üzere toplam 1.056,60-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair davacı vekili, davalı vekili yüzünde, tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2023

Katip
(E-İmzalı)

Hakim
(E-İmzalı)