Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/97 E. 2022/53 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/97 Esas
KARAR NO : 2022/53

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … Tic, A.Ş. İle davalı …A.Ş. arasında, 01.09.2014 tarihinde Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi (1.K-1) imzalanmış olup. işbu sözleşme ereği: müvekkil şirket sözleşme ile belirlenen sahalar üzerinde bakım, onarım, revizyon ve operasyonel işleri yerine getirmeyi üstlendiğini, işbu 2014 tarihli sözleşmedeki fiyal iyileştirmesi ise ancak 2016 yılmda yapılmış olup, söz konusu iytleştirmeden sonra davalı tarafından sözleşmenin sona erdirildiği 31.12.2018 tarihine kadar tekrar bir iyileştirme yapılmadığını, sözleşmede yer alın fiyat arttırımları davalı şirketçe dikkate alınmadığını, sözleşmeye aykut İşbu davranmış ise: sözleşme konusu hizmeti ifa etmek amacıyla kurulmuş ve tek müşterisi TTMobil olan müvekkili şirketi iflasın eşiğine getirdiğini, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin sözleşme alacaklarının 2016 yılı tiyatları esas alınarak ödenmesi sebebiyle sözleşme fiyat artış alacağımız ve birim fiyat kur farkı alacağımız doğduğunu, Şöyle ki: müvekkili şirket tarafından işbu davaya konu 2014 tarihli Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesine konu hizmetler, davalı şirkete ilk olarak 2010 yılımda imzalanan hizmet sözleşmesi ile verilmeye başlanmış. daha sonra 2012 yılı ekim ayında elektronik arızalarda müdahale ve destek hizmetlerinin de sözleşme kapsamına eklenmesiyle sözleşme kapsamı genişletilmiş, 2014 yılımda imzalanan davaya konu sözleğme ile performans kriterleri değiştirilerek hizmetler verilmeye devam ettiğini, 2014 yılında imzalanan işbu davaya konu sözleşmedeki hizmet bedelinde ise 2016 yılında fiyat iyileştirilmesi yapılmış ve fakat 2017, 2018 yıllarına ilişkin bir iyileştirme yapılmadığını, sözleşmede yer alan fiyat arttırımları dikkate alınmadan davalı tarafından 2016 yılı fiyatları üzerinden fiyatlar belirlenmiş müvekkil şirket zarara uğratıldığını, müvekkili şirketin söz konusu zararının daha iyi anlaşılabilmesi adına sadece 2018 yılındaki Amerikan Doları kur dalgalanmaları dahi Zararın boyutunu ortaya koymakta olup. sözleşmenin yürürlükte olduğu tarihlerde de müvekkil şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yerkililerine fiyat artışlarıyla ilgili mailler gönderildiğini, işin sürdürülemez boyutlara ulaştığı bildirildiğini, söz konusu mail içerikleri ve bu mail içeriklerinde yer alan tablolarda da görüleceği üzere döviz kurları, yakıt değişimleri, enflasyon oranları, malzeme fiyat değişimleri davalı şirkete bildirilmiş sözleşmedeki artış oranlarının ve kur farklarının bir an önce uygulanması gerektiğini, Dilekçenin genel hatlarında belirttiğimiz üzere 2016 yılı fiyatlarmın Cakaryakıt maliyeti, benzin maliyeti. kür Kırklar vb.) S018 yılında göz ardı edilmesi açıkça kölü niyet göstergesi olduğunu, 2017 ve 2018 yıllarında müvekkil şirketin tahammül sehehi ise. davalı şirket ile yapılan şifahi görüşmeler Ek-2 de yer alar maillerin lalzından da bu yünde beklenti olduğunu, yine davalı firma müvekkili şirkete karşı olan 2017 ve 2018 yıllarındaki fiyat politikasını 2016 yılındaki iyileştirme üzerinden devam citirmesine rağmen halihazırda sözleşmeye konu hizmeti, artırılmış fiyatlarla 3. Şahıslara ihale ettiğini, bir durum dahi tek başına davalı Tirmanın ticari hayatla örtüşmeyen hakkaniyete aykırı tutum ve davranışlarda olduğunu ve müvekkil şirketi zurara uğrattığını açıkça ortaya koyduğunu, müvekkili şirket yalnızca 01.09.3014 tarihli Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi’ne konu hizmeti ifa etmek amacıyla kurulmuş ve tek müşterisi davalı olan bir şirket olduğunu, buna bağlı olarak müvekkil şirket sözleşmenin ilası için bünyesinde istihdam ettiği tüm çalışanları sözleşme kapsanumdaki hizmetlerin verilmesi adına işe aldığını, çalışanların ücret alacaklarını ise davalı tarafa sağlanan hizmet karşılığı yapılan ödemelerle karşıladığını, hal böyle iken davalı şirket davaya könü söz konusu sözleşmede yer alan fesih sürelerine de fiyat artışlarında olduğu gibi itibar etmediğini, keyfi uzama süreleri neticesinde 31.12.2018 tarihinde tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini, İşçilik alacağı davaları yanında söz konusu toplu işten çıkarmalara dayalı olarak da müvekkil şirket zarara uğratığını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 29. Maddesine göre işveren: ekonomik, teknolojik yapısal ve benzeri işletme, İş yeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarmak istediğinde. bunu en üz 30 yün önceden bir yazı ile İş yeri sendika temsilcikliklerine ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumu’nu bildirmekle yükümlü tutulduğunu, İşverenlerin töplü işçi çıkarmada belirttiği desili hallerinin aykırılığı ya da ilgili prosedürü uygulamaması neticesinde ilgili yasa gereği birtakım yaptırımların öngörüldüğünü, tüm bu seheplerle 01.09.2014 tarihli Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi’nden doğan 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin sözleşme fiyat artış alacağı ve sözleşme kapsamında yapılan işlerdeki, birim fiyat kur farkı alacağına ilişkin -yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ortay a çıkacak bedel sebebiyle fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla- şimdilik 100.000.00-TL alacağın doğduğu tarihi itibariyle işleyecek faiziyle birlikte karşı taraftan tahsilini talep ettiklerini, yukarıda izah edilen sebeplerle 01,09,2014 tarihli Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi’nden doğan 2017 ve 2018 yıllarıma ilişkin sözleşme Tiyat artış alacağı ve sözleşme kapsamında yapılan işlerdeki birim fiyat kur farkı alacağına ilişkin şimdilik 100,000,00 TL (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) alacağın doğduğu tarih itibariyle işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı şirket ühdesinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde yazılı iddia ve talepleri hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı ile müvekkili şirketinin arasındaki münfesih 01.09.2014 tarihli Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesi (“Sözleşme”) (Ek-1) kapsamında davacı Firma Bölge 5 ve Bölge 6 adı altında iki hizmet bölgesinde “Çözüm Ortağımız” olarak hizmet vermekte olup, bu iki bölgede yaklaşık Bölge 5’de 1600 adet, Bölge 6’da 2600 adet Hizmet Sahası bulunduğunu, davacı firmanın sadece 1 aylık hak ediş tutarı bu derece yüksek iken, davacı 2017-2018 yıllarının tamamına ilişkin fiyat artış ve birim fiyat kur farkı alacağı olduğunu iddia ve talep ettiğini, bu kapsamda kabul anlamına gelmemek kaydı ile yalnızca 1 aylık fark için örneğin %10’luk artış ve/veya kur farkı uygulanacak olsa fark için bir aylık bedel 90 bin, iki aylık bedel 180 bin, 24 aylık bedel 2 milyon’un üzerinde bir bedele tekabül ettiğini, bu rakam açık ve net olarak hesaplanabileceğini, üstelik yine dava konusu iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı vekili dilekçesinin ekinde davacı tarafından gönderilen e-maillere atıfta bulunmuş ve söz konusu e-maillerde yer alan tablolarda döviz kurları, yakıt değişimleri, malzeme fiyat değişimleri ile ilgili bilgilendirmenin olduğunu ifade ettiğini, dayandıkları tüm bu hususlara istinaden miktarı hesaplayabilecek ve hatta hesaplamışken iddiası nispetinde bir alacak talebinde bulunmadan davanın değerinin şimdilik 100.000,00- TL belirleme ile açılması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, yukarıda açıklamış olduğumuz hususlar işbu dava HMK 316.madde de sayılan davalardan ve işlerden de olmadığından basit yargılama usulüne tabi olan davalardan olmadığını, bu nedenle davanın basit yargılama usulüne tabi olduğuna dair 10.02.2020 tarihli ara karardan rücu edilmesi ve davacının alacak iddiasının 300.000,00.-TL’sının üzerinde olduğu hususu da gözetilerek dosyanın yazılı yargılama usulüne tabi olarak heyete tevdi edilmesine karar verilmesini, müvekkili şirket’in de bu teyidi sözleşme aynı koşullar ile uzayacak ise uzatmak için aldığı ve davacının kabule istinaden uzattığını, sözleşme ek protokoller ve tarafların birbirlerine gönderdikleri yazılı belgeler ışığında 31.06.2018 tarihine kadar davacı Firmanın herhangi bir alacak talep hakkı olmadığı, süre uzatımları ve uygulanacak sözleşme fiyatları konusunda her iki tarafında açık rızası/onayı bulunduğu, mutabakat sağlandığını, davacı’nın 19.06.2018 tarihli yazısının müvekkili Şirket’e tebliğ edildiği düşünülecek dahi olsa Davacı bu yazıyı 01.07.2018 -30.08.2018 dönemi (3 ay) için iletmiş olduğunu, bu durumda her halükarda önceki dönem için alacak talebinde bulunulamayacağını, davacı akabinde müvekkili şirket’e mail göndermiş ve artış olmamasına karşın prensipte anlaşıldığını belirtmiş, teminat mektubu çalışmalarından bahsettiğini, davacı’nın 02.08.2018 tarihli yazısı dikkate alınacak olur ise, bir kabul anlamına gelmemek kaydı ile, davacı bu yazıyı 01.09.2018 -31.12.2018 dönemi (3 ay) için iletmiş olduğunu, davacıya sözleşme kapsamında 19.06.2018 tarihli ve/veya 02.08.2018 tarihli yazısında belirttiği gibi tanınmış bir fiyat artışı/ güncelleme hakkı bulunmadığını, davacıya bir metin zorla imzalatılmamakta taraflar arasında sözleşmenin yenilenmesi ve yenilenme süresi konusunda mutabakat yapılmaya çalışıldığını, davacı hizmet ve ürün satmakta müvekkili şirketinde aldığını, herhangi bir sözleşme akdedilirken veya yenilenirken bir tarafın tek edimi diğer tarafın tek kazancı olan hususta mutabakat sağlanmaz ise imza edilmez veya süresi uzatılamayacağını, sözleşme bu hususa ilişkin ihtirazi kayıt konularak Sözleşmenin uzatıldığı kabul edildiğini, sözleşme sona erdikten aylar sonra davaya konu edilemeyeceğini, huzurdaki dava haksız fesih iddiası ve bu nedenle uğranılan zararların tazmini için açılmadığını, dava dilekçesinin 3.maddesinde mevcut sözleşme’nin müvekkili şirket tarafından 31.12.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tek taraflı feshedildiği yönündeki iddiası dava ile ilgili olmadığı gibi gerçeği de yansıtmadığını, sözleşme süresi sonunda sona erdiğini, öncelikle belirtmek gereki ki davacı tarafından işbu dava dilekçesinin konu kısmında ve netice-i talep bölümünde “.. sözleşmesinde doğan 2017 ve 2018 yıllarına ilikin fiyat artış alacağı ve sözleşme kapsamındaki işlerdeki, birim fiyat kur alacağına ilişkin” olduğu ifade edildiğini, bu kapsamda davacının sözleşmenin müvekkili şirket tarafından tek taraflı fesh edildiği iddiasının dava konusu olacak ile hiçbir alakası olmadığını, huzurdaki dava sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde son 2 yıldaki fiyat artış ve birim fiyat kur atışı talebi ile açıldığını, sözleşme hükümleri uyarınca davacı sorumluluğunda olmasına rağmen sorumluluk bölgesinde bulunan istasyonların elektrik abonelikleri yapılan tüm uyarılara rağmen davacı tarafından gerçekleştirilmediğini, abonelik işlem ve masrafları müvekkili şirketçe yüklenilmiş ve süzme enerji bedeli ödemesi yine müvekkili tarafından yapıldığını, bu şekilde toplamda 2.090,00-TL ödenmiş bulunduğını, … numaralı istasyonda belediyece yıkım kararı alınması üzerine, enerji dağıtım firması sayacın sökümünü gerçekleştirmiş ancak davacı tarafından bu sahaya kaçak sayaç bağlandığını, buna dayalı olarak dağıtım firmasınca kesilen ceza ise müvekkili tarafından ödendiğini, bu usulsüz işleminiz nedeniyle müvekkili şirket tarafından ödenen meblağ ise 95.227,00 TL olduğunu, dolayısıyla toplam 97.317,00 TL davacıya söz konusu fatura üzerinden rücu edilmiş ancak davacı tarafından ödeme yapılmadığını, yukarıda açıklanan hususlar tüm muvacehesinde açıkça görüleceği üzere müvekkili şirket’in hukuka yasalara ve/veya taraflar arasında imzalı Sözleşme ve eklerine/Ek Protokollere aykırı bir eylemi söz konusu olmadığını, sözleşme’nin yürürlük süresinin davacı lehine uzatılması konusunda işlem tesis edildiğini, aynı dönemde Çözüm Ortağı olarak görev yapan diğer tüm firmalardan da aynı hizmet bedelleri ve koşullar dahilinde hizmet alımı sağlandığını, davacının tüm yetersizliklerine, performans ile ilgili kusurlarına ragmen mağdur olmaması adına ticari ilişkiye makul süreler dahilinde devam edildiğini, üstelik Temmuz ve Eylül 2018 tarihlerinde davacı Firmaya, henüz kesmiş olduğu faturaların vadesi gelmemiş iken 2.829.777,39 TL. tutarında erken ödeme yapıldığını, bu eylem dahi müvekkili şirketin iyi niyetini ve davacı Firmaya karşı tutumunu ortaya koyacak nitelikte olduğunu, tüm bu iyi niyete ragmen süre uzatım dönemlerinde herhangi bir itirazı olmayan ve bu yönde yazılı beyanları bulunan davacının işbu davaya konu talebi haksız ve hukuka aykırı olduğu gibi yukarıda açıkladığımız sebeplerle davacının kötü niyetini de ortaya koyduğunu, güncel tutarların ayrıca bildirilmesi hakkımız saklı olmak üzere, davacının müvekkili şirket’e işbu dilekçenin 4.maddesinde ifade edilen vakıalar ve ceza faturası tahakkuklarına bağlı olarak, 3.013.365,00 TL borcu bulunduğunu, yukarıda açıklanan ve mahkemeece re’sen dikkate alınacak nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan dava basit yargılama usulüne tabi olmadığından ara karardan rücu edilerek, dava heyet tarafından görülmesi gereken davalardan olduğundan ilgili heyete tevdine, incelenmesi halinde yukarıda açıkladığımız nedenlerle ile davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini, beyan ve talep etmiştir.
Davanın; Taraflar arasında akdedilen 01/09/2014 tarihli Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesinden doğan 2017-2018 yıllarına ilişkin fiyat artış alacağı ve kur farkı alacağı talebine ilişkin olduğu anlaşıldı.
26/10/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; 01.09.2014 tarihinde Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesine göre 2017 ve 2018 yıllarında taraflar arasında fiyat iyileştirilmesi yapılmaması üzerine açılan davada fiyat iyileştirilmesi sözleşme ile belirlenmiş, fiyat artışı (TEFE/TÜFE)/2 oranında belirleneceği ancak artış oranlarının tamamen işverenin tasarrufunda bulunduğu belirtilmekte olup, davacı dilekçesinde belirtildiği üzere 2014 yılında imzalanan bu sözleşmede 2016 yılında fiyat iyileştirilmesi olduğu 2017-2018 yılında herhangi bir iyileştirilme olmadığı bildirilmiş ise de değerlendirilmenin sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi takdirin mahkeme’ye ait bulunduğu, sözleşme ve ek protokollere ilişkin süre uzatımı taraflar arasında karşılıklı olarak uzatıldığı son olarak davalı tarafça sözleşmenin 31.12.2018 tarihinde tekraren uzatılmayacağı bildirildiği, 01.09.2014 tarihinde Radyo Baz İstasyonları Çözüm Ortaklığı Sözleşmesine göre yine fiyat iyileştirilmesi hesaplatılması ancak bağımsız denetim şirketlerince özel denetim yapılarak derinlemesine evrak bazlı inceleme yapılarak tespit edilebileceği, davacı şirket 2017 hesap dönemi içerisinde hakkedişlerine ilişkin … A.Ş. “ne kesmiş olduğu faturaların toplamı 25.909.901,64 TL olduğu ancak bu hakediş kalemlerinin birim fiyatlarının ayrıştırılarak fiyat iyileştirilmesi yaptırılabileceği, bu hesaplama aylar süreceğinden bilirkişiliğimizce hesap edilemeyeceği, TBK md. 138 hükmü çerçevesinde uyarlama yapılabilmesi için sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülmeyen olağanüstü bir durumun ortaya çıkması gerektiği, dövizdeki kur dalgalanmalarının olağanüstü bir durum olarak kabul edilip edilemeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğu, sözleşmenin uyarlanabilmesi için borçlunun edimini ifa etmemiş ya da ifanın aşırı güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak yani ihtirazi kayıtla ifa etmesinin gerekeceği, davacının yalnızca 01.09.2018-31.12.2018 tarihleri arasındaki süre bakımından itirazı kayıt koyduğu, tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında sözleşme serbestisi kapsamında akdedilen sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olduğu, sözleşmeye bağlılığın beklenemeyeceği olağanüstü durumlara örnek olarak harp, ülkeyi sarsan ekonomik krizler, şok devalüasyon ve enflasyon grafiğindeki aşırı yükselmelerin gösterilebileceği, karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda işlem temelinin çökmesinin gündeme geleceği, alacaklı yararına borçlunun ediminin yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına yani sözleşmenin uyarlanmasına karar verebilmek için sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olayların olağanüstü ve objektif nitelikte olması gerektiği ve değişen hal ve şartlar nedeniyle tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olması gerektiği ve uyarlama isteyenin bu hal ve şartların çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermemesi, önceden öngörülebilir, beklenebilir, olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmaması ve sözleşme yetkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemesi gerektiği, eldeki davada tarafların tacir sıfatına haiz olup basiretli davranma yükümlülüğü bulunduğu, sözleşme imzalarken yabancı para cinsinden olan birim fiyatlar için fatura tarihindeki TCMB döviz alış kurunun geçerli olacağının kararlaştırıldığı, davacı şirketin özgür iradesiyle imzaladığı sözleşmelerde kararlaştırılan hizmet nedeniyle kullanılacak malzeme ve yakıt bedellerinin döviz kurundaki artış nedeniyle koşullara uyarlanması için ekonomik koşullarda olağanüstü değişmeler olmaması, işlem temelinin çökmesiyle ilgili bir delil sunulmaması, tarafların tacir sıfatına haiz olup basiretli davranma yükümlülüğü bulunduğu, ticari ilişki kapsamında ülkemizdeki döviz kurunun yükselmesi gibi durumların öngörülmeyen veya öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü bir durum olmadığı, bu nedenle uyarlama koşullarının gerçekleşmediği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8.2. Maddesinde yüklenicinin herhangi bir ad altında ekstra ücret talep edemeyeceğinin kararlaştırıldığı, bilirkişi raporunda belirtiltildiği üzere davacının sözleşmenin akdedildiği tarihten 01/09/2018 tarihine kadar borcun ifasında ihtirazi kayıt koymadığı, son uzama tarihinde 01/09/2018-31/12/2018 tarihleri arasındaki süre bakımından ihtirazi kayıt koymuşsa da yine sözleşmede fiyat artışı/güncellemesi hususunun tamamen işverene (davalıya) bırakıldığı, ülkemizde zaman zaman meydana gelen ani döviz artışları göz önüne alındığında tacir olan davacı tarafın oluşabilecek muhtemel riskleri göz önünde bulundurularak sözleşmeyi imzaladığı, bu nedenle işlem temelinin çöktüğünden bahsedilemeyeceği, tüm bu nedenlerle uyarlama koşulları bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL harcın, peşin alınan 1.707,75-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.627,05-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 13.450,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸
“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”