Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/92 E. 2021/165 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/92 Esas
KARAR NO : 2021/165

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2015
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı banka tarafında dava dışı borçlu … lehine kredi kullandırıldığını, bu kredinin teminatı olarak taşınmazı üzerine davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, bu taşınmazın müvekkili ile dava dışı … ile yapılan anlaşma gereğince ipotekle yükümlü olarak müvekkili tarafından iktisap edildiğini, davalı bankanınn kredi borcunun kat ederek taraflarına ihtarname keşide ettiğini, kat ihtarından sonra dava dışı borçlu … tarafından kredi borçlarının ödeneceğinin ve ipoteğin terkin ettirileceğinin müvekkiline taahhüt edildiğini, sonrasında bu ödemelerin asıl borçlu … tarafından davalı bankaya yapıldığını ve kredi borcunun sonaerdiğini, ancak buna rağmen davalı … tarafından asıl borçlu … ve müvekkili aleyhine davalı banka ile aralarındaki devir ve temlik sözleşmesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine girişildiğini, oysa ki davalı bankaya olan borcun asıl borçlusu tarafından ödendiğinden temlik devir sözleşmesine konu bir alacaktan sözedilemeyeceğini, temlik sözleşmesinin muvazaalı olarak düzenlendiğini ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı borçlunun iş bu davadaki istem ve itirazları hukuka uygun düşmediğini, vekiledeninin haklarını bertaraf etme amacına yönelik olduğunu, mahkemece kabul ve himaye edilmesi mümkün olmadığını, vekiledeninin davacıya karşı hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, İddia olunan maddi vakıalardan dolayı iş bu dava açılmış ise de devam edecek yargılama ve toplanacak deliller neticesinde haklı olduklarının anlaşılacağını beyanla, davanın hem esas hem de usul yönünden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …Ş. Vekili cevap dilekçesinde; husumet ilk itirazlarında bulunmuş, hesap kat ihtanndan sonra 15.09.2009 tarihinde davacı …’ın bizzat vekiledeni Banka ile bir sözleşme imzaladığını, bu sözleşmeye göre borç bizzat davacı tarafından ödeneceğini, ancak davacının bu sözleşmeye uymaması sonucu icra takibine girişmek zorunda kaldıklarını, borç Tasfiye Sözleşmesi’nde tespit edilen borcun sözleşmede belirlenen taksitler halinde davalı … tarafından, …’m vekiledeni Banka Güngören Şubesinde bulunan hesaba yatırıldığını, davacının; ödemelerin … tarafından yapılmadığını iddia etmesinin gerçekle bağdaşmadığını, ayrıca dava dışı …’ın ödemeleri kendisinin yaptığı şeklindeki ikrar iddiasının vekiledeni Bankayı bağlamayacağını, sözleşmenin imzası ve sonrasında Medeni Kanun’un 2. maddesine aykın bir şekilde hareket eden …’ın ağır kusurunun sözkonusu olduğunu, bir güven müessesesi olan vekiledeni banka’ya, davacı tarafından kusur atfetmeye çalışmanın abesle iştigal olduğunu, bankanın dava dışı … ve borcun ödenmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan … arasındaki hukuki ilişkiyi bilemeyeceğini, tarafların açık iradeleri ile sözfeşme serbestisi içerisinde bir borç tasfiye sözleşmesi akdettiklerini, karşılıklı edimler yerine getirildiği için vekiledeni banka tarafından verilen taahhütlerine yerine getirildiğini beyanla, davanın …’a ihbarını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde; Davacıya yapılan satışın muvazaalı olduğunun Bakırköy … Asliye Ticaret Mah. … E, … K. sayılı ilamı ile tespit edildiğini, bu dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu ve mahkemece bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın alacaklılarına karşı davacıya verildiğini, müvekkilinin aynı iş kolunda faaliyet yaptığı davacı ve şirketleri ile ticari alışverişte bulunduğunu ve bu ticari ilişki nedeniyle davacıya borçlandığını, müvekkili tarafından alacaklı olan davacı da güven oluşturmak ve borcun teminatı olması için dava konusu taşınmazın iade edilmek üzere tapuda devredildiğini, ticari ilişki nedeniyle doğan tüm borçların faiziyle birlikte müvekkili tarafından ödendiğini ve borç ilişkisinin sona erdiğini, güven ilişkisi dolayısıyla borçların teminatı olarak verilen dava konusu taşınmazın da müvekkiline iade edilmediğini, bu nedenle ayrıca tapu iptal ve tescil davasının açılacağını, dava konusu taşınmazın tapudaki devri için davacı tarafından müvekkile herhangi bir bedel ödenmediğini, Bakırköy … Asliye Ticaret Mah. …E. sayılı dosyasında davacının bu hususu kanıtlar bir belge ibraz etmemiş olduğunu, söz konusu satış işleminin mutlak butlanla batıl olduğunu ve davacı adına kayıtlı olan tapunun iptalinin gerektiğini belirterek öncelikli olarak Bakırköy … Asliye Ticaret Mah…. Esas, … Karar sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER
Mahkememizce 01.12.2015 tarih, …-… E.K sayılı kararla; taraflar arasındaki davanın bankacılık hukukundan yahut ticari ilişkiden değil, davalılar arasındaki temlik sözleşmesinden kaynaklandığı, dolayısıyla davacı ile davalılar arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, davacının taşınmazın maliki sıfatıyla dava açtığı gerekçesiyle Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Bu kez Mahkememizce verilen görevsizlik kararı üzerine dosya İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmiş olup, yapılan yargılamada, …-… E K sayılı 15.02.2018 tarihli kararla; ” davalı banka tarafından ihbar olunana kullandırılan kredi sözleşmesinin teminatı olarak davacının (ipotek yüklü olarak ihbar olunandan aldığı) taşınmazına konulan ipoteğin kredi borcunun ödenmediği iddiası ve bankanın kredi-ipotek sözleşmesindeki tüm haklarından doğan alacağını yapmış olduğu ödeme nisbetinde diğer davalıya (kredi sözleşmesinin kefili) temlik etmesi nedeniyle icra takibine girişildiği, taraflar arasındaki ihtilafın davalı banka tarafından verilen genel kredi alacağından kaynaklandığı, banka kredi sözleşmesi ile üstlenilen edimlerin yerine getirilmediği iddiasının bulunduğu dolayısıyla uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davada 6102 sayılı TTK ‘nın 4.ve 5.maddeleri uyarınca davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddelerine göre dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna, kararın İstinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde merci tayini için dosyanın ilgili İstinaf dairesine gönderilmesine ” karar verilmiştir.
Davacı vekili iş bu kararı istinaf etmiş olup, yapılan istinaf incelemesi neticesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/331-1681 E K sayılı 25.12.2019 tarihli kararı ile; ” davacının ipotekli taşınmaz maliki olarak taşınmazın teminatı olan kredi borcunun kredinin lehtarı asıl borçlu tarafından ödendiğini iddia etmiş davalı banka da, asıl borçludan genel kredi sözleşmesi gereğince, kullandırılan krediden kaynaklı alacaklı olduğunu, borcun diğer davalı tarafından ödendiğinden alacağın ve ipoteğin temlik edildiğini savunmuş olmasına göre, uyuşmazlık, alacağın temliki sözleşmesinin temelinde temlik eden davalı bankanın genel kredi sözleşmesi kapsamında alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Bu durumda, uyuşmazlığın esasen temelinde kredi ilişkisinden kaynaklanmasına göre, TTK 4/l.f.maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliğinde olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girmektedir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı yerinde olduğundan , davacı vekilinin istinaf talepleri reddedilmiş” ve dosya mahkememizin iş bu esasına kayıt edilmiştir.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada;Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü…Esas sayılı dosyasına, alacak temlik sözleşmesine, taşınmazın tapu kaydına, Bakırköy… Asliye Ticaret Mah… E. sayılı dosyasına, ödeme dekontlarına, banka kayıtlarına, bilirkişi incelemesine, tanık beyanlarına dayanmışlardır.
Davaya dayanak Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü…Esas sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … ve dava dışı … aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile 3.800.000,00 TL asıl alacak, 621.846,57 TL işlemiş faiz olmak üzere Toplam: 4.421.846,57 TL alacağın tahsili için 12.01.2015 tarihinde takibe girişildiği anlaşılmıştır.
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre bilirkişiler heyetinden alınan 28.02.2017 tarihli raporlarında: ”…Taraflar arasında akdedilen 10.05.2011 tarihli sözleşmenin hukuki niteliği, davalı …’ın tarafından dava dosyasına sunulan… Şubesi hesabından çekilen tutarlara ilişkin dekontların, davaya konu kredi borcunun … tarafından ödendiğini gösterir nitelikte olmadığı,
Garanti ile akdedilen borca katılma sözleşmesinin bir sonucu olarak devir ve temliklerin yapılması, borcun tamamen … tarafından ifa edilmesi koşuluna bağlandığından söz konusu koşul gerçekleşmedikçe 25.07.2013 tarihli alacak ve teminat devir sözleşmesi de hüküm ve sonuçlarını doğurmayacağı…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit talebine ilişkindir.
Dava dışı kredi borçlusu …’ın, davalı … bankasından kullandığı kredinin teminatı olarak dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, bilahare kredi borçlusunun taşınmazı ipotek yükü ile birlikte davacıya devrettiği, davalılar arasında akdedilen 10.05.2011 tarihli borca katılma sözleşmesi kapsamına göre, davalı …’ın kredi borcunu ödemesi halinde alacağın faiz ve ferileriye birlikte teminattaki ipotekli taşınmaza ilişkin hakkın davalıya geçeceğinin kararlaştırıldığı konularında taraflar arasında çekişme bulunmamaktadır. Çekişme, kredi asıl borcunun ödenip ödenmediği, ödenmiş ise kim tarafından ödendiği ve nihayet taşınmaz üzerinde ipotek yükünün devam edip etmediği noktalarında toplanmaktadır.
Davalılar arasındaki sözleşmenin 5.1. maddesinde; “Sözleşme konusu borç, 4. maddede belirtilen şekil ve şartlarla … tarafından bütünüyle…’ye ödendiği takdirde…, tespit edilen borç tutarı kadar alacağını faiz ve fer’ileri ile teminattaki ipotekli taşınmazla birlikte …’a kanuni halefiyet ilkeleri gereğince devir edeceğini kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir.
Borca Katılma başlıklı TBK.m.201 hükmüne göre; “Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.
Borca katılan ile borçlu, alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olurlar.”
Somut olayda; dava dışı kredi borçlusu …’ın, davalı … bankasından kullandığı kredinin teminatı olarak adına kayıtlı olan dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, bilahare kredi borçlusunun taşınmazı ipotek yükü ile birlikte davacıya devrettiği, davalılar arasında akdedilen 10.05.2011 tarihli borca katılma sözleşmesi kapsamına göre, davalı …’ın kredi asıl borcunu ödemesi halinde alacağın faiz ve ferileriye birlikte ipotekli taşınmaza ilişkin hakkın davalıya geçeceğinin kararlaştırıldığı, davacı hakkında Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan deliller, değinilen hukuksal durum ve somut olayın birlikte değerlendirilmesi sonucunda; Davalı … ile davalı … arasında akdedilen borca katılma sözleşmesinin bir sonucu olarak devir ve temliklerin yapılması, borcun tamamen … tarafından ifa edilmesi koşuluna bağlandığından söz konusu koşul gerçekleşmedikçe alacak ve teminat devir sözleşmesinin hüküm ve sonuçlarını doğurmayacağı, kredi borcunun dava dışı asıl kredi borçlusu … tarafından kapatıldığı ve tasfiye edildiği, mahkememizce hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti raporunda da aynı sonuca ulaşıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne, davacının GOP … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası kapsamında davalı …’a borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE, davacının GOP … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası kapsamında davalı …’a borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 302.056,33-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 75.514,09-TL harçtan mahsubu ile bakiye 226.542,24-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan 75.514,09-TL peşin harç, 27,70-TL başvurma harcı, 4,10-TL vekâlet suret harcı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 905,00-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 77.950,89-TL yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-) Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 132.843,47-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı / davalı tarafından yatırılan gider / delil avansından artan bakiyenin, karar kesinleştiğinde davacıya/ davalıya/ vekillerine iadesine,
Davacı vekillerinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır