Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/734 E. 2022/400 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/734 Esas
KARAR NO:2022/400

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/10/2015
KARAR TARİHİ:25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize vermiş olduğu 28/10/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında yapılan 2 adet sözleşme ile davalının davalı şirketin kurum maraka adı, kurum ve marka kimliği çalışması ve bunu takiben kataloğ insert, basın ilan çalışması, davalının tanıtımı amacıyla sosyal medya yönetimi ve reklam yönetiminin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, bu iş karşılığı ödemelerin fatura tarihinden itibaren 30 gün için yapılacağı kararlaştırıldığını, Sözleşme 1 yıllık yapılmasına rağmen davalı tarafından haksız fesh edildiğini bildirmiş, dilekçesinde geniş bir biçimde açıklamalarda yer vererek, sonuç olarak, 59.000,-TL manevi tazminat ile 3 aylık ödenmeyen 11.800-TL den toplam 35.400-TL fatura bedeli ile sözleşmede kararlaştırılan sözleşmenin haksız feshi halinde 3 aylık bedel olan toplam 35.400,-Tl maddi tazminatı olmak üzere toplam 129.800-TL nin reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu 17/12/2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 25.03.2015 tarihli sözleşmenin konusunun, davacı ajansın müvekkil şirketin kurum/ marka adı ve kurumsal kimlik/marka kimliği çalışması ve bunu takiben katalog, insert, basın ilanı ile sözleşmenin Ek-1’inde belirtilen başlıklar olduğunu, bunların, Kurumsal kimlik rehberi tasarımı, Kampanya kosepti tasarım ve uygulaması, Slogan oluşturma, TV, sinema reklam filmi senaryosu hazırlama, TV bant reklam tasarımı, Radyo spotu ve cingil sözü/sadece söz yazımı dahildir. Dublaj, ses montaj müzik jingle ve telif hakları dahil değildir, Film jeneriği ya da fragman tasarımı/senaryosu, Basın/gazete ilan tasarımı, Advertorial ilan tasarımı, Dergi ilanı tasarımı, İnsert tasarımı, Multivizyon konsept geliştirme/senaryo, Billboard tasarımı, Otobus durağı-panosu tasarımı, Outdoor malzemeleri tasarımı, Afiş pankart dönkart (pop) tasarımı, Basın dosyası tasarımı, ambalaj poşet tasarımı, basın toplantıları için konsept yaratımı, mekan tasarımı, broşür/katalog tasarımı, doğrudan postalama-soft ve hard copy-ürünleri tasarımı, dosya tasarımı, CD internet ve etiketi tasarımı, etiket/sticker tasarımı, fuar panosu, paneli ve ışıklı pano tasarımı, kitap dergi kapağı tasarımı, sertifika onur belgesi tasarımı, fuar standı giydirme tasarımı, tebrik kartı, davetiye, zarf tasarımı, satış ofisi tanıtım malzemeleri tasarımı, personel ve öğrenci kıyafeti tasarımı olup, işbu edimleri müvekkili şirkete karşı davacının üstlendiğini, Sözleşmenin 7.maddesi Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundan Doğan her türlü hakkın devri başlığını taşıdığını, Fikir ve Sanat Eseri Kanunundan doğan her türlü hakkın devrini kapsadığını, müvekkili şirketin adresinin de Üsküdarda olduunu, Bu nedenle … Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi yetkili ve görevli olduğunu beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak, görev ve yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın, davacının davalı ile yaptığı sözleşme ile davalı şirketin kurum maraka adı, kurum ve marka kimliği çalışması ve bunu takiben kataloğ insert, basın ilan çalışması, davalının tanıtımı amacıyla sosyal medya yönetimi ve reklam yönetiminin davacı şirket üstlendiğinden, bu sözleşmenin haksız fesh edilip edilmediği, bu sözleşmeden ve feshinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsili talepli tazminat davası olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde; 24/06/2016 tarih… karar sayılı kararında taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, Fikir ve Sanat Eseri Kanunundan doğan her türlü hakkın devrini kapsadığı, Mahkememizin görev alanına girmediği, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görev alınına girdiği, görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddi ile dosyanın görevli nöbetçi İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Mahkememizce verilen görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin 09/09/2016 tarihinde kesinleşmesi üzerine dosya … 2. Fikri ve Sınai Hakları Hukuk Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiştir.
…. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında alınan … tarafından müşterek imzalı 16/10/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; mali yönden yapılan incelemede, davacı defterlerine göre davacının davalıya düzenlediği 2015 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos aylarına ait sözleşmeye göre gelen ayın 5’ine kadar ödenecek olan faturaların ödenmediği ve davalı 35.400,00-TL cari hesap borç bakiyesi göründüğü, davalı defterlerine göre 2015 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos aylarına ait faturaların ödenmediği, Ağustos 2015 ayına ait faturanın noter kanalı ile iade edilmesi nedeniyle kayıtlara alınmadığı, 23.600,00-TL cari hesap alacak bakiyesi göründüğü ve davacı kayıtları ile arasındaki farkın Ağustos 2015 faturasının kayıtlara alınmamasından kaynaklandığı, manevi tazminatın Mahkemenin takdirinde olduğu, sektör yönünden yapılan incelemede, Davacının Sayın Mahkemeye sunduğu deliller arasında yapıldığı iddia edilen işlere dair basılı veya dijital ortamda bir örnek sunulmadığı, ancak mail yazışmaları içerisinde yapılan iştere dair yazışmaların yanı sıra, toplantı notlarında yüzyüze toplantılar yapılarak sunumlar gerçekleştirildiği, işler üzerinde detaylı görüşmeler yapıldığının anlaşıldığı, Sözleşmenin feshine gerekçe olarak gösterilen web sitelerinin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa hangi adreste yayına alındığı konusunda bir bilgi veya belge olmadığı, taraflar arasında yapılmış 25 Mart 2015 tarihli sözleşme ile Sosyal Medya hizmetlerinin yürütülmesine dair sözleşmede web sitesi yapılmasına dair bir hizmet sayılmadığı, Sosyal Medya sözleşmesinin 6. maddesinde; “Sözleşme, hizmet tanımı içerisinde yapılacak işleri kapsamakta olup özel veritabanı uygulamaları, web siteleri, özel programlama (kod yazımı) gerektiren bölümler/sayfalar, tasarımlar, ilave oyunlar iş bu sözleşme kapsamı dışındadır.”, yine aynı sözleşmenin 7. maddesinde “iş bu sözleşme kapsamı dışından bulunan özel uygulamalar ve oyunlar ayrıca projelendirilip bütçelendirilecektir.” denildiği, Davalı tarafça sözleşmenin feshine ilişkin dayanak olarak öne sürülen “işlerin zamanında yapılmaması” gerekçesini haklı gösterecek veya aksini kanıtlayacak bir delil tespit edilemediği, Ayrıca yapılan yazışmalarda buna ilişkin kayda değer bir şikayet veya uyarı görülmediği, hukuk yönünden yapılan incelemede, Taraflar arasındaki sözleşmelerin eserler (kurum kimlik tasarımı; slogan oluşturma, reklam tasarımı; katalog vs. tasarımı ve uygulama çalışmaları vs) meydana getirilmesine yönelik olduğu anlaşılmakla birlikte, sözleşmenin bütününden ve ödemeye dair verilerden de hareketle, sözleşmenin aynı zamanda iş (hizmet) görme özellikleri olan bir bütünlük arz ettiğinin anlaşıldığı, Bu nedenle salt basit bir eser sözleşmesi gibi değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Kendine özgü bir sözleşme nitelemesi yapılabileceği, Sözleşmelerden ilkinin ekinde belirtilen işlerin (2015 yılı için Aylık Hizmet Bedeli Kapsamındaki İşler) teknik ve içeriksel ayrıntılarının belirlenmemiş oyduğu, Taraflar arasındaki yazışmalara ve sözleşmedeki hükümlere binaen, bunların karşılıklı görüşmelerde ve yazışmalarda belirlendiği izlenimi doğduğu, bu şekilde davacının hazırladığı unsurları karşı tarafa gönderdiği, gelen öneri ve eleştirilere göre revizyon yapıldığı, Yazışmaların bunu gösterdiği, Bu açıdan bakıldığında, taraflar arasındaki işleyişin bu şekilde çerçevesi genel belirlenmiş sözleşmeler için olağan durduğunun söylenebileceği, Davalının bazı unsurları beğenmemesi, davacının dönem dönem gecikmesi (sözleşmede bu işler için kesin süreler kararlaştırılmadığı anlaşıldığından) olağan görülebileceği, Salt bu nedenlerle taraflar arasındaki yazışmalardan hareketle sözleşmenin bütünü itibariyle sözleşmenin gereği gibi zamanında ifa edilmediği değerlendirmesini yapmanın zor gözüktüğü, Taraflar arasındaki email yazışmalarındaki rahatsızlıkların (ağırlıklı olarak), hukuki anlamda karşı tarafı uyarmak, eksiği düzeltmesi için zaman tanınması, ihtar edilmesi vs gibi özellikler arz etmediği, Diğer taraftan davalı tarafin fesih için ifade ettiği hususlardan davacının işinde ilerleme sağlayamadığı mealindeki ifadeler, dava dosyasındaki verilerle destekleniyor izlenimi vermediği, taraflar arasında ara ara toplantılar düzenlendiği ve düzenli yazışmalar olduğu, ancak edimlerin hangi süre içinde yapılacağı veya yapılması gerektiği hususunda net belirlemeler olmadığından salt yazışmalardan hareketle davacının işte ilerleme sağlayamadığı değerlendirmesini yapmanın zor gözüktüğü, Fesih sebeplerinden öne çıkan diğer bir temel hususun, web sitesi tasarımları kodlarının özel (ayrıca yazılmamış) olmayışı ve kullanılan … (…) güvenlik açığı bulunması olduğu, Esasen taraflar arasındaki sözleşmede web sitesi tasarımlarının da yapılacağı ve bunlarını da kodlarının özel olacağı kararlaştırılmış ise (ki bunun bu tür işlerde olağan olduğu söylenebilir, nitekim hayatın olağan akışına göre her şirket web sitesinin mümkün olduğunca güvenli olmasını ister) davacının bu işi zamanında ve gerektiği gibi yapmamış olması (kesin vade kararlaştırılmamış ise kendisine uygun bir süre verilmiş olduğu halde bunu yerine getirmemesi ya da getirmeyeceğinin açıkça anlaşıldığı durumlarda) ya da yaptıktan sonra bunun ayıplı olduğunun anlaşılması ve bunun da edim bütünlüğü içinde oldukça önemli bir yer tutması halinde sözleşmenin feshi duruma göre haklı görülebilirdi. Ancak taraflar arasındaki sözleşme ve ekinde web sitesi tasarımı açık bir şekilde yer almadığı, Ek 1 de bu şekilde bir iş tanımı olmadığı, Diğer taraftan dava dosyasındaki yazışmalardan esasında davacının web sitesi tasarımını fiilen gerçekleştirdiği, karşı tarafın bunun özel kodlanmamış olduğunu tespit ettiğinin anlaşıldığı, Bu açıdan esasında işin hiç (ya da zamanında) yapılmamış olmasından değil, yapılanın davalının iddiasına göre ayıplı olduğundan söz edilebileceği, Şu halde davacı taraf da web sitesi tasarımını gerçekleştirdiğini kabul ettiğine göre, taraflar arasındaki sözleşmenin bu açıdan genişletildiği, yani en azından bu şekilde bir edimin de gerçekleştirilmesi hususundan tarafların anlaştığından hareket edilebileceği, ancak taraflar arasındaki sözleşme bütünlüğü dikkate alındığında, bu işin taraflar arasındaki kararlaştırılan işlerden sadece birini ya da bir grubu oluşturduğunun kabul edileceği, ayrıca taraflar arasındaki email yazışmalarında, arada bir aksaklık yaşandığı anlaşılsa da, genel olarak kayda değer bir sorun olmadığı, karşılıklı yazışma ve değişiklikleri ile bir takım işlerin yapıldığı, önerilere göre ekler yapıldığının anlaşıldığı, Davacının tasarımı (davalırımı iddiasına göre özel yazılmış olmasa da) gerçekleştirdiği anlaşıldığından, edimi ifa etmeme değil, ya geç ifa etme ya da (dava dosyası verilerine göre kanaatimce daha uygun duran) ayıplı ifadan söz etmenin daha uygun olacağı, Gerçekten de web sitesi tasarımında özel kodların değil (elbette taraflar arasında bu konuda açık bir anlaşma var ise, ki yukarıda ifade edildiği üzere normalde bu şekilde anlaşma olduğundan hareket edilebilir ise de teknik ayrıntıları ve içeriği konusunda kesin bir değerlendirme yapmak mümkün değildir. Taraflar bu konuda özensiz davranıp ayrıntıları kararlaştırmamış da olabileceği, Bu çerçevede ifade etmek gerekir ki normalde hangi koşullarla web sitesi tasarımının yapılacağının davalı tarafından ortaya konulması gerekir) hazır kodların kullanıldığınn anlaşıldığı, Davacı tarafın 6 Ağustos 2015 tarihli (saat. 18.56) e mailinde, içerik yönetimi için … … kullanıldığı açıklanmakta, kullanılan …’in (…) güvenlik açığı olmadığının iddia edildiği, Bu açıdan hazır kodların kullanıldığı bir tasarım olduğu değerlendirmesi yapılabileceği, Şu halde (elbette taraflar arasındaki anlaşmanın teknik ayrıntıları belli olmamasına rağmen hayatın olağan akışına göre bu web sitesinin daha güvenli olduğu düşünülen- özel kodlarla yazılmasının beklenebileceği de düşünülerek) davacının bu edimi gerektiği gibi yerine getirmediği (yani ayıplı ifada bulunduğu) değerlendirmesi yapılabileceği (tekrar ifade etmek gerekir ki bu değerlendirmede dava dosyasındaki yazışmalardan ve diğer verilerden hareketle tarafların sözleşmeyi genişletmiş olduğu, web sitesi tasarımını da edim olarak kararlaştırdıkları ve bunun da özel kodlarla yazılması hususunda anlaşımış oldukları varsayıldığı, Bu açıdan münmkün olduğunda ihtimalleri dikkate alarak bir değerlendirme yapılmakta ve çeşitli ihtimallerin Mahkemenin takdirine sunulduğu, Ancak bu ayıplı ifa değerlendirmenin yapılması davalının sözleşmeyi feshetmesinin haklı olduğu sonucuna hemen götürmeyeceği, Bir kere bu açıdan ilgili ayıplı edimin edim bütünlüğü içinde önemli yeri olduğu, Ayrıca diğer edimlerin ne ölçüde yerine getirildiği de önemli bir husus olduğu, Ayıplı ifa karşısından davalının ne yaptığı ve buna karşılık davacının tavrı vs. hususların da önemli olduğu, Bu açıdan bakıldığında, buradaki edimin sadece edimler içinden bir tanesi ya da bir grup olması (üstelik yazılı sözleşmede kararlaştırılan unsurlardan biri olmadığı da dikkate alınırsa) karşısında feshin haklı görülebilmesi ancak istisnai durumlarda söz konusu olabileceği, Diğer taraftan davacı kendisine bu eksik bildirildikten sonra karşı tarafa verdiği cevabında bir takım çözüm önerileri ifade ettiği, ama güvenlik açığı bulunmadığı iddia edilmekte olduğu, Davacı tarafın ertesi gün gönderdiği emailde de benzer hususların ifade edildiği, Bunun üzerine davalı tarafın gönderdiğini iddia ettiği 7.8.2015 tarihli yazının dosyada bulunduğu, Bu yazıda web tasarımının kodlama tasarım olmadığı ifade edilerek, bu ve benzeri durumlar ele alındığında profesyonel bir çalışma olmadığı belirtilerek, “tüm bu çalışmalara istinaden Web tasarımlarının yeniden tasarlanıp, şirketimizin gelecek sıkıntı yaşamayacağı türde dizayn edilmesini, yeni ve sıfırdan kodlar ile yazılmasını ve mevcut sitelerimizin tamamlana dek” faturaların ödenmeyeceği bildirilerek, ilgili çalışmalar hakkında gereğinin yerine getirilmesinin rica edildiği, buradan da anlaşıldığı üzere, davalı taraf sözleşmeyi bu tarihte hemen sonlandırmadığı, yeni tasarım yapılmasını talep ettiği, Bu yazının karşı tarafa uygun bir süre verilerek eksiğin giderilmesi talebi şeklinde değerlendirilmesinin mümkün olduğu, Buna karşılık 17. Ağustos 2015 tarihli davacı taraf e mailinde, tüm taleplerin karşılanabileceği mealinde bir içerik bulunduğu, Böylece davacı tarafın bu süre içinde bu eksiği gidermediği yönünde değerlendirme yapılmasının mümkün olduğu, Ancak bu eksiğin giderilmemesine (ve diğer bazı iddia edilen sebeptere binaen) sözleşmenin 27 Ağustos 2015 tarihinde çekilen ihtarname ile feshedildiğinin anlaşıldığı, Yukarıda ifade edildiği üzere web sitesi tasarımına dair edimin sözleşme bütünlüğü içinde temel edimlerden biri olması durumunda, davalının karşı tarafı uyarması ve eksiği gidermesini talep ettiği halde, karşı tarafın bunu uygun sürede yapmamış olması halinde, feshin haklı görülebileceği, ancak daha önce belirtildiği gibi bu edim yazılı sözleşme bütünlüğü içinde zaten yer almadığı, Bunun sonradan kararlaştırıldığı değerlendirmesi yapılacağından salt buradan hareketle edimin önemi açısından bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı, Sadece sözleşme metninde belirtien edimlerin farklılığı, sayısı ve kapsamı dikkate alındığında, salt bu alandaki eksikliğin sözleşmeyi feshetmeye hak vermediği değerlendirmesi yapılabileceği, diğer taraftan davacının da kendisine durum bildirildiği halde, en azından durumdan haberdar olduktan sonra yeniden kodlama yoluna gitmeye başlamadığının anlaşıldığı, Davacı taraf bu hususun sanıldığı kadar önemli olmadığı (güvenlik açığı itibariyle) iddiasında bulunarak bazı önlemlerden bahsettiği, buradaki eksiklik (elbette dava dosyasında web sitesi tasarımına dair doğrudan yapılan işe dair veriler sunulmadığından, sadece sunulan görseller ve taraflar arasındaki yazışmalar itibariyle bunu değerlendirmek mümkündür) davalıya sözleşmeyi feshetme değil, ödemesi gereken tutardan indirim yapma hakkı verebilir nitelikte gözüktüğü, Ancak taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedelin, diğer edimlere ilişkin olduğu anlaşıldığından web sitesine dair edim için ne miktar bir karşılık kararlaştırıldığı belli olmadığından hangi miktarda indirimin uygun olabileceği konusunda da net bir değerlendirme yapmak bu aşamada mümkün gözükmediği, buna karşılık salt buradaki ayıptan dolayı sözleşmenin tümden sona erdirilmesi ölçülü olmadığı değerlendirmesi yapmak mümkün olduğu, bu hususların takdirinin Mahkemede olduğu, Şu halde, davalının sözleşmeyi sona erdirme tarihinin Ağustos’un sonuna doğru gerçekleşmesi, davacıya ödenmesi gereken aylık tutarın birçok edimin karşılığı olması nedeniyle Ağustos ayı sonuna kadarki tutarların ödenmesi talebinin (yukarıda belirtilen web sitesi tasarımına dair indirim ihtimali çekincesi altında) haklı görülebilir gözüktüğü, davacının haksız fesih nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart olarak nitelenebilecek tutarların (sözleşme metni 10. madde) ödenmesi talebinin de bu durumda kural olarak haklı görülebileceği, Bununla beraber, nihayetinde taraflar arasında web sitesi tasarımına dair bir sözleşme yapıldığı ve bunun da yazılı sözleşmenin bir parçası gibi değerlendirildiği yazışmalardan anlaşıldığından; yukarıda belirtildiği gibi bu edimin ise gereği gibi yerine getirilmediği değerlendirmesini yapmak ve bu ayıplı ifayı haklı çıkaracak bir gerekçe de bulunmadığının kabul edilmesi mümkün olduğundan, bu cezai şart mahiyetindeki tutardan takdiren bir indirim yapılmasının mümkün olduğu, her ne kadar davalının web sitesine dair kısmın sözleşme edimleri içinde sadece bir kesit olmasına binaen sözleşmeyi feshi kural olarak haksız görülebilecek ise de davacının buna dair edimini gerektiği gibi ifa etmemesi ve bu süreçte kusurumun bulunduğu değerlendirmesi yapmanın mümkün gözüktüğü, İfade etmek gerekir ki, sözleşmede manevi tazminata da hükmedilmesi şeklindeki cezai hükmün (karşı tarafın kişilik hakkı ya da itibarını zedeleyici bir durum olmasa bile) kendine özgü ve bu tür sözleşmeler için istisnai niteliği de bu şekilde takdiren indirimde bir unsur olarak değerlendirilebileceği, Bu hususun takdirinin de Mahkemeye ait olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
…. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında alınan … tarafından müşterek imzalı 29/03/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; kök raporda hem dava dosyasındaki verilerin yeterince net olmaması nedeniyle ve hem de mümkün olduğunca sorunların bütünsel değerlendirmesini sağlayarak ek rapora gelinmemesi amacıyla seçenekli değerlendirmeler yapıldığı, Tarafların itirazlarında bu ifadelerden kendi lehlerine olanları alıp, diğer ihtimalleri de aleyhlerine olduğunu varsayarak itiraz ettikleri izlenimi doğduğu, Bu açıdan esasen kök raporda itiraz edilen hususların cevaplarının zaten bulunduğu, Bununla beraber tekrar vurgulamak için bazı hususların altını çizmek gerektiği: Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta web sitesi tasarımının sözleşme kapsamında kalan bir edim olup olmadığı, kaldığı kabul edilir ise bunun gereği gibi yapılıp yapılmadığı hususlarının özellikle önem taşıdığı, Kök raporda da ifade edildiği üzere web sitesi tasarımı hususunun taraflar arasında (açık ya da örtülü şekilde) kararlaştırıldığı hususunda bir belirsizlik olmadığından hareket edilebileceği, Aksi hakde taraflar arasında bu konuda yapılan yazışmaların bir anlamının olmadığı, Kaldı ki sözleşmenin yazılı şekilde yapılması yönünde bir gerekliklik bulunmadığı, Bu nedenle davacının bu yöndeki itirazlarının dayanaklı olmadığı, Yine taraflar arasındaki yazışmalardan anlaşıldığı üzere, hazırlanan bir web sitesi tasarımı olduğu ve bunun da karşı tarafa sunulduğunun anlaşıldığı, Karşı tarafın bunun beklentileri karşılamadığını vs ifade ettiği, Bu durum taraflar arasındaki email yazılmalarından (4, 5 ve 6 Ağustos 2015 tarihli) anlaşıldığı, Bu açıdan web sitesinin (istenilen düzeyde olmadığı kabul edilse bile) hazırlandığı değerlendirmesinin dava dosyasındaki bu yazışmalardan hareketle yapılabileceği, Ancak bu konunun nihayetinde Mahkemenin takdirinde olduğu, Diğer bir hususun, bu web sitesi tasarımının hangi özelliklere sahip olması gerektiğine ilişkin olduğu, Bu konuda dava dosyasında taraflar arasında kullanılan yazılımlar dışında bir dayanak olmadığı, üstelik bu yazışmalarda nitelik itibariyle örtüşen hususların az gözüktüğü, Her halükarda bu web sitesinin özel kodlarla yazılması gerektiğini davalı tarafın ispatlaması gereğinden hareket edilebileceği, Ancak web sitesinin hangi kodlarla yazılacağı ile bunun güvenlik açığının olmaması gereğini birbirinden ayrı sorunlar olarak değerlendirmenin mümkün olduğu, Bu açıdan kök raporda doğal olarak seçenekli bir değerlendirme yapıldığı, yine kök raporda ifade edildiği üzere bu özelliklerin sözleşme ile açıkça kararlaştırıldığının ortaya konulabileceği gibi işin doğasından hareketle bulunması gereken hususların kabul edilmesinin de mümkün olduğu, kök raporda bu durum da varsayılarak güvenlik açığı itibariyle bir değerlendirme yapıldığı, Diğer taraftan taraflar arasındaki yazışmalardan, web sitesi açısından önde gelen hususlardan birinin bunun hazır kodlardan da yazılmasının bir güvenlik açığı oluşturup oluşturmadığının teşkil ettiği, Bu konuda taraf iddialarının çatıştığı, dava dosyasında oluşturuları web sitesine dair herhangi bir bilgi, örnek vs (yazışmalar dışında) bulunmadığından, bilirkişilerden bu konuda net bir değerlendirme yapmalarının da beklenemeyeceği, Mahkemenin bu yazışmalarda kullanılan ifadelerden hareketle bir değerlendirme yapmak üzere, bilişim güvenliği uzmanı bir bilirkişiyi atamasının mümkün olduğu, Bu açıdan örneğin kullanılan …’in (…) bir güvenlik açığı yaratıp yaratmadığı gibi hususların (en azından soyut olarak) değerlendirilebileceği, Ancak buna öncel olarak, web sitesinin hangi özellikleri haiz olması gerektiği husununda takdiri bir değerlendirme yapmak gerektiği, Davalının faaliyet gösterdiği sektörde faaliyet konuları ve projelerinin tanıtıldığı kurumsal siteler yapıldığı, eğer davalı web sitesinde e-ticaretle iştigal edecek ve yahut web sitesinde ticari sır niteliğindeki muhafaza edecek ise sitenin güvenliği konusunda hassasiyet göstermesi ve yapılan çalışmayı bu sebeple kabul etmemesinin haklı bir gerekçe olabileceği, Site çalışmasının hazır … kod ve temaları ile yapılması verilen emek ve maliyet açısından özel kod yazmaya göre çok daha kolay ve ucuz olduğu, Aynı zamanda sitenin tasarım ve fonksiyonellik açısından kısıtlı ve başka sitelere benzeme riski olduğu, bu konuda bir sözleşme metni olmadığından, ancak bu web sitesinin bu tür işlerde olağan olarak görülebilecek bir web sitesi şeklinde olacağı ve normalde hiç olmazsa olağan düzeyde gülvenlik açığı vermeyen bir web sitesinin değerlendirmesinin yapılması mümkün olduğu, Olağanın üstünde bir web sitesi değerlendirmesi yapmak dava dosyası verilerine göre mümkün gözükmediği, Bütün bu nedenlerle kök raporda yapıları seçenekli değerlendirmelerin değiştirilmesi gereken bir husus bulunmadığı, Kök raporda bu ve web sitesinin ayıplı olup otmadığı hususunda varsayımsal değerlendirme yapıldığı, Dava dosyası verileri ile bunun başka şekilde yapılmasının mümkün gözükmediği, Fesih konusundaki değerlendirmelerinde bu veriler ışığında doğal olarak seçenekli olduğu, Bu açıdan ek raporda farklı bir değerlendirme yapmanın söz konusu olmadığı, Davacı tarafın itirazında belirttiği ve … A.Ş. ile yapılan anlaşma gereği ödediği 2.296,00-TL’nin sonuç kısmında ifade edilmemiş olması hususunun ise haklı gözüktüğü, Cezai şarta ilişkin değerlendirmelerin de aynı şekilde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
…. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında alınan Bilgisayar Mühendisi … tarafından düzenlenen 25/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasındaki sözleşmede, yapılan işlerden biri olan internet sitesinin oluşturulması konusunda, özgün bir yazılım kodunun kullanılması yönünde bir maddenin bulunmadığı, tasarım şablonu kullanılmasının söktörde yaygın kullanılan bir yöntem olduğu, güvenlik güncellemeleri yapıldığı veya ek tedbirler alındığı sürece tasarım şablonu kullanılmasının siteleri güvensiz hale getirmeyeceği, dosyamızdaki bilgilerde davalının güvenlik açıkları nedeniyle karşılaştığı herhangi bir soruna zarara rastlanmadığı, sitenin yapılmasında kullanılan şablonun telif hakları konusunda üçüncü kişilerin haklarının ihlal edildiği yönünde dosyada bir bilginin bulunmadığı, sözleşme konusu diğer niteliğinde işler gibi internet sitesinin de fikri haklarının davacı ajansa ait olacağının kararlaştırıldığı, davalının siteyi teslimden kaçınması karşısında, davacının hazırladığı site ve diğer çalışmaları, şifresini davalıya da bildirildiği bir hosting sunucusuna yüklemesi ile tevdi etmiş sayılmasının teknik olarak mümkün olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
…. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 18/07/2019 tarih ve … karar sayılı kararında; Her ne kadar İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince taraflar arasındaki sözleşmenin FSEK kapsamında düzenlenen her türlü hakkın devrini kapsadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya gönderilmiş ise de İhtisas mahkemesi niteliğinde olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin davada görevli olmadığı, dava konusunun taraflar arasındaki eser sözleşmelerinden kaynaklı bakiye borcun tahsili ve sözleşmenin haksız feshine dayalı maddi manevi tazminat davasına ilişkin olduğu, gerek FSEK gerekse SMK kapsamında değerlendirilmesi gereken bir uyuşmazlık bulunmadığı, genel hükümler çerçevesinde yargılamanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği, görevin kamu düzeninden olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddi ile Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiş, verilen kararın istinaf edilmeden 11/03/2020 tarihinde kesinleşmesi üzerine 6100 sayılı HMK’nın 21/1-c maddesi uyarınca yargı yerinin belirlenmesi için dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
İstanbul BAM 37.HD 25/09/2020 tarih 2020/833 esas 2020/1678 karar sayılı ilamında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin Yargı Yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş, kesin olarak verilen BAM kararı üzerine dosya Mahkememizin 2020/734 esas sırasına kaydedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
28/10/2015 tarihinde açılan dava Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizin … esas sayılı dosyasında görevli Mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, süresi içerisinde dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi talebi üzerine İstanbul Hukuk Mahkemeleri tevzi bürosuna yazılan müzekkere ile dosya gönderilmiş ve dosya … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilerek … esas sırasına kaydedilmiş, …. 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …/… esas sayılı dosyasında davanın esasına girilerek bilirkişi raporları alınmış ancak 18/07/2019 tarihinde görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek mercii tayini için dosya İstanbul BAM’a gönderilmiş, İstanbul BAM 37.HD 25/09/2020 tarih 2020/833 esas 2020/1678 karar sayılı ilamında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin Yargı Yeri olarak belirlenmesine karar verilmiş, kesin olarak verilen BAM kararı üzerine dosya Mahkememizin 2020/734 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2020/734 esas sayılı dosyasında 13/10/2021 tarihli celse sırasında davacı vekili … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi… esas sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi yapıldığını, yeniden inceleme yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise görevsiz mahkemece alınan raporlara itiraz ettiklerini belirterek itirazlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin yeni bir rapor alınması talebi bulunmadığı gibi … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarının kanaat verici olduğu değerlendirildiğinden Mahkememizin işbu dosyasında yeniden rapor veya ek rapor aldırılmasına gerek görülmemiştir. Mevcut bilirkişi raporlarına göre yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde; tarafların iddia ve savunmaları ile sunulan deliller ve bilirkişi heyetinin kök ve ek raporundan anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki sözleşmede her bir edimin teknik ayrıntılarının belirtilmemesi, bunların hangi sırayla ve zamanla ifa edileceğinin tespit edilememesi, yazılı sözleşmede web sitesi tasarımına dair özel bir iş belirlemesinin yapılmaması karşısında davacının web sitesi tasarımı işinin yapıldığına dair kabulü dikkate alındığında yazılı sözleşmenin kapsamının yazılı olmayan şekilde genişletildiği, web sitesinin özel kodlarla yazılmamış olmasının ayıplı ifa kapsamında değerlendirilebileceği ve ayıplı ifa nedeniyle ayıp oranında indirim yapılmasının olaya uygun olduğu, bu durumun sözlemenin feshini gerektirmediği, bilgisayar mühendisi bilirkişinin raporunda anlaşıldığı üzere yine sözleşmede özgün bir yazılımın kullanılmasına dair madde bulunmadığı, tasarım şablon kullanılmasının sektörel anlamda yaygın bir yöntem olduğu, güvenlik güncellemeleri ve ek tedbirlerin alınması halinde tasarım şablonu kullanılmasının web sitesini güvenli hale getirebileceği, ayrıca davalının güvenlik açığı nedeniyle zarara uğradığının tespit edilemediği hususların dikkate alındığında, davalının sözleşmeyi feshinin haklı olmadığı, davacının web sitesi tasarımına dair edimini yerine getirdiği ve Bilgisayar Mühendisi … raporunda da belirlendiği üzere davalının web sitesini teslimden kaçınması hususundaki savunmalarının haksız olduğu anlaşıldığından cezai şartın manevi tazminat yönü itibariyle indirime gidilmesine yer olmadığı kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesi incelendiğinde Davacının talepleri;
*Ödenmeyen Haziran – Temmuz – Ağustos ayı fatura bedellerine ilişkin toplam 35.400,00-TL’nin vadeyi izleyen günden itibaren ayrı ayrı işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsili,
*Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 59.000,00-TL manevi tazminatın ve 35.400,00-TL maddi tazminatın … 23. Noterliği 11/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile tanınan 3 günlük sürenin bitiminden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsili, taleplerine ilişkin olup, dava dilekçesi ekleri incelendiğinde;
06/08/2015 tarihli … nolu KDV dahil 11.800,00-TL tutarındaki faturanın,
01/07/2015 tarihli … nolu KDV dahil 11.800,00-TL tutarındaki faturanın,
01/06/2015 tarihli … nolu KDV dahil 11.800,00-TL tutarındaki faturanın,
… 23. Noterliği 11/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin bulunduğu ancak ihtarname tebliğ şerhinin bulunmadığı, faturaların irsaliyeli faturalar olduğu ve teslim alan kısımlarında isim ve imzanın bulunmadığı, ihtarnamede faturaların posta yoluyla gönderildiğinin bildirildiği ancak buna dair delil/belge bulunmadığı, sözleşmede ödemelerin fatura karşılığında TL cinsinden ve fatura kesim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yapılacağının kararlaştırıldığı, her iki sözleşmede fatura bedeli vadesini takip eden 5 gündür ifadesinin yer aldığı, davalının davacının ihtarnamesine karşı gönderdiği … 2. Noterliği 18/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarname keşide ettiği ve bu ihtarnamede sadece … nolu faturanın daha önce posta yoluyla tarafına tebliğ edildiğini ikrar ettiği, bilirkişi raporunda belirlendiği üzere … ve … nolu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, neticeten dava konusu 3 faturanın da davalıya teslim edildiği anlaşılmıştır. faturalar yönünden sözleşme hükümleri uyarınca belirli vade değerlendirmesi yapılabilmekte ve davalıya teslim edilmiş olmaları nedeniyle belirli vadeye göre temerrüt hususu değerlendirilebilmekte ise de maddi ve manevi tazminat talepleri … 23. Noterliği 11/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile iletildiğinden ve bu ihtarnamenin tebliğ şerhi bulunmadığından faiz başlangıç tarihi tespit edilememiştir. Bu nedenle davacı vekiline … 23. Noterliği 11/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğ şerhini sunması için 2 hafta süre verilmiş olup; davacı vekilince 23/02/2022 tarihli beyan dilekçesi ekinde ihtarname tebliğ şerhlerinin suretlerinin sunulduğu, buna göre davacının keşide ettiği … 23. Noterliği 11/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin 15/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve tebliğ tarihinden sonraki 3 günlük süre bitimini izleyen 18/09/2015 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşılmıştır.
Faturalar yönünden ise faturalar davalıya gönderildiğinden ve sözleşmeye göre ödemenin fatura kesim tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yapılacağı kararlaştırıldığından ve sözleşmede fatura bedeli vadesini takip eden 5 gündür ifadesinin yer aldığından ayrıca dava dilekçesinde de vadeyi izleyen günden itibaren reeskont faizi talep edildiğinden;
06/08/2015 tarihli … nolu KDV dahil 11.800,00-TL tutarındaki faturanın vadesi 04/09/2015 olup temerrüt tarihi 5 gün sonrası 09/09/2015’tir
01/07/2015 tarihli … nolu KDV dahil 11.800,00-TL tutarındaki faturanın vadesi 30/07/2015 olup temerrüt tarihi 5 gün sonrası 04/08/2015’tir
01/06/2015 tarihli … nolu KDV dahil 11.800,00-TL tutarındaki faturanın vadesi 30/06/2015 olup temerrüt tarihi 5 gün sonrası 06/07/2015’tir.
Açıklanan nedenlerle Davanın kabulü ile
Ödenmeyen fatura bedelleri yönünden, 06/08/2015 tarihli … nolu fatura bedeli olan 11.800,00-TL’nin 09/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile, 01/07/2015 tarihli … nolu fatura bedeli olan 11.800,00-TL’nin 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile, 01/06/2015 tarihli … nolu fatura bedeli olan 11.800,00-TL’nin 06/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Maddi ve manevi tazminat yönünden ise, Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 59.000,00-TL manevi tazminat ve 35.400,00-TL maddi tazminat olmak üzere toplam 94.400,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 18/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
Ödenmeyen fatura bedelleri yönünden; 06/08/2015 tarihli … nolu fatura bedeli olan 11.800,00-TL’nin 09/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile, 01/07/2015 tarihli … nolu fatura bedeli olan 11.800,00-TL’nin 04/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile, 01/06/2015 tarihli … nolu fatura bedeli olan 11.800,00-TL’nin 06/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Maddi ve manevi tazminat yönünden; Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 59.000,00-TL manevi tazminat ve 35.400,00-TL maddi tazminat olmak üzere toplam 94.400,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 18/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 8.866,64-TL harçtan, peşin alınan 2.216,66-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.649,98-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvurma harcı, 2.216,66-TL peşin harç, 21,10-TL vekalet harcı, 159,50-TL tebligat/ posta gideri, 2.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.624,96-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan (10.004,00-TL nispi vekalet ücreti ile manevi tazminat talebi yönünden 8.470,00-TL nispi vekalet ücreti olmak üzere) toplam 18.474,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır