Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/703 E. 2022/56 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/703 Esas
KARAR NO:2022/56

DAVA :Menfi Tespit(Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/12/2020
KARAR TARİHİ:02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil … …’te … parçaları satışı yapan bir iş yeri işletmekte olduğunu, işleri nedeni ile aynı sektörde faaliyet gösteren … … isimli ticari firma ile bir kaç defa peşin ve nakit ticari alışverişi ve işleri olduğunu, davacı bu konudan dahi emin olmadığını, ve benzer sektörde faaliyet göstermek dışında da tarafların hiçbir ortak noktası olmadığını, yine davacının aynı sektörde faaliyet göstermek dışında davalı ile hiçbir iş ve işleminin olmadığını, davalı şirket nezdinde çalışanlardan biri yada bir kaçı davacı adına sahte senetler düzenlendiğini, bu senetleri icra takibine konu ettiğini, yine davalı şirket nezdinde ki çalışanlardan bir yada bir kaçının davacının cari hesap borcu olduğu iddiası ile davacı aleyhine icra takibi açılmasına sebebiyet verdiğini, davalı … isimli şirket sahte imzalı senetler kullanarak davacı müvekkili hakkında gerçeğe aykırı bir icra takibi başlattığını, …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, kesinleşmeye müteakip davalı taraf davacının iş yerinde haksız, hukuksuz ve usulsüz bir şekilde haciz ve muhafaza işlemi başlattığını, tüm itirazlara rağmen tamamladıklarını, bu haciz ve muhafaza nedeni ile iş yerindeki tüm malların muhafaza altına alındığı için davacının işleri kötüleşmiş ve dava icra takipleri ile karşılaştığını, bu işlerin düzeltme olanağının hiçbir zaman olmadığını, davacı …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibine konu dosyada sahte senetlere dayanarak icra takibine giriştiğini, haciz ve muhafaza işlemi yaptığını, akabinde davacı tarafça açılan …. Asliye ticaret mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığını, takibin iptaline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, taraflar arasında iş ilişkisinin mevcut olmaması sebebiyle mevcut bir borcunda olmadığını, davalı taraf aksini ve alacağını kanıtlayacak hiçbir delil veya beyan da ibraz edemediğini, tarafların vergi, sigorta, ticari defter ve kayıtları ile banka ve tüm kayıtlarından bu husus acıkça anlaşılacağını, davacının davalıya ödenmemiş borcunun olmadığını, bu nedenle …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu tüm borç yönünden davacının borçlu olmadığının tespiti için iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, davacı davalının haksız icra takibi, haciz ve muhafaza işlemleri nedeni ile iş yerinden olduğunu, ailesi ile oturduğu evin kredilerini ödeyemediğini, ciddi dara düştüğünü, onlarca dava ve takip ile karşılaştığını, bu hususlar ve bu durumlar belgeli bir şekilde …. Asliye ticaret … Esas sayılı dosyasında anlatıldığını, davacının yargılama giderlerini, harç ve masraflarını ödeme gücünün bulunmadığını, davacı yargılama giderlerini ve masraflarını öderse ailesi ve 3 çocuğu ile birlikte gerçekten dara ve zorluğa düşeceğini, …. Asliye ticaret mahkemesinin … esas ve …. Asliye ticaret mahkemesinin … Esas dava dosyalarında davacının adli yardım taleplerinin kabul edildiğini, davacı ailesi ile birlikte oturduğu evin kredi taksitlerini dahi çok zor ödediğini, ve davacının eşinin yoksulluk belgesinin bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları dava ve talep etme hakları saklı kalmak kaydı ile …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından müvekkilinin tüm dosya borcundan borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine kötü niyet ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının adli yardım talebinin kabul edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliği edildiği ancak davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Davanın, …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu tüm borç yönünden davacının davalıya borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası olduğu anlaşıldı.
…. İcra Dairesinin … esas takip sayılı dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun … olduğu, takibin 11.945,02-TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 16/08/2017 tarihli ödeme emrinin borçluya 21/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu takibe itiraz ettiği görülmüştür.
24/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava bonodarı kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğunu, bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydırın mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydır aksini savunan tarafa ait olduğunu, olayda ise her iki yanın bononun mal karşılığı olduğuna dair beyanları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü zorunlu olduğunu, bu durumda uyarınca İspat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerektiği kabul edilebileceğini, İspat; dava konusu yapılan hakkın Ticari İlişkinin var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi için tarafların Ticari İlişkisinin kanıtlanması gerektiği, ancak taraflar ticari defter ve belgelerini talep edilmesine rağmen sunulmadığından taraflar arasındaki dava konusu senedin ticari Ilişki amaçıyla mı yoksa başka sebeple mi verildiğinin tespiti yapılamamıştır. Taraflar arasındaki söz konusu senedin davalı tarafından ne amaçla verildiğinin sonucuna varilabilmesi için taraflar arasındaki ticari ilişkinin incelenmesi sonucunda mümkün olacağını, Emniyet Genet Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere hazırlanan Uzmanlık Raporunda tetkik konusu” bölümünde ayrıntılı tarifleri yapılan 7 adet senedin ön ve arka yüzlerindeki el yazıları ve tmzalar … isimli şahsın elinden çıktığını gösterir nitelikte ve yeterlilikte olarak kaligra ve grafotojik bulgular tespit edilmediğini, tüm bu hususlar dikkate alındığında Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklı dayalıdadır. İcra takibi faturaya dayalı olduğundan gdayalının davaya kamu malların davacıya teslim edildiğini yazılı delillerle ispatlaması gerekir hususunda davalı tarafın haklılığı mahkemece haşıl olursa; davalının davacıdan kaydı olarak asıl alacak olarak 4.000,09 TL tutarında alacaklı olduğu kanaatine varıldığını, 3100 sayılı HMK’nın 266. maddesi uyarınca, bilcümle hukuki takdir ve tavsif münhasıran mahkemeye ait olduğunu, tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Takip dosyası gerek fiziki olarak gerek Uyap sistemi üzerinden incelendiğinde, borcun sebebi kısmında “30/04/2017 tanzim ve 30/04/2017 vade tarihli 1” yazdığı, takip talebi ekinde dayanak olarak bilgi, belge, senet veya sair başkaca belgenin takip talebine eklenmediği, davalının davacı hakkında ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin borçluya 21/08/2017 tarihinde imzadan imtina edilmesi nedeniyle muhtara teslim edilmek suretiyle tebliğ edildiği ve borca itiraz bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce … İcra Dairesine 29/09/2021 tarihli müzekkere yazılarak takibe dayanak belgenin gönderilmesi istenmiş olup, 07/10/2021 tarihli müzekkere cevabında takip dosyasının Örnek 7 ilamsız takiplerde ödeme emri şeklinde açılmış olduğundan takibe dayanak belge bulunmadığı bildirilmiştir.
Somut olayda davacı borçlunun ilamsız takibe yönelik olarak itirazda bulunmaması veya itirazın reddedilmesi borcun varlığına dair bir karine teşkil etmez. Alacağın varlığını ispat yükü takipte alacaklı görünen davalının üzerindedir. Somut olayda da, davalı tarafından davacı hakkında herhangi bir belgeye dayanmadan takip başlatılmış, dava dilekçesi 18/01/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince 31/01/2021 tarihinde cevap süresi içerisinde süre uzatım dilekçesi sunulmuş olup, evrak işlem kütüğünden yapılan kontrolde evrakın geç görülmesi nedeniyle değerlendirilemediği anlaşılmış ancak her ne kadar süre uzatım talebi değerlendirilmemişse de, gerek cevap süresi içerisinde gerekse süre uzatım talebi kabul edilseydi dahi cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlayacak ek süre içerisinde de cevap dilekçesi sunmamış, ayrıca 29/09/2021 tarihli celse ara kararı ile 26/10/2021 tarihine inceleme günü verilmiş ve inceleme günü duruşmada hazır bulunmayan davalı vekiline 29/09/2021 tarihli duruşma zaptı ekli olarak e tebligat yoluyla davalı vekiline 04/10/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı taraf inceleme gününe katılmadığı gibi ticari defter ve dayanaklarını sunmamış, dosya kapsamında da davalı tarafça herhangi bir delil veya belge sunulmadığı gibi takibe dayanak belgeyi ibraz etmeden ilamsız icra takibi yaptığı anlaşılmıştır. Netice olarak herhangi bir dayanak belge sunulmadan yapılan icra takibine konu alacağın varlığını, bu konuda kendisi lehine yarar sağlayacak olan davalının ispatlaması gerekmektedir. Eldeki davada takibe konu alacağın varlığını ispat yükü davalıda olduğundan ve davalı tarafça gerek takibe dayanak belge bulunmaması gerek takip konusu alacağın varlığına ilişkin herhangi bir delil sunulmaması ve gerekse incelemeye katılmayarak ve ticari defter kayıt ve dayanak belgelerini sunmayarak alacağın varlığını ispatlayamadığı anlaşılmakla davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşılmış ve bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, ayrıca Borçlu aleyhine takip başlatan alacaklının İİK’nın 72/5 maddesi gereğince kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için haksız olmasının yanısıra kötüniyetli olması da şart olup dosya kapsamından davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için gereken şartların oluşmadığı anlaşılmakla kötüniyet tazminatının reddine karar vermek gerekmiş ve dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, ayrıca dosyada 21/12/2021 tarihli ara karar ile verilen davacı lehine adli yardım kabul kararı bulunduğundan ve davacının menfi tespit isteminde haklı olduğuna karar verildiğinden suçüstü ödeneğinden karşılanan ve alınması gereken yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-)Davanın kısmen kabulüne,
…. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Dosyada adli yardım kararı bulunması nedeniyle peşin alınan harç olmadığından karar tarihi itibariyle alınması gereken 815,96-TL karar ve ilam harcı ile 54,40-TL başvurma harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Dosyada adli yardım kararı bulunması nedeniyle suçüstü ödeneğinden karşılanan 900,00-TL bilirkişi ücretinin davalıdan tahsiline,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının/ vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır