Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2021/108 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/681 Esas
KARAR NO : 2021/108
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/12/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeninin emekli olduğunu, emekli maaşını dava bankadan çektiğini, kendisinin yaşlı olmasının da hasebiyle havale/eft, mobil bankacılık, internet bankacılığı işlemlerinden pek anlamadığını, emekli maaşını atm den çektiğini, 23 Haziran 2017 tarihinde ATM’ye emekli maaşını çekmeye gittiğinde parasının olmadığını gördüğünü, şube ile görüştüğünde bir hesaba havale yapıldığını beyan ettiklerini, 23.06.2017 günü hesap hareketlerini incelediği zaman mobil şube yoluyla; 23.06.2017 tarihinde “…” isimli bir kişiye 501,00-TL 23.06.2017 tarihinde “… ” isimli bir kişiye 3.641,00-TL olmak üzere toplamda 4.142,00-TL paranın Mobil Şube Havale Yoluyla geçirildiğinin görüldüğünü, vekiledeninin bunun üzerine 28.06.2018 tarihinde … Bankası A.Ş. -… Şubesi’ne yazılı olarak başvuru yaparak yapılan HAVALE/EFT işlemlerinin rızası dışında yapıldığını bildirdiğini ve çekilen paranın iadesini talep ettiğini, ancak davalı banka tarafından herhangibir iade gerçekleşmediğini, işlem-hesap güvenliğini sağlayamayan bankanın kusursuz sorumluluğu olduğunu, bankanın her türlü önlemi aldığını ispatlasa bile meydana gelecek zararları karşılamak zorunda olduğunu, herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle 15.02.2018 tarihinde davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyasıyla icra takibine girişildiğini, davalı banka haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz ettiğini beyanla, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetlerine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın gerekli özeni gösterdiğini, BDDK’nın “Bankalarda Bilgi Sistemleri Yönetiminde Esas Alınacak İlkelere İlişkin Tebliğ’de belirtilen ilkelere uygun davrandığını, davacının takibe konu finansal işlemler öncesi ”Müşteri SMS ile giriş kısmını … Onay olarak değiştirdiğini, bu değiştirme işlemi sonrası Davacı’ya SMS gönderildiğini, davacı tarafından değiştirme işleminin kendisi tarafından yapılmadığına yönelik Müvekkili Bankaya geri dönüş yapılmadığını, davacı itirazına konu olan Finansal işlemler için SMS gönderilmemiş olması işlemlerin farklı bir kişi tarafından yapıldığının kanıtını oluşturmadığını, kişinin kendisi onaylamış veya muhafazasında olması gereken bilgileri paylaştığı 3. Kişiler tarafından bu işlemler yapıldığını, İnternet Bankacılığı Onay Bölümüne geçilebilmesi için, kişinin Müşteri veya T.C. Kimlik numarasının ve kendisinin belirlemiş olduğu parolanın doğru bir şekilde girilmiş olması gerektiğini, davacının kendisinden beklenen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu davranışını müvekkili banka’ya yansıttığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
28/05/2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73.maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2020/… Es. ve 2020/… K. sayılı ilamında “…. Somut olayda uyuşmazlığın davacının adına açılan şahsi hesaptan doğduğu gözetildiğinde mevduat sözleşmesinin de bir tüketici işlemi olduğu tartışmadan uzaktır. Davacının şahsi hesabını mesleki işler için kullanabileceği varsayımı ile mahkemenin görevi belirlenemeyeceğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemesi görevli bulunmaktadır. …” yönünde karar verrilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın davacının adına açılan şahsi hesaptan doğduğu gözetildiğinde yukarıda belirtilen İstinaf kararında da değinildiği üzere mevduat sözleşmesinin de bir tüketici işlemi olduğu tartışmadan uzak olacağından iş bu davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine, HMK 140/5. Madde kapsamında; yan vekillerine daha evvel dilekçeleriyle dayanıp ibraz etmedikleri yada getirilmeyen delilleri varsa, ibraz etmek ve ilgili yerlere teskere yazdırmak üzere iki hafta kesin süre verilmesine, kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtarına (ihtarat yapıldı)
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.