Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/676 E. 2023/134 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/676 Esas
KARAR NO :2023/134

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/12/2020
KARAR TARİHİ:17/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…müvekkili şirket ile davalı arasında 05.12.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin, davalı şirkete son derece avantajlı fiyat ile elektrik tedarik ederek davalının ciddi bir kazanç elde etmesini sağladığını, ancak davalının hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı davranışı nedeniyle sözleşmenin davalı kusuru sebebiyle feshedilmek zorunda kalındığını, müvekkilinin ciddi zarara uğradığını ve ticari faaliyetlerinin bozulduğunu, maddi kayıplar yaşadığını, davalının, müvekkili şirkete olan borçlarını ödemediğini, başlatılan icra takibine ise kötü niyetli bir şekilde itiraz ederek takibi durdurmuş olması nedeniyle işbu davanın ikame edilmesi zarureti hâsıl olduğunu, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği edimini yerine getirdiğini ve davalının Mart ve Nisan ayında tükettiği enerjiyi faturalandırdığını, ancak davalının faturalarını ödemediğini, müvekkilinin Mart ayı faturasının ödenmesi için ihtarname göndererek davalıyı temerrüde düşürdüğünü, taraflar arasında akdedilmiş olan Sözleşmenin 1. maddesi gereği, … elektrik enerjisini kullanıma hazır bulundurmayı, sözleşmenin diğer tarafı Abone MS Sağlık A.Ş. ise kullandığı elektriğin bedelini ödemeyi taahhüt etmiş olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 6446 sayılı EPK’nin 3/1-j ve EPTHY’nin m.4/k maddesine göre “ikili anlaşma” olduğunu, sözleşmede tedarikçinin serbest tüketiciye elektriği kullanıma hazır bulundurmayı ve kullandırmayı taahhüt ederken, tüketicinin ise kullandığı elektriğin bedelini ödemeyi taahhüt etmiş olduğunu, bir taraf edimine devam ederken, diğer tarafın
ifasının askıya alınmasının karşılıklı borç yükleyen sözleşmenin ayakta kalmasına imkan vermediğini, kaldı ki davalı tarafından müvekkiline gönderilen 29/03/2020 tarihli 1611 nolu yazıda taraflar arasında düzenlenmiş olan Sözleşme’ nin mücbir sebep maddesi nedeniyle davalı tarafından borçlarının askıya aldığı iddia edilmiş ise de; ilgili sözleşmenin 12. Mücbir Sebepler maddesi; salgın hastalık nedeniyle tarafların yükümlülüklerinin bu durumunun devamı süresince askıya alınmış olduğunu açıkça düzenlemiş olduğundan, davalının müvekkili şirketin edimine devam etmesini talep etmesi sözleşme hükmüyle şüpheye mahal bırakmaksızın açık aykırılık teşkil etmekte olduğunu, dünya genelinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen coronavirüs [Covid-19] salgını ülkemizi de etkilemiş olduğunu, ülkemizde bu salgına karşı bir dizi idari tedbir alındığını ve bu tedbirlerin elektrik sektörünü olumsuz yönde etkilemiş olduğunu, Covid-19 salgınının kontrol altına alınması amacıyla ülkemizde, İçişleri Bakanlığı tarafından birçok işyerinin faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildiğini, bazı ticari işletmeler ise çalışanlarının ve müşterilerinin salgına maruz kalma riskini bertaraf etmek ve/veya tedarik ve dağıtım kanallarında aksamalar nedeniyle faaliyetlerini azaltmış veya tamamen durdurmuş olduğunu, alınan bu idari tedbirler sonucu müvekkili elektrik alımı gerçekleştirdiği tedarikçileri de mücbir sebep hükümlerine dayanarak elektrik satış sözleşmelerini askıya aldığını, müvekkili şirketin görevli tedarik şirketi olmadığını, bu sebepler müvekkili şirketin ücretini alamayacağı miktarda elektriği davalıya satmaya devam etme imkânı ortadan kalkmış olduğunu, Covid-19 salgını nedeniyle ticari işletmelerin önceden akdettikleri sözleşmelerin ifasında güçlük yaşadıklarını, bazı sözleşmelerin ise ifasının imkânsızlaştığı görüldüğünü, virüsün ülkemizde ilk görüldüğü günden itibaren iyi niyet çerçevesinde anlaşmanın yürürlükte kalması için müvekkili şirket alabileceği tüm önlemleri almış olduğunu, öncelikle Cumhurbaşkanlığı Makamı tarafından yapılan ve nihayetinde 01/04/2020 tarihinde Sağlık Bakanının yaptığı basın açıklamalarıyla; 01/04/2020 itibarıyla ülkemizde vaka görülmeyen İl kalmamış olduğunu, artık tüm dünyayı etkisi altına alarak dünyanın bütün ülkelerinde görülen coronavirüs salgınının mücbir sebep olarak başlangıç tarihinin 01/04/2020 kabul edilebileceğinin çok açık bir gösterge olduğunu, ayrıca coronavirüs salgınının mücbir sebep olduğunun açıkça belirtildiği tebliğler yayınlandığını, T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 03/04/2020 tarihinde almış olduğu
kararla coronavirüs salgını nedeniyle 3 aylık süre boyunca elektrik faturaları için sayaç okunmayacağı, geçmiş dönem tüketim ortalamalarına göre tüketiciye fatura gönderileceğinin belirtilmiş olduğunu, sadece bu karar dahi daha önce emsali görülmemiş bir karar olduğundan; mücbir sebebin varlığına karine teşkil etmekte olduğunu, ülkemizde etkisini sürdüren Covid-19 salgınının, elektrik piyasası için hem mevzuat hem de taraflar arasındaki sözleşme kapsamında bir mücbir sebep hâli olduğu EPDK’nin 04.04.2020 tarihli Resmi Gazete ’de yayımlanan 02.04.2020 ve 9276 sayılı Kararı ile teyit edilmiş olduğunu, bu sebeplerle müvekkili şirketin ekonomik ve fiili anlamda davalının taleplerini kabul ederek faaliyetlerini yürütmesi imkânsız hâle geldiğini, bu halde dahi müvekkili şirket; davalı ile akdedilmiş olan sözleşme için “mücbir sebep” olarak nitelendirilen durumda olmasına rağmen sözleşme yükümlülüklerini mücbir sebep dolayısıyla askıya alma hakkı varken bu yola gitmek istemediğini, davalı şirkete elektrik tedarik etmeye devam etme kararı almış ise de davalı taraf hukuka ve sözleşme hükümlerine aykırı şekilde sözleşmeyi tek taraflı askıya aldığını, doğmuş borçlarını ödemeyeceğini ve belirsiz bir süre boyunca da doğacak olan borçlarını ödemeyeceğini 29/03/2020 tarihli ve usulünce yapılmayan yazıları ile bildirmiş olduğunu, ayrıca davalı şirket pandemi döneminde dahi normal faaliyetlerine ara vermediğini, her türlü hasta kabulü ve tedavisi gerçekleştirdiğini ve hatta check-up kampanyası gibi kampanyalar yürütmüş olduğunu, Sözleşmenin 12. Mücbir Sebepler maddesi hükümlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere mücbir
sebep durumunda tarafların yükümlülükleri ancak karşılıklı olarak askıya alınabileceğini,Borçlar Kanunu’ nun 136. Maddesi uyarınca mücbir sebep halinin ortadan kalkmasına kadar davalının vadesi gelmiş borçlarının madde kapsamında koruma altında olmadığı gibi davalının, …’ in henüz ifa etmemiş olduğu ve mücbir sebep dönemi olarak vadesi gelmemiş borçlarını da ödemeyeceği beyanına karşı sözleşme borcunu ifa etmesini talep etmesi kanuna ve sözleşmeye aykırı ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, ayrıca Borçlar Kanunu 137. Maddesi uyarınca davalının talebi mücbir sebep durumu nedeniyle borcunu ifa edemeyeceğini ve vadesi gelmiş borçlarının mücbir sebep nedeniyle imkânsızlaşmamış olduğu gibi alacaklı olan müvekkili şirketin kısmi ifaya razı olması şartı arandığını, oysa ki davalının vadesi gelmiş olan borcunun karşılığında müvekkili şirket ediminin tamamını ifa ettiğini, kısmi ifaya rızası olmadığını, ayrıca sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut bulunan şartlar önemli ölçüde değişmişse artık taraflar sözleşme ile bağlı olmaması gerektiğini, buna, beklenmeyen hâl şartı ilkesi adı verildiğini, sözleşmelerin yapıldığı zamandaki durumların değişmemesi örtülü şartıyla yapıldığı varsayılacağını, anca sözleşmenin yapıldığı zamandaki şartların önemli ölçüde değişmesi hâlinde sözleşmeye bağlı kalmayı beklemek adil sonuçlar doğurmayacağı gibi Türk Medeni Kanunu m.2 uyarınca dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil edeceğini, Türk Borçlar Kanunu’nda beklenmeyen hal şartı, “aşırı ifa güçlüğü” başlıklı 138.maddede düzenlenmiş olduğunu, bu maddeye göre, sözleşmenin kurulmasından sonra, sözleşmenin uyarlanabilmesi
için olağanüstü bir durumun gerçekleşmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarında da sözleşmenin uyarlanması ya da sözleşmeden önülmesi için sonradan ortaya çıkan durum değişikliklerinin olağanüstü nitelikte olması gerektiği ifade edildiğini, özellikle değişen koşulların olağanüstü olmasının yanı sıra, objektif nitelikte de olması önem arz ettiğini, toplumun tamamını etkileyen olaylar siyasi veya doğal nedenler, savaş, ekonomik kriz ve para değerinin düşmesi, salgın ve bulaşıcı hastalıklar, ani işsizlik, genel açlık, borsa fiyatlarının alt üst olması, ülke ekonomisine etki eden büyük bankaların iflas etmesi, yeni vergilerin yürürlüğe girmesi, ithalat veya ihracat yasağı gibi sebepler bu olaylara örnek gösterilebileceğini, değişen hâl ve koşullar sebebiyle tarafların yüklendikleri edimler arasındaki denge, aşırı ve açık biçimde bozulmuşsa edimlerin dengelenmesi ve adil çözüme ulaşılması ayrıca TMK m.2 kapsamında dürüstlük ilkesinin de gereği
olduğunu, sözleşmenin uyarlanabilmesi için aranan bir diğer şart, sonradan ortaya çıkan olağanüstü durumun sözleşmenin kurulması anında öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenemeyen bir durum teşkil etmesi olduğunu ki Covid-19 salgını da bu şartı kapsadığını, taraflardan birinin ekonomik durumunun iyi olması değişen durum karşısında ortaya çıkan riski üstlenmesini gerektirmeyeceğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesince belirtilen şartlardan biri de sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguların kendisinden ifanın istenmesinin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde borçlu aleyhine değişmiş olduğunu, diğer bir ifade ile meydana çıkan durum değişikliğinin öyle bir boyuta ulaşması gerekir ki aksini iddia etmek dürüstlük kuralına aykırı düştüğünü, bu hâlde edimler arasındaki dengesizliğin sonucu olarak dürüstlük kuralınca ifanın beklenememesi yeterli olduğunu, Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin 6. Maddesinde davalının vadesi gelmiş borçlarını ödenmediği takdirde müvekkili sözleşmeyi feshetme hakkı ve yasal yollara başvurma hakkı bulunduğunu ve abonenin uğrayacağı zararlardan sorumlu tutulamayacağını, Sözleşmenin 7. Maddesinde nevi ne olursa olsun müvekkili davalıdan alınan teminat mektubunu nakde çevirebileceğini ve borcun kapanmaması durumunda kalan borcu için hukuki yollardan tahsiline gidebileceğini, yine sözleşmenin 8. Maddesinde ilgili madde gereği davalının vadesi gelmiş borçlarını ödenmediği takdirde müvekkili davalıya yedi gün süre verdiğini ve akabinde temerrüde düşen davalı ile arasında akdedilmiş olan sözleşmeyi yine sözleşme hükmüne dayalı olarak davalının kusurundan kaynaklı olarak fesin etmek zorunda kalınmış olduğunu, davalının doğmuş ve doğacak borçlarını ödemeyeceğini, ancak elektrik alımına devam etme talebi kabul edilemeyecek olmasına rağmen, müvekkili şirket sözleşmenin ayakta kalabilmesi adına üst yönetim kapsamında telefonla, yüz yüze ve ayrıca yazılı olarak defalarca teklifler sunduğunu, ancak davalının haksız ve kötü niyetli şekilde anlaşmaya yanaşmadığını ve gelinen noktaya planlı olarak adım adım gelinmesine yol açtığını, müvekkili şirketi zarara uğrattığını, borçlarını ödemediğini ve başlatılan icra takibine kötü niyetli şekilde itiraz ederek huzurdaki bu davanın ikame edilmesine sebep olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği, borç ödeme temerrüdüne düşülmesi durumunda fesih ve portföyden çıkarma söz konusu olduğunu, davalı şirketin temerrüde düştüğünü, Sözleşme hükümlerine uygun davranmak basireti tacirin yükümlülüklerinin en başında gelmesine karşın, kötü niyetli davalının sözleşmenin feshine sebep olarak müvekkilini zarara uğratmış olduğunu, Mart ve Nisan 2020 faturalarını ödemeyen ve ihtaren temerrüde düşen davalının müvekkiline …. Noterliği aracılığıyla 08.06.2020 tarihinde ihtarname gönderdiğini, işbu ihtarnamede Mart ve Nisan ayı faturalarının incelendiğini ve teminat mektubu miktarı düşüldükten sonra dahi düzenlenmiş faturalardan talep edilen tutar kadar müvekkiline borçları olduğunun davacı tarafından kabul edilmiş olduğunu, ikrar içeren ihtarname ile ayrıca muhasebe mutabakatı ile de yapılmış olduğunu, davalı, hem noter aracığıyla hem de muhasebe mutabakatı yoluyla kendiliğinden ikrarda bulunduğu borcuna karşı müvekkili şirketin başlattığı icra takibine sebepsiz yere itiraz ederek süreci kötü niyetle uzatmış olduğunu, celbi mahkemeden talep edilen icra dosyası başlatıldığında şirket muhasebesi finans birimiyle görüştüklerini uygun görülürse ödeneceğini yoksa vakit kazanmak için borca itiraz edileceğinin müvekkili şirkete bildirildiği, sözleşme hükmü, hukuk ve yasa tanımayan kötü niyetli borçlunun usulsüz itirazı ile durdurulan takibin devamı için Mahkemeye başvurma zorunluluğu hâsıl olduğu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; Borçlunun …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın; 46.770,58 TL alacağa ilişkin …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili davada; …. İcra Dairesi’nin MTS (Merkezi Takip Sistemi) … E sayılı dosyası, … tarafından düzenlenen fatura, ihtarnameler, 05/12/2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi, mail yazışmaları, kep yazışmaları, banka dekontları, hukuki görüş, tanık, keşif, yemin, isticvap ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
…. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … Elektrik Toptan Satış İthalat Ve İhracat A.Ş. borçlu …Ticaret A.Ş. olduğu, 45.955,19 TL fatura bakiye alacağı ile 815,39 TL işlemiş faiz toplamı 46.770,58 TL alacak için 07.07.2020 tarihinde takibe girişildiği, davalı/ borçluya usulüne uygun tebligatın yapıldığı borçlunun süresi içerisinde borca, ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, 16/01/2022 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; Davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı yandan Nisan 2020 ayı faturasının ödenmemiş kısmı
nedeniyle takip tarihi itibariyle 45.955,19 TL alacaklı gözüktüğü, davalının bu tutar üzerinden başlatılan
takibe itirazının iptali ile takibin devamı hususu Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu,
30/10/2022 Tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; İşbu alacağa itirazın iptali davasına konu alacak mevzuata ve tarafların iradesine uygun olarak hazırlanıp imzalandığı tespit olunan 05.12.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nden doğan bir alacak olduğu; alacağa ilişkin lemerrüdün oluştuğu ve cezai şart talep etme hakkının doğduğu; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı yandan Nisanı 2020 ayı faturasının ödenmemiş kısmı nedeniyle takip tarihi itibariyle 45.955,19 TL alacaklı gözüktüğü, davalının bu tutar üzerinden başlatılan takibe itirazının iptali ile takibin devamı hususu sayın mahkemenin takdirlerinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, tarafların defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki hukuki ihtilafın davacı yanın, 07.07.2020 tarihinde davalı borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası 46.770,58 TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanların takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunduğu,
Taraflar arasında 05.12.2019 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesinin bağıtlandığı, davalı tarafca sözleşme ile edinilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, fatura edilen ödemelerin vadesi geçtiği halde ödenmemesi, vadesi geçen faturalara ilişkin ihtarname ile yeniden süre verilmesine rağmen ödeme yapılmaması, mücbir sebepten önce doğmuş alacaklar için mücbir sebep klozunun ileri sürülmesi, mücbir sebep yarlığı sebebiyle sözleşmeden doğan borcun ifa edilememesi durumunda karşilık yükümlülüğün ifasınım beklenmesi sebebiyle davacı yanım 08.05.2020 tarihli sözleşmenin tek taraflı feshinin içerir iradesinin mevzuat hükümlerine ve taraflar arasındaki satış sözleşmesine uygun olduğu,
İşbu alacağa itirazın iptali davasına konu alacak mevzuata ve tarafların iradesine uygun olarak hazırlanıp imzalandığı tespit olunan 05.12.2019 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nden doğan bir alacak olduğu, alacağa ilişkin temerrüdün oluştuğu ve cezai şart talep etme hakkının doğduğu; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı yandan Nisanı 2020 ayı faturasının ödenmemiş kısmı nedeniyle takip tarihi itibariyle 45.955,19 TL alacaklı olduğu hususunun tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 45.955,19-TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, takibin 45.955,19-TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki talep gibi DEVAMINA,
2-Alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı 9.191,038‬-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 3.139,19 -TL harçtan peşin alınan 54,40 -TL, mahsubu ile bakiye 3.084,79 -TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 -TL başvurma harcı, 54,40 -TL peşin harç, 7,80 -TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,60-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan 222,00 -TL davetiye gideri 1.800,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.022,00-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre 1.981,56-TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 -TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 815,39 -TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-)-Karar kesinleştiğinde davacının gider avansından artan bakiyesinin talep halinde iadesine
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır