Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/672 E. 2021/540 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

…C. İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/672 Esas
KARAR NO :2021/540

DAVA:Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/12/2020
KARAR TARİHİ:06/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili …’a karşı halihazırda 17/07/2018’de açılmış …. İcra Dairesi’nde … Esas Sayılı dosya ile devam eden bir icra dosyası bulunduğunu, bu icra dosyası kapsamında 12/11/2018’den beri müvekkilinin maaşına haciz uygulandığını, dosya ödeme emrinde dosyanın dayanağı, “(Kredi kartı borcu) …. İcra-… Esas dosyalarından kaynaklanan alacağın takipte ve tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsili talebidir.” şeklinde yazıldığını, müvekkili …’ın, 2003 yılında kimliğinin çalınarak bazı bankacılık ve telefon işlemlerinde kullanıldığını, adına kredi çekildiğini, kredi kartı çıkarıldığını, telefon hattı açıldığını ve o dönemde bu konuda şikayette bulunduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 28/01/2004 suç tarihli … soruşturma numaralı dosyasına ulaşıldığını, bu dosyada, müvekkilinin şüpheli olarak görünmekte iken şikayetçi …A.Ş.’ olduğunu, yapılan soruşturma sonucunda gerçek şüpheli şahısların ortaya çıkarılamadığı, fakat müvekkilinin suçlu olmadığının da anlaşıldığını, bu nedenle müvekkili hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 31/12/2008 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca… soruşturma numaralı dosya kapsamında yine müvekkilinin kimliği kullanılarak …’tan kredi çekilmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı iddiasıyla 05/08/2010 tarihinde müvekkilinin ifade verdiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’na … tarafından yapılan şikayette, … adına bankalarına yapılan başvurunun sahte olduğunun anlaşıldığı açıkça belirtilmiş olup müvekkilinin konu ile ilgili suçlanmamış ve banka tarafından işlemin sahteliğinin anlaşılmış olduğunu, müvekkilin 2004 yılında kimliğinin kullanılarak birçok bankadan kredi çekildiğini, müvekkiliinn kendisinin de, o dönem hangi bankalardan, ne kadar kredi çekildiğini tespit edemediğini, müvekkilinin bu konudaki şikayetininde mevcut olduğunu, müvekkilin şikayetinde hiçbir bankadan kredi çekmediğini ve kredi borcunun olmadığını açıkça söylediğini, müvekkiline şu anda maaş haczi uygulanan …. İcra Dairesi’nde … E. Sayılı dosyasının dayanağı olarak, takip talebi ve ödeme emrinde yazılan “(Kredi kartı borcu) …. İcra-… Esas dosyalarından kaynaklanan alacağın takipte ve tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsili talebidir.” ibaresinden de anlaşılacağı gibi takibin dayanağı 2004 tarihli bir kredi borcu olduğu, dolayısıyla dayanak olarak gösterilen bu borcun da müvekkiline ait olmayıp, müvekkili adına çekilen kredilerden biri olduğunun aşikar olduğunu beyanla müvekkiline maaş haczi uygulanan …. İcra Dairesi’nde … E. Sayılı dosyanın hukuki dayanağının olmaması nedeniyle; icra takibinin dava bitimine kadar durdurulmasına, işbu aşamada gecikmesinde sakınca olan bir hal bulunması sebebiyle dosyaya ihtiyati tedbir konulmasına, mahkemece gerekli görüldüğü halde teminat yatırılarak dosyaya yapılan ödemelerin karşı tarafa ödenmemesine, müvekkilinin borcunun olmadığının tespit edilmesine, takip sonrası maaşına haciz konmasıyla kendisinden haksız şekilde alınan para miktarının ve kötü niyet tazminatının uygulanan faiz oranıyla müvekkiline geri ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;… Bankası A.Ş.’nin borçludan olan kredi alacaklarını alacak temlik sözleşmesi gereğince müvekkili … A. Ş.’ye devir ve temlik edildiğini, … A.Ş.’nin borçludan olan kredi alacaklarını alacak temlik sözleşmesi gereğince müvekkili …A. Ş.’ye devir ve temlik edildiğini, …A.Ş.’nin, 10.06.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile … …A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatışı altında birleştiğini, … A.Ş.,’nin 17/03/2017 tarihli karar ile … A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiğini, … A.Ş.’nin 25.06.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile … A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiğini, davacı ile temlik eden banka arasında imzalanan kredi sözleşmelerine istinaden davacı/borçluya kredi kartı kullandırılmış olup davacının borçlu olmadığına ilişkin iddialarının kötü niyetli olduğunu, temlik eden … Bankası A.Ş. ile davacı/borçlu arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden davacıya kredi kartı kullandırıldığını, başvuru formunda görüleceği üzere kimlik bilgileri davacı/borçluya ait olup davacının kimlik belgesinin başkası tarafından temlik eden bankaya ibraz edilmesi de düşünülemeyeceğini, huzurdaki davada istirdadın koşullarının oluşmadığını, davacının istirdat talebinin reddi gerektiğini, temlik eden bankanın, üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini beyanla davacının haksız tedbir talebinin ve davanın reddini, davacı/borçlu aleyhinde %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…..göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.

28/05/2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73.maddesine göre, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, Tüketici Mahkemeleri görevlidir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/850 Es. ve 2020/705 K. sayılı ilamında “…. Somut olayda uyuşmazlığın davacının adına açılan şahsi hesaptan doğduğu gözetildiğinde mevduat sözleşmesinin de bir tüketici işlemi olduğu tartışmadan uzaktır. Davacının şahsi hesabını mesleki işler için kullanabileceği varsayımı ile mahkemenin görevi belirlenemeyeceğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemesi görevli bulunmaktadır. …” yönünde karar verrilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın davacının adına açılan şahsi hesaptan doğduğu gözetildiğinde yukarıda belirtilen İstinaf kararında da değinildiği üzere mevduat sözleşmesinin de bir tüketici işlemi olduğu tartışmadan uzak olacağından iş bu davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili … Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ … TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸