Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/653 E. 2023/222 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/653 Esas
KARAR NO :2023/222

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/11/2020
KARAR TARİHİ:15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili 2020/653 esas sayılı dosyada sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında tanzim olan sözleşme uyarınca müvekkil, davalıların bayilik faaliyetlerini yürüttüğünü. Müvekkilinin, ağır sözleşme şartları altında üzerine düşen yükümlülüklere uygun hareket ederek edimlerini ifa ederken davalı bilgisi ve onayı ile dava dışı … A.Ş.’ne hat açılışı yapıldığını. Ancak bu hatların hizmeti davalılar tarafından verilecekken altyapı eksikliği nedeniyle hatlar davalılarca aktif hale getirilediğini, müşteriye hizmet sunulamadığını, Buna rağmen hizmet bedeli yine davalılarca müşteriden talep edildiğini ve şikayete sebebiyet verdiğini. Şikayet üzerine davalıların kendi içinde başlattığı iç denetim sonucunda olayda kusuru olmayan davacı müvekkil kusurlu görüldüğünü. Haksız kusur atfı ile davalı şirket yetkilisi Mesut Sarıoğlu’nun mailinde; “müşteriye yansıtılan ve ödenmeyen haksız faturanın ceza bedeli olarak bayi/müvekkile yansıtılması ve kabulü halinde bayilik sisteminin devam edeceği” kendisine bildirildiği. Diğer yandan denetim esnasında ise müvekkil bayinin sistemi davalı tarafça geçici olarak kapandığını zaten iflasın eşiğine gelen taraf kendisine sunulan bu şartı kabul etmek zorunda kaldığını …’a sunulamayan hizmet nedeniyle müvekkile atfedilebilecek hiçbir kusur bulunmadığı bayiliğinin devam edebilmesinin şartı olarak müşteri adına tanzim olan ve haliyle ödenmeyen fatura bedelleri müvekkil hakkedişlerinden mahsup edildiğini. Mahsup ile tahsil edilen haksız ceza bedellerinin şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalılardan tahsili ile müvekkile iadesi gerektiğini, davalı şirketler tarafından mütemadiyen DAS sisteminde ”İşlem Yapılan Müşteriye Ait Evraklar Bulunamadığı” gerekçe gösterilerek, müvekkil şirket tarafından satış yapılan işlemlere ait prim tutarları ödendiği ve müşteri şikayetleri sonucu oluşan ceza tutarları herhangi bir araştırma gerek görülmeden müvekkil şirkete yansıtıldığı. Ancak DAS sistemlerinde ki raporlama sisteminin hatalı olduğu taraflarca bilindiği gibi davalılar defalarca uyarılarak bilgi verildiği kapatma ve bayilik iptali gibi tehditler ile itirazlar dikkate alınmadığını, bu sebeplerle yine mahsup yolu ile müvekkilden tahsil edilen haksız ceza bedellerin şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalılardan tahsili ile müvekkile iadesi gerektiğini, Bayi müvekkil, tek kazancı olan hakkedişlerinden belirtildiği şekilde haksız işlem ve yaptırımlar ile cezaların mahsup edilmesi sonucu işletmesini devam ettiremez hale geldiğini bu defada sözleşmesi davalılarca haksız olarak feshedildiğini Davalıların kendi kusurları nedeni ile bayiliği iptal edilen müvekkilin, haksız fesih nedeniyle doğan zararları nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL’nin iş bu dava ile davalılardan talep edilmesi gerektiğini tüm bu haksız eylem ve işlemler ile müvekkilin mahvına sebep olan davalılar prim alacaklarından mahsup ettiği haksız zarar tazminine rağmen fesih sonrası da aynı kötü niyet ile halen ne olduğu anlaşılmayan zararlarının giderilmediği gerekçesi ile müvekkile ait teminat mektubunu da nakde çevirdiğini Öncelikle sözleşme davalı tarafça feshedildiğine göre bu sözleşmeye dayanak verilen mektubun nakde çevrilmesi mümkün olmadığını, Fesih ile mektubun iadesi gerekirken kabul etmemekle bir zararı olan karşı tarafların bunu mektup ile tazmin etmesi mümkün olmadığı. Kaldı ki tüm bu zararlar müvekkil hakkedişlerinden mahsup edilerek tahsil edildiğinden davalılar sebepsiz zenginleştiğini. Açıklanan nedenler ile 100.000,00 TL teminat mektubu bedelinin de davalılardan tahsili ile iadesi gerektiğini beyan ve dava etmiştir.
Davalılar vekili 2020/653 esas sayılı dosyada sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetli; Müvekkil şirket … A.Ş. (“…”), ile davacı bayi … SAN. TİC. LTD. ŞTİ. arasında 01.06.2012 tarihinde Kobi Satış Kanalı Sözleşmesi (“Sözleşme”) imzalanmış ve davacı 13301 bayi koduyla KSK olarak faaliyete başladığını, Sözleşme kapsamında, müvekkil şirket tarafından davacı bayiye müvekkil şirket abonelik işlemlerinin kurulması ve bu işlemlere aracılık edilmesi hakkı ile Sözleşme kapsamında yapılması öngörülen diğer faaliyetlerde bulunma hakkı verildiğini, Davacının Müvekkil şirketler ile 01.06.2012 tarihinde imzalamış olduğu Sözleşme; davacı bayi tarafından müvekkil şirkete gönderilen … Kurumsal Bayi İptal Formu üzerine müvekkil şirket tarafından Beşiktaş 6. Noterliği aracılığıyla keşide edilen 16.01.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davacı bayinin sözleşmesini iptal talebi ve bayinin pasif olduğunun tespit edilmesi üzerine Sözleşme’nin 26.2. maddesi; “…, 7 (yedi) gün önceden, KSK ise 1 (bir) ay önceden noter kanalı ile ihbarda bulunmak koşulu ile işbu SÖZLEŞME’yi her zaman sona erdirebilir” hükmü uyarınca, ihtarnamenin tebliğini izleyen yedinci günün sonunda feshedildiğini, Davacı taraf ise, 25.11.2020 tarihli dava dilekçesiyle yapılan feshin haksız fesih olduğundan bahisle huzurdaki davayı ikame ettiğini. Davacı tarafından 25.11.2020 tarihli dava dilekçesi ile huzurdaki dava her ne kadar müvekkil şirketler …., … A.Ş. ve … AŞ’ye karşı ikame edilmiş olsa da, davacı bayi ile yapılan Sözleşme hükümleri incelendiğinde, taraflar arasındaki Sözleşme’nin davacı ile müvekkil şirket … A.Ş. arasında imzalandığını, müvekkil şirketler … A.Ş. ve … A.Ş.’nin huzurdaki davaya konu Sözleşme’ye taraf olmadıklarının görüleceğini. Bu sebeple davacı ile herhangi bir sözleşmesel ilişki içinde bulunmayan ve ticari faaliyette de bulunmamış müvekkil şirketler, … A.Ş. ve … A.Ş. yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı taraf 25.11.2020 tarihli dava dilekçesinin sonuç kısmında “dava tarihi itibariyle talep olan miktarlarda belirlenebilir olmadığından” şeklindeki ifadesiyle; ceza bedelleri toplamı, fesih sebebiyle zarar, TTK 113/3 hükmü gereği prim alacağı ve TTK 121/4 hükmü gereği prim alacağı bakımından davasını belirsiz alacak davası şeklinde ikame ettiğini, Ancak, HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesi uyarınca, belirsiz alacak davası ancak belirli şartların sağlanması halinde açılabileceğini: “Davanın açıldığı tarihte alacağın yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğini.” Dolayısıyla davacının iddia ettiği alacak kalemleri bakımından, taleplerini tam ve kesin olarak belirleyebileceği hallerde, kanun hükmü gereği belirsiz alacak davası açamayacağını. Davacı, maddi zarar ve prim alacağı taleplerini tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğunu, İlk olarak davacı taraf ceza bedelleri toplamını talep ettiğini. Davacı tarafa uygulanan cezalar ve bu cezalara ilişkin kayıtlar taraflarca cari hesaplara eklenerek kayıt altına alındığını. Bu sebeple de davacının ceza bedelleri ile ilgili olarak talebine dair toplam talep miktarını kesin olarak belirleyememesi mümkün olmadığını. Bu sebeple de ceza bedellerine ilişkin talep bakımından davacının belirsiz alacak davası ikame etmesinde herhangi bir hukuki yararı olmadığını. Dava HMK’nun 107. Maddesine açıkça aykırı şekilde belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini. Ayrıca prim alacaklarına yönelik talep açısından da; prim sistematikleri bayilere yayınlanmakta olup, hangi işlemden ne kadar prim kazanacakları belirli olduğunu. Dolayısıyla ilgili hesaplamaya etki edecek olan tüm kalemler bayilere bildirilmekte olup, bu sebeple bayiler bu hesaplamayı yapabilecek durumda olduğunu. Bu yüzden bahse konu tazminat taleplerini de belirsiz alacak davası şeklinde talep edemeyeceğini Taraflar arasındaki KSK sözleşmesinin 25. Maddesi; “KSK’nın işbu Sözleşme’ye aykırı bir davranışı sonucunda, işbu Sözleşme’nin … tarafından feshi halinde KSK’nın 27. Maddede belirtilen 10 (on) günlük süre içerisinde doğmuş ve doğacak tüm borçları ödememesi yahut … ‘un doğrudan veya dolaylı bir zararının ortaya çıkması ya da çıkma ihtimalinin bulunması halinde teminat mektupları nakde çevrilerek irat kaydedilecektir.” müvekkil şirketler ile davacı bayi arasındaki sözleşmesel ilişkinin sona ermesinin ardından bayinin müvekkil şirketlere, taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle borcu bulunmakta olduğunu sözleşmesel ilişkinin sona erdirilmesinin ardından, davacı tarafça müvekkil şirketlere sunulan teminat mektubu taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak nakde çevrilip irat kaydedildiğini. davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2020/653 esas sayılı dosyasında dava dilekçesi ekinde sunduğu arabuluculuk son tutanağında sadece davalı … AŞ yönünden arabuluculuk son tutanağının yer aldığı görülmüş, 10/12/2020 tarihinde düzenlenen tensip zaptının 11 nolu ara kararı ile arabuluculuk son tutanağının aslı veya onaylı suretinin sunulması için kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. yönünden arabuluculuk son tutanağı sunulmamış, 2020/653 esas sayılı dosyanın 09/07/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında 2 nolu ara karar ile Davalılar … ANONİM ŞİRKETİ ve …yönünden açılan davanın 2020/653 esas sayılı dosyadan tefrikine karar verilerek tefrikle Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiştir.
Davalılar … ANONİM ŞİRKETİ ve …yönünden açılan davanın işbu dosyadan tefriki üzerine adı geçen davalılar yönünden Mahkememizin … esas sayılı dosyasında 09/07/2021 tarihinde 2021/558 karar sayılı kararı ile karar verilmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haksız feshedildiğinden bahisle haksız tahsil edildiği iddia edilen ceza bedeli, fesihten kaynaklanan zararların ve prim alacağının tahsili ile nakde çevrilen teminat mektubunun bedelinin tahsiline ilişkin alacak ve tazminat davasıdır.
Mali Müşavir… ve Nitelikli Hesaplama Uzmanı … tarafından müşterek imzalı 21/06/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; takdiri ve nitelendirmesi tamamen mahkemeye ait olmak üzere, HMK Madde 190 gereği, ispat yükü üzerinde bulunan davacı şirketin, iddia ettiği hususu somut delillere dayandırmadığı ve TTK Madde 113/3 uyarınca bir bedel talep edemeyeceği, TTK Madde 21/2; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü gereğince ödenen fatura bedellerinin davacı şirketce talebinin istenemeyeceği, Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 26.2 Maddesi gereğince Beşiktaş 6. Noterliği aracılığıyla keşide edilen 16.01.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile feshedilen sözleşmenin haklı nedenle fesih olarak değerlendirilebileceği, Dolayısıyla haklı bir sebebe dayanan fesih mevcut olduğundan, davacının TTK Madde 121/4 uyarınca zararının tazminini talep edemeyeceği, Teminat mektubunun taraflar arasındaki sözleşmeye ve teminat mektubunun hukuki niteliğine uygun olarak nakde çevrildiği ve davacı tarafından davalı tarafa bir borcun bulunmamasının ispatlanması durumunda bu zararın talep edilebileceği, Taraflar arasındaki 01.06.2012 tarihli sözleşmenin bitiş zamanının Mahkemece değerlendirilmesi halinde 25.11.2020 tarihli davanın zamanaşımı bakımından da ele alınması gerektiği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Davalı, taraflar arasındaki sözleşmenin acentelik sözleşmesi, davacı ise bayilik sözleşmesi olarak esas alınması gerektiği itirazlarında bulunmuşlardır. Davalının delil olarak sunduğu sözleşmeler ve Beşiktaş 6. Noterliğinin 16/01/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin bayilik sözleşmesi niteliğinde olduğu değerlendirilmiş, bayilik sözleşmesine ilişkin olarak, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle açılan alacak davası sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 146.maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımına tabi olup,
Davalının zamanaşımı itirazı dava ve cevap dilekçelerinde fesih tarihinin tespiti için gerekli belge bulunmadığından değerlendirilememiş, daha sonra sunulan delillerden sözleşmenin Beşiktaş 6. Noterliğinin 16/01/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile feshedildiği anlaşılmış ancak dosya kapsamında bu ihtarnamenin tebliğine ilişkin belge bulunmadığından ihtarname ile verilen 10 günlük süre eklenerek fesih tarihi tespit edilememiş, 30/11/22 tarihli duruşmada ihtarname tebliğ şerhini sunması için davalı vekiline süre verilmiş olup, davalı vekilinin 13/12/2022 tarihli beyan dilekçesi ekinde ihtarname tebliğ şerhini sunmuş olup, ihtarnameye dair tebligatın iade döndüğü görülmüş, her ne kadar ihtarname iade dönmüş ise de ihtarname tarihinden itibaren dahi 6098 sayılı TBK’nın 146.maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı anlaşılmakla davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiş, ayrıca davanın esası yönünden yapılan incelemede ise Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere taraflar arasındaki sözleşme davalı tarafça haklı olarak feshedilmiş ve teminat mektubu da usulüne uygun olarak nakde çevrilmiş olup, davalının haklı feshi ve teminat mektuplarının usulüne uygun nakde çevrilmesi nedeniyle davacının davalıdan talep edebileceği zararı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davalının zamanaşımı itirazının reddine,
2-Davanın Reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 1.793,14-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.613,24-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 16.750,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2023

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim ….
E-imzalıdır.