Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/63 E. 2023/90 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/63 Esas
KARAR NO :2023/90

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/01/2020
KARAR TARİHİ:08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket yukarıdaki adreste otomobil, alım satımı, bakım ve onarımı konularında faaliyet gösterdiklerini, davalının ise serbest avukatlık yapmakta olup kısa bir süre öncesine kadar vekil edenin avukatlığını da yaptığı, davalı yan geçmişten itibaren vekil eden şirketten sıfır veya ikinci el otomobil satın almak, kullandığı otomobilleri zaman zaman takasa vermek sureti ile başka otomobiller satın almak, satın aldığı otomobillerin muayene, bakım ve onarımlarını yaptırmak sureti ile vekil eden davacı şirketten mal ve hizmet satın aldığını, davalının bir dönem vekil eden şirketin, şirket sahibi …’in ve ortağı bulunduğu şirketlerin avukatlığını yapması nedeni ile vekil eden şirket nezdinde bir cari hesabı bulunduğu, ancak davalı’nın vekil eden şirketten satın aldığı araçlar ve hizmetlere ilişkin olan 147.862,81TL. Cari hesap borcunu ödememesi üzerine …. icra Müdürlüğü’nün … E, Sayılı dosyası ile aleyhine ilamsız bir takip başlatıldığı, davalının takibe süresi içinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, taraflarınca İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na yapılan 08/08/2019 tarihli ve … numaralı Arabuluculuk başvurusu neticesinde yapılan görüşmeler uyuşmazlıkla sonuçlandığı için İİK.md.67/2 uyarınca davalının itirazının iptaline karar verilmesi istemi ile huzurdaki davayı açtıklarını, davalının borcunun likit bir borç ve kendisi tarafından bilinebilir bir borç olduğu, icra dosyasına davalının cari hareket dökümünün ibraz edildiği, davalının vekil eden şirketten satın aldığı mal ve hizmetleri gerek satın alma sözleşmeleri ve gerekse faturaları nedeni ile gayet iyi bildiği halde kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, bu gerekçe ile davalı borçlunun İİK.md. 67/2 uyarınca hüküm altına alınacak alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava dilekçesine karşı cevaplarının ve delilerinin arzı ile, davanın reddi ve %20 den az olmamak üzere tazminatın davacıdan alınması ve her türlü harç, masraf ve ücretin davacıdan tahsil edilmesini, davayı kabul etmediklerini; gerek icra takibinde ve gerekse dava dilekçesinde davacı taraf alacaklı olduğunu iddia etmesine rağmen, somut fiillerden, hukuki durumlardan alacaklı olduğunu somut olarak ifade edemediğini, HMK ya göre dava dilekçesinde, davacı, davasının dayanaklarını somut olarak dava dilekçesinde gösterip, bu vakıaları hangi deliller ile ispat edeceğini tek tek dava dilekçesinde göstermek zorunda olduğunu, davacının, alacaklı olduğunu soyut olarak iddia ettiği, bu alacağının nelerden kaynaklandığını delilleri ile göstermek zorunda olduğu, zira, ispat külfetinin davacıya ait olduğu, oysa; delilerinin arasında somut olarak, hangi delillerin hangi vakıanın ispatına yönelik olduğunun belirtilmediği, delil listesinin soyut olduğu. delil listesinin 10. maddesinde “mali olaylarda..” tanık dinletme talebinin yasal dayanağı olmadığı, davanın değeri itibarı ile HMK hükümlerine göre tanık dinlenilemeyeceği, yasanın tanık dinlenme yasağı getirdiği, ayrıca taraflarının tanık dinlenmesine de muvafakatlarının olmadığı, takip talebinde sadece cari hesap alacağı dendiği, aralarında cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi, ticarette olmadığı, taraflarına verilmiş hizmet olmadığı gibi, mal satışı nında olmadığı.Kendilerine hiç bir borçlarının bulunmadığı, taleplerinin soyut olup, gerçek dışı sahte kayıtlar oluşturulduğunu düşündüklerini, ne dava dilekçesi ile, nede icra takibinde somut delile dayalı bir belge taraflarına tebliğ olunmadığı, alacak iddiasını tevsik yönünde sahte kayıt oluşturmaları, belge düzenlemeleri halinde, özel evrakta sahtecilikten ve dolandırıcılıktan doğacak yasal haklarını saklı tuttuklarını, davacı şirket temsilcisinin, gerek devletten ve gerekse kişilerden haksız kazanç sağlamayı yaşam şekli haline getirdiği, bu konularda mahkumiyet kararlarının mevcut olduğu, sahte kayit oluşturmaktan, başkasına iftira atmaktan, gerçek dışı beyanda bulunmaktan çekinmediği, satıp parasını aldığı aracı, bazen yalanla, bazen temsilcisi olduğu şirketleri birbirine borçlandırıp harici icra takibi yapıp kesinleştirip, aracı satıp parasını aldıkları kişinin elinden aldıklarını, en son Hakkında açılan nitelikli dolandırıcılık dosyasından mahkumiyet kararı aldığı, aracı 0 km diye sattığı, araç 2 el çıktığı, devlete gerçek dışı beyanda bulunarak vergi kaçırdığı, devletten haksız kazanç sağladığı, başkasına satıp parasını aldıkları aracı , satın alan kişinin elinden almak için hem alacaklı görünen şirketin, hem de borçlu görünen şirketin avukatı aynı avukat olduğu halde, sahte borç yaratılıp icra takibi yapıldığı, bu avukatlardan birisinin huzurdaki davada davacı avukatı olan kişi olduğu, hakkında Cumhuriyet Savcılığının işlemleri devam ettiği, noterden çekilen ihtarlara rağmen, borç olarak aldıkları paraları davacının iade etmediğini, yapılan icra takiplerine, sahte alacak yaratarak kendilerini alacaklı gibi gösterdiklerini, “Alacaklı olduğumuz için borcumuzu ödemiyoruz”, diyerek itiraz ettiklerini, bu nedenle Şirket Temsilcisi/şeriki olan … in kimlik numarası esas alınarak sabıka kaydının celp edilmesini talep ettiklerini, ister devlet, ister kişi olsun, bu kişinin(kamu yada özel yada tüzel) parasını elinden almak haksız kazanç sağlamak bu kişiler bakımından hayat şekli haline geldiği, soyut ifadeler, şikayetler ile devlet şantaj aracı olarak kullanılarak kişileri yıldırıp, korkutup ellerinden paralarını aldıklarını, Bu güne kadar 100 Jlerce (gerek vergi mahkemelerinde, gerekse tüketici mahkemelerinde ve gerekse ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerinde ) dava olduğu, birden fazla defa mahkumiyet aldığı, hep aynı şey, haksız kazanç sağlamaya yönelik hukuk dışı işlemler, açılan dava, haksız kazanç teminine yönelik kötü niyetli dava olduğu, davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; cari hesap alacağına ilişkin …. İcra dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında cari hesap tutulduğu iddia edilmişse de taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı gibi taraflar arasında evvelinde avukat-müvekkil ilişkisinin bulunduğu, davalının avukat olduğu belirtildiğinden ve ayrıca davacı şirket tacir ise de, gerçek kişi olan davalının tacir olduğuna dair bir delil dosyada bulunmadığından, davanın mutlak ve nisbi ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmakla, İstanbul BAM 37. HD 24/05/2021 tarih 2020/1940 esas 2021/801 karar sayılı ve İstanbul BAM 37. HD 25/03/2021 tarih 2020/1623 esas 2021/484 karar sayılı emsal ilamlarından da anlaşıldığı üzere uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı asilin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır