Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/599 E. 2021/353 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/599 Esas
KARAR NO : 2021/353

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2014
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Türkiye’nin dört bir yanında devlet kurumlarına ve özel işletmelere teknik destek hizmeti veren bir firma olduğunu, davalı …Bankası A.Ş, 01.06.2011 tarihli Destek Eleman Hizmet Sözleşmesini (DEHS) imzalandığını, “İşveren…Bankası, sözleşmenin 3.4. maddesinde; tahdit olmaksızın sayılan destek hizmetlerinin yerine getirildiği işverenin tüm işyerlerinde destek hizmetlerini, hizmet bedeli karşılığında” Yüklenici olan müvekkil şirkete verdiğini, Sözleşmenin 7.1 maddesine göre sözleşme 31.12.2014 tarihine kadar” yürürlükte olacağını, davalı …Bankası’na hizmet verilecek yerler, Sözleşmenin 2. maddesinde “tüm Türkiye’de işverene ait olan işyerleri” olarak belirlendiğini, buna göre davalıya verilecek hizmet için 639 eleman görevlendirildiğini, DEHS’nin 9.1. nolu maddesinde 2. Madde kapsamında öngörülen hizmetlerin ifası amacıyla görevlendirilen her bir destek hizmet personeli için davalı Müşteri’nin müvekkil davacıya ödeyeceği aylık bedel, müvekkilin müşteriye teklif ettiği hizmet organizasyon bedeli olduğunu, bu kapsamda müvekkil Firma’nın düzenleyeceği fatura bedeli sözleşmenin (1) nolu eki olan Destek Hizmet Bedeli Teklif Tablosuna göre hesaplandığını, Destek Hizmet Bedeli Teklif Tablosunun (j) bendine göre “ücret bordrosunda yer alan her bir kişi için HOB’un 32 TL/ay olacağı” (g) bendinde “hizmet bedelinin her yılsonunda önceki yıla ait (üfe+tefe/2) X 0,85 formülü ile artırılacağı” belirtildiğini, bu şartlarda sözleşme devam etmekte iken davalı keşide ettiği ihbarname ile “müvekkil şirketin 2011 Ağustos maaşları ile 2011 Temmuz SGK primlerini ödeyememe durumu olabileceğini bildirdiğini, bu bildirimden ötürü söz konusu ödemelerin kendileri tarafından yapıldığını ayrıca Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … E ve …E sayılı dosyalarından müvekkil şirket hakkında kendilerine haciz ihbarnamesi geldiği, tüm bu hususların sözleşmenin 8. maddesi ve sair ilgili maddelerine göre haklı nedenle fesih hakkı tanıdığını bu nedenlerle 01.06.2011 tarihli destek hizmet sözleşmesini 31.08.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshettiğini bildirdiğini, feshin haksız olduğunu, DEHS’in 8. maddesinin 3. fıkrasına göre “yüklenicinin katılma ve birleşmeler hariç infisahı, bu sonucu doğuran prosedürlerin başlatılması, iflası veya konkordato ilan etmesi ya da herhangi bir borcu sebebiyle benzer duruma düşmesi” fesih sebebi sayıldığını, madde metninden anlaşılacağı üzere; sadece müvekkil hakkında icra takibi yapılmış olması veya davalıya 89/1 haciz ihbarnamesi gelmesinin 8.3. nolu maddeye göre fesih hakkı doğurmayacağını, ayrıca, davalıya gönderilmiş olan haciz ihbarnamelerine konu borçlarla ilgili sulh protokolü yapıldığını ve imzalanan protokol uyarınca bu borçlar ödendiğini, ayrıca fesih ihbarnamesinin 3 ve 4. bentlerinde; müvekkil şirketin personel ücretleri ile primleri ödeyememe ihtimali olduğuna dair yaptığı bildirimi fesih sebebi saydığını, sözleşmeye göre bunun da haklı bir neden olmadığını, 13.10.2011 tarihli SGK yazısına göre; sözleşme tarihi olan 01.06.2011 ile fesih tarihi olan 31.08.2011 arası için müvekkilin Kuruma borcu bulunmadığını açık olduğunu, bu noktada ortada borç yokken fesih yoluna gidilmiş olmasının kötü niyetli olduğunu, davalı tarafın sözleşmeyi 31.08.2011 tarihi itibari ile haksız şekilde feshetmiş olmasa idi 5. madde gereği 31.12.2014 tarihine kadar sözleşme devam edeceğini, yani tam 40 ay daha toplam 639 eleman ile davalıya hizmet verileceğini, 40 ay boyunca her bir eleman başına ilk yıl için aylık 32 TL hizmet organizasyon bedelinin vekiledenine ödeneceğini, oysa davalının haksız şekilde sözleşmeyi feshetmesi ile birlikte 40 ay boyunca müvekkile ödenmesi gereken toplam … olan 817.920 TL’den müvekkili şirketin mahrum kaldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi gereğince davalıya…Bankası T.A.O Koşuyolu Şubesinin 30.05.2011 tarih ve … nolu, 1.000.000 TL bedelli kesin teminat mektubu teslim edildiğini, sözleşmenin 10. Maddesine göre mektupların sözleşmeye göre doğmuş veya doğacak borçların, sözleşmeden kaynaklanabilecek zararların, tazminatların ve sözleşmeden doğan her türlü risklerin teminatı olarak verildiğini, süresi de dolmuş olan teminat mektubunun davacıya iadesi gerektiğini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; sözleşme gereği davalı tarafa verilmiş olan … Bankası T.A.O Koşuyolu Şubesinin 30.05.2011 tarih ve …nolu, 1.000.000 TL bedelli süresi dolmuş teminat mektubunun müvekkiline iadesine, sözleşmenin haksız feshi sebebi ile uğranılan kar kaybından doğan şimdilik 50.000TL müspet zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla- öncelikle huzurdaki davada, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi aksi takdirde eksik yatırılan harcın dava dilekçesinde açıklanmış olan tutar üzerinden tamamlattırılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı firma ile müvekkil banka arasında akdedilen 01.06.2011 tarihli Destek Eleman Hizmet Sözleşmesi’nin ”Sözleşmenin Feshi” başlıklı 8. Maddesinin; 1.Fıkrası (8.1); müvekkil bankaya sözleşmeyi dilediği zaman 30 gün önceden yazılı bildirimde bulunmak koşulu ile tek taraflı olarak feshedebilme yetkisi tanındığını, bu durumda firmanın herhangi bir hak ve tazminat talebinde bulunamayacağının açıkça ifade edildiğini, 2.Fıkrasında; firmanın sözleşme uyarınca hükme bağlanan yükümlülüklerinden herhangi birini ihlal etmesi halinde, bankanın herhangi bir önel ve ihtara gerek olmaksızın sözleşmeyi derhal hüküm doğurmak üzere tek taraflı olarak feshedebileceğinin hükme bağlandığını, 3.Fıkrasında; Firmanın kendi isteğiyle olsun ya da olmasın tasfiyesi, bu sonucu doğuran hukuki sürecin başlatılması, feshi, iflası veya konkordato ilan etmesi ya da herhangi bir borcu nedeniyle benzer duruma düşmesi halinde bankanın herhangi bir önel ve ihtara gerek olmaksızın sözleşmeyi derhal hüküm doğurmak üzere tek taraflı olarak feshedebileceğinin hükme bağlandığını, müvekkili banka ile davacı firma arasında akdedilmiş olan 01.06.2011 tarihli sözleşme de Beyoğlu …Noterliği’nin 26.08.2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 31.08.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yukarıda sözü edilen sözleşme hükümleri ve ilgili yasal mevzuata istinaden feshedildiğini, işbu fesih işlemi hukuka uygun olduğunu, davacı taraf, dava dilekçesinde her ne kadar sözleşmenin 8.3 maddesine yoğunlaşıp feshe ilişkin diğer hükümleri göz ardı etmiş ise de sözleşme ile müvekkil bankaya, dilediği zaman tek taraflı olarak fesih hakkı tanınmış olduğu dikkate alındığında davacı beyanlarının mesnetsiz olduğunu, davacı firma, dava dilekçesinde sözleşme çerçevesinde davalı bankaya verilecek hizmet için 639 eleman görevlendirildiğini, haksız fesih sebebiyle sözü edilen 639 elemanın 40 ay boyunca davalıya vereceği hizmet sebebiyle elde edeceği kardan mahrum kaldığını beyan etmiş ise bu talebin ne yasal ne de sözleşmesel bir dayanağı bulunmadığını, sözleşmede, müvekkil banka hizmetine özgülenecek eleman sayısına ilişkin hiçbir hüküm bulunmadığını, davacı firmanın, haklarını ödemeksizin iş akitlerine son vermiş olduğu işçiler tarafından davacı firma ile birlikte müvekkil banka aleyhine açılmış bulunan çok sayıda işe iade ve işçilik alacakları talepli dava mevcut olduğunu, anılan davalarda verilen kararların davacı işçilerde takibe konu edilmesi üzerine davacı firma tarafından hiçbir ödeme yapılmaması sebebiyle haciz işlemine mahal vermemek adına müvekkil bankaca ödeme yapıldığını işbu ödemeler sebebiyle; sözleşme hükümleri kapsamında davacı firmadan talep ve dava hakkımızı saklı olup anılan durum kapsamında teminat mektubunun iadesi talebinin de reddi gerektiğini beyanla, huzurdaki davanın esasa girilmeksizin, dava şartı niteliğinde olan hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine, hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın reddi talebimiz yerinde görülmediği takdirde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER:
07.11.2016 tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesih edilip edilmediğinin Mahkemenin yorumuna bağlı olacağı; eğer Mahkeme Sözleşmenin 8.3 hükmünün iflas ve konkordato yanında “her hangi bir borcu nedeniyle benzer bir duruma düşmesi” ifadesinden yola çıkarak sözleşmenin amacının davacı yüklenicinin mali bakımdan güçsüz duruma düşmesi halinde davalının zarar görmesinin önlenmesi olduğunu kabul ederse, geçici de olabilecek mali sıkıntıları da nazara alabileceği, sözleşmenin çok açık olmayan hükmünün yorumunda Davacı tarafından yapdan işin mahiyetinin de önem kazanacağı, işyerinin devamı bakımından çok önemli görülen hizmetleri sunan bir firmanın çalışma düzeninin aksaması ihtimalinin hükmün amacı içine her türlü mali güçsüzlüğün gireceği yorumunu haklı kılabileceği; Aynı gerekçelerle bu sebebin güven ilişkisinin sağlıklı işleyecek biçimde ortadan kalkması ve ilişkinin devamının taraflardan birisi için çekilmez hale gelmesi olarak olağanüstü fesih hakkının kullanılmasını haklı kılan bir durum olarak görülebileceği, Mahkemenin bu noktada yorum yapabilmesinin davacının sözleşme çerçevesinde davalılara hangi alanda hizmet verdiği ile yakından ilgili olduğu, somut sözleşmenin konusuna işyerinin günlük devamı için önemli hizmetlerin girdiği yani aksamaya tahammülün olmadığı hizmetlerin girdiği, bu hizmetin verilmeyebileceği endişesi sözleşmenin olağanüstü fesih sebebi olarak değerlendirilebileceği, Dava dosyası ve davalı defterleri üzerinde yapılan mali inceleme sonucu, taraflar arasında gerek yazılı ve gerekse fiili bir ilişkinin mevcut olduğu, yukarıdaki hukuki değerlendirme ve mahkemenizce verilecek nihai karara göre, davacı talebinin kabulü halinde dava konusu kar kaybının denetime elverişli şekilde hesabı için davacının mali verilerine ihtiyaç olduğu, çünkü yerleşik Yargıtay kararlarına göre, bu hesabı yaparken, bu geliri elde etmek için katlanılan giderlerin bu tutardan düşülmesinin gerektiği, diğer yandan davalının sözleşmeyi feshinin haklı olduğuna yönelik iddialanna dayanak olarak sunduğu işçi davalarına ilişkin mahkeme kararlan ve ödeme dekontlarının rapor eki yapıldığı” mütalaa edilmiştir.
01.12.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacının, bağlı olduğu vergi dairesine vermiş olduğu 2011 yılı Kurumlar Vergisi beyannamesindeki mali veriler baz alınmak suretiyle yapılan öngörüsel hesaplama sonucu, mahrum kalacağı kar tutarının 103.007,20-TL olabileceği hesaplanmıştır” görüşü ile ek raporunu sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşmenin erken feshi nedeniyle uğranılan kar kaybının tahsili ile teminat mektubunun iadesi taleplerinden ibarettir.
Mahkememizin …-… E/K sayılı, 02/05/2018 tarihli kararıyla: ”…davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, sözleşmenin yeni feshi nedeniyle davacının neden olabileceği zararının henüz ortaya çıkmadığı ve bu nedenle teminat mektubunun iadesi şartlarının da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine…” karar verilmiştir.
Davacı vekilinin iş bu kararı istinaf etmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.7 Hukuk Dairesinin11.04.2019 tarih, 2018/3197 E – 2019/671 K sayılı ilamıyla: ”…teminat mektup bedelinin dava değeri kapsamında olduğu gözetilerek dosyanın heyete gönderilmesi gerekirken yasal düzenlemenin aksine tek hakimle görülüp karar verilmiş olması, kabul şekline göre ise, teminat mektup bedelli üzerinden Harçlar Kanununa göre gerekli harçların tamamlattırılmadan davanın görülerek esasa dair karar verilmiş olması doğru olmadığı” gerekçesiyle esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararın kaldırılmasından sonra mahkemenizce tensiben; ”…teminat mektubunun iadesi yönünden hiç harç yatırılmadığı belirtilerek eksik 17.077,00 TL harcın duruşma gününe kadar yatırılması, aksi halde Harçlar Kanunun 30. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılacağına…” karar verilmiş, harcın kesin süre içinde yatırılması ihtarını içeren tensip zaptı davacı tarafa 15/05/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, 27/06/2019 tarihli duruşmaya davacı taraf mazeret bildirerek katılmamış, mahkemece mazeretin reddine, Harçlar Kanunu 30. maddesi uyarınca harç yatırılmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, üç ay içinde dava yenilenmediğinden HMK’nın 150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili kararı istinaf etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2020/1391-184 E K sayılı ilamıyla: ”…davacının talebi 50.000,00 TL zararının tahsili ile 1.000.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iadesine ilişkin olup, toplam 1.050.000,00 TL dava değeri üzerinden harcın alınması gerekmektedir. Ancak davacı tarafça dava açılırken dava değeri 50.000,00 TL gösterilmiştir. Dairemizin önceki kararında da belirtildiği üzere teminat mektubunun iadesi talebi yönünden davacıya Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca süre verilmesi, harcın yatırılmaması halinde teminat mektubunun iadesi talebi yönünden HMK’nın 150. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir. Mahkemece Harçlar Kanunu 30. Maddesi uyarınca işlem yapılmış, davacı taraf teminat mektubunun iadesi talebi yönünden eksik harcı tamamlamamıştır. Mahkemece harçlandırılmayan teminat mektubunun iadesi talebi yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, davacının peşin harcı ikmal ettiği zararın tazmini talebi yönünden de dosyanın işlemden kaldırılması ve sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde olmamıştır…” gerekçesiyle mahkememiz kararını kaldırmıştır.
Dosya kapsamında bulunan delillere göre; davalı tarafça sözleşmenin feshi sözleşmenin 5.3. maddesine dayandırmış ise de; davacı hakkında icra takibi yapılması, 2011 Temmuz ve Ağustos aylarının maaş ve SGK primlerinin maddi sıkıntı nedeniyle ödenemeyeceğinin bildirilmiş olması, sözleşmenin 5.3 maddesinde düzenlenen “davacının iflas etmesi veya konkordato ilan etmesi veya benzeri duruma düşmesi” olarak nitelendirilemeyeceği, davacı aleyhine Kocaeli 4. İcra Müdürlüğünün 2011/5100 ve 2011/5199 sayılı dosyalarından yapılan icra takipleri nedeniyle davalıya İİK. Md. 89 uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesi de davalıya sözleşmenin 5.3 maddesine göre fesih hakkı vermeyeceği, takibe konu borçlarla ilgili davacı ile borçlular arasında sulh protokolü yapılıp borçların ödendiği ve gönderilen haciz ihbarnamelerinin fekkine karar verildiği, sözleşmenin 3.1.16 maddesinde davalı asıl işverenin davacı alt işverenin çalıştırdığı işcilerin SGK’dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda asıl işveren davalı ödeme yapmak zorunda kalırsa icra takibine gerek kalmaksızın 10 gün içinde davacı alt işveren tarafından ödeneceği, bu ödemelerin alt işverenin teminatından mahsup edileceğinin düzenlendiği, personel maaşlarının ve SGK yükümlülüklerinin ödenmemesi durumunda ne gibi işlem yapılacağının sözleşmenin 3.1.11 ve 3.1.16 maddesinde kararlaştırıldığı, 3.1.11 ve 3.1.16 maddelerinin davalıya sözleşmeyi fesih hakkı vermediği, alacağını nasıl tahsil etmesi gerektiği hususunun belirlediği, davalının incelenen ticari defterlerindeki kayıtlara göre davacı şirketin 24.10.2011 tarihi itibariyle hak edişler nedeniyle borç yada alacak bakiyesi bulunmadığı anlaşıldığından davalının, sözleşmenin 5.3 maddesine dayalı olarak sözleşmeyi fesh etmesinin haklı nedene dayanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi kök raporunda aksi sonuca ulaşılmış ise de; sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususunun münhasıran mahkememizin değerlendirmesine tabi olduğu, bilirkişi ek raporu ile davacı yanın mahrum kalacağı kar tutarının 103.007,20-TL olabileceği hesaplanmış olup, davacının talebinin ise 50.000,00 TL. olduğu anlaşıldığından taleple bağlılık ilkesi gereği kar mahrumiyetine ilişkin davanın kabulü ile 50.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, teminat mektubunun iadesi talebi yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Teminat mektubunun iadesi talebi yönünden davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-)Kar mahrumiyetine ilişkin davanın KABULÜ ile 50.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 3.415,50-TL nisbi karar harcından başlangıçta peşin alınan 853,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,60-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 853,90-TL peşin harç, 3,80-TL vekalet harcı, 2.518,50-TL bilirkişi/ teskere /davetiye gideri olmak üzere toplam 3.401,40-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-) Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-) Davacının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya / vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/04/2021

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır