Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/53 E. 2021/301 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/53 Esas
KARAR NO : 2021/301

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 29/01/2004 doğum tarihli oğlu …’yı … poliçe numarası ile grup sağlık sigortası sertifikası tahtında 01.04.2008 tarihinden itibaren davalı … A.Ş.’ye sigortaladığını, …’nın düşmesi sebebiyle baş dönmesi ve baş ağrısı şikayeti üzerine davacı oğlunu 23.03.2013 tarihinde Özel Sağlıklı Yaşam Polikliniğine götürdüğü. Poliklinikte gerekli müdahaleler yapılarak bir takım tetkikler istendiği. Davacının oğlu için istenilen tüm tetkik ve tedavileri yaptırarak ilgili işlemlerin faturalarını davalı Sigorta Şirketine gönderdiğini, Davacının usulüne uygun ve yerinde tazmin talebi davalı sigorta şirketi tarafından reddedildiği. Red nedeni, Ruh ve sinir hastalıkları, psikoterapi ve psikolog giderleri ile danışmanlık hizmetleri, tüm psikiyatrik ilaçların standart istisna olması belirtildiğini, her ne kadar müvekkil tarafından yapılan tedavinin psikolojik bir tedavi olmadığı belirtilmiş olsa da, bu husus kabul görmeyerek davacının zararının tazmin edilmediği. Davalı tarafından davacının yapılan tedavinin psikolojik bir hastalık olarak addedilmesinin sebebinin muayene için nörologa başvurulması olduğunu, ancak baş dönmesi, baş ağrısı gibi psikolojik bir hastalık ile ilgili olmayan hususlarda da nörologa gidildiğini, davalı sigorta şirketi müvekkilinin gönderdiği raporlardan tatmin olmaması sebebiyle başka bir doktordan rapor alınması talebinde bulunduğunu, bu talebin etik olmadığını ve yersiz olduğunu, müvekkilinin oğlu …’nın düşmesi üzerinde meydana gelen bir baş ağrısı söz konusu iken bu hususun büyütülerek psikolojik bir hastalık gibi gösterilmesi davalının sigorta tazminini karşılamamak için kötü niyetli davrandığım beyan ederek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyaya yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemi ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafından talep edilen hastane giderleri, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi teminatı dışında kaldığını, davacının oğlu sigortalı …’nın tetkik ve tedavisi için götürüldüğü hastane tarafından önerilen tarama testleri, psikyatrik test ve tedavilerin sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığını, bu durumun sözleşmede de açık olduğunu, Davacının oğlu …’ya tekrarlayan nöropisikiyatrik muayene ile…ve uyku … testleri yapıldığını, bu tetkiklerin hangi tanıya yönelik olarak yapıldıkları öneren hekim tarafından belirtilmediğini, herhangi bir tanıya ait olmayan tarama testlerinin kapsam dışı olduğunu, bu nedenle hem yapılan tetkiklerin niteliği itibariyle hem de belirli bir tanıya yönelik olmayan test ve tetkikler olduğu için sigorta teminatı dışında kaldığını, her ne kadar davacı tarafından, …’nın şikayetleri düşme vakası ile ilişkilendirilmek istense de; düşme olayının, davacının hastaneye Nisan 2013’te müracaatından çok önce 2012 yılında gerçekleştiği, bizzat davacı tarafından sigorta şirketine iletildiğini, ayrıca her halukarda, tetkikleri öneren hekim de nörolog değil nöropsikiyatri uzmanı bir hekim oludğunu, oysa sigorta poliçesinde psikiyatrist giderlerinin ve nöropsikiyatrik testlerin sigorta kapsamı dışında olduğunun açıkça ifade edildiğini, bu nedenle davacının tazminat taleplerinin haksız olup reddinin gerektiğini beyan etmiş, sonuç olarak, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi” isteminde bulunmuştur.
Davanın davacının oğlunun gördüğü tedavi giderlerinin sigorta kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyor iddiası ile açılmış itirazın iptali davası olduğu anlaşıldı.
Bilirkişinin düzenlediği 19.01.2016 tarihli 4 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacının Davalı Sigorta Şirketinden talep etmiş bulunduğu tedavi gideri sağlık sigortası sözleşmesi teminatındadır. Davacının Davalıdan İstanbul …İcra Müdürlüğünün …sayılı dosyasından 3.407.- TL alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.” görüşü ile raporunu sunmuştur.
Mahkememizin… esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile davalının İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptaline, takibin 3.407,00-TL üzerinden devamına karar verilmiş, Mahkememizin…esas …karar sayılı kararının, davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 17. HD’ne gönderilmiştir.
Yargıtay 17. HD 03/10/2019 tarih 2016/19099 esas 2019/8905 karar sayılı ilamında; “…Somut olayda; davacının tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketinden aralarındaki kasko sigorta poliçesine dayalı olarak talepte bulunduğu anlaşılmasına göre davanın açıldığı 14.08.2014 tarihi itibari ile tüketici davası olduğu ve tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. 6502 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 1. fıkrasına göre “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” ifadesi ile kanunun yürürlüğe girdiği 28.05.2014 tarihinden önce açılmış davaların açıldığı mahkemede yargılamasının yapılacağı, bu tarihten sonra açılan davaların ise tüketici mahkemesinde görüleceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın Tüketici Mahkemesi’ne gönderme kararı ile devri yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile Mahkememizin … esas …karar sayılı kararının bozulmasına karar vermiştir.
Yargıtay 17. HD 03/10/2019 tarih 2016/19099esas 2019/8905 karar sayılı ilamı üzerine dosya Mahkememizin … esas sırasına kaydedilmiş, Mahkememizce usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamında da belirtildiği üzere davacının tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketi ile arasında ki sağlık sigortası sözleşmesine dayanarak talepte bulunduğundan ve davanın açıldığı 10/09/2014 tarihi itibari ile tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşıldığından Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2021

Katip
¸e-imzalıdır.

Hakim
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸
“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”