Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/509 E. 2021/616 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/509 Esas
KARAR NO:2021/616

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:04/02/2020
KARAR TARİHİ:21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili alacaklının alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile borçlu hakkında icra yoluyla takip yapıldığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak takibe, diğer tüm borçlu olduğu dosyalara yaptığı haksız itirazlar gibi genel ve gerçeği yansıtmayan bir ifade ile itiraz ettiğini ve takibin durmasına yol açtığını, ancak söz konusu itirazın açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin döviz alacaklarına uygulanan faizi ile devamına, davalının aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın henüz talep edilebilir olmadığını, borcu nakleden … AŞ’nin tasfiye süresinin devam ettiğini, takip dayanağı sözleşmenin niteliği, borcu devralan müvekkili şirketin eski borçlunun alacaklıya karşı haiz olduğu itiraz ve def’ilerinin davacı tarafa karşı ileri sürülebileceğinin dikkate alındığını, davanın zamansız açılmış bir dava olduğunu, talep edilen faiz oranının yasal dayanağı olmadığını, işlemiş faiz talebinin de yasal dayanağı olmadığını, haksız, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ve zamansız ikame olunan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
İş bu dava öncelikle … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilmiştir.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/492 Esas ve 2020/524 Karar sayılı ilamında “… Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının tacir olmadığı da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme; asliye ticaret mahkemesi değil, 6100 Sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2630 Esas, 2019/328 Karar sayılı, 21.3.2019 tarihli ilamı; Yargıtay 11.HD’nin 2015/14950 Esas, 2016/3539 Karar; 2017/1069 Esas, 2018/5194 Karar ve Yargıtay 13.HD’sinin 2015/15096 Esas, 2017/2181; 2017/8010 Esas, 2017/9945 Karar; 2015/39733 Esas, 2018/4765 Karar sayılı ilamları) ” yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-2630 Esas ve 2019/328 Karar sayılı ilamında “.. davacılar ile davalı şirket arasında 18.01.2011 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacılara her ay 150 Euro olmak üzere toplam 7.669,38 Euro ödeme yapmayı taahhüt ettiği, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacılar tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin takibe itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacılar anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı …. Mad. İç ve Dış Tic. A.Ş. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. ” yönünde karar verilmiştir.
Somut olayda yukarıda belirtilen Hukuk Genel Kurulu ve İstinaf kararında da değinildiği üzere davacın temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada taraf olmayıp eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacının tacir olmadığı da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme; asliye ticaret mahkemesi değil, 6100 Sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olup mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılarak dava şartı olan görev hususunda, yapılan inceleme sonucunda, karşı görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-)Karar kesinleştiğinde, mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın ilgili İstinaf Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzünde, davalı/vekilinin yokluğunda; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …

Hakim …