Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2021/169 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/460 Esas
KARAR NO : 2021/169
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/09/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından … nolu 19/01/2018-2019 tarihli kasko sigorta poliçesi ile korumalı, sigortalısı … San tic. Ltd. Şti‘ne ait sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, 08.08.2018 tarihinde İstanbul Eyüp Kuzey Marmara Oto yolu Kuzey Yol Edirne yönü seyir halinde iken 8. Viyadük çıkışında, yağmurla yolda biriken su birikintisine girmesi ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun solundaki orta bariyere aracın sol ön ve tekerleği ile çarparak durması sonucu hasar meydana geldiğini, hadise mahallinde tutulan trafik zaptı ve tespit tutanağında davalının sorumluluğunda olan yolda, havanın yağışlı olmasından dolayı ve yolun bakımının ve onarımının yapılmamış olması, yolun bu kesiminde su birikintisinin oluşmaması için önlem almadığı dolayısıyla kaza ve hasarın meydana geldiğinin tespit edildiğini, sigortalıları sürücüsünün de KTK. 52/1-b m. gereği tali %25 kusurlu olduğunu, davalı yüklenici firmanın asli oranında kusurlu olduğunu, çünkü 3996 sayılı kanun uyarınca Karayolları Genel Müdürlüğü ile arasında imzalanan Yap işlet devret Sözleşmesi gereği, yolun yapım ve işletilmesi, bakımı onarımı….. davalıya ait olduğunu, sözleşmenin 29.2 sorumluluk maddesinin 1 nolu bendi gereği de işletme süresindeki 3. kşilerin zararlarından sorumlu bulunduğunu, söz konusu hadisede oluşan hasarı gidermek için sigortalılarına, yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda araç pert-zayi olduğunu, tespit edilen rayiç bedel olan 170.000 TL’nin EFT/HAVALE ile sigortalılarına 27/09/2018 tarihinde bankadan hasar tazminatı ödendiğini, sigortalılarından hasar ile ilgili ibra ve temlik belgesi, mutabakatname alındığını, bu tazminat-pert bedelinden aracın noterden satışı sonucu alınan 85.000,00 TL sovtaj bedeli düşüldüğünde, kalan bakiye, 85.000,00 miktar üzerinden davalının asli %75 kusur oranına isabet eden 63.750,00 TL. den sorumlu bulunduğunu beyanla 63.750,00 TL. tazminatın, sigortalıya ödeme tarihi olan 27.09.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, masraf ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Söz konusu davanın muhatabı müvekkili şirket olmaması sebebiyle huzurdaki haksız davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket’in herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkil şirketin, … A.Ş.’nin Karayolları Genel Müdürlüğü imzaladığı İşletme Protokolü çerçevesinde, 6001 sayılı Kanunu’nun 30/5 maddesi uyarınca, görevli şirket sıfatına haiz olduğunu, müvekkili şirketin almış olduğu bu yetkiyi … A.Ş.’ye bıraktığını, dolayısı ile davacının hiçbir iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurdaki davanın davalısı olan müvekkil şirketin davacıya veya sigortalısına karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu bakımından görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olup, huzurdaki davanın görevsizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğundan, talep edilme niteliğine haiz olmadığını, uyuşmazlığa neden olan 08.08.2018 tarihli trafik kazasının sürücü Mehmet Erçevik’in kendi dikkatsizliği ve kusuru ile meydana geldiğini dolayısıyla sürücünün yağmurlu hava koşullarını dikkate almaksızın, yüksek hızla aracı kullanmış olup, trafik kazasına kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, bununla birlikte dava dilekçesinin ekinde sunulan kaza tutanağında davacı tarafın sigortalısı sürücüsüne 50% kusur atfedildiğini, kabul anlamına gelmemek ile beraber ekspertiz raporunun kabul edilemez ve davacı tarafından tespit edilen kusur oranının kaza tutanağı ile çelişmekte olup, gerçeği yansıtmadığını beyanla mesnetsiz davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, sayın mahkemece aksi kanaatte olunması halinde esasa ilişkin gerekçeleri ve delilleri dikkate alınarak esastan reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Rücuen tazminat davasıdır.
Mahkememiz tarafından … Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakalı aracın ruhsat bilgilerinin Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup … Trafik Tescil Şube Müdürlüğü tarafından Mahkememize gönderilen ruhsat bilgilerinin incelenmesinden … plakalı aracın kullanım amacının hususu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan kasko poliçesinin incelenmesinden … plakalı aracın kullanım amacının hususu olduğu tespit edilmiştir.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2018/… Es. Ve 2019/… K. Sayılı ilamında “… davacı … vekili kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanarak işbu davayı açmıştır. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, halefiyete dayandığından mutlak ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigorta şirketi, sigortalının sahip olduğu haktan fazlasına sahip değildir. Dava dışı sigortalı … ‘e ait araç hususi otomobil olup ticari nitelikteki araçlardan değildir. Dava haksız fiile dayanılarak açılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durum karşısında, görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleri davaya bakmakla görevlidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2014 tarih ve 2014/19739 E. 2014/16457 K. sayılı emsal kararı da bu doğrultudadır.” yönünde karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2018/1191 Es. Ve 2018/765 K. Sayılı ilamında “… iş bu itirazın iptali davası kasko sigorta poliçesinin tarafları arasında değil; haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanan dava niteliğinde olup, kasko sigorta poliçesi ile sigortalanmış araç da hususi otomobildir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı … olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”yönünde karar verilmiştir.
Somut olayda davacı … vekili kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanarak işbu davayı açmıştır. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, halefiyete dayandığından mutlak ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigorta şirketi, sigortalının sahip olduğu haktan fazlasına sahip değildir. Dava dışı sigortalı … … San Tic. Ltd. Şti‘ne ait araç hususi otomobil olup ticari nitelikteki araçlardan değildir. Dava dışı sigortalı ile davalı her ne kadar tacir iseler de dava konusu uyuşmazlık ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmamıştır.Dava haksız fiile dayanılarak açılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple iş bu dava mutlak ve gerekse nispi ticari nitelikte bir dava değildir. Yukarıda belirtilen istinaf kararlarında da açıklandığı üzere davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
HMK 140/5. Madde kapsamında; yan vekillerine daha evvel dilekçeleriyle dayanıp ibraz etmedikleri yada getirilmeyen delilleri varsa, ibraz etmek ve ilgili yerlere teskere yazdırmak üzere iki hafta kesin süre verilmesine, kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtarına (ihtarat yapıldı)
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2021

Katip …

Hakim …