Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/45 E. 2021/302 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/45 Esas
KARAR NO:2021/302

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin tekstil ürünleri üretim ve satışı ile iştigal ettiğini, yaptığı ticaret kapsamında dava dışı … … Şti, ye sattığı ürünler karşılığında davalı bankanın … Şubesine ait 30.01.2008 keşide tarihli, 12.950,00TL bedelli … isimli şahsın keşidecisi olduğu çeki aldığını, çekin ibrazında karşılığının bulunmadığını ve sahte belgelerle alındığını öğrendiklerini, bu çeki … İcra Müdürlüğünün … Sayılı dosyasıyla işleme koyduklarını ancak çek bedelini tahsil edemediklerini, davalı bankanın 3167 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince çek karnesi verilerek kişinin ekonomik ve sosyal durumu da dahil olmak üzere sunmuş olduğu tüm belgeleri itina ile incelemesi gerektiğini, davalının çek karnesi verirken yeterli özeni ve araştırmayı yapmaması nedeniyle sahte belgelere dayalı müracaatı kabul ederek çek karnesi vererek müvekkilinin uğradığı zarardan BK’nun 44 ve 20.maddeleri uyarınca müterafik sorumlu olduğunu belirterek, 12.950,00-TL’nin çekin karşılıksız çıktığı 28.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ün müvekkili bankanın … Şubesi ile Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, ve bu sözleşme uyarınca açılan 161 nolu hesap üzerinden tüketici düzenlenen … seri numaralı nüfus cüzdan fotokopisi, … 4.Noterliğinin 14 Mayıs 2007 tarih, … yevmiye sayılı imza beyannamesi ile hesap açılışı yapıldığını ve bu suretle kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödemeleri ve çeklerin karşılıksız çıkması sonucu müvekkili bankanın … Şubesince yapılan araştırmalar sonucu aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka …’e ulaşıldığını ve hesap açan şahısla aynı kişi olup olmadığı konusunda şüpheye düşüldüğünü, hesap açılırken kullanılan ve … Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen … seri numaralı nüfus cüzdanındaki kimlik bilgilerinin sonradan ulaşılan … seri numaralı kimlik bilgileri ile aynı olduğunu, aynı kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle sahte nüfus cüzdanı düzenlenmiş olması nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkili bankaya hesap açılırken ihraz edilen nüfus cüzdanının sahte olup olmadığının anlaşılmasının mümkün olmadığını, sahtecilik şüphesi ortaya çıkınca müvekkili bankanın gerekli tüm özeni göstererek hem suç duyurusunda bulunduğunu, hem de anılan şahsa tahsis edilen çek yapraklarının kullanılmasını engellemek ve ticari iş sonucu ele geçen çek yaprağı olması halinde daha fazla mağduriyete yol açmamasını teminen hesap üzerine çalıntı blokesi işlediğini, resmi kurumlardan alınan evraklarla işlem yapan müvekkili bankanın sorumlu tutulmasının hukuk mantığına, hayatın doğal akışına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 3167 Sayılı Yasanın 2.maddesindeki düzenlemeyle bankalara kusursuz sorumluluk yüklenmediğini, 3167 Sayılı Yasa uyarınca sorumluluğun kusur esasına dayandığını, somut olayda müvekkili bankaya kusur atfedilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Dava, sahte kimlik bilgileriyle çek hesabı açılması nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tahsili istemine ilişkindir.
18/08/2010 tarihinde alınan bilirkişi raporunda özetle; Hesabın sahte düzenlenmiş Nüfus Cüzdanı ile açılmasında davalı bankaya atfedilebilecek bir kusur mevcut değil ise, dosyaya sunulan vergi levhasına göre, yeni açılmış bir işyerine, ticaret hacmini gösterir bir hesap özeti temin edilebileceğini, hesap sahibi satışlarında açılışa göre önemli bir artış olup olmadığını, başka bir deşiyle çek karnesi isteyen …’ün mali ve ekonomik durumunu araştırmakta yeterli özeni göstermediğinden davalı bankanın kusurlu olduğunu, davacının da bir tacir olması çeki alırken keşidecinin mali ve ekonomik durumu hakkında bilgi edinmeden mal satmaması gerektiğinden, davacının da dava konusu zararın oluşumunda kusurlu davrandığının anlaşıldığını, tarafların müterafik kusurlu olduğunu, kusur nispetlerinin bankanın güven kurumu olması ve hükümetten izin alınarak meslek icra eden kurumlardan olması karşısında %60 banka, %40 davacının kusurlu olduğunu, davacının … … Şti’nin davalı …Ş.’den 05/10/2009 dava tarihi itibariyle 7.770,00 YTL Asıl alacak ve 3.239,34 YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.009,34 YTL alacaklı bulunduğunu, davacı şirketin 12.950,00 YTL asıl alacak talebinin tespitleri aşan kısmının yerinde olmadığını, davacı şirketin dava tarihine kadar talep ettiği faiz oran ve miktarını rakamsal olarak belirtmediğinden tespitlerinde bir kıyaslama yapılamadığını, dava tarihinden borcun tamamen ödeninceye kadar 7.770,00 YTL matrah üzerinden hesaplanacak %19 ve değişen oranlarda avans faiz işletebileceğini, tarafların masraf vekalet ücreti, tazminat ve benzeri diğer taleplerinin mahkeme kanaatinde olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas… karar sayılı 07/06/2011 tarihli kararının davacı vekilince süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Yargıtay 11.HD 03/07/2013 tarih 2013/10158 esas 2013/14169 karar sayılı ilamında; “…Dava, davalı bankanın sahte belgelere dayalı olarak çek hesabı açması nedeniyle uğranılan zararın tazmin istemine ilişkin olup, mahkemece kusur durumunun tespitinin özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği kabul edilerek bu konuda bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu hesabın açılışı sırasında, bankaya ibraz edilen sahte nüfus cüzdanının Nüfus Müdürlüğünden verilmesi sebebiyle iğfal kabiliyeti olsa da, çek hesabı açılışı sırasında, bankaya ibraz edilen vergi kaydından, sahte belgelerle çek hesabı açılan dava dışı kişiye ait işletmenin yeni açılmış olduğunun anlaşılmasına karşın davalı bankanın, iş yerinin ticaret hacmini gösterir hesap özeti temin etmeden çek hesabı açtığı bu nedenle 3167 Sayılı Kanun’un 2. maddesi gereğince hesap sahibinin mali ve ekonomik durumunu araştırmada yeterli özeni göstermediğinden kusurlu bulunduğu, davacının da, tacir olduğu bu nedenle çeki alırken keşidecinin mali ve ekonomik durumu hakkında bilgi edinmeden çeki almaması gerektiğinden müterafik kusurlu olduğu mütala edilerek, davalının %60 davacının ise %40 kusurlu olduğu bildirilmiştir. Taraflarca, kusurları bulunmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmeyip davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, karar tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 275.maddesi ile temyiz incelemesi sırasında yürürlüğe giren HMK’nın 266. maddesine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir. HUMK’nın 286. maddesinde belirtilen bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı hükmü, hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği, raporu yeter derecede kanaat verici bulmazsa HUMK’nın 283.maddesi gereğince bilirkişiden ek rapor alacağı veya HUMK’nın 284.maddesi gereğince yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa hakimin özel bilgiyi gerektiren hususlarda, bilirkişilerin yerine geçerek karar vermesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece, dava konusu olayda kusur durumunun tespitinin özel ve teknik bilgi gerektirdiği kabul edilerek, bilirkişi kurulundan rapor alındığına göre, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, aynı bilirkişi kurulundan ek, gerektiğinde başka bir bilirkişi heyetinden tarafların bilirkişi raporuna itirazlarını da değerlendiren rapor alınarak ve davalı bankanın sahte belgelerle çek hesabı açtığı ve bu durumu çek hesabı sahibine verilen kredinin geri ödenmemesi sonucu yapılan araştırma sonucu derhal fark ettiğinin de nazara alınarak tarafların kusur durumu belirlenmek ve sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas… karar sayılı 07/06/2011 tarihli kararının bozulmasına karar vermiştir.
Dava …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup Yargıtay 11.HD 03/07/2013 tarih 2013/10158 esas 2013/14169 karar sayılı bozma ilamı ve sonrasında verilen karar düzeltme isteminin reddi kararı üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş, yeni Ticaret Mahkemelerinin kuruluşu nedeniyle yapılan dosya paylaşımı sonucunda …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası HSYK’nın 10/12/2011 tarihli kararı gereğince İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne aktarılarak İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/57 esas sırasına kaydedilmiş, İstanbul 27.Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya Mahkememizin 2014/640 esas sırasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2014/640 esas sayılı dosyasında alınan 09/01/2015 tarihinde sunulan bilirkişi heyet ek raporunda özetle; Taraf itirazlarının 18/08/2010 tarihli kök raporunda sonuçları değiştirir bir nitelik olmadığı tespit ve rapor edilmiş,… ve …’ın sunmuş olduğu 18/04/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Davalı bankanın çek karnesi verirken, uygulamada ve mevzuat gereğince alınması gereken belgelerin hepsini aldığını, dolayısı ile üzerine düşün özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, çek karnesi alırken kullanılan sahte nüfus cüzdanının tam iğfal kabiliyetine sahip olması ve resmi kurumlardan alınan belgelerin kullanılmasında davalı bankaya atfedilecek bir kusur bulunmadığını, 3167 sayılı Çek Kanunu m.10 hükmünce Bankanın çekin karşılıksız çıkması durumunda haiz olduğu sorumluluğun, T.C. Merkez Bankası’nca belirlenen güncel miktarının çek yaprağı başına 1290 TL olduğunu ve davacı tarafından bankaya yöneltilebilecek talebin bununla sınırlı olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Mahkememizin …. esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Mahkememizin … esas 2… karar sayılı 29/03/2017 tarihli kararının davacı vekilince süresi içerisinde temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Yargıtay 11.HD 23/09/2013 tarih 2018/4233 esas 2019/5706 karar sayılı ilamında; “…1-) Dava, davalı bankanın sahte belgelere dayalı olarak çek hesabı açması nedeniyle uğranılan zararın tazmin istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Eş anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda, mahkeme gerekçesinde dava dışı …’ün sahtecilik eylemi ile davalı bankanın sorumluluğunu gerektiren ve davacının zararına yol açan olay arasındaki illiyet bağının kesildiği kanaatiyle davanın reddine karar vermek gerektiği kabul edilmesine karşın hükümde, davanın kısmen kabulüyle 1.290,00 TL’nin tahsiline karar verildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda verilen karar, yukarıda açıklanan yasa ve içtihat hükümlerine aykırı olduğundan kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir….” gerekçesi ile Mahkememizin 2014/640 esas 2017/213 karar sayılı 29/03/2017 tarihli kararının bozulmasına karar vermiş, bozma üzerine dosya Mahkememizin 2020/45 esas sırasına kaydedilmiştir. Bozma ilamına ilişkin taraf vekillerinin beyanları alınmış, Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; dava dışı …’ün sahtecilik eylemi ile davalı bankanın sorumluluğunu gerektiren ve davacının zararına yol açan olay ile arasında illiyet bağı kesilmişse de banka, açtığı çek hesabına göre ibraz edilen çeke ilişkin çek yaprak bedelini ödemekle sorumludur. Sahte kimlik ve belgelerle çek hesabı açılmışsa da banka geçerli bir çek verdiğinden/hesap açtığından ve lehtar/ciranta gördüğü çeke güvenebileceğinden, ve banka her halükarda yaprak bedelinden sorumlu olduğundan davanın kısman kabulü ile çek yaprak bedeli olan 1.290,00-TL ibraz tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulüne,
1.290,00-TL’nin ibraz tarihi olan 28/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 88,12-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 174,49-TL den mahsubu ile bakiye 86,37-TL nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 390,00-TL tebligat/posta gideri, 1.800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 2.190,00-TL’nin kabul-red oranına göre 218,12-TL’si ile 88,12-TL karar ilam harcı, 15,60-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 321,84-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, 1.290,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 1.290,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.