Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/430 E. 2022/638 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/430 Esas
KARAR NO:2022/638

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ:26/08/2020
KARAR TARİHİ:27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka ile (dava dışı) kredi borçlusu … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan, Genel Kredi Sözleşmelesine istinaden kredi kullandırıldığını, davalı …’in iş bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış bulunduğunu, borçlu ve davalıların akdi taahhütlerini ifa etmemeleri ve ödemelerini tatil etmeleri üzerine borçlulara ve davalı …’e … 3. Noterliğinin 07.10.2019 tarih ve … yevmiyeli hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtarname keşidesine ve alacak muaccel hale gelmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı ve borçlular hakkında sorumlukları nispetinde alacakların tahsili gayesi ile …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu icra takibi başlatıldığını, arz ve izah edilen nedenlerle davalı …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına vaki itirazların takip taleplerinin birinci sırasında belirtilen *… no’lu ve takip talebinin üçüncü sırasında belirtilen *… No’lu kredi alacakları ile sınırlı olmak üzere iptali ile takibin takip talebinde yazılı şartlarla devamına, davalının %20 oranından az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, davalının iki ayrı Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduğundan bahisle huzurdaki davayı ikame ettiğini, Genel kredi sözleşmesine konu borcun asıl borçlu tarafından ödenmemesi halinde kefilin sorumlu olabilmesi için ortada geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunması gerektiğini, dava ve icra takibine konu iki genel kredi sözleşmesinde verilen kefalet kanunda öngörülen şekil şartlarına uyulmadan yapıldığı için geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefilin sorumlu olacağı azami miktarı ve kefalet tarihini kendi el yazısıyla yazmasının şart olduğunu, öngörülen şekle uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi mutlak butlanla batıl olup, mahkemenin de bu hükümsüzlüğü re’sen göz önünde bulundurması gerektiğini, davaya konu 22.08.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde bulunan kefalet sözleşmesinin tarih ve kefalet limitleri davalı müvekkilin el yazısıyla yazılmamış olup, davacı banka tarafından sonradan doldurulduğunu, kefalet tarihi ve kefalet limiti kefalet sözleşmesinin geçerliliği için kefilin el yazısıyla belirtmesi gereken zorunlu unsurlar olduğunu, 22.10.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde de davalı müvekkili tarafından el yazısıyla yazılması gereken kefalet miktarı, rakam ve yazıyla, davalı müvekkili tarafından yazılmamış olup, davalı banka tarafından sonradan doldurulduğunu, yazıyla iki bin lira olarak yazılan tutar tahrif edilip üstüne iki yüz bin lira olarak yazıldığını, rakam ve yazıyla yazılan 200.000 TL davalı müvekkilinin el ürünü olmadığını, bu nedenle 22.10.2012 tarihli kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, ayrıca 22.10.2012 tarihli kefalet sözleşmesi eş rızası olmadığından geçersiz olduğunu, müteselsil kefilin sorumluluğuna gidebilmek için borcun muaccel olması ve asıl borçluya ve kefile yapılan ihtarın sonuçsuz kalması gerektiğini, davacı banka dava dilekçesinde takip talebinin 1. sırasında bulunan … nolu kredinin ödenmemesinden dolayı talepte bulunduğunu, davacı banka ilgili krediyle ilgili herhangi bir ihtar göndermediğini, takip ve dava konusu genel kredi sözleşmelerinin her biri 21 sayfa ve 15 ek yapraktan oluşan toplam 36 sayfa olduğunu, ancak davacı banka bu sözleşmeleri dosyaya sunmadığını, yalnızca kefilin imzasının olduğu sayfayı dosyaya sunduğunu, dolayısıyla bu şekilde belirsiz bir sözleşmeye dayanarak kefile gidilmesinin mümkün olmadığını, kefaletin fer’i nitelik taşımasından dolayı ve belirlilik ilkesi gereğince kefil sadece kefil olduğu borçtan sorumlu olduğunu, davacı, … 3. Noterliğinin 07.10.2019 tarih ve 64455 yevmiyeli hesap kat ihtarnamesinde ve takip konusu davada ticari artı para talebinde bulunduğunu, davalı müvekkil sadece krediler için kefil olmuş, ticari artı para için kefil olmadığını, kullandırılan ticari artı para sözleşmesinde davalının imzası olmadığını, 22.08.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde bulunan kefalet sözleşmesinin tarih ve kefalet limitleri davalı müvekkilinin el yazısıyla yazılmadığını, aynı şekilde 22.10.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde de davalı müvekkili tarafından el yazısıyla yazılması gereken kefalet miktarı, rakam ve yazıyla, davalı müvekkili tarafından yazılmamış olup, kefalet sözleşmeleri bu yönlerden geçersiz olduğunu, bu nedenle ilgili sözleşmelerdeki yazıların davalı müvekkiline ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, izah edilen nedenlerle, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış bulunan davanın reddi ile davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK. 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
… İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının … …., borçlunun … Gıda Paz. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti., … ve … olduğu, takibin 77.379,38 TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve borçlunun 13/01/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, itirazın süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmıştır. İtiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 26/11/2019 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge de bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
09/02/2022 tarihli adli tıp raporunda; inceleme konusu 22/08/2013 tarihli sözleşmesinin 22. sayfasında bulunan ”KEFİLLER” başlığında … bölümünde ve inceleme konusu 22/10/2012 tarihli sözleşmede 23. sayfada ”KEFİLLER” başlığında … bölümünde bulunan karalama ve üstten gitmeler bulunan ibarelerin tanı unsurları kayba uğraması nedeniyle söz konusu ibarelerin aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, inceleme konusu sözleşmelerde söz konusu bölümlerde bulunan ”1.000.000 TL (Bir milyon TL)”, ”22.10.2012”, ”22.08.2013” ibareleri ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu ibarelerin mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı, inceleme konusu sözleşmelerde söz konusu bölümlerde bulunan diğer yazılar ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların …’in eli ürünü olduğu tespit ve rapor edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, tarafların defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki hukuki ihtilafın davacı yanın, 26/08/2019 tarihinde davalı borçlu aleyhine … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası 60.627,2-TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunduğu, alacaklı banka ile dava dışı … Gıda Pazarla İnş. San. Ve Tic. LTD. ŞTİ. Arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu kredi sözleşmesi davalı tarafından müteselsil kefil olarak imzalandığı, , davalı vekilinin kefalet limitinin belirtildiği kısmın ve tarih belirtilen kısmın müvekkilinin kendi el yazısı olmadığını iddia ettiğini, davalının cevap dilekçesinde de bu durumun iddia edildiği, Genel Kredi Sözleşmesinde yer alan …’in kefaletinin geçerli olup olmadığı incelendiğinde, 6098 Sayılı TBK.583/1. Maddesi; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü taşımaktadır. Yani anlaşılacağı üzere yazılı şeklin kapsamında yer alması gereken hususların kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi olduğu, bu hususlarında kefilin kendi yazısı ile yazılması gerektiği, bunların herhangi birisinin bulunmaması kefaleti geçersiz kılacağı, somut olayda mahkememizce İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan dosya kapsamına uygun hükme elverişli raporda, inceleme konusu sözleşmelerde söz konusu bölümlerde bulunan ”1.000.000 TL (Bir milyon TL)”, ”22.10.2012”, ”22.08.2013” ibareleri ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu ibarelerin mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı, hususlarının tespit edildiği , bu hususta göz önüne alındığında Davalı …’in kefaletinin TBK 583 Maddesi uyarınca geçersiz olduğu husususun tespit ve rapor edildiği denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın reddine , yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-)Davacının davasının REDDİNE,
2-)Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli maktu 80,70 TL red karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 648,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 567,77 TL’nin harcın davacıya iadesine,
4-)Zorunlu Arabulucuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabulucuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi uyarınca 9.700,36 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2022

Katip …
(E-İmzalı)

Hakim …
(E-İmzalı)