Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/427 E. 2021/601 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/427 Esas
KARAR NO:2021/601

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/08/2020
KARAR TARİHİ:15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesini özetle; 02/07/2019 tarihinde … Mahallesi … … Caddesi … SK. … …/… adresindeki … çalışmaları sonucunda sigortalı dairede su baskını meydana geldiğini, sigortalı dairenin önündeki sokakta … çalışması yapıldığını, ekspertiz raporuna göre dairenin mutfak giderlerinden su geri tepmiş olduğunu, mutfak dolabı ile laminat parkesi ıslanarak zarar gördüğünü, işbu nedenle vekili olduğum … … A.Ş. 1.100,00-TL değerindeki tutarı sigortalı daire malikine ödediğini ve haklı nedenlere dayanarak …’ye rücu talebinde bulunduğunu, buna dayalı olarak …. İcra dairesi … Esas numaralı dosya ile icra takibine başlandığını, ancak davalının itiraz etmesi üzerine arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, görüşmeler olumsuz sonuçlanınca da itirazın iptali davası açma zarureti hasıl olduğunu, davalı …’nin bu olayda hizmet kusurunun mevcut olduğunu, genelde tıkanıklıklar bina içinde hatlarda spiralli, elektirikli ”S” borularından ve dirseklere zarar vermeden makine yardımıyla profesyonel firmalara görüntülendirilmesi gerektiğini, su basmalarına önlem için ise rögarlara ”pis su çekvalfi” taktırılması gerektiğini, davalı … yapmış olduğu çalışmaların gerektirdiği tedbirleri almamış olduğunu, sigortalı dairenin mutfak giderinden su tepmesine sebebiyet verdiğini, bu ihmal sonucunda daire doğrudan hasar meydana geldiğini, kanalizasyon borularının ve rögarın tıkanmasıyla meydana gelen su baskınlarından dolayı mağdur olmuş birçok kişinin şikayetleri mevcut olduğunu, buna istinaden davalı …’nin bakım ve onarım görevlerini sık sık ihmal ettiğini, sorumluluk başkalarına verilen zararın karşılanması yükümlülüğünü ifade ettiğini, sorumluluğun süjesi gerçek kişiler özel hukuk tüzel kişiler olabileceği gibi devlet ve diğer kamu tüzel kişiler de olabileceğini uygar ülkelerin hiçbirinde idarenin sorumsuz olduğunu veya olması gerektiği iddia edilemeyeceği, idarenin sorumluluğu hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biri olduğunu, özel hukuk alanındaki sorumluluğun temelini ”kusur” oluşturduğunu, özel hukuktaki kusurun hem hukuka aykırılık gibi nesnel hem de dikkatsizlik, tedbirsizlik, ihmal gibi özel yönlerinin olduğunu, hizmet kusurunun ise BK Madde 41’deki haksız fiilden farklı olduğunu, idare hukukuna has, nev’i şahsına münhasır, muhtar, müstakil orjinal, olaylara göre değişebilen esnek bir sorumluluk olduğunu, icra takibinde davalı … kötü niyetle itiraz ettiğini, zira yukarıda da açıklanan nedenlerle idarenin hizmet kusurunun olduğunu, ve olayın denetim, bakım ve onarım eksikliğinden dolayı meydana geldiğini, ekspertiz raporuyla da tespit olduğunu, bu sebeplerle …’nin yapmış olduğu itirazın haksız ve bu sebeple kötü niyet tazminatına hükmolunması gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle davanın kabulüyle %20’den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, ayrıca tarafımız lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini özetle;
Açılan davanın bir tazminat davası olduğunu, borçlar kanuna göre tazminat sorumluluğunun doğması için tazminat talep edilenin zarara neden olayda kasıt, ihmal teseyyüp ya da kusurunun olması tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında bir illiyet bağının kurulmasının mümkün olmadığını, temel üstü ve iskan görüş yazısı verilmediğini, hasarın gerçekleştiği 02/07/2019 tarihinde … İlçesi … Mahallesi … … Caddesi … Sokak N:… adresinde … halkla ilişkiler müdürlüğü beyaz masa … çağrı merkezi aranarak ” Kanal Arıza ” başvurusu yapılmadığının tespit edildiğini, … abone hizmetleri tarife ve uygulama yönetmeliği’nin 49 ( Ğ ) maddesi ”Binaların atık suları doğal akış ile şebeke kanalına akıtabilse dahi taşınmaz sahibi parsel çıkış bacasında binaların su basman seviyesi altında kalan kısımlarında atık suyun geri gelmesini önleyecek çek valf vb. Ekipman ile önlem alması gerektiğini, idarece onaylanan projede atık suyun geri gelmesini önleyici tedbirlerin ilgilisince alınması gerektiği zorunlu tutulmasına rağmen uygulamada dikkate alınmamasından kaynaklı zarar ve ziyandan yapı sahipleri sorumludur” hasara maruz kalan binanın ilgili mevzuat hükümlerine ve inşaat tekniğine aykırı yapılmış olması halinde doğacak hasar ve zarardan idaremiz sorumlu olmayacağı, kusur durumunun tespiti için binaya ait varsa yapı ruhsatı ve projelerin getirilerek binanın projesine uygun yapılıp yapılmadığını, imar mevzuatına ve eski mevzuatına uygun olup olmadığı ayrıca kanal bağlantı ruhsat görüşünün alınıp alınmadığını hususlarının tespiti gerekmekte olduğunu, davaya konu yapılan hasarın meydana geldiği taşınmazın imar kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığını, binanın ruhsatının bulunup bulunmadığı hususlarının ilgili yerlerden sorulması gerektiğini, davacının talep ettiği icra inkar talebinin de reddi gerektiğini, zira yukarıda açıkladığımız üzere meydana gelen hasarın müsebbibinin ve gerçek hasar miktarının öncelikle mahkemeniz tarafından tespit edilmesi gerektiğini, yukarıda açıklanan sebeplerle davanın öncelikle görev yönününden olmak üzere, süre, usul ve esastan reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Dava, 02/07/2019 tarihinde … Mah. … … Cad. … sk. … … … adresinde su baskını nedeniyle meydana gelen hasar için dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsiline ilişkin …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında yürütülen takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
İstanbul BAM 45. HD 20/01/2021 tarih 2020/1410 esas 2021/37 karar sayılı kararında; “…Dava, 01.04.2016 tarihinde meydana gelen yangın sonucunda dava dışı sigortalının konutunda oluşan hasar bedelinin … nolu poliçeye istinaden ödenmesi nedeniyle, ödenen bedelin davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir.

Davaya konu edinilen yangın sebebiyle düzenlenen yangın raporu ve davacı sigorta şirketince düzenlenen ”yangın hasar ekspertiz raporu” nda dava dışı sigortalının hasar tazminat bedeli ödenen dairesinin kullanım amacının ikametgah olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
Somut olayda; dava dışı sigortalı tarafından konut olarak kullanılan dairede meydana geldiği iddia olunan hasarın, davalı tarafından çekilen ana hat kablosunun panoya giriş yapılmadan önce patlaması nedeniyle gerçekleşen yangının sirayet etmesi sonucu oluştuğu nazara alındığında; dava dışı sigortalı ile davalı arasında uyuşmazlık tüketici işlemi olmadığı ve davacının sigortalısının tacir olmadığı, davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, davaya bakma görevinin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu bu nedenle de HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” denilmek suretiyle dava dışı sigortalının sigortalanan taşınmazının konut olarak kullanılması halinde dava dışı sigortalı ile davalı arasında bir tüketici işlemi olmadığına ve talebin dayanağı haksız fiilden kaynaklandığında da davaya bakmaya genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna işaret edilmektedir.
Eldeki davada, dava dışı sigortalıya ait sigortalanan ve hasarlanan yer konut olup, ekspertiz raporunda da kullanım amacı konut olarak belirtilmiştir. Dava dışı sigortalı ile davalı arasında tüketici işlemi bulunmadığından ve sigortalının konutundaki hasar haksız fiilden kaynaklandığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, davacı/vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzene karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır