Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/341 E. 2020/397 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/341 Esas
KARAR NO : 2020/397

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Vekiledeninin …. tarafından … no’lu …Poliçesi ile 16.08.2019-2020 tarihleri arasında … adına sigortalanmış bulunan … plaka sayılı araç, sürücü … tarafından … Mah….i Caddesi üzerindeki davalı kuruma ait … otoparkına saat 13:00 civarında park edildiğini, saat 15:00 civarında otoparka dönen sürücünün, aracın sağ kapısının zorlandığını teybin çalındığını fark ettiğini, otomobillerin park edilmesini kayıt altında tutan ve karşılığında para alan, güvenliğini sağlayan davalı şirketin görev ihmali söz konusu olduğunu, davalı şirketin borçlarını ve yükümlülüklerini yerine getirmiş olsaydı işbu rizikonun gerçekleşmeyeceğini, olayla ilgili olarak …’in (…), … Merkezi Amirliğinde …evrak kayıt numarasıyla ifade verdiğini ve şikayetçi olduğunu, vekiledeni şirketin, hasarla ilgili yapılan ekspertiz raporu sonucu tespit edilen 8.062,80 TL tutarında zararı 10.02.2020 tarihinde yetkili servise ödediğini, sigortalının, hasarla ilgili dava ve talep haklarını vekiledeni şirkete devrettiğini, sigortalının hasar ile ilgili dava ve talep haklarına vekiledeni şirketin, hem TTK Md. 1472 uyarınca hem de temlik beyanıyla halef olduğunu, davalı kusurlu olduğunu ve bu nedenle hasardan sorumlu olduğunu, davalıya başvuru yapıldığını, ret cevabı verdiklerini, dava öncesi zorunlu arabuluculuk yoluna gidilse de anlaşma sağlanamadığını beyanla, rücuen tazminat alacağı olan 8.062,80 TL’nin (Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) ödeme tarihi olan 10.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …plakalı aracın 01.07.2014 tarihinden itibaren İspark aboneliğinin bulunduğu ve abonelik sözleşmesine göre; “Abone, park esnasında araç içerisinde değerli eşyasını bırakmamakla yükümlüdür. Araç içinde değerli eşya bırakması halinde, bu eşyalar hırsızlık, gasp, zayii, doğal afet vs. sebeplerle bir zarar veya ziyana uğrarsa ABONE, değerli eşyalarla ilgili… A.Ş.nin herhangi bir sorumluluğu olmadığını ve…A.Ş. ve personelinden herhangi bir tazminat talebinde bulunmayacağını kabul eder.” hükmü amir olduğunu, davalı … A.Ş.ye yönelik herhangi bir sorumluluk doğmadığının, abone tarafından da kabul edildiğini, onarım yapan dava dışı şirketin, aracın sadece sağ kapısı ve teybine ilişkin onarım yapmak yerine birçok uyuşmazlık dışı parçada onarım ve yenileme yaptığını, uyuşmazlık dışı yapılan masrafların vekiledeni şirketle bir ilgisi bulunmamasına rağmen , haksız bir şekilde talep edildiğini, davacı firmanın yapmış olduğu bu ödemenin, piyasada “lütuf ödemesi” olarak tabir edilen ödeme olduğunu, lütuf ödemesinin, müşterilerini kaybetmek istemeyen firmaların, bu ve benzeri olaylarda müşterilerine yapmış oldukları fazla ödemeleri tanımlamak için kullanılan bir terim olduğunu, lütuf ödemesi gerçekleştiren sigorta şirketlerinin rücu hakkını kaybettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; rücuen tazminat davasıdır.
Mahkememiz tarafından… Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakalı aracın ruhsat bilgilerinin Mahkememize gönderilmesi istenilmiş olup…Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü tarafından Mahkememize gönderilen ruhsat bilgilerinin incelenmesinden … plakalı aracın kullanım amacının hususu olduğu ve malikininde gerçek kişi olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan kasko poliçesinin incelenmesinden …plakalı aracın kullanım amacının hususu olduğu ve malikininde gerçek kişi olduğu tespit edilmiştir.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …hukuk Dairesi … Es. ve … K. sayılı ilamında “… Dava dışı sigortalıya ait araç hususi otomobil olup ticari nitelikteki araçlardan değildir. Dava haksız fiile dayanılarak açılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durum karşısında, görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleri davaya bakmakla görevlidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2014 tarih ve 2014/19739 E. 2014/16457 K. sayılı emsal kararı da bu doğrultudadır. ” yönünde karar verilmiştir.
Somut olayda davacı … şirketi vekili kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanarak işbu davayı açmıştır. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, halefiyete dayandığından mutlak ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigorta şirketi, sigortalının sahip olduğu haktan fazlasına sahip değildir.Dava dışı sigortalıya ait araç hususi otomobil olup ticari nitelikteki araçlardan değildir. Dava haksız fiile dayanılarak açılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır.İş bu davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla ve yukarıda belirtilen İstinaf kararında da belirtildiği üzere iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.