Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/265 E. 2021/706 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/265 Esas
KARAR NO:2021/706

DAVA:Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ 16/06/2020
KARAR TARİHİ:13/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;16/04/2019 tarihinde davalı şirket ile müvekkili arasında müvekkilin … plakalı … … markalı 2010 model otomobili için …/0 numaralı genişletişmiş kasko sigortası poliçesi akdedildiğini, bu kaskoda hırsızlık sebebiyle arabanın zayi olması halinin teminat altına alındığını, buna dayanarak sigorta şirketine başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, dava öncesinde ise arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya varılamadığını, söz konusu kasko poliçesiyle teminat altına aracın 17/05/2019 tarihinde çalındığını, söz konusu hırsızlıkla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … soruşturma numarasıyla işlem başlatıldığını, poliçedeki teminatlarla ilgili açıklamalardan somut olayda meydana gelen hadiselerin teminat kapsamında olduğunun anlaşıldığını, çalınan ve parçalanan araçtaki hasarlar ile hurda bedelinin tespiti bakımından … 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2020/13 D. İş numaralı delil tespit davası açıldığını, alınan rapora itiraz ettiklerini, aracın müvekkiline iade edildiğini ancak delil tespitinin sağlıklı yapılması için bir müddet otoparkta bekletildiğini, çalıntı olan aracın bir kısmının mevcut olmadığını, aracın değerinin 145.000,00 TL olduğunu, hurda bedelinin ise 6.000,00 TL olduğunun belirtildiğini, hurda bedeli düşülerek 139.000,00 TL nin temerrüt faizinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsili için iş bu davanın ikame edildiğini, davalı şirkete bu husustaki başvurunun 25/09/2019 tarihinde ulaştığını ancak dosyanın incelemede olduğu belirtilerek dosya sürümcemede bırakıldığını ve arabuluculuk görüşmelerinden de netice alınamadığını belirterek açıklanan nedenlerle davanın kabulüyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak hırsızlık sebebiyle meydana gelen ziya ve hasardan dolayı temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte 139.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesinin 10.07.2020 tarihinde tebliğ edildiğini ancak dava dilekçesi eki delillerin tebliğ edilmediğini, delillerin onaylı örnekleri tebliğ edilene kadar cevap verme haklarını saklı tuttuklarını, davacının, taraflarına davayla ilgili hiçbir belge sunmadığı gibi eldeki dava dosyasına da hiçbir delil sunmadıklarını, davacının 17.05.2019 tarihinde … plakalı aracının çalındığını, aracın müvekkil sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, zararının sigorta şirketi tarafından giderilmediğini iddia ederek eldeki davayı açtığını ancak davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, Davaya konu edilen … plakalı araç, müvekkil şirket nezdinde 16/04/2019-2020 vadeli ve … numaralı Ayrıcalıklı Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının, müvekkil şirkete başvurduktan sonra müvekkil şirket nezdinde davacının başvurusu hakkında … nolu hasar dosyası açıldığını, yapılan incelemeler neticesinde; talebin çelişkili ifadelere dayanan, bir süiistimal hasar talebi teşkil ediyor olması nedeniyle talebin reddedildiğini, davacının iddia ettiği davaya konu hırsızlık olayına ilişkin taraf beyanlarının çelişkili ve uyumsuz olduğunu, şaibeli hırsızlık olayı sebebiyle meydana gelen zararın sigorta şirketince karşılanması beklenemeyeceğinden haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiği, bu konuda açılmış olan bir ceza soruşturması ve ceza davası varsa Mahkemece celbi ve işbu ceza dosyasının sonucunun beklenmesini, davacının işyerinde meydana geldiği belirtilen hırsızlık olayının sadece bir iddiadan ibaret olduğunu, bu hususu belgeleyen hiçbir delil bulunmadığını, kasko sigortasın genel ve özel şartlarında Anahtar ile Araç Çalınması Klozu’nda “Araç anahtarlarının, sigortalı veya araç sürücüsü tarafından ikametgah veya işyeri niteliğindeki kapalı ve kilitli bir mahalde muhafazası sırasında, bu mahale kırmak, delmek, yıkmak, devirmek, zorlamak, araç gereç kullanarak veya bedeni çeviklik sayesinde tırmanmak veya aşmak suretiyle girilerek aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi sonucu meydana gelebilecek ziya ve hasarlar teminat kapsamına dahil edilmiştir.” İfadesinin hüküm altına alındığını, davacının araca ait anahtarın camlar kırılarak işyerine girildikten sonra alındığını iddia etse de Kasko sigorta poliçesinin genel ve özel şartları dikkate alındığında araç anahtarlarının zor kullanarak elde edilmesi suretiyle aracın çalınması durumunda zararın poliçe kapsamında olacağının kabul edildiğini, eldeki davaya konu olayda araç anahtarın zor kullanılarak elde edildiğine dair hiçbir delil ileri sürülmemesi sebebiyle davacının haksız ve mesnetsiz talebinin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla eğer talep yasal ve hukuki ise dava konusu edilen zarar miktarının kadri marufunda olup olmadığının kesin olarak tespitinin ardından, gerçek zararın aracın özellikleri, km.’si, modeli, aracın yaşı, genel durumu da dikkate alınarak yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde ve yapılan soruşturma evraklarının incelenmesiyle anlaşılabileceğini, davacı tarafça istenilen tazminat miktarı son derece fahiş olduğunu, aracın rayiç değerini yansıtmadığını, tarafın avans faiz talebinin de hukuki dayanağı bulunmadığını, açıklanan nedenlerle haksız, yersiz, usul, yasa ve içtihatlara aykırı açılmış davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket ile davalı/ borçlu … arasında İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi imzalandığını ve 2010 Model … plakalı … marka … tipi aracın kaydına müvekkili lehine rehin şerhi işlendiğini, kredi borçlusu …’in sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takibe geçildiğini, kredi borçlusunun, aracı davalı sigorta şirketine sigorta ettirdiğini, hırsızlık olayı nedeniyle borçlunun, davalı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketine başvurduğunu ve oluşan hasara istinaden yapılması gereken ödemenin yapılmaması üzerine işbu dava ikame edildiğini, Kasko sigortasından doğacak tazminat hakkında rehin hakkı sahibi olarak öncelikleri bulunduğunu, Taşınır rehni sigorta tazminatı üzerinde de varlığını sürdürdüğünü, uygulamada bu duruma “dain ve mürtehin hakkı” denildiğini, Türk Ticaret Kanunu m. 1456’ya göre “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesi ışığında taşınır rehninin kapsamına sigorta tazminatının da gireceğini, TTK’ nun ilgili hükümleri gereği sigorta tazminatını talep etme hakkının öncelikle dain ve mürtehin hakkına sahip olduğu, sigorta ettirenin söz konusu tazminatı ancak malın dain ve mürtehini olanın açık muvafakati bulunması halinde talep edebileceğinin vurgulandığını, alacağı devam ederken davacının işbu davayı açtığının öğrenildiğini, dava konusu araçta meydana gelen hasara ilişkin olarak kredi borçlusu …’e yapılması gereken ödemeye muvafakat etmediklerini, ödemenin rehin alacaklısı olarak alacaklarının devam ettiğini, Sigorta ettirenin, sigortalı malın dain ve mürtehini olanın açık muvafakatini almak suretiyle, tazminat isteme hakkına sahip olduğunu, ancak bu ödemeye muvafakat etmediklerini, Mahkemece tespit edilecek sigorta kasko poliçe teminat bedelinin ticari (avans) faiziyle birlikte taraflarına ödenmesini ve davaya ilişkin bu yönde hüküm kurulmasını, açıklanan sebeplerle öncelikle davaya müdahale talebinin kabulü ile dain ve mürtehin sıfatını haiz olmaları nedeniyle poliçe kasko teminat bedelinin muvafakati olmaması sebebi ile davacıya ödenmemesini ve poliçe kasko teminat bedelinin tespit edilen tarihten itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte taraflarına ödenmesini, dava masrafları ve ücreti vekaletin karşı yan üzerine bırakılmasını talep etmişlerdir.
Asıl dava; davacı ile davalı arasında akdedilen genişletişmiş kasko sigortası poliçesine konu aracın hırsızlık olayı neticesinde hasarlanması neticesinde ziya ve hasar nedeniyle uğranılan zararların poliçe kapsamında ödenmesine ilişkin maddi tazminat davası olup, Asli müdahale davası ise; asıl davaya konu tazminatın hasarlanan araç üzerine ehin hakkı sahibi olarak taraflarına ödenmesi talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; İstanbul BAM 40. HD 23/01/2020 tarih 2019/550 esas 2020/132 karar sayılı ilamında; “…Somut uyuşmazlıkta, kasko sigorta poliçesinin tarafları olan davacı … Sigorta A.Ş ile davalı … arasındaki ilişki, 6502 sayılı Kanun’un 3/1. maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerekirken, Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi ve nihai kararın verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle sigorta ettirenin tüketici olması halinde işlemin tüketici işlemlerinden kaynaklandığı ve görevli Mahkemelerin Tüketici Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta asıl davada davacı gerçek kişi … ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen poliçe Genişletilmiş Kasko Poliçesi olup, poliçeye konu aracın kullanım tarzının Hususi olduğu görülmekle davacı ile davalı arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Kanun’un 3/1. maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmakta olduğu ve bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, mahkememizin görevine girmediği anlaşılmakla, iş bu asıl davaya ve asli müdahale davasına bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ile HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın Görevli ve Yetkili … Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-İş bu asıl davaya ve asli müdahale davasına bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle asıl davanın ve asli müdahale davasının dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde, HMK 20 madde uyarınca talep halinde dosyanın GÖREVLİ … NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
2-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve asli müdahale davasında davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır