Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/221 E. 2021/744 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/221 Esas
KARAR NO:2021/744

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ :11/02/2005
KARAR TARİHİ:21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak-Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … 01.07.2002 tarih ve 441 nolu kararı ile Hisseleri tamamen Fon’a intikal eden ve … A.Ş ile devir yoluyla birleşen … Bank …Ş’nin eski hakim ortaklarından ve yöneticilerinden olan Fon alacaklarının tahsili ile fonun … AŞ’den olan alacaklarının tahsili bakımından “4389 Sayılı yasan m 15/7 (a) maddesine … AŞ’nin temettü hariç, ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri … tarafından devralındığını, söz konusu karar ile … AŞ’nin Yönetim Kurulu üyelerinden …hariç diğer Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetim Kurulu üyelerinin tamamının görevden alınmasına, boşalan yönetim kurulu üyeliklerine yenilerinin atanmasına, Denetleme Kurulu üyeliklerine … … ve … … atanmasına karar verildiğini, … A.Ş. Yönetim Kurulunun 2002 yılı Oluğun Genel Kurul toplantısının 08.06.2004 günü …nun … … adresinde yapılmasına karar verdiğini, Söz konusu toplantı gündeminin 5. Maddesinde: “01.01.2002-05.07.2002 tarihleri arasında görev yapmış Yönetim Kurulu Üyeleri …, …, … … …, … ve …’in gerek kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarrufları nedeniyle, gerekse kendilerinden önceki seleflerinin yapmış oldukları hatalı işlemlerle ilgili olarak gerekli prosedürü işletmemeleri ve gerekli önlemleri almamaları nedeniyle ibra edilmemeleri ve haklarında kişisel sorumluluk davaları açılmasına, Denetim Kurulu üyeleri … ve …’ün ise gerekli müdahaleleri yapmayarak şirket zararının oluşmasında kusurları bulunması nedeniyle ibra edilmemeleri ve haklarında kişisel sorumluluk duaları açılmasına” oy birliği de karar verildiğini, … A.Ş. Yönetim Kurulu üyelerinin 10.09.1999 tarihinde aldığı 1999/16 sayılı kararla, … A.Ş nin … Bankasından kullandığı bilcümle kredilerin teminatını teşkil etmek üzere … A.Ş.nin maliki bulunduğu … Cad. 310 pafta, 1992 ada, 1 parsel sayılı gayrimenkul üzerine 6 derecede 4.575.000.000.000 TL tutarında ipotek tesis edildiği, … AŞ.’nin kullanmış olduğu kredilerin geri ödenmesini yapmadığından … Bankası’nın teminat olarak aldığı gayrimenkul ipoteğinin paraya çevrilmesi yoluna gittiği; … AŞ böylelikle zarara uğradığı, 1999/16 sayılı kararı alarak … A.Ş.’nin zararına neden olan yönetim kurulu üyeleri ile söz konusu kararın iptali için gerekli prosedürü işletmeyen yeni Yönetim Kurulu Üyelerinin söz konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, … A.Ş.nin yukarıda belirtilen aynı gayrimenkulün üzerine 17.10.2000 tarihli 2000/30 nolu Yönetim Kurulu karar ile yeniden … A.Ş.nin … Bankasından kullandığı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere 8. derecede ve 2.000.000.000.000-TL (İki Trilyon) bedelli ipotek tesisi edildiğini, 2000/30 Sayılı kararı alarak … A.Ş’nin zararına neden olan yönetim kurulu üyeleri ile söz konusu kararın iptali için gerekli prosedürün işletmeyen yem yönetim Kurulu Üyelerinin söz konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, …, İngiltere- Londra’da mukim … …’den temin ettiği 2yıl vadeli işletme kredisine teminat olmak üzere … Bankasından 6.540.270 Euro tutarında dövize teminat mektubu verdiğini, … Bankası’ndan … A .S. lehine düzenlenen teminat mektubuna yine halka açık bir şirket olan … A.Ş. nin kefil olduğunu, kredi vadesinde ödenmeyince, … … almış olduğu teminat mektubunu nakde çevirdiğini, … Bankası ödediği teminat mektubu bedelini tahsil edebilmek amacıyla … Finansil Kiralama A.Ş. Aleyhine 40.115.849.578.337 TL miktarlı icra takibi başlattığını, … A Ş’nin kendisine borçlu olan bir grup şirketi lehine ilave riske katlanmasına 26 10.2000 tarih ve 2000/32 sayılı karar ile neden olan yönetim kurulu üyeleri ile söz konusu kararın iptali için gerekli prosedürü işletmeyen yeni Yönetim Kurulu Üyeleri ve Denetim Kurulu üyelerinin söz konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, … A.Ş.’ne bağlı olan … … A Ş nin … Bankasından 4.000.000.-Euro kredi kullandığı, söz konusu krediye … A.Ş 06.11.2000 tarih 2000/35 sayılı karar ile kefil olduğunu, söz konusu kefalet ile ilgili herhangi bir teminat alınmadığını, böylelikle … A.Ş nin 4.000.000 Euro (l-€-587.071-TL– 2.348.284.000.000TL) miktarlı borç yükü altına girdiğini, Maliye Teftiş Kurulu, … A.Ş. ile … AŞ. arasında imzalanan ” Sale and Lease Back” sözleşmelerinin … Kanununa aykırı olduğunu tespit ederek 179.794.546.743-TL miktarlı ağır kusur cezası tahakkuk ettirdiğini, Yönetim Kurulunun 1998/34 sayılı ve 23.11.1998 tarihinde Maliye ile uzlaşılamamasına ve cezaya itiraz edilmesine kurar verdiği: ancak itirazdan netice alınamadığından, 02.03.2000 tarihine gelen vergi cezası ihbarnameleri ve 31.05.2000 tarihinde … Vergi Dairesinin düzenlemiş olduğu ödeme emirleri gereği 02.06.2000 tarih itibariyle gecikme cezaları ile birlikte toplam borcun 210.644.796.000-TL’ye ulaştığını, … A. Ş.nin Maliye ile uzlaşmasını engelleyen ve … Kanununu ihlal eden ve bu yüzden halka açık bir şirketin maddi kaybına neden olan yönetim kurulu üyeleri ile söz konusu kararın iptali için gerekli prosedürü işletmeyen yeni yönetim kurulu üyeleri ve denetim kurulu üyelerinin söz konusu zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu beyanla; fazlaya dair talep ve dava hakkı ile munzam zarar talep etme hakkı saklı kalmak üzere, 3-a bendindeki zarar için şimdilik 1.100.000.000-TL tutarındaki zararın 10.09.1999 tarihinden itibaren 3-b bendinde belirtilen zarar için şimdilik 1.100.000.000.-TL, 3-c bendinde belirtilen zarar için şimdilik 1.100.000.000.-TL tutarındaki zararın 26.10.2000 tarihinden itibaren 3-d bendinde belirtilen zarar İçin şimdilik 1.100.000.000-TL tutarındaki zararın 06.11.2000 tarihinden itibaren; 3-e bendinde belirtilen zarar için şimdilik 1.100.000.000.-TL tutarındaki zararın 02.06.2000 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 5.500.000.000 TL maddi zararın işlemiş ve işleyecek en yüksek banka kredi faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek … A.Ş’ne ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacı taraf vekiledeninin de içinde bulunduğu bir kısım yönetim kurulu üyeleri de denetçilerin kendilerinden önceki dönemlerde yapılan işlemlere ilişkin gerekli bildirimleri yapmadıkları iddiasına dayanarak Genel Kurul kararı ile dava açıldığını, ancak açılan bu davanın hukuki dayanaktan tamamen yoksun olduğunu, davaya … tarafından … Bankasını temsilen atanan Yönetim, ve Kurulu üyelerinin de dahil edilmesi gerektiğini, YK üyelerinin TTK 337. maddesi uyarınca ancak kendilerinden bir önceki yönetim Kurulu işlemlerinden sorumlu tutulabileceğini, … A.Ş. Halka açık bir şirket olduğundan sermaye piyasası kurulu tarafından tüm incelemeler ve denetimler yapıldığını, 1999 ve 2000 yılı olağan genel kurullarında yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibra edildiğini, … A Ş lehine tesis edilen ipoteklerin hukuka uygun olduğunu, zar arlandırıcı işlemler olmadığını, grup şirketlerinin kefalet işlemleri ticari hayalın olağan akışına uygun işlemler olduğunu, … Bankası A.Ş. kredisinin ödenmesinden … tarafından … … A.Ş. nın yönetimine atanan YK üyelerinin sorumlu olduğunu; davacı tarafın, … … A.Ş.. nin … Bankası A.Ş.den kullandığı krediye kefil olması nedeni ile zarara uğradığı iddiasında olduğunu, öncelikle … A.Ş’.nın … Bankası A Ş den kullandığı kredinin bir kefalet kredisi olduğu bu kredinin sadece yaklaşık 1.5 milyon USD’lik kısmının kullanıldığını, bu krediye ilişkin ortada bir zarar var ise bu zararın doğmasında … tarafından atanan yönetim kurulu üyelerinin bizzat sebep olduğunu, vergi işleminden doğan ihtilafta dava açılmasına ilişkin yönetim Kurulu Kararının usulüne uygun olduğunu beyanla; davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacı yanın vekiledeninin yönetim kurulunda bulunduğu dönemleri tespit ederek buna göre davanın ayrıştırılması gerektiğini, YK üyelerinin TTK’nun 337.madde uyarınca ancak kendilerinden bir önceki yönetim kurulu işlemlerinden sorumlu tutulabildiğini, vekiledeninin 1998-1999 ve 2000 yıllarındaki işlemlerden dolayı sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığını, … AŞ. Halka açık bir şirket olduğundan, SPK tarafından tüm incelemeler ve denetimlerin yapıldığını, … AŞ. lehine tesis edilen ipoteklerin yasaya uygun olduğunu, zararlandırıcı işlem olmadığını, grup şirketlerin kefalet işlemlerinin ticari hayatın olağan akışına uygun işlemler olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili vekili cevap dilekçesinde; Önceki Yönetim kurullarının şirketin zararına sebebiyet verdiği iddia ve dava edilen kararların 23.11.1998 ve 1998/34 sayılı, 10.09.1999 tarih ve 1999/16 saydı, 17.10.2000 tarih ve 2000/30 sayılı. 26.10.2000 tarih ve 2000/32 sayılı. 06.11.2000 tarih ve 2000/35 sayılı kararlar olduğunu, davanın açılabilmesi için gerekli olan TTK hükümlerine göre alınmış geçerli genel kurul kararının olmadığı; TTK 341 maddesinde; genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeleri hakkında dava açılması, bu konuda alınmış müspet bir kararın varlığı şartına bağlandığını, 08.06.2004 tarihli genel kurul toplantısında yönelim kurulu üyelerinin faaliyet dönemine ilişkin 2002 yılı bilanço ve kar-zarar cetveli aynen tasdik edildikten sonra kurul olarak göre yapan yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin bir kısmını hatalı işlemler yaptıkları iddia edilerek, haklarında dava açılmasına karar verildiği; bu kararın TTK 341-380 maddesi hükümlerine göre alman bir karar olmadığını, Kanuna göre hatalı işlemlerin neler olduğunun tek tek belirtilmesi gerekirken, belirtilmemesi ve kurul olarak görev yapan yönelim kurulu üyeleriyle denetçilerin teker teker hangi eylemlerden sorumlu olduklarının genel kurulda tartışılması ve bilanço ile kar- zarar cetvelinin kabul edilmemesinin şart olduğu bunlara riayet edilmeden alman genel kurul kararı ile TTK hükümlerine göre dava açılabilmesinin mümkün olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar …, …, …, … vekili cevap dilekçesinde;Davalıların davacı şirket Yönetim ve Denetim Kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, haklarında dava açılabilmesi için gerekli olan Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre alınmış geçerli bir genel kurul kararı olmadığını, Türk Ticaret Kanunu ile öngörülen Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğunun niteliği kusurlu sorumluluk” ve ” müteselsil sorumluluk” olduğu; TTK 305 ile 308. maddelerde tanımlanan hallerin, kuruluştan doğan mesuliyete ilişkin olduğu ve dava konunu içerisinde bu maddelerden doğan zarar olmadığını, yerleşmiş Yargıtay içtihatları uyarınca yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler hakkında ancak Genel Kurul un bilgisine sunulduğu; somut olarak ortaya konulduğu ve dava açılmasına karar verildiği olaylara dayalı olarak dava açılabileceği; yine TTK. md 380 hükmüne göre dava açılabilmesi için dava konusu olayın iddianın olduğu yıla ait bilanço / kar / zarar cetvelinin genel kurulca onaylanmamasının şart olduğunu, şirketin yönetim ve denetiminin iminin Bankalar Kanunu uyarınca Tasarruf Mevduatı Fonu tarafından el konulması nedeniyle Türk Ticaret Kanunun 341 maddesine istinaden Genel Kurul kararı ile denetçiler tarafından dava açılmasının mümkün olmadığını, denetçi vekiledenleri … ve … ‘ün davacı şirket tarafından davanın dayanağı olarak gösterilen işlemlerin hiçbirinde imzalarının bulunmadığını beyanla; davanın zaman aşımına uğramış olması, davacının aktif husumet ehliyetinin olmaması, vekiledenleri sorumluluğunun kusura dayalı olmasına karşın bu hususu ortaya koyan delil bulunmaması, vekiledenlerinin ibrasına ilişkin Genel Kurul Kararlarının sonraki Genel Kurul Kararı ile kaldırılmasına imkan olmaması, davanın esas yönünden yasal dayanaktan yoksun olması nedenlerinden ötürü davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacı … vekili, 28.02.2005 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; İşbu mali sorumluluk davasının … A Ş.’nin denetçileri tarafından 20.09.2004 tarihinde 5.500.000.000 TL üzerinden kısmen ikame edildiğini, tespit edilen ortaklık zararının ise, sunulan raporlarda belirlendiği üzere 6.575.000 YTL. 24.297.585 Euro ve 32.156.061 USD tutarında bulunduğunu beyanla; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.500.000.000 TL olarak ikame edilen davanın 6.575.000 YTL, 24.297.585 Euro ve 32.156.062 USD olarak HMK md. 83 ve devamı hükümlerine göre ıslahı ile, ıslahı istenen ortaklık zararının meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek YTL alacakları için TC Merkez Bankasınca ilan edilen reeskont faizi, Euro ve USD alacakları için en yüksek banka kredi faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukları yanında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
BİRLEŞEN DAVADA;
Davacı vekili dava dilekçesinde; …’nin 01/07/2002 tarih ve 441 nolu kararıyla hisseleri tamamen fon’a intikal eden ve … A.Ş. İle devir yoluyla birleşen … Bankası …Ş.’nin eski hakim ortaklarından ve yöneticilerinden olan Fon alacaklarının tahsili ile fon … A.Ş.’den olan alacaklarını tahsili bakımından 4389 sayılı Yasa’nın 15/7 (a) maddesine göre … A.Ş.’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin … tarafından devralındığını, … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinden …hariç, diğer yönetim kurulu üyelerinin ve denetim kurulu üyelerinin tamamının görevden alındılarını, şirket yönetim kurulunun 10/02/2005 tarih ve 2005/3 sayılı kararı ile şirketin zararına neden olan “geriye dönek 5 yıllık sürede görev yapan Yönetim kurulu üyeleri ile denetim kurulu üyeleri hakkında kişisel sorumluluk davası açılmasına oybirliğiyle karar verildiğini, vekiledeninin şirket kayıtları, bilançoları ve gelir tabloları üzerinde yaptığı incelemede , gerek yönetim kurulu üyelerinin ve gerekse üst yönetim kademesinde görev almış kişilerin şirketin zarara uğramasına neden olduklarının tespit edildiğini, zararın toplamının 63.689.634.378.767 TL olduğunu, bu zarar dolayısıyla davalılar hakkında huzurdaki işbu davanın açıldığını beyanla, şimdilik 5.500 TL maddi zararın, işlemiş ve işleyecek en yüksek banka kredi faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP;
Davalı … Vekili cevap dilekçesinde; dava için hakdüşürücü sürenin geçtiğini, vekiledeninin 1999 yılında Y.K. Üyeliğinden ayrılmış olması sebebiyle dava dilekçesinin 3-b,c,d,e bölümlerinde bahsi geçen fiillerle ilişkisinin bulunmadığını, ticari gereklerin yerine getirilmesi amacıyla yapılan işlemlerden ötürü şirketin zarara uğradığı kabul edilse bile bu hususun tek başına YK üyelerinin sorumluluğunu gerektirmeyeceğini, zararın kusurlu bir eylem sonucu oluştuğunun sabit olması gerektiğini, kusurlu işlemlerle zarar arasında illiyet bağının varlığının ispatlanması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket denetçilerinin dava açma hakkının (taraf ehliyeti) olmadığını, davanın 2 ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, vekiledenleri hakkında verilmiş ibra kararı varken, sorumluluk davası açılmasının mümkün olmadığını, açılan işbu davanın 10/02/2005 tarih ve 2005/3 sayılı yönetim kurulu kararına aykırı olduğunu, vekiledenlerinin ibra edildiği dönemlere ait genel kurul kararlarının iptaline karar vermenin 08/06/2004 tarihi genel kurulun yetki sınırları içinde olmadığını, bu hususun yasalara aykırı olduğunu, vekiledenlerinin görev yaptığı dönemlerde şirketin bağımsız dış denetim şirketince denetlendiğini, bilançosunun Yeminli Mali Müşavirlerce tasdik edildiğini, bu nedenle ileri sürülen hususların yönetim kurulu üyelerinin şahsi mesuliyetleri kapsamında değerlendirilemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde; YK üyelerinin sorumluluğu hakkında TTK 340 maddesindeki atıf dolayısıyla 309. Maddede yazılı zamanaşımı sürelerinin uygulanacağını, davada 5 ve 2 yıllık zamanaşını sürelerinin dolduğunu, vekiledenlerinin ibra edildiğini, ibraya rağmen vekiledenleri hakkında sorumluluk davası açılmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını, davacının dava konusu ettiği hususların, vekiledenlerinin hukuki sorumluluğunu doğuracak nitelikte olmadığını, yapılan işlem ve eylemlerde şirketi zarara uğratacak herhangi bir somut sebep olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … cevap dilekçesinde; davacı şirket denetçilerinin dava (aktif husumet) ehliyetinin olmadığını, dava açılabilmesi için gerekli olan TTK’nun hükümlerine göre alınmış geçerli bir genel kurul kararının olmadığını, TTK hükümlerine göre denetçilerin dava açmasının “davalı yönetim kurulu üyelerinin görevde olması” halinde mümkün olduğunu, dava konusu tazminatın zamanaşımına uğradığını, denetim görevinin 15/05/2001 tarihinde sona ermesi ve 15/05/2001 tarihinde yapılan olağan genel kurulda ibra edilmesi nedeniyle TTK’nun 309/4 ve 381. Maddelere göre dava konusu işlemlerin zamanaşımına uğraması ve iddialarla ilgili somut bir belge sunulamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; vekiledeninin denetçi sıfatıyla görevini her zaman layıkıyla yerine getirdiğini, iddialara bağlı bir kusur yada ihmalinin sözkonusu olmadığını, şirketin zarar tehlikesinin bulunması dava açmak için yeterli olmadığını, zarar doğmadan açılan bu davanın reddi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, denetim kurulunun dava konusu iddialarda hiçbir ihmal yada kusuru olmadığını ve vekiledeninin görev yaptığı 1998 ve 1999 yılları faaliyetlerini içeren bilanço ve dipnotlarında iddia konusu olayların yer aldığını, genel kurulun bu bilançoları tasdik etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava şartlarının bulunmadığını, davanın hukuki mesnedinin olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, temlik yoluyla …’nın davaya devam etmesine muvafakatlerinin olmadığını, dava dilekçesinde yer alan vakıalarda hukuka aykırı bir işlem olmadığını, gerekli özen ve borcunun gösterildiğini, herhangi bir kusurun bulunmadığını, sorumluluk yarattığı iddia edilen işlemin, iş hayatının normal akışı içinde normal bir ticari işlem olduğunu, yapılan işlemlerin kötü niyet, basiretsizlik, emniyeti suistimal, kasti zarar verme gibi hususların mevcudiyetini iddia etmek gerekçeleriyle bağdaşmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleşen Davada Davacı … vekili ıslah dilekçesinde; Evveliyatta ikame edilmiş bulunan mali sorumluluk davasının, … Finanşal Kiralama AŞ’nin denetçileri tarafından 5 500,00 TL üzerinden kısmen ikame edildiği, tespit edilen ortaktık zararının ise, sunulan raporlarda belirlendiği üzere 6.575,000 YTL., 24.297.585 Euro ve 32.156.062 USD tutarında bulunduğu hususlarını beyanla, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.500,00 TL olarak ikame edilen davanın 6.575.000 YTL, 24.297.585 Euro ve 32.156.062 USD olarak HUMK md. 83 ve devamı hükümlerine göre ıslahı ile, ıslahı istenen ortaklık zararının, zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek YTL alacakları için TC Merkez Bankasınca ilan edilen reeskont faizi Euro ve USD alacakları için en yüksek banka kredi faizi ile birlikle davalılardan sorumlulukları tutarında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE;
Dava, davacı … zarara uğratan yönetici ve denetçiler aleyhine açılan sorumluluk davasıdır.
Mahkememizce … E. K. sayılı, 14.07.2015 tarihli karar ile :”…iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen davada davalılar …, …, … …, …, …, … hakkında açılan davanın takip edilmediği, diğer davalılar hakkında açılan davalarda sorumluluğa esas zarar unsurunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle; asıl ve birleşen davada davalılar …, …, … …, …, …, … hakkında açılan davanın HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, diğer tüm davalılar yönünden asıl ve birleşen davanın esastan reddine” karar verilmiş,
Asıl ve birleşen davada davacı … vekili ile katılma yoluyla asıl davada davalı … vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/7737 – 2018/1376 E. K. Sayılı, 22.02.2018 tarihli ilamı ile :”…Somut olayda, asıl ve birleşen davada davacı vekili, önceki dönemde yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalıların şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürmüş, hangi eylemleriyle zararın doğduğunu asıl ve birleşen davadaki dava dilekçelerinde ayrıntılı şekilde açıklamıştır. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi temel alınan bilirkişi raporları da uyuşmazlığı çözmeye elverişli değildir. Dava konusu edilen ipotek ve kefalet bedellerinin … A.Ş yönünden tamamen karşılıksız kalması, batık alacağa dönüşmesi, yani tahsil edilme imkanının kalmaması zararın varlığı için şart olmadığı gibi, mahkemece katlanılan vergi cezaları ve gecikme zamları nedeniyle … A.Ş nezdinde zararın ortaya çıktığı kabul edilmiştir. İbraz edilen bir kısım delillerin bilirkişi raporunda değerlendirilmediği yönündeki itirazlar da cevaplandırılmamıştır. Bu suretle; iddia edilen zarar kalemlerinin anılan hükümler doğrultusunda incelenip belirlenmesi, bilirkişi raporlarına tarafların ileri sürdüğü ciddi itirazların cevaplandırılması, böylece taraflar arasındaki uyuşmazlıkta isnat edilen fiiller sebebiyle zararın bulunup bulunmadığının tespiti, şirket için belirtilen her bir hususun zarar kalemi olarak kabulü halinde, oluşan şirket zararından, yönetim ve denetim kurulu eski üyelerinin, 6762 sayılı TTK’nın 336 vd. maddeleri bağlamında ispat külfeti ters çevrilmiş kusur sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde, kusursuzluklarını kanıtlayamamaları halinde sorumlu olduklarının ilke olarak kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın asıl ve birleşen davada davacı … yararına bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesinde yer alan “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi uyarınca, haklarındaki davanın red sebebi aynı olan asıl ve birleşen davada davalılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece, alacağın fon alacağı niteliğinde olduğu ve bu kapsamda 5411 Sayılı Yasanın 141. maddesinin olaya uygulanması gerektiği, bu durumda da 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davada davalıların zamanaşımı def’ileri reddedilmiştir. Ancak, 5411 Sayılı Bankacılık Yasasının 141. maddesinde yer alan zamanaşımı süresi Bankacılık Yasasından doğan davalara ilişkin olup asıl ve birleşen davada davalılar aleyhine 6762 sayılı TTK’nın 336 vd. maddelerine göre açılan sorumluluk davasında 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
6762 sayılı TTK’nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmü uygulanır. 336. ve 337. maddelere yapılan atıf dolayısıyla şirket yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu durumda, mahkemece dava konusu edilen her bir zararlandırıcı eylem yönünden zamanaşımı süresinin bu hükümler çerçevesinde tespiti ile zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi gerektiğinden asıl davada davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl davada davalı … yarına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı kapsamına göre her bir zararlandırıcı eylem yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmak üzere rapor aldırılmış, 21.04.2021 tarihli raporda:
”…1.Raporumuzun C bölümünde açıklanan (1) – (2) – (3) – (4) – (7) numaralı kapsamında değerlendirilen yönetim kurulu kararları kapsamında herhangi bu zararın ortaya çıkmadığı, bu nedenle de davalıların sorumlu olmadığı.
2.Raporumuzun C bölümünde (5) numaralı kapsamda değerlendiren yönetim kurulu kararı kapsamında, dava dosyasına sunulu kayıt ve belgelerle sınırlı olarak, dava konusu … sözleşmesinin taksitlerinin geç başlatılması yüzünden … sözleşmesi bedeli 13.148.180,00 USD tutarında zarar doğduğu sonucuna ulaşmak mümkün olmadığı, çünkü: sözleşmenin başlatılmaması değil geç başlatılması söz konusu olduğu.
Bununla birlikte Sayın Mahkemece 13.148.180,00 USD zararın varlığına kanaat getirilmesi halinde de, Yargıtay’ın bozma ilamı kapsamında belirtilen zamanaşımı süreleri dikkate alındığında ve önceki bilirkişi raporlarında da isabetli olarak belirtildiği üzere, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekeceği,
3.Raporumuzun C bölümünde (6) numaralı kapsamda değerlendiren yönelim kurulu kararı kapsam mda,Dava dosyasına sunulu kayıt ve belgelerle sınırlı olarak, dava konusu … sözleşmesinin taksitlerinin geç başlatılması yüzünden … sözleşmesi bedeli 18.665.204,00 USD ve 13,757.315,00 Euro tuıarında zarar doğduğu sonucuna ulaşmak mümkün olmadığı, çünkü sözleşmenin başlatılmaması değil geç başlatılması söz konusu olduğu
Bununla birlikte, Sayın Mahkemece 18.665.204.00 USD ve 13.757.315.00 Euro zararın varlığına kanaat getirilmesi halinde de, Yargıtayın, bozma ilamı kapsamında belirtilen zamanaşımı süreleri dikkate alındığında ve önceki bilirkişi raporlarında da isabetli olarak belirtildiği üzere, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekeceği…” tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm yargılama dosyası kapsamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/7737-2018/1376 E. K. Sayılı, 22.02.2018 tarihli bozma ilamındaki gerektirici nedenlere ve bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi heyeti raporu kapsamına göre; 6762 sayılı TTK’nın 340. maddesine göre 336. ve 337. madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309. madde hükmünün uygulanacağı, 336. ve 337. maddelere yapılan atıf dolayısıyla şirket yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309. maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda da değinildiği gibi, asıl ve birleşen davalarda, dava konusu edilen tüm zararlandırıcı işlemler bakımından zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından; asıl ve birleşen davada davalılar …, …, … , … …, …, … Ve … hakkında açılan davaların HMK 150 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, asıl ve birleşen davada diğer davalılar yönünden açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Asıl ve birleşen davada davalılar … , …, … , … …, …, … VE … hakkında açılan davaların HMK 150 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-)Asıl ve birleşen davada diğer davalılar yönünden açılan davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE,
3-Asıl Davada; Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 74,25 TL peşin harçtan mahsubu ile 14,95 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı … tarafından yapılan 26 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
5-Davalı … Polat tarafından yapılan 50 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 10 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 150 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
7-Davalı … Polat tarafından yapılan 23 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan 13 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
9-Davalılar kendilerini vekilli temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalılar vekiline ödenmesine,
10-Davacı yanın yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, yatırdığı gider avansından artan tutarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Birleşen davada;
11- Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 74,30 TL peşin harçtan mahsubu ile 15,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

12-Davalı … tarafından yapılan 10 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
13-Davalı … tarafından yapılan 10 TL tebligat yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
14-Davalılar kendilerini vekilli temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin, davalı … … vekili vekalet ücreti talebinde bulunmadığını 06/05/2014 tarihli celsede imzalı beyanı ile bildirdiğinden bu davalı hariç diğer davalılar için davacıdan alınıp, davalılar vekiline ayrı ayrı ödenmesine,
15-Davacı yanın yapmış olduğu giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, yatırdığı gider avansından artan tutarın karar kesinleştiğinde iadesine,
İlişkin Davacı vekili AV. …, davalı … vekili AV. …, davalı … vekili AV…., davalılar vekili AV…. ile bir kısım davalılar vekili AV. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/10/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır