Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/218 E. 2022/384 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/218 Esas
KARAR NO : 2022/384

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 09/04/2020
KARAR TARİHİ : 13/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … (eski Ünvanı …A.Ş.) tarafından Davalının ihtiyaç kredisi borcunu dava dışı taraf…A.Ş. ile yapılan devir/temlik sözleşmesi ile devralındığını, T.C. İstanbul …İcra Dairesi … Esas sayılı takip dosyası ile açılan icra takibine davalı borçlunun itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, dava şartı arabuluculuk süreci başlatıldığını fakat taraflar arasında anlaşma sağlanamaması üzerine huzurdaki davayı açmak zorunda kaldıklarını iddia ederek; itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesini ve takibi inkar eden davalı borçlunun alacak tutarının % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Dairesinin yetkili olmadığını, usulsüz prosedür ile başlatılan arabuluculuk işlemlerinin geçersiz olduğunu, yetkili mahkemenin şahsının ikametgah adresinin bulunduğu İstanbul Anadolu Adliyesi Tüketici Mahkemeleri olduğunu, T.C. İstanbul …İcra Dairesi…Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan takibe itiraz ettiklerini, hak düşürücü | yıl süre dolduktan sonra arabuluculuk sürecinin başlatıldığını, zaman aşımı geçtikten sonra başlatılan arabuluculuk çalışmasının geçersiz. olduğunu, tarafına yasal ve uüsülüne uygun tebligat yapılmaksızın arabuluculuk -sürecinin başlatıldığını iddia ederek huzurdaki davanın reddedilmesini davanın İstanbul Anadolu Adliyesi Tüketici Mahkemesinde açılmasını talep etmektedir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davanın; 12.305,30 -TL alacağa ilişkin İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmişler, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. icra dosyası, İhtarname, Hesap ekstreleri ve ödeme dekontlarının bankadan müzekkeresinin istenerek dosyaya konulması vs delil bilirkişi incelemesi vs her türlü delile dayanmışlardır.
İstanbul … İcra Dairesinin …esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının…A.Ş. borçlu … – (TC.No:…) olduğu, 12.858,45-TL asıl alacak (Bireysel kredi), 804,53-TL diğer masraf olmak üzere toplam 13.662,98-TL alacak için 09/09/2021 tarihinde ilamsız genel haciz yolu ile takibe girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun süresi içerisinde takibe, borca, itiraz ettiği görülmüştür.
…Bankasına müzekkere yazıldığı 04/11/2020 tarihli müzekkere cevabında davalı tarafla genel kredi sözleşmesinin bulunmadığı, kredi kartı ve finansör kart kullanıldığı, bildirilmiştir.
İddia savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişi 31/12/2021 tarihli raporunda özetle; Kredi Sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredi kartı taksit ödemelerinin belirlenen/öngörülen süre içinde ödenmemiş olduğu nazara alındığında, temlik/devir veren dava dışı taraf bankanın ve alacaklı davacı … Yönetim Şirketinin, asıl borçlu Davalı hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu, davacı … Yönetim Şirketinin, asıl borçlu davalıdan olan alacaklarının sarih olduğu, davalının takibe yaptığı itiraza ilişkin dava dosyasına herhangi banka ödeme dekontu veya başkaca yazılı bir ödeme belgesi sunmadıkları, davalının kullandığı kredi kartının ticari nitelikte olduğu ve ticaretine konu mal ve hizmetleri vadeli temin etmek amacıyla satıcı şirketlerden mal alımında kullandığının ürün özelliği ve dosya içeriğinden anlaşıldığı, 09.09.2016 Takip talep tarihi itibariyle Davacı … Yönetim Şirketinin Davalı borçludan; 12.858,45 TL asıl alacağı, 804,53 TL gecikme tazminatı/faizi alacağı, 13.662,98 TL toplam harca esas değer alacağı olduğu, T.C. İstanbul…İcra Dairesi… Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin %15,00 yıllık gecikme tazminatı/faizi ile devam etmesi tespit ve rapor edilmiştir.
Görev hususu dava şartı olması nedeniyle Mahkeme görev hususunu yargılamanın her aşamasında re’ sen dikkate alabileceği gibi taraflar da her aşamada ileri sürebilir.
HMK.nun 1. Maddesine göre “…….göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” anılan kanunun 114/c maddesinde ise mahkemenin görevi dava şartı olarak gösterilmiş olup aynı kanunun 115.maddesi ile getirilen “Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.” hükmü gereğince re’sen görevsizlik kararı verilebilecektir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4.maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesine göre ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
27.11.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesine göre bu Kanun’un kapsamını “her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” oluşturmakta olup, anılan Kanun’un, 3/1-k maddesinde tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmış, 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiştir. Yine, aynı Kanun’un 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiş, ayrıca 83/2. maddesinde “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle görev hususunda ortaya çıkması muhtemel ihtilafların önüne geçilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 18.05.2017 tarihli ve 2015/15723 Es., 2017/2940 K. Sayılı ilamında “…………Somut olayda, davacı tüketici olup, bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilişkin işbu davada, 01.07.2014 dava tarihi itibariyle, yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereğince görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Bu durumda, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yasal düzenleme gözetilmeden işin esası hakkında karar verilmesi isabetli görülmediğinden hükmün res’en bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi 16.05.2018 tarihli ve 2018/25 Es., 2018/427 K. Sayılı ilamında “………… Dava tarihi olan 27.03.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, ticaret mahkemesince, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında kararı verilmesi doğru olmadığından 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-a/3 ve 355.maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir. ” olduğu belirtilmiştir.
Bu yasal çerçevede eldeki talebin değerlendirilmesinde, dosya kapsamında davacı vekilinin dava dilekçesi incelendiğinde davalı kredi müşterisi …’ in ihtiyat kredisi borcuna ilişkin iş bu takibin başlatıldığı, davaya dayanak takip dosyasında ise borçlu …’ in bireysel krediden kaynaklı takip başlatıldığı, bulunan banka kayıtlarına göre taraflar arasında GKS düzenlenmediği sadece kredi kartı ve finansör kart kullanıldığı anlaşılmış olup davacı, davalı bankanın ticari müşterisi olmayıp bireysel müşterisidir. Dosyada davacının tacir olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Davacı tüketici olup, davalı ile arasındaki ilişki ticari olmayan tüketici işlemidir. Davalı tacir olmadığı gibi uyuşmazlık konusu da ticari işletmesi ile ilgili değildir. Dava konusu 6102 sayılı Yasada düzenlenen hususlardan da değildir. Davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, Asliye Ticaret Mahkemelerinin uzmanlık gerektiren ticari davalara bakmakla görevli özel nitelikli mahkemeler olduğu, taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu hükümleri veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davada 6502 sayılı Yasa’nın yukarıda belirtilen hükümleri ile yukarıda belirtilen yargıtay ve istinaf kararları gereğince Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla iş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM :
1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren taraflardan herhangi birinin iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunmaması halinde dosyanın Mahkememizce resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/05/2022

Katip … Hakim …
E-imza E-imza