Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/18 E. 2022/484 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/18 Esas
KARAR NO :2022/484

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/01/2020
KARAR TARİHİ:10/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla … Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davalı taraf aleyhine ilamsız icra takibi başlattığı. Borçlunun, borçlu olmadığını iddia ederek takibe itiraz ettiği ve takibi durdurduğu. Borçlunun itirazı haksız ve dayanaksız olduğu, itirazının iptaline karar verilmesi gerektiği, müvekkili ile davalı taraf arasında ticari ilişki neticesinde ticari emtianın davalı tarafa teslim edildiği. Bu sebeple 29.11.2018 tarihli 86.789,00-TL bedelli ve 30.11.2018 tarihli 90.270,00-TL bedelli iki adet fatura tanzim edildiği, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkinin kendisine yüklediği tüm edimleri yerine getirerek, ticari emtiayı ve bunlara ilişkin irsaliyeli faturaları davalı borçluya teslim ettiği davalı borçlu teslim edilen faturaları kendi vergi dairesine bildirdiğini, teslim edilen faturaların davalı borçlunun BA BS formunda da görüldüğünü, bu nedenle davalının vergi dairesinden hem Form BA BS Analizinin celbi hem de dava konuşu faturaya ilişkin BA-BS formlarının celbi gereği hasıl olduğunu, T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/11846 E., 2014/15110 K. Sayılı kararı (Ek-3) “Bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden dava konusu faturaya ilişkin BA-BS formlarının celb edilerek incelenmesini talep ettiğini, bu durumda mahkemece davacının belirtilen bu delili üzerinde durulup, celp edilecek formların incelenmesi sonucunda davalı tarafın dava konuşu faturayı ilgili vergi dairesine bildirmesi halinde, bu bildirimin fatura kapsamındaki malların teslim alınmış olduğunu göstereceği hususu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” tespitini ihtiva ettiğini İşbu uyuşmazlık ile ilgili dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davalı yanın üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü ifa etmediğini, bu nedenle davalı yandan fatura bedellerinin ticari faizi ile birlikte tahsili ile taraflarına ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, hiçbir hukuki mesnet ve dayanağı bulunmayan ve haksız olarak takibe itirazda bulunan davalı taraf kötü niyetli olup, alacaklarının da likit bulunduğundan, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, müvekkili tarafından davalı borçlunun aktiflerinin üçüncü kişilere devretmeye başladığı ve başlatıları icra takiplerinin semeresiz kaldığı duyum alındığı, bu nedenle müvekkilinin alacağına kavuşması için dava sonunun beklemesi telafisi güç zararlar doğuracağı. haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun takip meblağının ticari faizi ile birlikte borçlu olduğuna hükmedilmesine, borçlunun takip meblağının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, öncelikle teminatsız aksi kanaat halinde takdir edilecek teminat karşılığında davalı aleyhine İhtiyati Haciz kararı verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline gönderilen tebligatlarında usule ve yasaya aykırı olup, tebligatların usulsüz olması nedeniyle de müvekkilinin davadan haberdar olma tarihi olarak 22.10.2020 tarihinin kabul edilmesini talep ettiklerini müvekkiline 04.05.2020 tarihli dosya üzerinden verilen erteleme kararı ardından hazırlanan … barkod numaralı 20.08.2020 UYAP hazırlama tarihli tebligatın akıbeti beklenmeksizin (barkod sorgulamasından ilgili mazbatanın 07.09.2020 tarihinde iade olduğu görülmektedir.) 25.08.2020 UYAP hazırlama tarihli … barkod numaralı mazbata ile müvekkilinin değinilen tarihte artık adresi olmayan bir adrese T.K. 35. Maddesi hükümlerince tebligat gönderilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, aşağıda izah edildiği şekilde 20.08.2020 UYAP hazırlama tarihli tebligatın yasal ihtaratlan içermemesi nedeniyle usul ve yasaya aykırı olmasi yanı sıra, bu mazbata ardindan müvekkil şirketin adresinin 21.08.2020 tarihinde değiştiği ve bu hususun 23.08.2020 tarihinde tescil edildiği araştırılmayarak, müvekkilin son adresine mazbatanın ulaştınlması için gerekli çaba gösterilmeksizin doğrudan yanlış adrese TK. 35. Maddesi uyarınca tebligat gönderilmesi usule ve yasaya aykırı olduğu ayrıca müvekkili şirkete gönderilen ve bila tebliğ olan TK. 35. Maddesi kapsamındaki tebliğ de dahil olmak üzere dört tebligat da “… Mh…. Cd.N.73 … …/İstanbul” adresine gönderilmiş olup; dava açılmasından aylar sonra internet üzerinden dahi sorulabilen İTO adres kaydı sorulmaksızın ve davacı vekilinin bile 19.06.2020 tarihli dilekçesine aykırı şekilde müvekkilin son adresine değil de eski adreslerinden birine (tebliğ tarihlerinde müseccel adresi olduğu doğrulanmayan) TK. 35. Maddesine göre tebligat gönderilmesi usule aykırı olduğu müvekkil şirketin adresi ekteki ITO ve ticaret sicil gazetesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere 21.08.2020 tarihinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 23.08.2020 tescil edildiği, … barkod numaralı 20.08.2020 UYAP hazırlama tarihli tebligat ın akıbeti beklenmeden 25.08.2020 UYAP hazırlama tarihli … barkod numaralı mazbata ile TK. 35. maddesine göre gönderilen tebligat aynı zamanda müvekkil şirketin müseccel adresi de TK. 35. maddesi kapsamındaki tebliğ mazbatasındaki adres olmadığından usule ve yasaya aykırıdır. Tebligat hukukundaki asıl husus, muhatabın bilinen son adresine tebligat gönderilmesi gereği olup; 20.08.2020 tarihli mazbatanın akıbeti beklenmiş olsa idi ITO üzerinden yapılacak sorgulama ile müvekkil şirketin adresinin değiştirildiği tespit edilecek ve müvekkilin doğru adresine tekrar tebligat gönderilebileceği yine müvekkilinin eski adresine 04.05.2020 tarihli dosya üzerinden verilen erteleme kararı ardından hazırlanan … barkod numaralı 20.08.2020 UYAP tanzim tarihli mazbatada 6100 Sayılı Kanun 122, Maddesi gereği yapılması gereken ihtaratı içermediğinden de usul ve yasaya aykırı olduğu. İlgili mazbatada aynı kanun 139. Maddesi hükmü ihtaratının olduğu ve fakat yasal zorunluluk bulunulması gereken 122. Madde ihtaratının olmadığı açıktır. özetlemek gerekir ise, müvekkiline ilk olarak gönderilen 04.05.2020 tarihli dosya üÜzerinden verilen erteleme kararı ardından hazırlanan … barkod numaralı 20.08,2020 UYAP tanzim tarihli mazbatada 6100 Sayılı Kanun 122. Maddesi gereği yapılması gereken ihtaratın bulunmaması nedeniyle ilgili tebliğat usule aykırı olduğundan, değinilen tebligatın akıbeti beklenmeksizin yasaya aykırı olarak TK, 35.Maddesine göre düzenlenen 25.08.2020 UYAP hazırlama tarihli … barkod numaralı tebligat da müvekkil şirketin adresi mazbata düzenleme tarihinden önce 21.08.2020 tarihinde değişip 23.08.2020 tarihinde tescil edildiğinden, adres müvekkili şirket adresi olmadığından ve ayrıca ilk tebligat usule aykırı olmakla, bu durum usule aykırı tebligat sonrası TK. 35. Maddesi gereği gönderilen tebligati da kendiliğinden usule aykırı hale getireceğinden müvekkil şirketin davadan haberdar olma tarihi olarak 22.10.2020 tarihinin kabul edilmesi gerektiği ayrıca müvekkilince davadan süresinde haberdar olunmuş olsa idi bile, ekteki iş göremezlik raporlarından da anlaşılacağı üzere 12.07.2020 tarihinde ayak bileğinin kırılmış olması nedeniyle yürüyemez durumda olduğundan 11.11.2020 tarihine dek sağlık raporlu şekilde iş göremez hatimiz de devam ettiği, nitekim son 10 gündür yavaş yavaş da olsa yürüyebilir hale geldiğinden müvekkilince huzurdaki davadan haricen haberdar olunması ardından vekaletname ibraz edildiği ve cevap dilekçemsi de arz edildiği açıkladıkları nedenlerle; müvekkiline yapılan tebligat usule ve yasaya aykırı olduğundan, kaldı ki takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasinda takip sürecinde vekil olarak yer almamız, arabuluculuk sürecine bizzat katılmamız ve davacı vekilinin de dilekçesinde bizleri davalı vekili olarak belirtmiş olmasi karsisinda işi vekille takip edilen müvekkil asile tebligat yapilmasi yasaya aykırı olduğundan ve her halükarda müvekkil şirketin işbu huzurdaki dava sürecini yöneten tek vekili olmam ve de sağlık raporlarmdan da anlaşılacağı üzere usulsüz tebliğ tarihinde dahi yürüyemez durumda olup, raporlu bulunmam nedenleriyle cevap süresinin süresinde olduğunun Sayın Mahkemece kabul edilerek delillerinin toplanmasını talep ettiklerini. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair /Yönetmeliğin 18. Maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğu olayda; davalı vekili aracılığıyla …11. İcra Müdürlüğü’nün … |ve yenileme ile … esas sayılı dosyasında gönderilen Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılması doğru olmadığı, davalı şirkete asile yapılan tebligat, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği, 6100 Sayılı |Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27.maddesi hükmüne göre hakim davanın tarafların) dinlenemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremez.” Yargıtay 14. HD. 22.02.2018T.18256/245 Dava; itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile davalının … 1. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile itiraz edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. Maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Somut olayda; Borçlu, vekili aracılığıyla … 1. İera Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında gönderilen Ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyasıl içinde bulunduğundan, itirazın iptali davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapllması gerekirken asile yapılması doğru değildir. (Davalı şirkete (asile) yapılan tebligat, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler İgereğince usulsüz olup söz konuşu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından |söz edilemez. yargıtay 13. HD. 03.10.2017T. 2731/8956 Öte yandan; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması zorunludur. Borçlu, vekili aracılığıyla… 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca itiraz ettiğinden ve vekile ait vekaletname takip dosyası içinde bulunduğundan, itirazın kaldırılması davasında, ekinde dava dilekçesi bulunan ve üzerinde duruşma gününün yazılı olduğu tebligatın vekile yapılması gerekirken asile yapılması doğru değildir. davacı tarafça müvekkilİ şirkete bir kısım malların teslim edildiği iddiası ile haksız ve temelsiz olarak icra takibi başlatıldığı, bu icra takibine haklı itirazları sonrasında ise huzurdaki dava ikame edildiği, icra takibine itiraz dilekçesinde açıkça ifade ettikleri üzere müvekkili şirkete davacı tarafından her hangi bir mal ya da hizmet sunulmadığı, davacı tarafça müvekkili şirkete bir kısım malların davacı tarafından müvekkili şirketc teslimi hususunda görüşmeler yapmışsalar da davacı tarafın müvekkili şirkete vaat etliği malları hiçbir zaman teslim etmediği nitekim davacının takibe ve davaya konu ettiği faturalar incelendiğinde de faturaların 29.11.2018 ve 30.11.2018 tarihli irsaliye faturalar oldukları ve fakat buna rağmen teslim alan kısımlarının ise isim ve imza muhteva etmedikleri açıkça görüldüğü, müvekkili şirketçe ilgili faturalara ilişkin herhangi bir mal ya da hizmet davacı taraftan alınmadığı davacı tarafın ilgili faturaların müvekkili şirketçe BA beyannamelerinde bildirildiği bu nedenle de faturaya konu mal ya da hizmetlerin testim edildiği biçiminde beyanlarda bulunsa da; vergisel bir zorunluluk olan BA beyannamesi düzenlenmesinin borçlar ve ticaret hukuku bağlamında alım satım akdi kapsaminda satıcının teslim yükümlülüğünü ifa ettiğini kabul etmek mümkün olmayacağı, nitekim müvekkili şirketçe bu yönde bir beyan vergi dairesine verilmiş isc bile, bu beyanname davacının dava konusu malları müvekkile teslim edileceği inancı ile verilmiş olabileceği. Davacının dava konusu malları müvekkili şirkete teslim etmemesi ardından ise müvekkili şirketçe davacı şirket adına KDV beyannamelerinde düzeltme talebinde bulunduğu, davacı tarafça müvekkilİ şirkete bir kısım malların teslim edildiği iddiası ile haksız ve temelsiz olarak icra takibi başlatıldığı, bu icra takibine haklı itirazları sonrasında ise huzurdaki dava ikame edildiği, icra takibine itiraz dilekçesinde açıkça ifade ettikleri üzere müvekkili şirkete davacı tarafından her hangi bir mal ya da hizmet sunulmadığı, davacı tarafça müvekkili şirkete bir kısım malların davacı tarafından müvekkili şirketc teslimi hususunda görüşmeler yapmışsalar da davacı tarafın müvekkili şirkete vaat etliği malları hiçbir zaman teslim etmediği nitekim davacının takibe ve davaya konu ettiği faturalar incelendiğinde de faturaların 29.11.2018 ve 30.11.2018 tarihli irsaliye faturalar oldukları ve fakat buna rağmen teslim alan kısımlarının ise isim ve imza muhteva etmedikleri açıkça görüldüğü. Müvekkili şirketçe ilgili faturalara ilişkin herhangi bir mal ya da hizmet davacı taraftan alınmadığı, davacı tarafın ilgili faturaların müvekkili şirketçe BA beyannamelerinde bildirildiği bu nedenle de faturaya konu mal ya da hizmetlerin testim edildiği biçiminde beyanlarda bulunsa da; vergisel bir zorunluluk olan BA beyannamesi düzenlenmesinin borçlar ve ticaret hukuku bağlamında alım-satım akdi kapsaminda satıcının teslim yükümlülüğünü ifa ettiğini kabul etmek mümkün olmayacağı. Nitekim müvekkili şirketçe bu yönde bir beyan vergi dairesine verilmiş isc bile, bu beyanname davacının dava konusu malları müvekkile teslim edileceği inancı ile verilmiş olabileceği. davacının dava konusu malları müvekkili şirkete teslim etmemesi ardından ise müvekkili şirketçe davacı şirket adına KDV beyannamelerinde düzeltme talebinde bulunduğu, haksız ve hukuki temelden yoksun davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere müvekkili şirket aleyhinde hiçbir mal teslim etmemesine karşın hukuki işlemler yaptığından ve kötüniyetli olduğundan kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yana yüklenmesi talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın; itirazın iptali davasından ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; … 6. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası, dava şartı arabuluculuk son tutanağı, ticari defter ve belgeler yazışmaları, Her türlü yasal delile dayanmışlardır.
Davaya dayanak … 6. İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasında; alacaklı … Borçlu … aleyhine toplam 193.801,99-TL alacağa ilişkin 28/06/2019 tarihinde takibe girişildiği, borçluya tebliğe çıkarıldığı, borçlunun süresinde borca ve faize itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
İddia ve savunmalar doğrultusunda 03/09/2021 tarihli bilirkişi kök raporunu özetle; Davacının Defter ve Belgelerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 222 doğrultusunda lehine delil olma kabiliyetinde olmadığı, davalının defter ve belgelerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 222 doğrultusunda lehine delil olma kabiliyetinde olmadığını davacının dava tarihi itibariyle davalıdan 173.578,00 TL Ana para alacağı iddiasını ispat edemediği, 08/03/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacının defter ve belgelerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 222 doğrultusunda lehine delil olma kabiliyetinde olmadığı, davalının defter ve belgelerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 222 doğrultusunda lehine delil olma kabiliyetinde olmadığı, 05.11.2021 tarihli ara kararı ile Dosyada bulunan belgeler, 03.09.2021 Tarihli kök rapor, davacı ve davalının kök rapor sonrası sayın mahkemeye sundukları itiraz ve beyan dilekçeleri, Küçük köy vergi dairesinden gelen müzekkere yazısı birlikte değerlendirilmiş olup, davacının davalıdan alacağının olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, tarafların defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki hukuki ihtilafın davacı yanın, 28/06/2019 tarihinde davalı borçlu aleyhine … 6. İcra Dairesinin … sayılı dosyası 193.801,99-TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunduğu,
Davacının 2018 yevmiye kayıtlarında, davalının 162.054,00 TL borcu gözükmesine rağmen davaya konu; 19.11.2018 tarih ve 226185 nolu fatura yekünü : 86.780.-TL 30.11.2018 tarih ve 226186 nolu fatura yekünü: 90,270.-TL olmak üzere 2 fatura toplamı 173.578,00 TL olarak faturada yer alan tutarlarla defter kayıtlarının uyumsuz olduğu, davacının 2018 dönemi envanter defterinin boş olarak ibraz edildiği,
Davalının 2018 yevmiye defterinin incelenmesinde 31.12.2018 tarihli kapamş fişinde 556.sayfada 320 satıcılar hesabı altında davacıya 177.059,TL borcunun olduğu ve 01.01.2019 tarihine devrettiği. Davalının dosyada yer alan belgelerden; bağlı olduğu vergi dairesine 21.06.2019 tarihinde Kasım/2018 dönemine KDV düzeltme beyannamesi vererek davacıya ait 19.11.2018 tarih 226185 nolu 86.780.TL ve 30.11.2018 tarih 226186 nolu 90.270 TL lik fatura tutarlarına karşılık gelen KDV tutarlarını çıkardığı.2 fatura karşılığı tutar kadar ödenecek KDV tahakkuk ettirildiği, Küçük köy vergi dairesinden gelen 10.09.2021 tarihli müzekkere cevabında 2018 dönemiyle ilgili KDV düzeltmesi yazımız ekinde sunulmuştur.” Denilmekle yazı ekindeki belgeler incelendiğinde 24.12.2018 19,02.18 onay zaman damgalı 2018-Kasım Dönemi KDV beyannamesi bilgilerinin olduğu, 2018 Kasım dönemine ait 24.12.20 18 19;02;18 onay zaman damgalı düzeltme öncesi verilen ilk tablo ile düzeltme olarak verileri 21.06.2019- 13;29:34 onay zaman damgalı tablolar kıyaslandığında; Dönem içi alışlar KDV sinde fark olduğu görülmüş olup, oluşan fark : 69.420,36 TL – 42.411,36 TL 27.009 TL dir.27.009,-TL fark ise davacı tarafından davalıya kesilen 30,11.2018 tarih,226186 nolu faturanın 13.770.TL lik KDV si ile, 29,11.2018 tarih-226185 nolu faturanın 13.239.TL lik KDV sinin toplamına karşılık gelen tutar olduğu, … Vergi dairesinden gelen müzekkere cevabı birikte değerlendirildiğinde, davacının davalıdan alacağı olmadığı hususu tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 80,70-TL harcın başlangıçta peşin alınan 2.340,65-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.259,95‬-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 22.016,14-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,

Dair, davacı vekilinin davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/06/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır