Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/147 E. 2020/320 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/147 Esas
KARAR NO:2020/320

DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:26/12/2016
KARAR TARİHİ:16/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Şirket ile … A.Ş. arasında 19.09.2016 ila 20.12.2016 tarih aralığına ilişkin … …. İç ve Dış Ticaret A.Ş.’ nin ofis kısmının … TV’de yayınlanan “…” isimli dizinin çekimlerini sırasında meydana gelebilecek zararları kapsayacak şekilde tanzim edilen … kapsamında sigortalandığını, davacı şirket 08.10.2016 tarihinde …’ de Dizi’nin çekimlerine devam ettiği esnada, kimliği bilinmeyen bir erkek şahıs tarafından bir adet çantası ile birlikte laptop, alt kat ofisten 3 adet … e ait, 1 adet davacı şirkete ait laptopun çalındığının tespit edildiğini, bu durum üzerine davacı şirket tarafından Davalı …’ya ihbarda bulunduğunu, davalı … tarafından hasar dosyası açıldığını ve ekspertiz raporu tanzim ettirildiğini, rapora göre 3 adet …’ e, 1 adet davacı şirkete ait bilgisayarın bir erkek şahıs tarafından binanın dışarısına çıkarıldığı kabul edilerek, hırsızın sigortalı mahalle girişi Hırsızlık Genel Şartlarında tanımlanan kırma, delme, zorlama vb. hallerden herhangi birinin gerçekleşmediğinin anlaşıldığı ve bu çerçevede meydana gelen hasarın “…” olarak tanımlanacağının dolayısıyla da Poliçe teminatının dışında olduğu belirtildiğini davalının acentesi olan … Ltd. Şti. tarafından yaşanan olayın … olduğu bu nedenle teminat kapsamı dışında kaldığı, davacı şirketin herhangi bir güvenlik önlemi almadığı ve hırsızlık yapan kişinin de bu açıktan yararlandığı yönünde değerlendirmede bulunulduğunu, davacı şirket, olayın meydana geldiği ofisin Dizi çekimleri için kiralandığından çalınan bilgisayarların aynılarını 12.883,90 TL bedelle satın alarak dava dışı … e teslim ettiğini, Poliçenin, Kıymetli “Eşya Hırsızlık” bölümünde açıkça her çeşit elektronik ve optik eşyalar için hırsızlık rizikosu teminata dahil edildiği, denilerek her türlü elektronik eşyanın bu kapsamda olduğunun beyan edildiğini ve hırsızlık için özellikle kırma, delme tarzında bir söylemde de bulunulmadığını, zararı gidermek için davacı şirket tarafından 12.883,90 TL ödenmişse de, Davalı … Şirketinin eskime bedeli olarak belirttiği oranların taraflarınca göz önüne alınarak hesaplandığında 9.669,45-TL bedel olarak hesaplandığından şimdilik bu bedelin ticari faiziyle taraflarına iadesini talep ettiklerini, Neticeten; arz ve izah edilen sebeplerle, davacı şirketin ödemek zorunda kaldığı bedelin şimdilik 9.669,45-TL’sinin olay tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmesini’’ talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacının, aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, sigorta sözleşmesine bakıldığında, dava dışı bulunan … A.Ş. unvanlı şirketin, sigortalı olduğu görüldüğünü, dava konusu talepler “Hırsızlık Sigortası” teminatı dışında kaldığını, Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının ilgili maddesinde ise hırsızlığa teşebbüsün, Kırma, delme, yıkma, devirme ve zorlamayla girilerek, kaybolan, çalınan veya haksız yere elde edilen asıl anahtarla veya anahtar uydurarak veya başka aletler veya şifre yardımıyla kilit açma suretiyle girilerek, yaralama, zor ve şiddet kullanma veya tehditle yapılması halinde sigortalı kıymetlerde doğrudan meydana gelen maddi kayıp ve zararlar, teminat altına alındığı denildiğini, davacı tarafından iddia edilen hasarın oluş şekli sayılan riziko tanımlarından hiçbirine uymadığını, iddia edilen riziko ve hasar Hırsızlık Sigortası Genel Şartları maddesi kapsamında teminat dışında kaldığından, huzurdaki tüm taleplerinin reddini talep ettiklerini söz konusu olayın hırsızlık suçunu oluşturması hırsızlık teminatı kapsamında olduğunu göstermediğini Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarında belirtilen esaslara uymaması durumunda meydana gelen hasarın sigorta teminatı dışında kaldığını, aksi yöndeki davacı açıklamaları kabul edilemediğini rizikonun teminat altında olduğu kabul edilse bile, davacının talepleri tazminat miktarı ve faiz bakımından kabul edilemediğini ekspertiz raporunda yalnızca bir laptopun çalındığı anın görüntülerine yer verildiğini ve diğer laptopların çalındığının tespiti açıkça yapılmadığını, bu nedenle davacının diğer bilgisayarların çalındığını ispatlaması gerektiğini tespit edilecek gerçek zarar miktarından %25 muafiyet oranının düşülmesini, Bu durumda somut olayda hırsızlık sonucu laptop çalınmasında, kıymetli eşya hırsızlık muafiyetinden bağımsız olarak, tespit edilecek hasar bedelinden eskime ve yıpranma nedeniyle de indirim yapılması gerektiğini yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde dava dışı sigortalı firmaya ait üç adet bilgisayar zararının 7.001,24-TL olduğu tespit edildiğini hasar bedelinin tespitinde riziko sonrası zarar gören eşyaların güncel rayiç değeri değil, hasar tarihindeki rayiç değeri esas alındığını, davacının sunduğu çalınan bilgisayarların aynısının alındığını gösterir faturaların kabulü mümkünün mümkün olmadığını, söz konusu faturalar yeni alınan bilgisayarlara ilişkin olup, davalı … şirketinin gerçek zarar ilkesince sorumluluğu çalınan bilgisayarın hasar tarihindeki ikinci el rayiç değeri ile sınırlı olduğunu, aksi halde yeni alınan bilgisayarlar baz alınarak hesaplanan hasar bedelinin sigortacıdan tazmin edilmesi durumunda gerçek zarardan bahsedilmeyeceğini, söz konusu faturanın taraflarına tebliğ edilmediğini, kabul anlamı içermemek kaydıyla, davacının olay tarihinden itibaren avans faizi taleplerinin yerinde olmadığını, Neticeten; açıklanan nedenlerle, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini” talep etmişlerdir.
Yanların tüm delilleri toplandıktan sonra dosya iddia, savunma ve yanların tüm delilleri ile ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak temerrüt tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacağı varsa saptanması için bilirkişiye verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 26.03.2018 tarihli 9 sayfadan ibaret raporunda özetle; “Davacı tarafından talep edilmiş olan 9.669,45-TL lik tazminatın uygun bulunduğu, Davacının talebinin sigorta poliçesi teminatında bulunmadığı, Bunun yanı sıra Davacının sigorta ettiren olarak dava açmasının da mümkün olamayacağı” kanaati ile raporunu sunmuştur.
Davacı vekilinin bu rapora yaptığı itiraz üzerine itirazların değerlendirilmesi için dosya ek rapor düzenlenmek üzere yeniden bilirkişi kuruluna verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun düzenlediği 12.09.2018 tarihli 2 sayfadan ibaret ek raporunda özetle; “Davacının talebinin sigorta poliçesi teminatında bulunmadığı, dava konusu olayın poliçe genel şartına göre hırsızlık olmadığı, hırsızlığın poliçe genel şartında tanımlanmış gibi olmadığı, olayın … şeklinde gerçekleştiği, Bunun yanı sıra Davacının sigorta ettiren olarak dava açmasının da mümkün olamayacağı tespit edilmiştir.” kanaati ile ek raporunu sunmuştur.
Mahkememizce … Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda taraf vekillerinin beyanları, bilirkişi raporu ve dosya içerisindeki tüm evraklar kül halinde ele alındığında; 6102 sayılı TTK’nın 1454. maddesi uyarınca, sigorta ettirenin, üçüncü bir kişinin menfaatini, adını belirterek veya belirtmeyerek sigorta ettirebileceği, sigorta sözleşmesinden doğan hakların sigortalıya ait olduğu, Sigortalının aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebileceği ve onu dava edebileceği, madde hükmünden de anlaşılacağı gibi aksine bir sözleşme kuralı yoksa sigorta tazminatını talep hakkının sigortalıya ait olduğu, dava konusu poliçede bu yönde (aksine) bîr hüküm olmadığı, buna göre de davacının sigorta ettiren olarak dava açmak suretiyle meydana gelmiş olan zararı talep etmesi mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 14/11/2018 tarih … esas … karar sayılı kararı davacı vekilince istinaf edilmiş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere … Bölge Adliye Mahkemesinin ilgili hukuk dairesine gönderilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 06/02/2020 tarih 2019/1687 Esas 2020/356 Karar sayılı ilamında, “Somut uyuşmazlıkta, dava konusu sigorta sözleşmesinde, sigortalı olarak dava dışı … Tanıtım AŞ adlı şirket, sigorta ettirenin ise davacı şirket olduğu görülmektedir.
6102 sayılı TTK 1454 maddesine göre sigorta ettiren üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı aksine bir sözleşme yoksa sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir veya onu dava edebilir.
… Taraf sıfatı, dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi, kural olarak o hakkın sahibine aittir. (Aktif husumet) Subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi ise, o hakka yükümlü olan kişidir. (Pasif husumet) Bir davanın tarafları, o davada gerçekten taraf sıfatını haiz değil ise, mahkemece, dava konusunun esası hakkında inceleme yapılıp karar verilemez, davanın reddi gerekir. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. 1086 sayılı HUMK ‘ta bir dava şartı olmamakla birlikte, hakim, kendisine sunulan dava malzemesinden bir itiraz sebebinin varlığını öğrenirse, bunu kendiliğinden gözetir. (KURU; Medeni Usul Hukuku, 2017, s.122, 123). 6100 sayılı HMK ‘da da aynı durum korunmuştur. (Yargıtay 11 HD’nin 2017/1713 Esas, 2018/7247 Karar sayılı kararı).
Bu durum karşısında mahkemece, dava hakkının rizikonun gerçekleşmesi ile davacı şirkete intikal edip etmediğinin ve dava dışı şirketin tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatinin aranmasının gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi, muvafakatinin gerekli olduğu sonucuna varılması halinde, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi takdirde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, hem davacının dava hakkı olmadığı kabul edilip hem de işin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle mahkemece davacının taraf sıfatı bulunup bulunmadığı ile ilgili deliller toplanmadan karar verildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince işin esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına karar verilmiştir…” gerekçesiyle Mahkememizin 14/11/2018 tarihli … esas … karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma üzerine dosya Mahkememizin 2020/147 esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, sigortalanan …’nin 08/10/2016 tarihinde gerçekleşen hırsızlık olayı nedeniyle davacı tarafça dava dışı …’ye ödenen 9.669,45 TL’nin taraflar arasında akdedilen … kapsamında rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen 20/09/2016 tanzim tarihli … incelendiğinde; sigortalının …. A.Ş., Sigorta ettirenin ise davacı … Şti olduğu, açıklamalar ve özel koşullar kısmında ise rizikonun gerçekleşmesi halinde talep hakkının lehtara yani sigortalıya tanındığı görülmüş, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirene talep hakkı verildiğine veya tazminatın sigorta ettirene intikal edeceğine dair herhangi bir koşul kararlaştırılmadığı anlaşılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nın 1454. maddesinde de düzenlendiği üzere sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine bir sözleşme yoksa sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir veya onu dava edebilir. 6102 Sayılı TTK’nın 1454. Maddesi göz önüne alınarak 20/09/2016 tanzim tarihli … kapsamında tazminatın ödenmesini talep hakkı ve dava hakkı sigortalı/lehtar olan dava dışı …. A.Ş.’ye aittir. Poliçe kapsamında zararın ödenmesi istendiğinden ve 20/09/2016 tanzim tarihli … Poliçesine göre talep ve dava hakkı dava dışı sigortalı/lehtar olan dava dışı …. A.Ş.’ye ait olduğundan, tazminatın davacı şirkete ödenmesi için sigortalının yani dava dışı …. A.Ş.’nin muvafakati gerekmekte olup, dosya kapsamında muvafakat verildiğine dair herhangi bir belge de bulunmadığından davacının dava hakkı olmadığı kanaatine varılmış ve davacının eldeki davada aktif husumetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 165,14-TL-TL den mahsubu ile bakiye 110,74-TL nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yatırılan gider avansından artan tutarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar/vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/09/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.