Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/138 E. 2022/89 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/138 Esas
KARAR NO :2022/89

DAVA:Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/02/2020
KARAR TARİHİ:10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin, İstanbul Ticaret Sicili’nin … sicil numarasında kayıtlı olan davalı şirketin 798.325,00 TL. tutarında % 23 oranında hissesinin sahibi olduğunu, Davalı şirketin müdürü ise, 11.09.2013 tarihinden itibaren … sayılı genel kurul kararı ile beş yıl süre ile seçilen, aynı zamanda şirketteki hakim ortak olan, … olduğunu, 5 yıllık sürenin sona ermesinden itibaren 13.09.2028 tarihine kadar on yıl süre ile şirketin müdürü olarak yeniden seçildiğini ve münferid imza yetkisi ile şirketi temsil ettiğini, Şirket’in % 75 hissesine sahip olduğunu, Müvekkil, şirkete ortak olduğu tarihten itibaren, Şirketin eski ortağı ve yetkilisi olan …’ın, keza …’ün müvekkilden Şirkete borç verilmesini talep etmesi üzerine, Şirket’in gelişmesi ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için çeşitli tarihlerde banka kanalı ile davalı şirkete borç para gönderdiğini, Müvekkilinin, şirkete ortak olarak girdiği tarihten itibaren sürekli olarak şirketin yatırımlarını genişletmesi ve büyütmesi için ortaklarına güvenerek çeşitli tarihlerde davalı şirkete kendi şahsi hesabından havaleler yaptığını, Şirkete kendi şahsi hesabından borç veren Müvekkilin alacağını ödememek için Müvekkilin Şirket alacağından düşülmüş gibi gösterilerek usulsüz muhasebe işlemleri gerçekleştirildiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar bürosu tarafından … soruşturma numaralı dosya ile şirket ortakları …, şirket müdürü … ve şirket mali müşaviri … hakkında soruşturma açıldığını ve ayrıca … Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma numaralı dosyanın halen devam ettiğini, davalı şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olan müdür … ile mali müşavir … usulsüz işlemlerin yapılması ve şirket kayıtlarının usule aykırı olarak tutulmasında birlikte hareket ettiklerini, tutulan cari hesap kayıtlarının usulsüz olduğunu, müvekkil tarafından, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, … E. sayılı dosyası ile, davalı şirket müdürü … ve Şirketin mali müşaviri … aleyhine sorumluluk davası açıldığını, ayrıca, …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı dosyası ile …’ün müdürlük görevinden azli ve bu mümkün olmadığı takdirde şirketin haklı sebeple feshi talebi ile dava açıldığını beyanla, davalı şirketin mallarına ve banka hesaplarına ihtiyati haciz konulmasına, müvekkili şirketin davalı şirketten olan alacağının, müvekkilinin davalı şirkete gönderdiği tarih itibariyle işlemiş ve işleyecek ticari işlerdeki en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilin ortağı olduğu …. Tic. Ltd. Şti.’deki tüm işlemler yasal mevzuat hükümlerine uygun olarak yapıldığını, ticari defter ve mali kayıtların usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, …. Tic. Ltd. Şti.’nin mali müşaviri … şirketin kuruluşu da dahil olmak üzere 2015 yılının başına kadar şirketin Mali Müşavirliğini Vergi Usul Kanununa ve 3568 sayılı Meslek Kanununun dürüstlük hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerine göre yaptığını, davacının ihtiyati haciz talebinin tamamen kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin halen aktif olarak ticari faaliyetine devam etmekte olup, borçtan kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemesi ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması söz konusu olmadığını, her ne kadar bilirkişi raporlarından ve savcılık soruşturma dosyalarından söz edilmişse de bu dosyalardan müvekkil aleyhine kesinleşen hiç bir dosya bulunmadığını beyanla; belirsiz alacak davası olarak açılan davanın, hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, davacının davasının öncelikle möhuk. madde 48. gereği incelenerek davacı tarafından mahkemenin belirleyeceği bedelin teminat olarak mahkeme veznesine depo edilmesine aksi taktirde davanın reddine karar verilmesini, davacının hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; taraflar arasındaki ihtarnameler davalı şirket ticaret sicili kayıtları, vergi inceleme raporları, müvekkil ve davalı şirkete ait banka hesap kayıtları, dekontlar, davalı şirket ticari defter ve müstenidatı belgeler, …. ATM’nin … E. sayılı dosyası, …. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Ekonomik Suçlar bürosu tarafından … soruşturma numaralı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi‘nin … E. sayılı dosyası, tanık beyanlarına, bilirkişi raporuna, keşif ve sair her türlü yasal delillere dayanmışlardır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamında toplanan tüm deliller ile tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarı ile taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi için rapor aldırılmış, 14.09.2021 tarihli raporda:
”…a) Ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda : davacının, davalı şirketten 916.703,27 (Kayıtlardaki Bakiye: 17.171.000 TL + 899.532,27 TL … hesabına aktarılan) alacaklı olduğunun tespit edildiği,
b) Davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine ve aleyhine delil teşkil etmesi, davacı şirketin 11.09.2013 tarihinden itibaren şirketteki hakim ortak olan … tarafından yönetilmesi, ticari defter ve kayıtların tutulmasının anılan hakim hissedarın devredilemez görevleri arasında yer alması gibi hususlar dikkate alındığında; ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda yukarıda tespit edilen alacak oranında davacının davalı şirketten alacaklı olduğunun kabulü gerektiği,
c) Davacının herhangi bir temerrüt ihtarına – rastlanmadığından hesaplanan alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği…” tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı ve davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmiş olup, mahkememizce bilirkişi raporu kanaat verici nitelikte olması nedeniyle itirazların reddine, karar verilmiştir.
Davacı vekili 08.12.2021 tarihli dilekçesi ile; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla bu aşamada davayı kısmen Islah ile talep miktarını 500.000,00-TL’den 916.703,27-TL’ye Islah etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının değişik tarihlerde davalı şirkete borç olarak vermiş olduğu tutardan ıslah talep ve dava hakları saklı olmak üzere 500.000-TL’sinin tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Davalı vekili MÖHUK. madde 48. gereği incelenerek davacı tarafından mahkemenin belirleyeceği bedelin teminat olarak mahkeme veznesine depo edilmesine aksi taktirde davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, Mahkememizce karşılıklılık nedeni ile davacının teminattan muaf olduğu anlaşıldığından bu yöndeki itirazın reddine karar verilmiştir.
Yine davalı vekili … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası yönünden derdestlik itirazında bulunmuş; Mahkememizce; … ATM’nin … Esas sayılı dosyası getirtilip incelenmiş; davacı … tarafından, davalılar … ve … aleyhine 16.02.2017 tarihinde açılmış kayyımlık davası olduğu tarafların ve dava konusunun farklı olduğu anlaşıldığından derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacının davalı şirkette %23 oranında hissedar olduğu, şirketin 11.09.2013 tarihinden itibaren şirketteki hakim ortak olan … tarafından yönetildiği, davacının davalı şirkete birtakım ödemeler yaptığı, davalı şirketin de davacıya bazı tutarlar ödediği, ödenen bedellerin önemli bir kısmının ticrari defterlerde yer aldığı hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki çekişme, davacının davalı şirketten bir alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce hükme elverişli bulunan bilirkişi raporunda da değinildiği gibi; hisse devir sözleşmesi ile şirkete verilen borçlar birbirinden farklı ve bağımsızdır. Sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği sözleşme sadece tarafları bağlar, dolayısıyla pay devir sözleşmesi sadece devreden ile devralanı bağlar. Şirket sözleşmeye taraf olmadığından, bu sözleşme gerekçe gösterilerek borçların ödenip ödenmediği ileri sürülemez. Kaldı ki, hisse devir sözleşmesi sadece hisseyi ve hisseye bağlı olan borç ve alacakların devrini içermekte olup, bu sözleşmede ayrıca şirket alacağından feragat ettiğine ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının sirketten olan alacağının hisse devri ile yeni paydaşa geçtiği ve sermaye artırımında kullanıldığı yönündeki davalı şirketin iddiası yerinde değildir. Davacı, sermaye artırımından … hesabına aktarlan 899.532.27 TL alacağını talep edebilecektir.
Davacı, 17.08.2012-12.09.2013 tarihleri arasında davalı şirkette müdürlük görevini yürüttüğünden, TTK uyarınca müdürlerin görev ve yetkileri arasında defter ve belgelerin düzenlenmesi de bulunduğundan, yine gerek şirket ortaklarının gerekse müdürlerin şirket defterlerini inceleme, bilgi ve belge talep elme yetkileri bulunduğundan, basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davacının müdürlük yetkisinin kullanıldığı dönemde şirketin defter ve kayıtlarından haberdar olmadığını ileri süremez. Dolayısıyla müdürlük görevini yaptığı ve bu dönemden önceki işlemlerden davacının haberdar olduğunun ve en azından zımni olarak bu işlemlere onay verdiğinin kabulü gerek, bu bakımdan müdürlük yapılan dönem ve bu dönemden önceki işlemlerden dolayı alacağından yapılan mahsup işlemlerinin usulsüz olduğu ileri sürülemez.
Limited şirket müdürünün devredilemez ve vazgeçilemez görevleri arasında “muhasebenin, finansal denetimin ve finansal planlamanın oluşturulması… Şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi” de bulunmaktadır (TIK. m. 625). Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasıncı ilişkin HMK. m. 222 hükmüne göre: “(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak fufulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer farafın aynı şartlara uygün olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlarcı aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıfları sahibi aleyhine delil olur.”
Davacı şirketin ticari defterlerinin anılan hüküm uyarınca sahibi lehine ve aleyhine delil teşkil etmesi, davacı şirketin 11.09.2013 farihinden itibaren şirketteki hakim ortak olan … tarafından yönetilmesi, ticari defter ve kayıtların tutulmasının anılan hakim hissedarın devredilemez görevleri arasında yer alması gibi hususlar dikkate alındığında; ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda tespit edilen alacak oranında davacının davalı şirketten alacaklı olduğu, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının, davalı şirketten 916.703,27 (Kayıtlardaki Bakiye: 17.171.00 TL + 899.532,27 TL … hesabına aktarılan) alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine ve aleyhine delil teşkil etmesi, davacı şirketin 11.09.2013 tarihinden itibaren şirketteki hakim ortak olan … tarafından yönetilmesi, ticari defter ve kayıtların tutulmasının anılan hakim hissedarın devredilemez görevleri arasında yer alması gibi hususlar dikkate alındığında; ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucunda yukarıda tespit edilen alacak oranında davacının davadlı şirketten alacaklı olduğunun kabulü gerektiği, temerrüt ihtarı bulunmadığından alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği sonucuna varılmıştır
Davalı yan, davacının alacağının …m.147/4 gereğince 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve bun nedenle zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de; bilirkişi raporunda da değinildiği gibi davacının, şirketteki hissesinin 292.500,00 TL’sini 22.08.2013 tarihinde, 207.500,00 TL’sini 26.08.2013 tarihinde, 30.000,00 TL’sini 11.12.2014 tarihinde şirket ortağı …’e devretmiş, davalı taraf, söz konusu hisse devirlerinden davacının şirketteki alacağınından da …’e devredilmesi gerekliği düşüncesi ile, söz konusu pay devirlerinin yapılmadığı yıllardaki muhasebe kaydını 01.01.2018 tarihinde düzenleyerek, davacının alacağını 899.532,27 TL azaltmış olup, bu tarih esas alındığında zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın ve ıslah talebinin kabulüne; 916.703,27-TL ‘nin 500.000,00-TL’sine dava tarihinden kalan tutara ise ıslah tarihi olan 08.12.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hüküm altına alınan tutar yönünden ilamların icrası yoluyla icra takibine geçilebileceğinden ihtiyati haczin koşulları oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla;
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN VE ISLAH TALEBİNİN KABULÜNE;
1-) 916.703,27-TL ‘nin 500.000-TL sine dava tarihinden kalan tutara ise ıslah tarihi olan 08.12.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-) İhtiyati haciz talebinin REDDİNE,
3-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 62.620,00-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 8.538,75-TL harçtan ve 7.116,25-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 49.965,00-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 8.538,75-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı, 7,80-TL vekâlet suret harcı, 7.116,25-TL ıslah harcı, 7.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 185,00-TL davetiye gideri olmak üzere toplam 22.902,20-TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-) Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 62.885,16-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin, karar kesinleştiğinde davacıya / vekillerine iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin (E – duruşma) yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/02/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır