Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/137 E. 2023/757 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/137 Esas
KARAR NO :2023/757

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:22/12/2014
KARAR TARİHİ:08/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekilinin mahkememize verdiği 22.12.2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; “16.12.2009 tarihinden itibaren İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı bulunan müvekkili … tekstil sektöründe kumaş ve tekstil ürünlerine baskı ve desen yapılması hizmetleri konusunda ticari faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin ise … Holding A.Ş.nin grup şirketi olduğunu, Müvekkili davacı ile davalı şirket arasında 2012 yılından bugüne kadar cari hesap şeklinde işleyen ticari ilişki sonucunda, müvekkili davacı davalının siparişleri üzerine davalıya baskı, desen, kalıp, çoğaltma vb. hizmet ve işleri yaptığını, Taraflar arasındaki cari hesap ve ticari ilişki sonucunda 30.10.2014 takip tarihi itibariyle müvekkili davacının verdiği hizmet ve yaptığı iş karşılığında düzenlenen faturalardan kaynaklı oluşan borcun bakiyesi olan 65.677,07 -TL’nin tüm iyi niyetli girişimlere karşın davalı/borçlu tarafından ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili davacı alacağın tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine ilamsız icra takibini başlattığını, Davalı/borçlunun 10.11.2014 tarihinde yaptığı itirazda, takip konusu borcun 27.058,08-TL lik kısmını kabul 38.618,99-TL’lik kısmını ise reddettiğini, diğer bir ifade ile borca kısmen itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı/borçlunun kabul ettiği 27.058,09 -TL lık tutarın ise icra fer’ileri ile birlikte 27/11/2014 tarihinde takip dosyasına yatırıldığını, ayrıca, davalı borçlunun takipten sonra 07.11.214 tarihinde haricen müvekkili davacının banka hesabına 4.183,09 TL ödemede de bulunduğunu, davalı/borçlunun takipten sonra ödediği 4.183,08 -TL lık tutarın takipten sonra işlemiş faiz, masraf ve fer’ilere mahsup edilmesini talep ettiklerini, diğer taraftan müvekkili davacının tüm iyi niyetli girişimlerine karşın davalı/borçlunun bakiye borcunu bugüne kadar da borcunu ödemediğini beyan etmiş, dilekçesinde vs açıklamalarda bulunarak sonuç olarak, fazlaya dair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, ….İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, yapılan itiraz kötü niyetli olduğundan davalı/borçlunun %20 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı/borçluya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından …. İcra Dairesinin 2014/… Esas Sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine 65.677,07 -TL tutarında icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emrinin müvekkili şirket tarafından tebellüğ edilmiş olduğunu, müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia eden davacıya bu meblağda bir borcu bulunmadığından dolayı, takibe taraflarından süresinde kısmi itiraz edildiğini, davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen huzurdaki davanın hukuka aykırı olduğunu, çünkü müvekkili şirket ile davacı arasında uzun yıllardır süre gelen ticari bir ilişkinin söz konusu olduğunu, davacıya uzun yıllardır baskı ve desen işleri yaptırıldığını, yaptırılan işlerin bedellerinin de davacıya ödendiğini, davacının da dava dilekçesinde ifade ettiği üzere, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesaplar üzerinden işlediğini, ancak davacı yanın iddia ettiği gibi iş karşılığında düzenlenen faturalardan kaynaklanan borç bakiyesinin 65.677,07 TL olmadığını, müvekkili şirketin cari hesaplarında davacının mevcut bakiyesinin 27.058.08-TL olup söz konusu bedelin de kendilerine ödendiğini, dolayısı ile müvekkilinin davacı yana ödemesi gereken herhangi bir borcunun olmadığını beyan etmiş, sonuç olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, işbu davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
…. İcra Dairesinin 2014/… Esaslı dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup takip dosyası incelendiğinde; alacaklının …, borçlunun …AŞ olduğu, takibin 65.677,07-TL asıl alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, takip dayanağınıncari hesap ekstresi olduğu, 30/10/2014 tarihli ödeme emrinin 03/11/2014 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 10/11/2014 tarihinde, süresi içerisinde borca, ferilerine ve faize itiraz ettiği görülmüştür.
Mahkememizin 2014/… esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde, mevcut fatura ve e-mail yazışmalarından davacının davalıdan alacaklı olduğu tutarla ilişkilendirilebilecek bir hizmet tespitinde bulunulamamıştır. Ayrıca bahsi geçen belgelerden davacının, davalıya yapmış olduğu bazı baskı işlerinde davalı müşterisi talebince revizyonlara gittiği anlaşılmakla beraber, bu işlemlerin/ yazışmaların dava konusu faturalarla ilişkili olup olmadığı da mevcut belgelerden belirlenemediği gerekçesiyle 2017/… karar sayılı 11/10/2017 tarihli kararı ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2014/… esas 2017/… karar sayılı kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya istinaf incelemesi için İstanbul BAM ilgili Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. HD 22/01/2020 tarih 2018/507 esas 2020/123 karar sayılı ilamında; “…Taraflar arasında uzun yıllara dayalı ticari ilişki kapsamında kumaş ve tekstil ürünlerine baskı ve desen yapılması konusunda sözlü eser sözleşmesi bulunduğu ve aralarındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde sürdürüldüğü anlaşılmaktadır.
Dava konusu işten kaynaklı bedelin ödenmemesi nedeniyle davacı tarafından davalı hakkında 27/10/2014 tarihinde ilamsız icra takibi yapılmış, davalı 10/11/2014 tarihli dilekçesi ile borcun 27.058,08TL’lik kısmını kabul ederek bu miktarı ferileriyle birlikte 25/11/2014 tarihinde takip dosyasına yatırmıştır. Davalının itiraz dilekçesi sunduktan sonra kabul etmediği borç miktarından 4.183,08TL’yi haricen davacıya ödediği de tarafların beyanları ile sabittir. Uyuşmazlık; davacının bakiye iş bedeli alacağı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Davacı bakiye iş bedelinin ispatı konusunda delil listesinde e-mail yazışmalarına, tanık beyanlarına, bilirkişi incelemesine, cari hesap ekstresine, ticari defter ve kayıtlarına ve en son da açıkça yemin deliline dayanmıştır.
Dosya içerisindeki 14/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; ibraz edilen ve incelenen davacının ticari defter ve kayıtlarının delil niteliğine haiz olduğunu, bu kayıtlara göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 65.677,07 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafça her hangi bir ticari defter ve kayıt ibraz edilmediğini, dava dosyasındaki fatura ve e-mail yazışmalarından davacının davalıdan alacaklı olduğu tutarla ilişkilendirilebilecek bir hizmet tespitinde bulunulamadığını, ayrıca davacının davalıya yaptığı bazı baskı işlerinde davalının müşteri talebine göre revizyonlara gittiğini, bu işlemlerin dava konusu faturalarla ilişkili olup olmadığının mevcut belgelerden belirlenemediğini belirtmiş, 18/04/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda da, kök rapordaki değerlendirmesini tekrar etmiştir.
Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici, iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır.
Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla, bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Davacı taraf iddia ettiği teslimin yapıldığını kanıtlamak için yazılı delil sunamamıştır. Ancak, davacının delil listesinde tanık …’ün beyanına ve açıkça “yemin” deliline dayanılmıştır. O halde, yerel mahkemece davacının dava konusu bakiye iş bedeline hak kazanıp kazanmadığı noktasında, işin yapılıp teslim edildiği iddiasının kanıtlanmasına yönelik olarak davacı tarafça bildirilen tanık …’ün dinlenilmesi; gerekmesi halinde davacıya davalı tarafa yemin teklif edip etmeyeceği hatırlatılarak sonucuna göre işlem yapılması ve gerektiği takdirde bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususlar üzerinde durulup, anılan deliller değerlendirilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur…” gerekçesiyle Mahkememizin 2014/1635 esas 2017/743 karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiş, kesin olarak verilen kaldırma ilamı üzerine dosya Mahkememizin 2020/137 esas sırasına kaydedilmiştir.
BAM karar ilamında; davacının dava konusu bakiye iş bedeline hak kazanıp kazanmadığı noktasında işin yapılıp teslim edildiği iddiasının kanıtlanmasına yönelik davacının tanığı dinlenmesi, gerekmesi halinde yemin delilinin hatırlatılması ve sonucuna göre bilirkişiden ek rapor alınması gerektiği belirlenmiş,
Davacı tanığı … 15/12/2021 tarihli celsedeki beyanında: “Ben 2014 yılına kadar davalı şirkette ön fosun takibi alanında çalışıyordum. Davacı ile davalılar arasındaki ticari ilişkiyi biliyorum, 2010 yılından itibaren yaklaşık 10 yıl birlikte çalışıldı. Davalı şirketin adresi merterdeyken taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre davacı tarafın davalıya teslim etmediği işler (baskı ve desen) için davalı davacıya ödeme yapıyordu taraflar arasında istenen baskı desen hususundaki işlere ilişkin siparişler mail yoluyla veriliyordu. Davalı şirketin adresinin Beylikdüzüne taşınması üzerine yönetim de değişti ve yeni yönetim davacının teslim etmediği işlerin parasını ödememeye başlanmış, Davalı şirket Beylikdüzü’ne taşındıktan sonra 2 sene kadar daha çalıştım. Sonrasında işten ayrıldım. Sipariş verildikten ve mail olarak atıldıktan sonra davalı şirket bana sipariş içeriğini veriyor ben de davacı şirketin siparişlerini kontrol ediyordum. Önce numuneler yapılıyordu. Numuneleri aldıktan sonra çalıştığım firma müşteri gönderiyordu müşteri olup olmayacağı belli olmadığı için müşteri siparişi istemiyor veya iptal ediyorsa davacıdan sipariş edilen ancak müşteriden dolayı alınmayan ürünlerin el emeği karşılığı olarak bir iş bedeli davalı tarafından davacıya ödeniyordu. … davalı şirketin pazarlama bölümüne bakan iş arkadaşlarımızdı. Mailleri davacı şirkete bu kişiler atıyordu bende anlattığım gibi siparişin takibini yapıyordum dedi. Hazırlanın numuneler davalı şirketin müşterileri için yapılıyordu. Davalı şirketin müşterileri sipariş iptal edince davacı şirketin parasının ödendiği de oluyormuş ödenmediği de oluyormuş. Ödenmemeye şirket Beylikdüzü’ne taşındıktan başlanmış, siparişlerin iptal edilmesi üzerine teslim edilmeyen siparişler nedeniyle ödeme yapıldığı da yapılmadığı da hususlarını beni tanık olarak gösteren davacı vekili tarafından 1 ay önce öğrendim. Ödeme veya ödememe hususunda doğrudan bilgi sahibi değilim muhasebe ile ilgili bilgim yoktur. Bu dosyada tanık olarak gösterildiğimi biliyordum. Tanık olarak gösterildikten sonra öğrendim. Davalı şirkette çalıştığım sürece davalı şirketin müşterilerinin siparişleri için davacı şirkete hazırlattığı baskı desen ve kalıp bedelleri müşterilin siparişi iptal etmesine rağmen bedeli benim çalıştığım dönemde ödeniyordu, taraflar arasındaki anlaşmaya çalıştığı dönemde biliyordum. O dönemde faturaları da davacıdan alıp ben muhasebeye veriyordum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Bam karar ilamı doğrultusunda davacı tanığı dinlenmiş olup tanık beyanında 2014 yılına kadar davacı şirkette çalıştığını belirtmiş ve takibe dayanak cari hesap ekstresi incelendiğinde 2012-2014 yılları arasında kayıtlar olduğu, 2014 yılından itibaren düzenlenen faturalara ilişkin davacı tanığı bu dönemde çalışmadığından fatura içeriği hizmetin ifa edildiği hususun ispatlanamadığı değerlendirilmiş, 2014 öncesi için ise tanık beyanında siparişlerin mail yoluyla verildiğinden ve sipariş sürecinden bahsederek hazırlanan numunelere değinmiş, özellikle sipariş iptalleri halinde bile bir dönem ödeme yapıldığını belirtmiş ancak 2012-2014 tarihleri arasında düzenlenen ve cari hesaba kaydedilen fatra konusu hizmetin ifa edildiği hususunda açık ve tereddütsüz beyanda bulunmamış, tanığın beyanları bütün olarak değerlendirildiğinde davacının takibe konu cari hesaba dayanak fatura içeriğine ilişkin hizmeti ifa ettiği hususu tanığın beyanı ile de ispatlanamamıştır. Bu durumda davacı vekilinin delil dilekçesinin deliller kısmında yemin deliline dayandığı görülmekle 15/06/2022 tarihli celsede yemin delili hatırlatılmış, davacı vekili yemin deliline dayandıklarını beyan ederek verilen süre içeresinde yemin metnini sunmuş, bu sırada Mahkememizce davalının dava ve takibe konu ilişki dönemini kapsayan 2013-2014 yılları arasında şirketi temsil ve ilzama yetkili olan kişilerin bildirilmesi için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış ve gelen yazı cevabından istenen dönemde davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin …, … ve … oldukları belirlenmiş, bu kişilere yemin metni ekli ihtarlı yemin davetiyesi tebliğ edilmiş ancak davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişiler olan …, … ve …’nin usule uygun davetiyeye rağmen bildirilen günde duruşmaya iştirak etmedikleri gibi bu hususta mazeret de bildirmedikleri görüldüğünden 6100 sayılı HMK’nın 229. Maddesi uyarınca yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılmışlardır.
Davalı vekili davalı şirket yetkililerinin vekaletname ile …’yu temsilci olarak atadıklarını ve yemin konusu vakıalarda bilgi sahibi olan kişinin … olduğunu beyan ederek …’ya yemin eda ettirilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekilinin yemin eda ettirilmesini istediği …’ya davalı şirket yetkililerince verilen vekaletname incelendiğinde, bazı resmi ve özel kurumlar ile ve bazı şirket işlemlerinde davalı şirket adına işlem yapılması için yetki verildiği ancak vekaletnamede şirketi temsilen yemin eda etme yetkisi verilmediği, emsal niteliğindeki Yargıtay 19. HD. 18/02/2016 tarih 2015/… Esas, 2015/… Karar sayılı ilamında bu hususta açık yetki verilmemesi halinde dinlenemeyeceği anlaşıldığından Mahkememizin 20/09/2023 tarihli celse 1 nolu ara kararıyla davalı vekilinin …’ya yemin eda ettirilmesi talebinin yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir.
Yemin delili konusunda Yüksek Mahkemenin istikrar kazanmış içtihatları ile Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 12.09.2018 tarihli 2018/… Esas 2018/… Karar sayılı ilamında da yer alan Yemin delili 6100 sayılı HMK’nın 225 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Dava dilekçesinde davacı tarafça açıkça yemin deliline dayanıldığından Mahkememizce davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış, ve davacı vekili 15/06/2022 tarihli celse yemin delilini ifa edeceğini beyan ettiğinden yemin metnini sunması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilerek sonuçları ihtar edilmiştir. Davacı vekili 27/06/2022 tarihli dilekçesi ile yemin metnini sunmuş, davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere yemin metni ekli ihtarlı yemin davetiyesi tebliğ edilmiş olmasına rağmen mazeret bildirilmeksizin tayin edilen günde hazır bulunmayarak “Dava konusu faturalara konu baskı ve desen işlerinin yapılmasına ilişkin sipariş ve işlerin yetkilisi olduğum …’nin Satış ve Pazarlama bölümünde çalışan … tarafından sipariş edilmediğine, bununla ilgili davacı şirket ile mail yazışmalarının yapılmadığına, davacının, yetkilisi olduğum şirket için faturalara konu “muhtelif desen negatif ve kalıp” işini hazırlamadığına, şirketimizin müşterileri için önceden hazırlattığımız örnek desen -baskı ve kalıplar için daha önce davacı şirkete benzer ödeme yapmadığımıza, taraflar arasında böyle bir uygulamanın bulunmadığına, yetkilisi olduğum şirketin, dava konusu faturalardan kaynaklı bakiye 38.618,99 TL borcunun bulunmadığına namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim.” şeklindeki yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılmışlardır. Bu durumda kesin delil niteliğinde yemin delili nedeniyle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın Kabulüne,
…. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalının 38.618,99-TL alacağa yönelik kısmi itirazının iptaline, takibin aynı koşullarla devamına,
2-Alacağın %20’si oranında 7.723,80-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.638,06-TL harçtan peşin alınan 331,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.306,81-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvurma harcı, 331,25-TL peşin harç, 3,80-TL vekalet harcı, 788,25-TL tebligat/ posta gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.648,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır