Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/136 E. 2023/379 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/136 Esas
KARAR NO :2023/379

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/01/2017
KARAR TARİHİ:12/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari bir anonim şirketi olarak 12/09/2016 tarihinde … Caddesi No:185 … adresinde bulunan taşınmazı ofis/işyeri olarak kullanmak maksadıyla maliki …’ den kiraladığını, en az bir yıl süreli olmak üzere yıllık kira bedelinin tamamanın peşin olarak ödendiğini, davalıların, iştirakleri … … A.Ş. üzerinden, taşınmazın bulunduğu Plaza ve AVM’ den oluşan kompleksi hukuka aykırı şekilde yönettiklerini, müvekkilinin 15/09/2016 tarihinde dava konusu taşınmazın bulunduğu adrese taşındığını, bünyesinde çalışan personelleri ile ticari yaşantısını olağan şekilde sürdürmeye çalışmasına karşın, davalıların taşınmazın davacı tarafından kullanılamayacağını ve davacının hususuka aykırı olduğunu iddia ettiğini ve müvekkilinin iş bu faaliyetlerini yürütmekte ve hatta gündelik faaliyetlerini dahi sürdürmekte oldukça zor duruma soktuğunu, maddi ve manevi anlamda defalarca zarara uğrattığını, hukuka aykırı yönetimin her geçen gün daha da artarak devam ettiğini, davallıların, iştirakleri üzerinden resmi kurumlara, davacının gayri resmi faaliyet gösterdiği iddiasıyla başvurduğunu, aynı zamanda iştirakleri üzerinden davacıdan hizmet bedeli tahsil ettiğini, davacının yapılan ihtarlara rağmen hiçbir sonuç alamadığını, (… 56. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi), davalılar aleyhine 06/12/2016 tarihinde haksız faaliyetler ve sözleşmeye aykırılık kapsamınad …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosası ile uğranılan zararların tazmini için 99.998,00 TL tutarınca icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin kendi ofisinde yapmak istediği toplantılar, küçük çaplı tadil işlemlerinin yönetim tarafınan sürekli olarak engellendiğini, gelen müşteri ve müvekkillerine yönlendirilmemiş yabancı müşterilerle iletişim kurulmayarak, zarar oluşmasına neden olunduğunu beyanla; davanın kabulüne, müvekkilinin oluşan zararları sonucunda 99.998,00 TL maddi zararın tazmini için …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe ilişkin borca ve tüm ferilerine yapılan itirazın iptaline, 10.000,00 TL’ den aşağı olmamak üzere manevi tazminata hükmedilmesine, davalıların kötü niyetle borça itiraz etmiş olmasındandolayı, davalı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davaya bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin davacının kiracı olarak bulunduğu … Toplu Yapısı Konut bloğunun maliki veya yöneticisi olmadığını, yönetici olmayan ve davacı şirket ile arasında hiçbir hukuki veya ticari bir ilişki bulunmayan müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, husumet itirazları olduğunu, davacı tarafın taleplerinde muhattabı olmayan müvekkili şirkete karşı, müvekkili şirketin ticari itibarını zedeleyebilecek gerçek dışı ve soyut iddiaları sürerek haksız kazanç sağlama gayreti ve kötü niyetini açıkça ispatladığını beyanla; öncelikle görev itirazlarının kabulü ile dosyanını görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, davanın esasına girilmeden husumet ve dava şartı yokluğundan yokluğu nedeniyle davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde; Kira ilişkisine ve Kat Mültiyeti Kanununa dayalı davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerinde olduğunu, sözleşme gereği açılan bir davanın, sözleşme dışı bir kimseye yöneltilemeyeceğini, müvekkili şirket ile davacı arasında hiçbir sözleşme ilişkisi bulunmadıını, davacının kiraladığı yere ilişkin tazminat taleplerinin ve davanın, kendi kiralayanına yöneltmesi gerektiğini, husumet itirazları olduğunu, davacının söz konusu iddilarının mesnetsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu beyanla; görev itirazlarının ve husumet itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan itirazın iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Alacaklı (davacı; …, vekili vasıtası ile 07.12.2016 tarihinde borçlu (davalılar) … A.Ş. ve …. aleyhine …. icra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyası ile;99.998,00 TL zararın tazmini ve 295,88 TL işlemiş faiz olmak üzere 100.293,88 TLtutarındaki toplam alacağın İcra gideri, vek. Ücr. ve takip tarihinden itibaren asıt alacağa işleyecek yıllık % 9,00 yasal faiz ile tahsili amacıyla takibe geçildiği, takibin dayanağının 24/11/2016 tarihli borçluların hukuka aykırı eylemleri neticesinde oluşan zararın tazmini talebinden ibaret olduğu, davalıların ayrı ayrı borca, faize ve ferilerine itiraz etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 26/02/2018 tarih 2017/82 Esas 2018/120 Karar sayılı kararı ile mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine karar verildiği, verilen bu kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul BAM’a gönderildiği, İstanbul BAM 4. HD nin 23/01/2020 tarih 2018/1566 E – 2020/69 K sayılı ilamı ile; “…Dava; tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan itirazın iptali ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile kanunda sayılan işlerden kaynaklanan davaların, ticari dava olduğu belirtilmiştir. TTK m.5/1. maddesi uyarınca, ticari davalarda görevli mahkeme, ticaret mahkemeleridir. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin res’en uygulanması gerekmektedir. Somut dava dosyasında taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı gibi,taşınmazda kat mülkiyeti de kurulmadığından uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan ticari davada, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, taraf delilleri toplanılarak sonucuna göre davanın esastan karara bağlanması gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yargılamanın devamı için dosyanın mahkemesine iadesine….” karar verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği ve işbu esasa kaydedildiği anlaşılmıştır.
Tanıklardan …’nın davalı ….’nin yöneticisi olması nedeniyle tanık olarak dinlenemeyeceğinden davacı vekili tarafından bildirilen tanık …’nın dinlenmesinden vazgeçilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … ifadesinde; “Ben o dönemde … … A.Ş.’de operasyon Müdürüydüm, davacı şirketi daha önce görev yaptığım iş nedeniyle tanıyorum, kendileri ile şikayetleri doğrultusunda görüşmelerim oldu, şikayetleri … Konut Bloğundaki herkese verilmeyen örneğin, posta, kargo , kurye gibi hizmetlerin konut bloğunda da verilmesinin talebi üzerine şikayetleri olmuştu, bu vesile ile kendileri ile görüşmelerimiz olmuştur, konut bloğunun böyle bir hizmeti olmadığından talep edilen hizmetleri veremeyeceğimizi söyledik, bütün görüşmelerim bu kapsamda olmuştur, bütün bildiklerim bundan ibarettir, şu anda çalışmakta olduğum … A.Ş.’de 20 Mayıs 2019 yılında çalışmaya başladım, … Yönetiminden 20 Mayıs 2019 tarihinden 1 hafta önce ayrıldım, Konut Bloğunda benim çalıştığım dönemde bildiğim kadarıyla hiç bir şirket kiracı değildi, 2017 kat malikleri toplantısında yetkili değil ama katılımcı olarak bulundum, toplantıda … Bey’in ne konuştuğunu hatırlamıyorum, ofislere gelen posta dağıtımı … Ofis Bloğu Ana Kabul Bloğundaydı, Rezidansın ayrı bir posta dağıtım bölümü yok, dolayısıyla … Konut Bloğuna gelen elektrik, telefon faturalarını, yani dökme diye tabir edilen gönderileri posta kutularına bırakıyoruz, diğer mektuplar ve tebligatları ilgilisi ya posta kutusundan alır ya da danışma bankosundan kendisi alır, ilgili hizmetleri verebilmemiz için kat malikleri toplantısında bu konuda herhangi bir kararın alınmış olması gerekir, böyle bir karar olmadığından dolayı yukarıda belirttiğim davacının hizmet taleplerini reddettik Davalı … …’nun veya davalı …’in … Konut Bloğunda herhangi bir mülkiyeti ve yetkisi yoktur, bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Davacı tanığı … ifadesinde;” taraflardan sadece davacıyı tanırım, ben dava dışı … Yönetim A.Ş.’de Proje yöneticisi olarak çalışıyordum, 2010- 2018 yılları arasında konut yöneticisi olarak görev yaptım, … Yönetim A.Ş’de çalışmaya devam ediyorum, ancak konut yöneticisi olarak görevli değilim, Güvenlik yönetiminden sorumluyum, … Yönetim 3 birimden oluşmaktadır, Konut, Çarşı, Ofis bölümünden oluşmaktadır, davacı, maliklerden … İrdan’ın kiracısı olarak konut bloğuna geldi, kendileri geldi, biz muhattap olduğumuz daire malikine soru sorduk, kimdir gelen diye, kira sözleşmesini alabilirmiyiz diye, kira sözleşmesi henüz imzalanmamıştır, kendisi bize şifaen bu alımın kiralanan alanın hukuk bürsosu olara kullanacağını beyan etti, sonrasında kira sözleşmesi geldikten sonra bu alanı şirket olarak kiralandığını gördük, sonrasında … Beylerin bu yönde talepleri oldu, normalde mesken olmasından kaynaklı … Bloğunun, bizde bu yönde ofis olarak kendilerinin gerçekleştiremeyeceğini bildirdik, ve talepleri kendilerine gelen postaların kuryelerin daireye yönlendirmesi ile alakalı olduğunu bizde bu şekilde bir hizmet veremeyeceğimizi gelen posta ve kuryelerin veya tebligatların daire dışında resepsiyon alanından teslim alabileceklerini söyledik, bununla alakalı bir çok kez görüşmelerimiz oldu, bütün bildiklerim bunlardan ibarettir, kira sözleşmesini bizimle … Bey paylaştı, ofis olarak kiralandığını öğrendikten sonra ofis olarak gelen tüm kiracılara o dönemin kat malikleri kurulundan bir karar alındı, o karar neticesinde ofis olarak kullanım gösteren tüm kiracılara hukuk yoluyla bir takip veya dava ile ilgili eyleme geçildi, hatta kendileri de kat malikleri toplantısına katılmak istediklerini söylediler, bizde kiracı olmaları nedeniyle katılamayacağını söyledik, mesken alanını şirket olarak kullanmak isteyen ilgililere hukuk müşaviri aracılığıyla ihtarname çektik, hukuk müşavirimiz …’dır, ihtarnamelerin kime gönderildiğini yani mülk sahibimi kiracıyamı gönderildiğini bilmiyorum, kat maliklerine alınan karar duyuruldu, konut bölümünün iş yeri olarak kullanılmaması gerektiği yönünde kiracılara ihtarnameler gönderildi, konut bloğunda bir kaç şirket vardı, ama ne kadar olduğunu hatırlamıyorum, konut yapının orman ada sitesi dava dışı … Gayrimenkul’un yapmış olduğu bir site (…’de), haliyle … konutlarıyla alakalı herhangi bir ilişiği yoktur, … Bey’e ihtarname çekilip çekilmediğini bilmiyorum ama kendisi ile konuşmam da konut yerinin iş yeri olarak kullanılamayacağı yönündeydi, davalı … …’nun veya davalı …’in … Konut Bloğunda herhangi bir mülkiyeti ve yetkisi yoktur, bildiklerim bunlardan ibarettir”, şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları ve İstinaf bozma ilamı doğrultusunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, 31/01/2022 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; Davalıların davacıya karşı haksız fiilde bulundukları ve dolayısıyla da davacıya maddi ve/veya manevi tazminat ödeme yükümlülüğü altına girdikleri yönünde bir kanaate ulaşılamadığı,
24/11/2022 Tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; 31.01.2022 tarihli kök raporlarındaki görüşlerinin değişmediği tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, davacı ve davalının iddia ve beyanları göz önüne alındığında Dava konusu uyuşmazlık, davalılar tarafıdan davacıya karşı haksız fillde bulunulup bulunulmadığı; davalıların haksız fiili nedeniyle davacının iddia ettiği gibl zararlara uğrayıp uğramadığı ve bu zararlarının tazminini davalılardan talebe hak kazanıp kazanmadığı noktasından ibaret olduğu,
Davacı vekilinin dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere ; davalıların da taşınmaz (bağımsız bölüm yb.) sahibi oldukları AVM’de davadışı/…’den (mal sahibinden) bağımsız bölüm kiraladığını; kiracılığı devam ederken davalıların direktif ve talimatlarına istinade, AVM’nin yöneticisi durumunda olan davadışı/… Yönetim Şirketi’nin davacıya, gerekli yönetim hizmetlerini (özellikle gelen tebligatların davacıya ulaştırılması hizmetlerini) vermediğini; bu nedenle davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, idida etmekte ve bu zararlarının tazminini talep etmekte olduğu, Dava dosyası içeriğine göre; davacı, söz konusu AVM’de davadışı/…’den Bağımsız Bölüm kiralamış ve şirket olarak faaliyette bulunduğu, davalılar ile davacı arasında herhangi bir akdi ilişiki bulunmadığı, zaten davacı da, davalılarla arasında bir akdi ilişkinin bulunduğunu iddia etmediği, davacı, davalıların direktif ve talimatlarına istinaden, AVM’nin yöneticisi durumunda olan davadışı/… Yönetim Şirketi’nin davacıya, gerekli yönetim hizmetlerini (özellikle gelen tebligatların davacıya ulaştırılması hizmetlerini) vermediğini; dolayısıyla da davalıların davacıya karşı …md.49/f.1 ve/veya …md.49/f.2 uyarınca haksız fiil teşkil eden davranışlarda bulunduğunu idida etmekte olduğu,
…md.49/7.1’e göre; hukuka aykarı bir davranışla (haksız fiil ile) başkasına zarar veren kimse, zarar görenin zararını tazmin etmekle yükümlü olur. Buna göre, eğer davalılar davacıya karşı hukuka aykırı bir davranışta (haksız fiilde) bulunmuşlar ve bunun netiçesinde davacı maddi zarara uğramış ise, davalılar davacının bu zararını tazmin etmekle yükümlü olurlar. Ancak dava dosyası içeriğinde, davalıların davacıya karşı haksız fiilde bulunduklarını ispata yönelik delile rastlanmamıştır. Davacı tanıklarının ifadelerinden de, davalılar tarafından davacıya karşı haksız fiilde bulunulmuş olduğu anlaşılamamaktadır. Bu nedenlerle, davalıların davacıya karşı haksız fiilde bulundukları yününde bir kanaate ulaşılamadığı,
…md.49/f.2’ye göre; ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten (bilerek ve isteyerek) zarar veren kişi de, zarar görenin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Buna göre, eğer davalılar davacıya karşı hukuka aykırı bir davranışta (haksız filde) bulunmamış olsalar bile, eğer davadıyı/… Yönetim Şirketine, davacıya zarar verecek davranışlarda bulunması hukusunda talimat ve direktifler vermişlerse ve de bunun sonucunda davacı zarara uğramış İse, davacının bu zararını tazmin etmekle yükümlü olacaklardır. Ne var ki dava dosyası içeriğinden ve davacı tanıklarınn ifadelerinden, davalılar tarafınan davadışı/… Yönetim Şirketine davacıya zarar verecek davranışlarda bulunması hukusunda talimat ve direktifler vermiş oldukları hususu da anlaşılmadığı, bu nedenlerle, davalıların davacıya karşı, ahlaka aykırı bir fiille kasten zarar vermeye yönelik davranışlarda bulundukları hususunda bir kanaate de ulaşılamadığı, davalıların davacıya karşı maddi tazminat ödeme yükümlülüğü altına girdikleri yününde bir kanaate ulaşılamadığı,
Davacının ayrıca davalılar ve dava dışı … … A:Ş’nin defterlerinin tüzel kişilik perdesinin aralanması kurumu bağlamında detaylı olarak incelenmesi davalı …’nin konsolide bilanço esasına göre defterlerini tuttuğu iddiasına dayalı olarak … A.Ş ile ticari ilişkinin de tespitini talep ettiği Öğreti ve uygulamada kabul edilen tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi; bazı şartların varlığı halinde, tüzel kişilik ve mal ayrılığı ilkesi dikkate alınmadan mevcut tüzel kişiliğin arkasına saklanan gerçek veya tüzel kişinin borçtan sorumlu tutulmasını ifade etmektedir. Mal varlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi, ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı, istisnai olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır (Yargıtay 11 HD 23.02.2021 tarih ve 2020/2970 esas, 2021/1603 karar sayılı ilamı).Tüzel kişilik perdesinin aralanmasını talep eden davacının dava dosyasına sunulu olan deliller mübrez tüm evrakların değerlendirilmesi neticesinde davacının talebinin haksız fiilden kaynaklandığı iddiasına dayalı olarak maddi ve manevi tazminat talep ettiği dosyadaki belgelerden bu yönde iddiasını ispata yarar bir delile rastlanılmadığı
Davalıların davacının kişilik hakkını (ticari itibarını) zedeleyici davranışlarda bulunduklarını ispata yönelik delile de rastlanmadığı, bu nedenle, davalıların davacıya karşı, manevi tazminat ödeme yükümlülüğü altına girdiği hususunda bir kanaate de ulaşılamaması hususları göz önüne alındığında Davalıların davacıya karşı haksız fiilde bulundukları ve dolayısıyla da davacıya maddi ve/veya manevi tazminat ödeme yükümlülüğü altına girdikleri yönünde bir kanaate ulaşılamadığı, hususunun tespit ve rapor edildiği, denetlemeye ve hükme elverişli bilirkişi raporuna göre davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şeklide hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 179,90 -TL harcın başlangıçta peşin alınan 1.707,72 -TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.527,82-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden;Red edilen maddi tazminat talebi ile ilgili olarak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 15.999,68-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Red edilen manevi tazminat talebi ile ilgili olarak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 -TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-)Tarafların gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen taraflara/vekiline iadesine,
Dair Davacı vekili ve davalı … ve iş gayrimenkul vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/05/2023

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.