Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/97 E. 2019/500 K. 31.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/97 Esas
KARAR NO: 2019/500

DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ: 20/02/2019
KARAR TARİHİ: 31/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Marka Hakkına Tecavüzden kaynaklanan davada;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni şirketin uzun yıllar boyu süt sektörü tecrübesine sahip …’ın girişimleri ile 1985 yılında beyaz peynir üretimi ile faaliyetlerine başladığını, kısa bir süre içinde hem işletme kapasitesinin hızla arttırıldığını, hem de kaşar peyniri, yoğurt, ayran, tereyağı gibi her zaman beğeni ile aranan ürünlerin piyasaya arz edildiğini, 1988 yılında da süt tozu ve hemen ardından peyniraltı tozu üretimlerine başlayarak Türkiye’de ilklere imza attığını, davacı şirketin kapasitesini her gün biraz daha arttırdığını, vekiledeni şirketin 1995 yılında ”…” markasını kendi adına tescil ettirdiğini, aynı yıl ‘…” markasını da kendi adına tescil ettirdiğini, davalı şirketin 12.06.2018 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan olunarak kurulduğunu, 25.12.2018 tarihinde ayrıca ”…” adı altında 2018/118725 başvuru numarası ile marka başvurusunda bulunduğunu, bu başvurunun sınıflarına bakıldığında davacı şirketin marka sınıfı olan 29 nolu sınıfta başvuru yaptığını ve açıkça davalının kötüniyetli olduğunu, vekiledeni tarafından iş bu başvuruya 28.01.2019 tarihinde itiraz edildiğini, değerlendirme sürecinin halen devam ettiğini, ticaret ünvanının tamamen taklit amaçlı, tüketiciler nezdinde iltibasa neden olacak şekilde ve kötüniyetli olarak kullanıldığını beyanla, davalı şirketin ticaret unvanının ticaret sicilden silinmesine, bu talep kabul görmez ise , davalı şirketin unvanından ”…” ibaresinin çıkarılmasına, bu talep de uygun görülmez ise, davalı şirketin ticaret unvanına ayırt edici bir ek yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

CEVAP:
Davalıya usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemişlerdir.

GEREKÇE:
Dava; davalı şirketin ticaret ünvanının ticaret sicilinden silinmesi, bu talep kabul görmez ise , davalı şirketin unvanından ”…” ibaresinin çıkarılması, bu talep de uygun görülmez ise, davalı şirketin ticaret unvanına ayırt edici bir ek yapılması taleplerinden ibarettir.
6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartlarından olup 115.madde gereğince de Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Mutlak ve nisbi ticari davalar belirlenmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; uyuşmazlık, TTK’da düzenlenen hususlardan olmayıp marka hakkında tecavüzden kaynaklanan tespit davasıdır. Bu durumda uyuşmazlığa 556 sayılı KHK hükümlerinin de uygulanması gerekeceğinden anılan KHK’nin 71. maddesi gereğince uyuşmazlık çözüm yeri ihtisas mahkemeleridir. (Yargıtay 11 H.D. 2016/10333-2018/2505 E.K. Sayılı, 09.04.2018 tarihli kararı, BAM 16.HD. 2017/1978-2018/2426 E K sayılı kararı) Bu davaya bakma görevi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 138(1) madde; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasına dinleyebilir” hükmü uyarınca dava şartları konusunda dosya üzerinden karar verilmesinin mümkün olmasına göre, Anayasanın 141/son ve H.M.K.’nun 30. maddelerinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi de nazara alınarak dosya üzerinden karar verilmiştir.
Bu itibarla;

HÜKÜM:
1-)HMK ‘nun 114/(1)-c ile 115/(2) madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL FİKRİ SİNAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten itibaren, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesini talep ettikler takdirde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, süresi içerisinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunda karar verileceğinin ihtarına ,
4-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine ,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı ve davalıya gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren; iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …