Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/757 E. 2022/461 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/757 Esas
KARAR NO:2022/461

DAVA:Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:30/12/2019
KARAR TARİHİ:08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … LTD. ŞTİ.nin maliki olduğu … plakalı araç 10 Mart 2019 saat 14.00 sularında Kazakistan ülkesinde … arasında yaptığı sefer sırasında, Atbasar şehrinin 150 km geçip Kustanaya 250 km kala aşırı buzlanma erimesi ve yolun iz yapıp çok kaygan olmasından dolayı 30 km süratla giderken … kontrolündeki araç, aşırı buzlanma nedeniyle kontrolden çıkmış ve araçta hasar meydana geldiğini, araç işleteni … tipi, buzlanma ve yakınlarında şehir bulunmaması nedeniyle tutanak tutturamadığını trafiğin akışına engel olmamak ve yeni kazalara sebebiyet vermemek için yolu trafiğe açtıklarını, araç işleteninin kaza ile ilgili daha sonra 29.03.2019 tarihinde, poliçede belirtildiği şekliyle tutanak tutulamadığını, tutanak tutulamama nedeni ile birlikte detaylı hasar beyanını bildirir tutanak tutulduğunu, bu tutanağın sigorta şirketine diğer evraklarla birlikte yollandığını, Kaza kapsamında ortaya 20.546,00 TL.lik bir hasar çıktığını, bu miktar 28.05.2019 tarihli fatura ile sabit olduğunu, poliçe kapsamında ödeme yapılması için müvekkil firma gerekli evraklarla sigorta şirketine başvurmuş ise de sigorta şirketi kazanın yurt dışında gerçekleştiğini gerekçe göstererek paranın sadece bir kısını 11.07.2019 tarihinde banka kanalıyla firmaya ödediğini, sigorta şirketi tarafından 11.07.2019 tarihinde müvekkil firmaya (sadece 9.323,00 TL) ödeme yapıldığını, geri kalan 11.223,00 TL.lik kısım müvekkil firmaya ödenmediğinden, ödenmeyen kısım olan 11.223,00 TL.lik kısmın sigorta şirketine bildirildiği tarihten itibaren (29.03.2019) reeskonti faizi ile birlikte müvekkil firmaya ödenmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın dayanağı olan 5510 sayılı yasanın 21. Maddesinde 3.kişilerin sorumlu tutulabilmesi için olayın bir iş kazası olduğunu davacı tarafça ispatı gerektiğini, aksi takdirde davacının rücu imkanı bulunmadığından davanın reddi gerekmekte olduğunu, işbu kazanın iş kazası olduğunun ispatlandığı takdirde ise yine aynı yasa hükmüne göre davacı kurum 3. Kişilere karşı ancak alacağının yarısı kadarını rücu edebileceğini, bu nedenle davacı kurumun yasaya göre talep edebileceği tutarın açıkça belirlenmesi gerektiğini, davacının SGK’dan rücuya tabi herhangi bir tazminat alıp almadığı tespit edilerek, şayet alınmışsa alınan tazminatın hesaplanacak tazminattan tenzil edilmesi gerektiğini, işbu kazanın iş kazası olmaması halinde ise, davacının dava hakkı bulunmamakta olduğunu, davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, 10.03.2019 tarihli trafik kazası sonucu davacı tarafa müvekkili şirket tarafından 9.323,00-TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkil şirketçe 676,00-TL araç bedelinin ödendiğini, Yargıtay’ın kabul ettiği hesaplama yöntemleri dikkate alınarak yapılan ödeme sonucu müvekkili şirketin sigorta poliçesi hükümlerini tamemen yerine getirmiş bulunduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin sorumluluğu bir an için kabul edilse dahi, davacının taleplerinin teminat dışı olduğunu, davayı kabul manasında olmamakla bırlıkte, kusur oranlarının tespiti bakımından sayın mahkemenızce dosyanın adli tıp trafık ihtisas kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, aleyhimize tazminata hükmedilmesi halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilme gerektiğini, kazada ticari bir iş söz konusu olmadığını ve kaza ticari bir iş yapılırken meydana gelmediğinden avans faizinin mesnetsiz olduğunu, müvekkil sigorta şirket aleyhine açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın; davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın 10/03/2019 tarihinde yaptığı kaza neticesinde araçta meydana gelen zarara ilişkin bakiye alacağın poliçe kapsamında tahsili talebine ilişkin olduğu görüldü.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
İddia ve savunmaların ileri sürülüş biçimine göre, uyuşmazlığın niteliği itibariyle sigortalı araçta meydana gelen hasarın miktarının tespiti ile poliçe kapsamında davalıdan talep edebileceği miktarın tespiti bakımından uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, bilirkişi incelemesi için 21/10/2020 ve 08/12/2021 tarihli duruşmada; iddia, savunma, dosya kapsamında toplanan tüm deliller, sigorta poliçesi de dikkate alınarak dava konusu alacağa ilişkin olarak kazada kusur durumu, araçta meydana gelen ve talep edilebilecek hasar bedeli ile talebin sigorta poliçesi kapsamında olup olmadığı hususları da değerlendirilerek uyuşmazlık konusu hakkında rapor tanzimi için dosyanın Mahkememizce Resen seçilecek 2 makine mühendisi ve 1 sigorta alanında uzman bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine verilmesine karar verilmiş, bilirkişiler için takdir edilen toplam 2.100,00-TL bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılan delil avansından karşılanmasına, ancak bilirkişi incelemesi için delil avansı bulunmadığından toplam 2.100,00-TL delil avansının ikmali için davacı vekiline 2 hafta kesin süre verilmesine karar verilmiş, verilen süre içerisinde eksikliğin ikmal edilmemesi halinde HMK’nın 324. maddesinde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı hususu da 08/12/2021 tarihli duruşmada hazır bulunan davacı vekiline ihtar edilmiş, ancak, davacı tarafça bilirkişi ücretinin verilen kesin süreye rağmen yatırılmadığı anlaşılmıştır.
HMK’nın 324.maddesi gereğince, taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için belirlenen avansı verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır.
Somut olayda davacının dava konusu kaza nedeniyle talep ettiği hasar tazminatına ilişkin iddianın ispatı için bilirkişi incelemesi yapılması zorunludur. Ancak, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi incelemesi için gerekli delil avansı yatırılmadığından davacı taraf bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılır. Dosyadaki diğer delillerle de iddianın kanıtlanması mümkün olmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL harcın, peşin alınan 191,67-TL harçtan mahsubu ile bakiye 110,97-TL harcın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/ vekiline iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır