Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/725 E. 2022/20 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/725 Esas
KARAR NO : 2022/20
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/12/2019
KARAR TARİHİ : 19/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.04.2016 günü 20.45 sıralarında … plakalı…marka minibüsünün sahibi … ile İstanbul … ilçesi … yolunda … istikametine seyri sırasında 37 no’lu bina karşısında yolu geçmekte olan davacını eşi … … ‘ya çarptığını, Suriye uyruklu iki yayanın öldüğünü, ….Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/… no’lu dosyasında bilirkişi raporu alındığını, bu rapora göre müvekkilinin ölen eşi %65 ile araç sürücüsü … %35 oranında kusurlu bulunduğunu, rapora göre tazminat tutarı 101.254,62 TL olarak hesaplandığını, ayrıca eşine çarpan … plakalı araç sigortasız olduğundan davalının … olduğunu, bu poliçe kapsamında davalının sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, davalının müvekkiline 90.354,00 TL ödeme yapıldığını, bilirkişi raporuna göre ödenmesi gereken tutar 101.254,62 TL olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, HMK’nın 107.maddesi hükmünce belirlenecek maddi tazminat için şimdilik 1.000,00- TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 10/04/2016 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yaya olan davacının eşi … … arasında gerçekleşen kaza sonucunda eşi … …’nın ölmesi nedeniyle ek tazminat talebinden ibaret olduğunu, davacı tarafın ek tazminat talebinin karşılanmasının mümkün olmadığını, kurumları tarafından yapılan aktüer raporuna göre davacının destekten yoksun kalınan süreye denk gelen tazminat miktarının tespit edildiğini, müvekkili tarafından aktüer raporuna göre hesaplanan tazminattan dosyada halihazırda bulunan daha önce aynı trafik kazası ile ilgili aleyhlerine açılan yargılamada alınan bilirkişi kusur raporuna göre kusur indirimi yapıldığını, 08/08/2019 tarihinde 90.354,00-TL ödeme yapıldığını, davacı tarafça daha önce aleyhlerine açılan …. ATM 2016/… Esas 2017/… Karar sayılı dosya başvuru şartlarının gerçekleşmediği sebebiyle usulden reddedildiğini, söz konusu yargılamada aktüer hesabı yapılmış ve destekten yoksun kalma tazminatı 101.254,62-TL olarak hesaplandığını, kurum tarafından alınan 07/08/2019 tarihli aktüer raporuna göre davacıya ödenmesi gereken tazminat tutarı herhangi bir kusur indirimi olmaksızın toplam 258.154,00-TL olduğunu, bu tutardan yukarıda bahsedilen usulden reddedilen yargılama aşamasında alınan bilirkişi kusur raporu sonucu %65 oranında indirim yapılması sureti ile hesaplanan tazminatın ödendiğini, dava konusu trafik kazasında müteveffa … … yaya olduğunu, sürücü olmadığını, bu sebeple davacı …ndan tazminat talep edebilmesi için öncelikle yaya olan … … dava konusu trafik kazasında kusurunun olup olmadığının tespitinin gerektiğini, dosyada bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde söz konusu trafik kazasıyla ilgili daha önce aleyhlerine açılan yargılamada mahkemece alınan bilirkişi raporunun bulunduğunu, söz konusu rapora göre davacının eşi … …’nın KTK. M.68 B.3 maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle %65 oranında dava dışı … plakalı aracın sürücüsü …’ün KTK M.52.B maddesinin ihlal ettiğini, %35 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kurumu tarafından 08/08/2019 tarihinde yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının tespiti için öncelikle 2019 tarihindeki asgari ücret üzeriden hesap yapılmasının gerektiğini, yapılacak hesaplama sonucunda yapılan ödemenin yeterli olmadığına karar verilmesi halinde rapor tarihindeki verilerin esas alınarak bakiye tazminatın hesaplanması gerektiğini, yukarıda açıklanana nedenlerle davacı vekilinin …’na yapmış olduğu huzurdaki haksız, usul ve yasaya aykırı olarak ikame edilen davanın usulden reddine, aksi takdirde haksız sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddine, yargılama giderleri masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafına yükletilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davanın; 10/04/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde ölen … ‘ın desteğinden yoksun kalınması nedeniyle açılan maddi tazminat davası olduğu anlaşıldı.
08/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının 6 yılılık aktif dönem zararının hesabı YHGK. 28.06.1995 tarih ve 1994/9-628 Esas, 1995/694 K. Sayılı kararında, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 25.12.2014 tarih ve 2013/… Esas, 2014/19487 K. Sayılı kararında Yargıtay 4., 9., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu yöndeki kararlarında “…tazminat hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve ıskontoya tabi tutulmadan somut olarak rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1Kn formülündeki katsayısına göre her yıl % 10 oranında artırılmak ve % 10 iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır. ” Şeklinde olduğunu, İşlemiş dönem 5 yıl 4 ay zararından sonra gelen 6 aylık zararının hesabı yargıtayın 2.825,90 TL X 1.100 X 0,9090 X 6 AYLIK = 16.953,70 TL olup toplam aktif dönem zararının hesabı, 125.945,19 TL olarak hesap edildiğini, Pasif dönem zararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08.09.2014 tarih ve 2014 / 14500 Esas ve 2014 / 11317 Karar sayılı kararında, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2010 tarih ve 2010/… Esas ve 2010/… Karar sayılı kararında ve bu husustaki Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, pasif devre zararı asgari geçimi indirim ilave edilmemiş yasal asgari ücretin net tutarına göre hesaplanması gerektiği belirtildiğinden anılan içtihatlar doğrultusunda kazalının pasif devreye ait maddi zararı, yasal asgari ücretin net tutarına göre tespit ve hesaplanacağını, olay tarihinden 5 yıl sonra asgari ücretin ulaşmış olduğu değerin 3.577,50 TL Bütünün agisiz netinin 2.577,49 TL üzerinden 19 yıl pasif dönem zararı hesabının 14 yıl önceden alacağından 2.577,49 x 3.7974 ( k14) x0.1635 (k/19) x 12 ay x 19 yıl = 364.868,13 TL tazminat hesabı, 125.945,19 TL + 364.868,13 TL = 490.813,32 TL X % 35 KUSUR X %50 = 85.892,33 TL olarak hesap edildiğini, eşin evlenme olasılığı, AYİM tablosunun erkeklere uyarlanması 51-55 yaş arası erkekler % 2 x 85.892,33 TL = 1.717,84 TL İndirimi sonucunda davacının desteklik tazminatının isteyebileceği miktarın 84.174,48 TL olarak hesap edildiğini davalı … 90.354,00 TL ödemeyi 08.08.2019 tarihinde ödeme yapmış olduğu tespit edildiğini, davalının ödemiş olduğu miktarın davacının talebini karşılamış olduğu tespit edilmiş olup ödemenin yeteri olduğu denetimi yapıldığını, davacının talebine ilişkin olarak davalının ödemiş olduğu miktarın hesaplanan desteklik zararının karşılamış olduğu tespiti ile ayrıca davalıdan talebi olamadığı sonucuna varıldığı tespit ve rapor edilmiştir.
Davacının Suriye uyruklu olduğu tespit edildiğinden, Mahkememizin 31/03/2021 tarihli celse 3 nolu ara kararı doğrultusunda Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak teminattan muafiyete ilişkin Suriye ile Türkiye arasında karşılıklı anlaşmasının bulunup bulunmadığı sorulmuş, 11/04/2020 tarihli müzekkere cevabında;
Suriye’nin Türkiye’nin taraf olduğu Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf olmadığı, Suriye ile Ülkemiz arasında 09.04.2009 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti ve … Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” imzalandığı, söz konusu Anlaşmanın yürürlüğüne ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan bilâ tarihli ve 87016113-019.00-2013/205798 sayılı yazıda, Anlaşmanın onaylanma işlemlerinin karşı tarafa bildirilmesinin ardından ilgili maddeleri uyarınca 20.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği, Bakanlıklarınca anlaşmaların yürürlüğe giriş tarihlerinin tespitine yönelik olarak 244 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkarılması için gerekli sürecin başlatıldığının bildirildiği, söz konusu yazıda ayrıca, 244 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “Bir milletlerarası andlaşma yukardaki fıkrada sözkonusu yürürlük tarihinin tesbitine dair kararnamede belirtilen yürürlüğe giriş tarihinde kanun kuvvetini kazanır.” hükmüne dikkat çekilerek, uygulamada onay süreci tamamlanmış bulunan uluslararası andlaşmaların, iç hukukumuz bakımından yürürlüğe giriş tarihinin tespiti için Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması gerektiğinin bildirildiği ve bu çerçevede, söz konusu Anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihinin tespitine yönelik Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması için başlatılan sürecin henüz sonuçlandırılmadığının ifade edildiği, … Bakanlığı’ndan alınan 17.10.2017 tarihli ve… sayılı yazıda ise, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması’nın yürürlüğe giriş tarihinin tespitine yönelik Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması için başlatılan sürecin akim kaldığının bildirildiği, Konuyla ilgili bir başka vesileyle Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan ve bir örneği ekte iletilen 14.06.2012 tarihli ve … sayılı yazı ile Suriye’deki vatandaşlarımıza ilişkin adlî, hukukî ve idarî yazışmalar ile Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adlî/idarî yardımlaşma konularındaki yazışmaların Bakanlıklarınca yapılacak bir bildirime kadar gönderilmesine ara verilmesi gerektiği; ayrıca Suriye makamlarına iletilmesi talebiyle Bakanlıklarına gönderilen yazışmaların da, işlem yapma imkânı kalmadığı cihetle iade edileceğinin bildirildiği, Son olarak, … Bakanlığı’ndan alınan 23.03.2018 tarihli ve 2018/… sayılı yazıda, Suriye’de yaşanmakta olan olumsuz gelişmeler ve asayiş durumundaki zafiyet nedeniyle, … Büyükelçiliğimiz ve … Başkonsolosluğumuzun faaliyetlerinin geçici olarak askıya alındığı, bu çerçevede Suriye’deki vatandaşlarımıza ilişkin adlî, hukukî ve idarî yazışmalar ile Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adlî/idarî yardımlaşma hususundaki sorunların, Suriye’de yaşanan iç çatışmalar ve güvenlik şartlarının olumsuzluğu nedeniyle halen devam ettiğinin bildirildiği görülmüştür.
Gelen yazı cevabına istinaden 22/09/2021 tarihli celse 2 nolu ara kararında; Suriye Arap Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hukuki ve ticari konularda adli yardımlaşma anlaşması imzalandığı, anlaşmanın henüz yürürlüğe girmediği ve buna ilişkin Bakanlar Kurulu Kararnamesi henüz çıkarılmadığı bildirildiğinden; karşı tarafın muhtemel zarar ve ziyanı ile yargılama giderlerini karşılamak üzere; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48/1.maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ğ maddesi gereği takdiren 5.000,00-TL teminatın Mahkememiz veznesine bloke etmesi için davacı vekiline 1 ay kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde teminatın yatırılmaması halinde 6100 sayılı HMK’nın 115/2.maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceği hususu duruşma sırasında hazır bulunan davacı vekiline ihtar edilmiştir.
Davacı vekili 22/09/2021 tarihli dilekçesi ile; Davaya ilişkin olarak Suriye Cumhuriyeti Vatandaşı olan kişiler adına başka mahkemelerde açmış oldukları dava mevcut olduğunu, bu hususta teminat talep edilmediğini, bununla birlikte mahkemece talep edilen teminat talebine itiraz ettiklerini, müvekkilinin maddi durumu iyi olsaydı zaten işbu tazminat davasını açmayacağını, bu sebeple müvekkilinin teminat’ı durumu olmadığından dolayı ödeyemeyeceğini, Suriye Cumhuriyeti Vatandaşı olanların daha önce açmış oldukları davalardan da anladıkları üzere teminat ödemesine gerek olmadığını, mahkeme aksi kanaatteyse müvekkilinin bu teminat bedelini fahiş olduğundan ödemeyeceğini, tahkikat aşamasınında bu şekilde devam ederek dosyanın bilirkişiye yeniden tebliğ edilmesini talep etmiş, davacın vekilinin işbu talebi 14/10/2021 tarihli ara karar ile değerlendirilerek 22/09/2021 tarihli celse 2 nolu ara kararda açıklandığı üzere teminattan muafiyet olmadığından ve taktir edilen teminat fahiş görülmediğinden talebin yerinde görülmemesi nedeni davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiş, ara karar evrakı davacı vekiline 02/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Teminat yatırma yükümlülüğü 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiş olup anılan Kanunun 48’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre, “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. Bu madde hükmü ile Türkiye’de dava açan, açılmış davaya müdahale eden, icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler için teminat gösterme yükümlülüğü getirilmiştir. maddenin teminattan muafiyet halini düzenleyen 2’nci fıkrasında ise mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağı bildirilmiştir. Karşılıklılıktan amaç, davacı veya müdahil veya icra takibini yapan yabancının mensup olduğu devlette Türk vatandaşları için de aynı muafiyetin tanınabilmesidir. 5718 sayılı Kanun’un 1’inci maddesi teminattan muafiyeti öngören sözleşmeleri saklı tutmuştur. Bu nedenle davacının mensup olduğu veya ikamet ettiği ülke ile Türkiye arasında teminattan muafiyeti öngören ikili veya çok taraflı bir sözleşme varsa, ilgili yabancı uyruklu veya Türkiye’de ikametgâhı olmayan kişi teminat yatırmayacaktır.
…’nün 11/04/2021 tarihli müzekkere cevabı ile … Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hukuki ve ticari konularda adli yardımlaşma anlaşması imzalanmışsa da anlaşmanın henüz yürürlüğe girmediği ve buna ilişkin Bakanlar Kurulu Kararnamesi henüz çıkarılmadığı bildirildiğinden karşılıklılık nedeniyle teminattan muafiyet bulunmamaktadır ve 22/09/2021 tarihli celse 2 nolu ara kararı ile davacı vekiline karşı tarafın muhtemel zarar ve ziyanı ile yargılama giderlerini karşılamak üzere; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48/1.maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ğ maddesi gereği takdiren 5.000,00-TL teminatın Mahkememiz veznesine bloke etmesi için verilen ve sonuçları ihtar edilen 1 ay kesin süre içerisinde HMK ‘nun 114/1-ğ maddesi gereğince teminat yükümlülüğünün yerine getirilmediği tespit edildiğinden HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-İş bu davada HMK ‘nun 114/1-ğ maddesi gereğince teminat yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebiyle HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14 maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸

“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”