Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/703 E. 2021/79 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/703 Esas
KARAR NO :2021/79

DAVA:Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/03/2018
KARAR TARİHİ:20/01/2021

…. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı 14/03/2018 tarihli Görevsizlik kararı ile Mahkememize tevzi edilen dosyanın mahkememizin 2019/703 esas sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/01/2018 günlü … 2. İcra Müdürlüğü’ nün … Talimat sayılı dosyasında alınan icra kefaletlerinin TBK.’ nın 584. Maddesine göre geçersiz olduğunu, ikrah altında kefalet veren müvekkillerin evli olduklarını, icra zaptından ve icra dosyasından belli olduğunu ve kefalet anında veya sonrasında eşlerinin rızasının ve muvafakatlarının olmadığını, … 2. İcra Müdürlüğü’ nün … Talimat sayılı dosyasında 26/01/2018 tarihinde müvekkillerden alınan icra kefaletinin TBK’ nın 583.maddesi açısından da geçersiz olduğunu, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini, kefalet yükümlülüğünün altına girdiğini, kendi el yazısı ile belirtmesinin zorunlu olduğunu, aksi hallerde kefaletin geçersiz olduğunu, icra zaptının altında yazan ‘okudum, kabul ediyorum.’ yazılarının müvekkile ait olduğunu, diğer hiç bir yazının ve beyanların müvekkile ait olmadığını, bu yazıların icra memurunun yazısı olduğunu, Yargıtay 8. H.D’ nin 23/09/2013 gün ve 2013/14327 Esas 2013/12865 Karar sayılı kararında ‘kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfat ile veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu’ karara bağlandığını, icra zaptının da bu beyanlara haiz olmadığını ve iptalinin gerektiğini, 26/01/2018 tarihinde … 2. İcra Müdürlüğü’ nün … Talimat sayılı dosyasında borçlu …’ nin borcu nedeni ile haciz işlemi uygulanan … Mahallesi … bulvarı, No:23/A Merkez/… adresindeki fırını, …, … ve borçlu …’ nin adi ortaklık olarak 01/01/2016 tarihinden itibaren bugüne kadar işletildiğini ve halen de işletildiğini, …’ nin diğer ortakların haberi ve bilgisi olmadan kendisinin kaşe yaptırmak sureti ile sadece kendi imzası ile senet düzenlediğini, imzanın sadece … tarafından atılması nedeni ile diğer ortakları bağlamayacağını, işbu neden ile ancak ortak borçlu …’ nin ortaklık kar payı veya tasfiye payına haciz ihbarnamesi gönderilmesi yolu ile haciz yapılabileceğini, iş yerinde fiili haczin yapılamayacağını, alacaklının adi ortaklığa hiçbir mal satmadığını ve adi ortaklıktan hiç bir alacağı olmadığını bile bile kısıtlı ve kötü niyetli olarak, hatta borçlu görülen … ile muvazaalı ilişkiler içine girdiğini, …’ nin şahsi mallarına ve sahibi bulunduğu diğer borçlu …İnş. Oto. Nak. Ltd. Şti.’ nin alacağının tahsili için hiç uğraşmadan, doğrudan 26/01/2018 tarihinde 40.000,00 TL üzerinden İhtiyati Haciz kararı aldığını, adi ortaklığın iş yerine geldiğini ve müvekkilleri haciz tehdidi ile etki altında bıraktığını, 40.000,00 TL ve borcun tamamı üzerinden icra kefilliği alındığını, müvekkillere hiçbir hukuki dayanak olmadan yapılan bu baskı ve korkutmalar sonucunda imzalatılan kefaletnamenin geçerli olmasının mümkün olmadığını, borç üzerinde hukuki olarak hiçbir sorumluluğu olmayan müvekkillerin, alacaklının kötü niyetli davranışları, korkutma, hile ve ikrah sonucu kefil olmak zorunda bırakılmalarının bu belgenin geçersiz olduğunun en büyük kanıtı olduğunu, … 2. İcra Müdürlüğü’ nün … Talimat dosyası, 26/01/2018 günlü haciz zaptından anlaşılacağı üzere, haczin 10.30′ da başladığını, 16.35 de bittiğini, yani tek sayfalık haciz zaptının 6 saat 5 dakikada doldurulduğunu, 26/01/2018 günü haciz zaptında belli olan sadece ikrah ile icra kefaleti alınmaya uğraşıldığını, haczin dahi yapılmadığını, müvekkillerin ikrah altında iradeleri fesada uğraması sonucunda böyle bir icra kefaletini kabul ettiklerini ve bunun da yaşamın olağan akışına uygun olmadığını, adi ortaklık işletmesi müvekkillerin ve diğer adi ortaklık ortağı…’ ın ekmek ve geçim kapısı olduğunu, küçük denilebilecek bir işletme olduğunu ve ticari potansiyelinin belli olduğunu, bu ekonomik olarak zayıf güçteki müvekkillerin tüm ekonomik geleceklerini tehlikeye atacak şekilde 40.000,00 TL gibi yüksek bir miktara, diğer adi ortaklık ortağı … ile aralarındaki uyumsuluk ve sorunlara rağmen icra kefili olmalarının yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu, icra memurunun görevini kötüye kullandığını ve hakkında şikayette bulunulduğunu, … CBS’ nın …soruşturma numaralı dosyası ile soruşturmasının devam ettiğini, 6 saat 5 dakika haciz mahallinde kalarak müvekkillere haciz ve muhafaza yapacağını, malları kaldırıp iş yerini fiilen işlemez hale getireceğini bildirerek müvekkillerin ikrah altında bırakılmasına zemin hazırlamasının hiçbir hukuki mantığının olmadığını, bu durumda müvekkillerin nasıl bir ikrah altında böyle bir icra kefilliğini kabul ettiklerinin açık bir kanıtı olduğunu, müvekkillerin korkutma ikrah nedeni ile mecbur bırakıldığını, kefillilik durumunun ve ortaya çıkan haksız borçtan ve başlatılan icra takibi nedeni ile huzurlarının kalmadığını, işbu neden ile davacının bu haksız ve kötü niyetli tutumu nedeni ile kefalet miktarının %20′ sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davalıdan alınarak müvekkillere ayrı ayrı verilmesini talep ettiklerini, haksız, hukuksuz ve ikrah altında alınan icra kefaleti nedeni ile müvekkiller hakkında işlem başlatıldığını, …. İcra Müdürlüğü’ nün … takip sayılı dosyasında gönderilen icra emrinin müvekkillere 09/03/ tarihinde tebliğ olduğunu, işlemlerin durdurulması halinde müvekkillerin telafisi imkansız zararlara uğrayacağını ve izah edilen tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle haklılık durumları dikkate alınarak … 2. İcra Müdürlüğü … talimat sayılı dosya ve …. İcra Müdürlüğü’ nün … Takip sayılı dosyasındaki talimat dosyasında 26/01/2018 tarihli haciz zaptındaki icra kefaletine dayanan müvekkiller hakkındaki icra işlemlerinin tedbiren durdurulmasını, …. İcra Müdürlüğü’ nün … takip sayılı dosyasından alınan talimat ile işlem yapılı … 2. İcra Müdürlüğü’ nün … talimat sayılı dosyasında 26/01/2018 günlü haciz zaptındaki müvekkillerin eşlerinin rızası olmayan TBK madde 583′ deki şekil şartlarına uygun olmayan, müvekkillerin ikrah altında verdikleri icra kefaleti ve ödeme taahhüdünün iptalini, bu kefalet nedeni ile müvekkillerin davalıya borçlu olmadığının tespitini, olayda müvekkillere karşı alacaklının uyguladığı haksız kötü niyetli, hukuksuz işlemler nedeni ile müvekkillerin uğradığı zararlar da dikkate alınarak icra kefalet miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davalıdan alınarak müvekkillere ayrı ayrı verilmesini ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin huzurdaki davada görevsiz olduğunu, tarafların tacir olduğunu, kefaletin ticari ilişkiden kaynaklanan bir kefalet olduğunu, dolayısıyla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava olarak kabul edildiğinden bu davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemelerine ait olduğunu, dolayısıyla işin esasına girilmeden görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davanın yetkisiz yerde açıldığını, İİK m.72 de düzenlendiği gibi; ”Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.” Müvekkil davalının şirketinin adresinin; ” PiyalePaşa Mah. … … Caddesi No:52 … ” adresi olduğunu, ayrıca esas icra takibi de İstanbul İcra Dairesinde açıldığını, bu sebeple İstanbul Mahkemeleri’ nin yetkili mahkemeler olduğunu, işbu nedenle davanın esasına girmeden yetki itirazları doğrultusunda yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, icra kefillerinin 02.02.2018 tarihinde, İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi … Esas … Karar sayılı ilamında huzurdaki davanın konusu olan kefaletin iptali davası açmış olduğunu davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, Bir diğer usule ilişkin itirazlarının da hukuki yarar yokluğuna ilişkin olduğunu, davacının bu davayı açmakta herhangi bir hukuki yararının olmadığını, davacının benzer talepleri için aynı hukuki sebepleri ileri sürerek 16/03/2018 tarihinde İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesi … E. ve huzurdaki davanın açılma tarihi ile aynı tarihte … İcra Hukuk Mahkemesi … E. Sayılı dosyalarıyla da davalı lehine davanın açıldığını, söz konusu davalar halihazırda devam ettiğini, dilekçelerinde ekledikleri dava dilekçelerinde; davacıların lehlerine açtıkları diğer davalarda da aynı taleplerde bulunduklarını, bu durumunda; davacıların iş bu davanın açılmasında hiçbir hukuki yararlarının olmadığını, bu nedenlerle, davacının aynı talepler için ve aynı hukuki sebeplere dayanarak birden fazla dava ikame etmesi dava şartı yokluğudan davanın reddini gerektirdiğini, dava dışı borçlu … ve davadışı borçlu … aleyhine taraflarınca …. Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş. … Karar sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararına istinaden kambiyo takibi başlatıldığını, ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla alınan ihtiyati haciz kararı gereğince yazılan talimat üzerine … 2.İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasından 26/01/2018 tarihinde borçluların işyerine hacze gidildiğini, haciz sırasında davacı … ve … söz konusu borcu ödeyeceklerini taahhüt ederek kefil olduklarını, kefillikleri ve borca ilişkin vermiş oldukları taahhüt icra memuru huzurunda haciz tutanağına geçirildiğini, dilekçelerinin ekinde sundukları 26/01/2018 tarihli haciz tutanağında da görüldüğü üzere davacılar haciz konusu borcu ödeme taahhüdünde bulunarak kefil olduklarını, davacıların kefilliğe ve ödeme taahhüdüne ilişkin beyanları icra memuru tarafından haciz tutanağına geçirilmiş olduğunu ve işbu tutanağın davacılar tarafından imzalandığını, davacılar, haciz sırasında vermiş oldukları ödeme taahhüdünün ve icra kefaletinin şekil şartlarına uymadığından ve baskı altında verilmiş olduğundan bahisle geçersiz olduğunu iddia ettiklerini, haksız ve dayanaksız olan bu iddiaya katılmanın mümkün olmadığını, üçüncü kişilerin icra memuru huzurunda takip borçlusunun borcunu kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaletinin doğacağını, icra kefaletinin şekli hakkında İcra İflas Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmadığından, 6098 sayılı TBK’nun 581 ve takip eden maddeleri gözetildiğinde, icra kefaletinin yazılı şekilde olması, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi ve kefalet taahhüdünün altında kefilin imzasının bulunmasının yeterli olduğunu, dilekçe ekinde sunulan haciz tutanağına bakıldığında; davacılar söz konusu borca kefil olduklarını ve ödeme taahhüdünde bulunduklarını beyan ettiklerini, bu beyanları icra memuru huzurunda verildiğini, icra memuru tarafından tutanağa geçirildiğini ve işbu tutanağın davacılar tarafından da imzalandığını, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 03/10/2013 tarih ve 2013/… Esas 2013/… Sayılı Kararında;”…İİK’nın 38.maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Üçüncü kişilerin icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olmaları, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmeleri halinde icra kefaleti doğar. Kefaletin geçerli olabilmesi için, kefilin beyanının icra tutanağına geçirilmesi ve tutanağın altının imzalanması gerekir. Ayrıca kefilin kefil olduğu miktarın belirli olması (borcun tamamı veya kefalet kısmi ise kısmen kefil olunan miktar) ve kefaletin herhangi bir koşula bağlı olmaması gerekir. Somut olayda, borçlu … hakkındaki takip kesinleştikten sonra, 07/12/2009 tarihli haciz sırasında, şikayetçilerin, icra kefili olarak borcu ödeyeceklerini beyan ettikleri, kefil olunan borç miktarının tutanakta belirtildiği, kefaletin herhangi bir şarta bağlı tutulmadığı, tutanak altında kefillerin imzalarının alındığı görülmektedir. O halde mahkemece şikayetin reddi gerekirken, kabulü ile icra kefillik işleminin usulsüz olduğunun tespitine karar verilmesi isabetsizdir. ” denildiğini, icra memuru tarafından davacıların beyanları doğrultusunda düzenlenmiş olan ve davacıların da imzalarının bulunduğu 26/01/2018 tarihli haciz tutanağının, yukarıda eklenen Yargıtay kararında da belirtildiği gibi İİK m.38 gereğince icra kefaleti olduğunu, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğunu, HMK 204.madde de ilamların ve resmi memurlarca tanzim edilmiş olan senetlerin ispat niteliği şu şekilde düzenlendiğini, HMK’nın 204. Maddesinde de düzenlendiği gibi ilamların ve resmi senetlerin sahteliği ispat oluncaya kadar kesin delil sayılacağını, davacı vekili dilekçesinde her ne kadar icra kefaletinin geçersiz olduğunu ve baskı altında düzenlendiğini iddia etse de; davacının beyanları doğrultusunda resmi memurca tanzim edilen ve kendi imzasının da yer aldığı resmi belgenin sahteliğini ispat edemediğini, resmi memurlarca düzenlenmiş olan tutanakların hukuki mahiyetine ilişkin bir diğer düzenleme İİK madde 8’de yer aldığını, söz konusu düzenlemeden de görüleceği üzere İcra ve iflas dairelerinin tutanaklarının, hilafı sabit oluncaya kadar muteber olduklarını, hal böyleyken davacıların kendi iradeleri ile vermiş oldukları beyanları doğrultusunda resmi memur tarafından tanzim edilen ve davacılarında imzalarının bulunduğu icra kefaletini ve ödeme taahhüdünü içeren tutanağın şekil şartlarına uyulmadığından bahisle geçerli olmadığını iddia etmenin davacıların kötü niyetlerinin bir göstergesi olduğunu, haciz tutanağının resmi bir belge olduğunu ve yukarıda eklenmiş olunan kanuni düzenlemeler de göz önüne alındığında resmi belgelerin sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacağını, davacı vekili dilekçesinde; … 2.İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında haciz işlemi uygulanan adresin adi ortaklık şeklinde işletilen fırın olduğunu ve bu sebeple de bu adrese hacze gelinemeyeceğini iddia ettiğini, ancak davacının iddia ettiği gibi adi ortaklığa ilişkin ortaklık vergi levhasını sunamadığını, sunmuş olduğu vergi levhaları sahşa ait olduğunu, adi ortaklığın varlığına ispat oluşturmayacak nitelikli olduğunu, hacze gelinen adresin adi ortaklığa ait bir işyeri olması halinde davacıların haciz sırasında borca kefil olmak yerine, istihkak talebinde bulunmalarının gerekli olduğunu. hacze gelinen adres borçlu …’ye ait iş yeri olduğunu, aksi durumun ispat yükünün davacılara ait olduğunu, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 14/03/2017 Gün ve 2015/… Esas 2017/… Sayılı Kararında; ”…Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, haczin yapıldığı yer aynı zamanda şirket ortağı olan …’nın işyeri adresi olup, dava konusu mahcuzları davacı 3.kişi şirket ile birlikte ellerinde bulundurdukları anlaşıldığından İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi, borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. İspat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan davacı üçüncü kişi, yalnızca şirkete ait ticaret sicil belgesine dayanmış olup, davacı 3.kişi İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde hüküm kurulduğunu, davacı vekilinin, borçlu …’nin diğer ortakların haberi ve bilgisi olmadan kendisi kaşe yaptırarak sadece kendi imzası ile senet düzenlemiş olduğunu ve senette sadece …’nin imzası olduğundan bahisle diğer ortakların sorumlu olmayacağını belirttiğini, bu iddiaya katılmanın mümkün olmadığını, taraflarınca ….İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyasından …, … ve … İnş.Oto….Ltd.Şti. Aleyhine yapılmış olan icra takibinde de senet üzerindeki kaşe ve imza davacı …’a ait olduğunu, ortaklardan her biri kendi adına kaşe yaptırdığını, bahse konu takip dosyasında bu hususa ilişkin herhangi bir itirazı bulunmayan borçlunun, dava konusu takipte borçtan sorumlu olmadığına dair beyanının haksız ve kötü niyetli olduğunu, ….İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası herhangi bir itiraz olmadığından kesinleştiğini ve ardından davacının dilekçesinde adi ortaklık olduğunu iddia ettiği ”… mah…. … mehmet bulvarı no:23/a …” adresindeki fırına taraflarınca hacze gidildiğini, davacıların haciz işlemi sırasında ve sonrasında da hiçbir istihkak iddiasında bulunmadıklarını ve söz konusu haciz işlemi sürerken davacılar borca kefil olduğunu ve davacı … sunmuş olduğumuz dekonttan da anlaşılacağı üzere dosya borcuna istinaden tarafımıza ödeme yaptığını, hal böyleyken davacıların haciz yapılan adresteki fırının adi ortaklık olarak işletildiğini beyan ettiğini ve oraya hacze gelinemeyeceğini iddia ettiklerini, alacaklılardan mal kaçırılmaya çalışıldığının ve davacıların kötüniyetlerinin açık bir göstergesi olduğunu, müvekkil senede bağlı alacağını borçludan tahsil etmeye çalışırken davacılar ortakları olan, borçlu … ile muvazaalı işlemlere giriştiğini, bu işlemler sonucunda da haksız ve mesnetsiz olan iş bu davayı tarafımıza açtıklarını, iddia edilen adi ortaklığa ilişkin her bir ortak kendi adına yaptırmış olduğu kaşesini ve imzasını kullanarak borçlandığını, alacaklı borcun tahsili için takibe başladığında ise adi ortaklık olduklarını, kendi adlarına yaptırdıkları kaşelerden haberdar olmadıklarını, borcun şahsi bir borç olduğunu, bu sebeple de söz konusu borçtan sorumlu olmadıklarını ve hacze gelinen adresin adi ortaklığa ait işyeri olduğunu iddia ederek kendi aralarında muvazaalı işlemlere başvurduklarını, alacaklılardan mal kaçırmaya çalıştıklarını, mevcut hukuk düzeninin muvazaalı işlemleri korumayacağını ve iş bu nedenle de haksız bir şekilde taraflarına açılan bu davanın reddinin gerektiğini, davacıların, borçlu … ile aralarında yapmış oldukları tüm muvazaalı işlemlerin açık olduğuun, davacı vekilinin, müvekkilin borçlu … ile muvazaalı işlemlerde bulunduğunu iddia etmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilin alacaklı konumunda olduğunu ve alacaklı ile borçlunun birlikte muvazaalı işlemler yapmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer borçlu …İnş. Oto. Nak. Ltd. Şti.’ne borca batık durumunda olduğunu, iş bu nedenle söz konusu firmadan alacağın tahsili için uğraşılmadan doğrudan dava konusu yere hacze gidildiğine ilişkin iddia ve beyanların gerçeği yansıtmadığını, firmanın bir diğer ortağı da davacı … olduğunu, buna ilişkin ticaret sicil kayıtlarının da sunulduğunu, davacı vekilinin, … 2.İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasından 26/01/2018 tarihinde tarafına yapılan haczin uzun sürmesini, davacıların ikrah altında bırakıldığının kanıtı olduğunu iddia ettiğini, bu iddiaya da katılmanın mümkün olmadığını, davacıların haciz sırasında icra kefaleti verdiğini, bir miktar ödeme yapmak istediklerini, davacıların yapacakları ödeme beklenildiği için de haciz işleminin uzun sürdüğünü, ödeme yapıldıktan sonra herhangi bir işlem yapılmadığını ve tutanağın resmi memurca tanzim edildiğini ve haciz mahallinin terk edildiğini, davacıların talep etmiş olduğu ihtiyati tedbir talebine de itiraz ettiklerini, tüm dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere tedbirin koşullarının oluşmadığını, bu nedenle haksız tedbir talebinin de reddinin gerektiğini, izah edilen tüm sebeplerden dolayı; 26/01/2018 günü haciz sırasında alınan icra kefaleti ve ödeme taahhüdü tüm yasal mevzuatlara uygun olduğunu, haksız ve dayanaktan yoksun bir şekilde aleyhe açılan iş bu davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.

Dava, 26/01/2018 tarihinde gerçekleştirilen haciz sırasında alınan icra kefaletinin ve ödeme taahhüdünün geçersiz olduğu iddiasıyla borçlu olunmadığının tespitine dair açılmış Menfi Tespit davasıdır.
Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazılmış dilekçe ile açılan dava, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sırasına kaydedilmiş olup, kefil olunan kredinin ticari kredi olması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak …. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 18/10/2019 tarihli … karar sayılı kararı ile Yetkisizlik kararı verilmiş olup, kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi üzerine dosya Mahkememize tevzi edilerek Mahkememizin 2019/703 esas sırasına kaydedilmiştir.
… 2.İcra Dairesinin … Talimat sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; ….İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında borçlu …’nin 40.000,00-TL tutarındaki borca yetecek taşınır mallarının ihtiyaten haczi için talimat yazıldığı, 26/01/2018 tarihli haciz tutanağı ile … Mah. … bulvarı no:23/A … adresinde hacze gidildiği ve haciz tutanağında haciz işlemi yapılmadan adreste bulunan … ve …’in kefil olduklarının belirtildiği görüldü.
Dosya içerisinde mevcut belgeler incelendiğinde; Davacı …’a ilişkin vergi levhasının bulunduğu ve faaliyet adresinin haciz için gidilen ” … Mah. … bulvarı no:23/A …” adresi olduğu, Davacı …’ın nüfus kaydından Hatice Dayan ile 28/08/2008 tarihinde evlendikleri ve halen evli oldukları, Davacı …’in nüfus kaydından … ile 09/10/1995 tarihinde evlendikleri ve halen evli oldukları görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
İİK’nun 38.maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup, icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi yargılamayı gerektirdiğinden genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurularak iptali talep edemez.
İİK’nun 38.maddesi hükümleri icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükümünde olduğu ve ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğunu düzenlemektedir. İcra kefilliğine ilişkin düzenlemeler ilamların icrasına ilişkin hükümlere tabi olup, buna ilişkin başvurular ise ilama aykırılık iddiası niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nun 584. maddesinin 1.fıkrasında ”eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızası ile kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” düzenlemesi yer almaktadır. İcra kefaletinin amacı icra takibine konu edilen ve anında ödenmeyen bir borcun 3.kişi icra kefili tarafından ödenmesini sağlamaya yöneliktir. İİK’nun 38.maddesinde kefaletin şekli hakkında özel bir hüküm bulunmadığından 6098 sayılı TBK’nun 583 ve 584.maddesi hükümleri icra kefilliği için geçerlilik şartıdır. Dava konusu somut olayda davacılara ait nüfus aile kayıt örneği ve toplanan delillere göre davacıların 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nun yürürlüğe girmesinden sonra 26/01/2018 tarihinde icra kefili oldukları, 26/01/2018 tarihli kefalet işlemlerinin davacıların icra kefili olmadan önce veya icra kefilliği sırasında eşlerinin yazılı rızasının alınmadığı, davacıların icra kefili olmadan önce ve icra kefilliği sırasında eşlerinin rızasının alınıp alınmadığının belirtilmemesi nedeniyle TBK’nun 584.maddesi gereğince icra kefilliğinin geçerli olmadığı, kefalet tarihinde evli oldukları anlaşılan davacıların eşlerinin kefilliğe ilişkin rızasının bulunmadığı görülmekle bu hali ile kefalet tutanağının geçersiz olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 331/2. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise, talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderleri ödemeye mahkum eder” hükmünü içermektedir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) … esas … karar sayılı yetkisizlik kararı gereğince de HMK’nun 331/2. maddesi gözetilerek, kendisini bir vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
Davacılar … ve …’in …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına ilişkin … 2. İcra Dairesinin … Talimat sayılı takip dosyasındaki icra kefilliğinin geçersiz olduğunun tespitine,
Davacılar … ve …’in …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına ilişkin … 2. İcra Dairesinin … Talimat sayılı takip dosyasındaki icra kefilliği nedeniyle davalıya (takip dosyasındaki alacaklıya) borçlu olmadığının tespitine,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 2.732,40-TL harçtan peşin alınan 683,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 683,10-TL peşin harç, 182,25-TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 901,25-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.000,00 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-…. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) … esas … karar sayılı yetkisizlik kararı gereğince de HMK’nun 331/2. maddesi gözetilerek, kendisini bir vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT 7.maddesi gereğince ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra yetkisizlik kararı verildiğinden tarifede yazılı ücretin tamamı olan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde yatıralan gider avansından artan bakiyenin yatırana/vekiline iadesine,
Dair, davacılar vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.