Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/701 E. 2020/1 K. 07.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/701 Esas
KARAR NO : 2020/1
DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 07/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde;
DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile … nolu 3/8/2015 tarihinde sözleşme yaptığını ve işyerine hizmet almaya başladığını, çarşı merkezine güvenlik sistemi kurulması nedeniyle haziran 2019 da hizmete ihtiyaç kalmadığını belirttiğini telefon ile iptal ettirdiğini, birçok defa aradığını 2 ay ücretsiz hizmet vereceklerini ve daha sonra aylık 100 TL ücret ile hizmet almaya devam edebileceğini teklif ettiklerini, hiçbirini kabul etmediğini ve 2 defa iadeli-taahhütlü yazı ile sözleşmeyi fesih talebi yolladığı buna rağmen iki aylık hediye sürenin bitiminden itibaren aylık 200 TL olarak hizmet faturası kesmeye devam ettiklerini, geçen ay ödeme yapmadığı için hizmet vermeyi durdurduklarını bildirdiklerini buna rağmen fatura kesmeye devam ettiklerini, bu süre içinde onlarca kere telefon ile aradıklarını ve tacizde bulunduklarını, haziran başından beri sistemi kullanmadığını hiçbir hizmet almadığını, istemediğini ve vermediğini hizmeti ısrarla iptal etmediklerini fatura kesmeye ve haksız kazanç istemeye devam ettiklerini, firmanın bunu diğer müşterilerine de yaygın olarak yaptığını internet ortamında yüzlerce şikayetçiden anlaşıldığı üzere bu şikayetini 2/10/2019 tarihinde Cimer’e de yaptığını, davanın kabulü ile dava açılmasını, firma ile yapılan sözleşmenin iptaline karar verilmesini, sözleşme iptali talebinin 4 aydan daha uzun bir süre önce yapılması nedeniyle sözleşmede belirtilen 120 USD cihaz söküm bedelinin alınmamasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğe çıkartılmamış olup dosya üzerinden karar verilmiştir.
GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında 03/08/2015 tarihinde akdedilen sözleşmenin iptali ile sözleşmede belirtilen 120 USD cihaz söküm bedelinin alınmamasına karar verilmesi talebinden ibarettir.
HMK 138(1) madde; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir…” şeklinde düzenlenmiştir.
Arabuluculuk 6325 sayılı Yasa ile hukukumuza giren “ Mahkeme dışı “ çözüm yollarından birisidir.
19.12.2018 tarihli 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı kanun MADDE 20- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“3. Dava şartı olarak arabuluculuk
”MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü ile 01.01.2019 tarihi itibariyle ”konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için” dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiş olup,
6325 sayılı yasanın 18/A Maddesi- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.)
”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) …Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememiz tarafından 13.12.2019 tarihli ara karar ile davacıya; HUAK’nun 18A/1-2 maddeleri uyarınca arabuluculuk faaliyeti sonrasında anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya Arabuluculuk Dairesi tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için tebliğden itibaren 1 haftalık kesin süre verilmiş ve ara karar davacıya 27.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup verilen kesin süre geçtikten sonra davacı tarafından 02.01.2020 tarihli dilekçe ile “Mahkememizin 13.12.2019 tarihli ara kararı uyarınca Arabuluculuk Dairesine başvuruda bulunulduğu” bildirilmiş olup davacı tarafından dava açıldıktan sonra arabulucuya başvuruda bulunulduğu tespit edilmiştir.
… Mahkemesi … hukuk Dairesi 26.09.2019 tarih, … Es. ve … K. sayılı ilamında “…Davacı ZMSS sigortacısı, poliçe kapsamında zarar gören araç için hasar bedelini ödemiş, sigortalı araç sürücüsünün araç sürücüsü kaza yerini terk etmesinin ZMSS poliçe şartlarına aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek ödediği bedelin tahsili amacı ile davalı sigortalı araç işleteni aleyhine icra takibi başlatmış, ödeme emrine itiraz üzerine de eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 04/02/2019 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığı çözmekle görevli olan mahkemenin tüketici mahkemesi olması hususunun davanın “ticari dava” niteliğini değiştirmeyeceğine, dava bir miktar para alacağına ilişkin olup ticari dava olduğu ve 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre İlk Derece Mahkemesince zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur.” yönünde karar vermiştir.
… Mahkemesi … Hukuk Dairesi 20.06.2019 tarih, … Es. ve … K. sayılı ilamında “…Anılan düzenlemeler karşısında somut olayda uyuşmazlığın haksız rekabetten kaynaklı tazminat davası olduğu, TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” yönünde karar vermiştir.
Somut olayda Mahkememizde iş bu dava 10.12.2019 tarihinde açılmış olup dava açıldıktan sonra davacı tarafından arabuluculuk sürecinin 02.01.2020 tarihinde başlatıldığı, yukarıda belirtilen istinaf kararlarında da belirtildiği üzere dava bir miktar para alacağına ilişkin olup 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-)Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 44,40-TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 10,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-)Davacının gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair tarafların yokluğunda tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.07/01/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.