Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/683 E. 2021/303 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/683 Esas
KARAR NO : 2021/303

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı … nezdinde…numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile kayıtlı bulunan Davalılardan Sigortalı …’nın sahibi olduğu … plaka numaralı … modelindeki kamyonet araç, diğer Davalı …’ün yönetimindeyken 02.09.2018 tarihinde, saat 16:25 sıralarında İzmir İli, Seferihisar İlçesi, Atatürk Caddesinde Sığacık istikametine doğru seyir halindeyken Emniyet Kavşağında, Davacı müvekkili…’ye ait olan ve…(T.C. …) yönetimindeki… plaka nolu … model aracını sağdan sollayarak arka sol tamponu ile Müvekkili aracının sol ön kısmına ve tamponuna çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Davacı Müvekkilin kazadan sonra Almanya’ya hasarlı aracıyla geri dönmek zorunda kaldığını ve Almanya’nın Hamburg kentinde uzman bir eksper şirketine hasar tespiti yaptırttığını, durumu vekili aracılığı ile Davalı … Şirketine 20.09.2018 tarihinde ihbar ettiğini, kazanın Davalı … Şirketine ihbar edilmesine, uzman eksperin hasar tespiti yapmasına rağmen Davalı … ihbara kayıtsız kaldığını ve Davacı Müvekkili kendi imkanları ile hasarlı aracını tamir ettirmek zorunda kaldığını, kazanın neticesi olarak Müvekkili aracını tamir ettirmek üzere iki gün kullanamadığını, … marka ve benzeri model aracın kullanım kaybı kategorisi günlük 65,00 Euro ile derecelendirildiğini, Davalı Şirketin sigorta poliçesi limiti içerisinde ödeme yapmaması ve en azından hasar ihbarına cevap vermemesi nedeniyle iki günlük kullanım kaybını, vekalet ücretini, tercümanlık masraflarını, tamir masraflarını ve eksper ücretini talep etmek üzere işbu Davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, Davacı Müvekkilin ve araç sürücüsünün kural ihlalinde bulunmadığı kaza tespit tutanağında sabit olmak üzere işbu davanın kabulüne, toplam 17.467,82 Euro maddi zararın şimdilik ihbar edilen günki kur üzerinden hesaplanan 104.486,92 TL’nin kaza tarihinden itibaren başlayarak işletilecek ticari avans faiziyle birlikte fiili ödeme gününde tespit edilen TL kuru ile Davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Müvekkile ödenmesine, yargılama giderlerinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmadığını davanın usulden reddine karar verilmesini, davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde …numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 26.05.2018-2019 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin Karayolları Trafik Kanunun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçe limiti, maddi araç başına 36.000-tl olduğunu 28.02.2019 tarihinde 1.817,29 eur (ödeme tarihindeki kur 6,112 olup 11.107,27-tl) ödeme yaptığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile poliçe limiti dava tarihinde 24.892,72-tl olduğunu, poliçeye müstenit sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluğumuz da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber kazaya sebep olan olayda kusur durumu belirsiz olup öncelikle kusur ve zararın net olarak tespiti gerektiğini, davanın haksız fiile dayalı olup davacı tarafın sigortalı araç sürücüsüne raci kusur ve zararı kanıtlayamaması halinde müvekkil şirketin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, ktk. m.86 gereğince araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, müvekkil sigorta şirketi sigortalısının kusuru oranında ve ancak gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu çünkü sigorta bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesi esas olduğunu, dolaylı ve yansıma zararlar poliçe teminatı dışında olduğunu, davacı taraf aracın onarımını Türkiye’de yapmak yerine yurt dışında yapmış olup bu nedenle zararın artmasına neden olduğunu, davacının zararı belirlenirken aynı aracın Türkiye içerisinde tamir edilmesi halinde oluşacak muhtemel zarar dikkate alınması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu tazminat ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte talep edilebileceğini talep etmiştir.
Davalı …’ün sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuğa başvurmadan davanın açıldığını, bu sebeple davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davanın İstanbul’da yetkisiz Mahkemede açıldığını, yetkili Mahkemenin trafik kazısının gerçekletiğin ortak yetkili İzmir Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple dosyada yetkisizlik kararı verilmesini, davanın sigorta şirketine usule uygun başvuru yapılmadan açıldığını, doğru tamir masrafı tespiti Türkiye’de eksper aracılığıyla yapılması gerektiğini, sigorta şirketine bu şekilde başvuruda bulunulması gerektiğini, zararın, sigorta kapsamında gerçekleştiğinden davanın sadece sigorta şirketine karşı açılması gerektiğini, tarafına yönelik davanın husumet yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla gerçekleşen zararın doğru tespit edilmesi gerektiğini, istenen tazminat miktarı gerçekleşen zarara göre çok fahiş miktarda olduğunu, işçilik, malzeme, eksper, değişen parça masrafları gerçeği yansıtmadığını, yurtdışında geçekleşen bu tespiti kabul etmediklerini, yeniden bilirkişi tayin edilmesi gerektiğini, gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini, trafik kazasında kusurun davacının aracını kullanan sürücüde olduğunu, müvekkilin kendi kusurunun tali derecede olduğunu asıl kusurlu olanın karşı taraf olduğunu, davanın reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Davanın; 02/09/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazısında davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasara ilişkin maddi tazminat davası olduğu anlaşıldı.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Arabuluculuk, 6325 sayılı Kanun ile hukukumuza giren Mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm yollarından birisidir.
19.12.2018 tarihli 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı kanun MADDE 20- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“3. Dava şartı olarak arabuluculuk
”MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü ile 01.01.2019 tarihi itibariyle ”konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için” dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiş olup,
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında 10/12/2019 tarihli tarihli ara karar ile davacıya; arabuluculuk son tutanağı aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edildiği, ara kararın davacı vekiline e tebligatla 15/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin süre geçtikten sonra davacı vekili tarafından 24/08/2020 tarihinde 01/07/2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı aslı sunulmuştur. Arabuluculuk son tutanak Mahkememiz tarafından incelenmiş olup arabuluculuk sürecinin başladığı tarihin 01/06/2020 olduğu, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihin ise 01/07/2020 olduğu görülmüş ve dava tarihinin 03/12/2019 olduğu hususu dikkate alındığında, davacı tarafça dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvurulmadığı ve zorunlu dava şartının yerine getirilmediği anlaşıldı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 20.06.2019 tarih, 2019/1038 Es. ve 2019/869 K. sayılı ilamında “…TTK 5/A maddesi 1. fıkrasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davanın arabulucuya başvurulmadan açıldığı ve arabulucuya başvuru şartı mahiyeti gereği sonradan tamamlanamayan özel dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı usul ve yasaya uygun olmakla … ” yönünde karar vermiştir.
6325 sayılı yasanın 18/A Maddesi- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.)
”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) …Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
HMK 138(1) madde; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir…” belirtilen istinaf kararı ve kanun maddeleri uyarınca dosya üzerinden 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 2. fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL harcın peşin alınan 1.784,38-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.725,08-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davalı … Sigorta A.Ş. kendini vekille temsil ettirdiğinden ve ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verildiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Taraflarca yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların/vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸”5070 sayılı yasanın 5. Ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.”¸
“Bu belge elektronik imza ile imzalanmış olup ayrıca ıslak imza uygulanmayacaktır”