Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/673 E. 2021/765 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/673 Esas
KARAR NO:2021/765

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/11/2019
KARAR TARİHİ:03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü nezdinde bulunan … Esas numaralı takibe esas, 20.03.2018 tarihli 20.000,00 TL bedelli senet müvekkili şirket yetkilisinin bilgisi dışında düzenlendiğini, imzalanmış ve tedavüle sokularak takibe konulduğunu, ancak senet yer alan borç miktarından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, senet üzerinde yer alan imza da müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, dilekçemiz ekinde ibraz edilen imza sirkülerinde görüldüğü üzere imzalar arasında açık fark bulunmakta olduğunu, mahkemeniz huzurunda alınacak imza örnekleri ve resmi merciilerden celp edilecek ıslak imzalı belgeler üzerinde yapılacak araştırma neticesinde imzanın müvekkile ait olmadığının ortaya çıkacağını, müvekkilin davalı yana bu şekilde bir borcu olmadığı gibi senet üzerinde yer alan imzada müvekkile ait olmadığı, dolayısıyla müvekkilin böyle bir borçtan sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafımızca arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, çünkü İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/521E. 2019/424E. Sayılı dosyasında 01.02.2019 tarihinde verdiği karar ile ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında bir miktar para alacağının tahsili talebi bulunmadığını, bu konudaki yasal düzenlemeyi dar yorumlayarak bu tür ticari davaların dava şartı arabuluculuğuna tabi olmadığına karar verildiğini, dolayısıyla görülen davanın esası müvekkili şirketin takibe konu borçtan sorumlu olmadığını, senet üzerinde yer alan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığının tespiti olduğundan arabuluculuk dava şartı olmadığını, yukarıda da ayrıntılı şekilde bahsedildiği müvekkili karşı yana herhangi bir borcu olmadığı gibi senet üzerindeki imzada kendisine ait olmadığını, müvekkili borçlu olmadığı bir miktar ve imzalamadığı halde tedavüle çıkan senetten sorumlu tutulması ve icra tehdidine maruz kalması müvekkilimizin mağdur edilmesi ve aynı zamanda hukuk güvenliği ilkesinin zedelenmesi anlamına geleceğini, iş bu nedenle borçlu olmadığı bir borcu ödeme mecburiyetinden müvekkilimizin kurtarılması ve karar kesinleşinceye kadar icranın teminatsız durdurulması yönünde karar verilmesini, davalı yanın müvekkili haksız yere icra tehdidi altında bıraktığını, takip miktarının yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, davanın kabulüne ve dava konusu takibin teminatsız durdurulmasına ,mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun görülecek bir teminat karşılığı takibin durdurulmasına, dava konusu borcun ve imzanın müvekkile ait olmadığının tespitine, davalı yan aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini beyan ve talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Davanın; …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu 20/03/2018 tarihli 20.000,00-TL bedelli senede ilişkin borçlu olunmadığına dair menfi tespit davası olduğu anlaşıldı.
…. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde;
alacaklının …, borçluların Tasfiye Halinde ….Ltd Şti, ….Ltd Şti, … İnşaat…Ltd Şti, ….Ltd Şti, …, …, … olduğu, takibin 20.000,00TL asıl alacak, işlemiş faizi ve komisyona ilişkin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, takip dayanağının 06/11/2019 düzenleme 31/05/2019 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli bono olduğu, 06/11/2019 takip tarihli ödeme emrinin borçlu ….Ltd Şti’ne 12/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacı imza inkarında bulunduğundan imza incelemesine esas olmak üzere takip konusu bono aslı ile davacı yirket yetkilisinin incelemeye esas mukayese imza örneklerinin bulunduğu evrak asılları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
10/08/2021 tarihli Adli Tıp raporunda özetle; İnceleme konusu senette ”…. ŞTİ.” kaşe izi üzerine atılı basit tersimli 1’inci ciro imzası ile …’un mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığını, söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’un eli ürünü olmadığını, hususları tespit ve rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve adli tıp raporu birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde;
Dava ve takip konusu 20/03/2018 tarihli 20.000,00-TL bedelli bono incelendiğinde davacının lehtar olduğu görülmekle, eldeki dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, davalının, davacının da aralarında bulunduğu takibe dayanak bonoda yer alan keşideci, lehtar ve ciranta aleyhine çeke dayalı takip başlatmış, davacı ise bonodaki lehtar ciranta imzasının kendisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı ise davanın reddini talep etmiştir.
Bonoda bulunan lehtar imzasının sahte olduğu iddiası mutlak def’ilerden olup hamilin iyi niyetli olup olmadığına bakılmaksızın her hamile karşı ileri sürülebilir.
Mahkememizce alınan ATK Fizik İhtisas Dairesi tarafından sunulan 10/08/2021 tarihli raporunda özetle; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığını, söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’un eli ürünü olmadığı hususları tespit ve rapor edilmiş olup, imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması koşulu gerçekleşmediğinden senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senedi elinde bulundurup takibe girişen ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya düşeceğinden bu ispat külfetini borçluya yüklemek ve ispat edemediğinden imzaya itirazını reddetmek olanaklı değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06/02/2008 tarih, 2008/12-77 Esas, 2008/90 Karar sayılı dosyası) Sonuç olarak bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu sabit olmadığından, davacının menfi tespit talebinin kabulü ile davacının 20/03/2018 tarihli 20.000,00-TL bedelli bono ve dava konusu takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının bu bonordan dolayı borçlu olmadığına karar vermek gerekmiştir. Ayrıca davacı tarafça kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, bonoda davacıya atfen atılan imzadan sonra dava dışı … İnşaat…Ltd Şti, ….Ltd Şti, …, …, …’e atfen atılan imzanın olduğu, bu durumda davalının davacıya atfen atılan imzanın davacı eli ürünü olup olmadığını bilemeyeceği ve dolayısıyla takipte kötüniyetli olduğunun kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davacı kötü niyet tazminat talebinde haklı görülmediğinden davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 21/09/2017 tarihli 2016/20166 E., 2017/6112 K. sayılı kararı).
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulüne,
Davacının …. İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında takibe konu 20/03/2018 tarihli 20.000,00-TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.366,20-TL harçtan peşin alınan 341,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.24,65-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 341,55-TL peşin harç, 8,50-TL vekalet harcı, 305,25 posta/tebligat masrafı, 960,00-TL ATK rapor ücreti olmak üzere toplam 1.659,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kendini vekille temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
6-…. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır