Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/659 E. 2020/332 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/659 Esas
KARAR NO:2020/332

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/12/2012
KARAR TARİHİ:17/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekiledeninin sigortacılık faaliyeti yürüttüğünü, Makine Kırılması Sigortası Genel Şartları kapsamında …marka araçların, üretici ve ithalatçı garantisinin sona ermesinden sonra devreye girecek şekilde uzatılmış garanti sigortası tanzim edilmesi hususunda işbirliği yoluna gittiğini, vekiledeninin davalı taraf ile 01.04.2007 ve 01.09.2007 tarihleri itibarı ile akdetmiş olduğu üç adet … sözleşmesi ile bu kapsamda tanzim edeceği poliçelere ilişkin %99 payın davalı tarafa devredilmesi konusunda anlaştıklarını ve 26.02.2008 tarihli yazı ile … ilişkisinin 01.04.2008 tarihi itibarı ile sona erdirildiğini, bu kapsamda ödenmemiş prim borçları için toplam 377.705,70 EURO prim devrinin gerçekleştirildiğini, dava konusu sigorta poliçeleri kapsamında vekiledeninin toplam 688 adet hasar ihbarı alınarak hasar dosyası oluşturulduğunu ve toplamda 557.496,41 TL tazminat ödemesi gerçekleştirildiğini, ancak davalı tarafından %99 hissesine düşen hasar miktarlarının ödenmediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 551.637,33TL hasar tazminatı alacağının 02.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 01/07/2015 tarihinde sunmuş olduğu ıslah dilekçesinde; vekiledeninin 551.921,45-TL hasar tazminatı alacağının 02/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetki ve görev itirazında bulunmuşlar, taraflar arasındaki ilişkinin 01.04.2008 tarihi itibarı ile sona erdirildiğini, dolayısıyla yasada öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacı tarafından ileri sürülen alacak iddiasının yerinde olmadığını, davacı tarafından sözleşmeye dayalı edimlerin yerine getirilmediğini, iddia olunan hasarlarla ilgili sözleşmede öngörülen koşulların da sözleşmeye uygun ifa edilmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; … sözleşmeleri kapsamında oluşan hasar tazminatı alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce … E. K. sayılı, 10/11/2015 tarihli karar ile :”…yanlar arasındaki ilişkinin sigortacı-sigortalı ilişkisi olmadığı, taraflar arasında sözleşmeye dayalı edimlerin süreklilik ve karşılıklılık arz etmekte olduğu ve cari hesap ilişkisi şeklinde yürüdüğü, dolayısıyla somut olayda uygulanacak zamanaşımı süresinin genel zamanaşımı süresi olan on yıl olduğu, dolayısıyla zamanaşımı süresinin dolmadığı, taraflar arasındaki … sözleşmesine göre davacının düzenlenen poliçelere ilişkin olarak hasar dosyalarına yaptığı ödemelerin %99’luk kısmının davalıdan talep etme hakkı bulunduğu, hasar ödemelerinin tamamının yanlar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında düzenlediği ve poliçelere istinaden yapıldığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, toplam 551.921,45 TL’nin, 551.637,33 TL’sinin 05/07/2012 tarihinden itibaren, 284,12 TL’sinin ıslah tarihi olan 01/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” karar verilmiş,
Davalı vekilinin temyizi üzerine Mahkememiz kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/8924-2017-5110 E. K. Sayılı, 05/10/2017 tarihli ilamı ile :”…Öğretide, sigortacının sigorta ettirene karşı tek başına sorumlu olduğu bir sigorta teminatından kaynaklanan yükümlülüğünü başka sigortacı veya sigortacılar ile, onlarla yaptığı özel anlaşmalar çerçevesinde tamamen veya kısmen paylaşılması biçimindeki sigorta uygulaması “kapalı koasürans” olarak adlandırılmaktadır. (Prof. Dr. Samim Ünan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Sigorta Hukuku, Cilt II, s.170.) Kapalı birlikte sigorta olarak da nitelendirilen kapalı koasürans, bir reasürans mekanizması olup bu sigortada birden fazla sigorta söz konusu değildir. Taraflar arasındaki sözleşmeler nazara alındığında taraflar arasında kapalı koasürans uygulamasının yer aldığı, sözleşmelerin hukuksal niteliği açısından bir tür sigorta sözleşmesi olduğu, dolayısıyla TTK’nın sigorta sözleşmelerine ilişkin hükümlerine tabi bulunduğu anlaşılmaktadır. TTK’da yer alan bütün emredici hükümler ve anlaşmada aksi öngörülmüş olmadıkça TTK’daki bütün yedek hukuk hükümleri taraflar arasındaki hukuki ilişki bakımından da geçerli olacaktır. (Prof. Dr. Samim Ünan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Sigorta Hukuku, Cilt I, Genel Hükümler, s.54,55.) Taraflar arasındaki sözleşme tarihleri ile ilişkinin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Müruruzaman” başlıklı 1268. maddesi uyarınca “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” Taraflar arasındaki kapalı birlikte sigorta (kapalı koasürans) olarak nitelendirilen sözleşmeler bir sigorta mukavelesi olup, açıklandığı üzere sigorta sözleşmelerine ilişkin hükümlere tabidir. Dolayısıyla, somut uyuşmazlıkta 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesinde düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmekte olup, davalı vekilinin zamanaşımı def’inin buna göre değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanlar arasındaki ilişkinin sigortacı-sigortalı ilişkisi olmadığı, taraflar arasında sözleşmeye dayalı edimlerin süreklilik ve karşılıklılık arz etmekte olduğu ve cari hesap ilişkisi şeklinde yürüdüğü, dolayısıyla somut olayda uygulanacak zamanaşımı süresinin genel zamanaşımı süresi olan on yıl olduğu gerekçesiyle zamanan aşımı def’inin reddi ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış…” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, bozma ilamındaki gerektirici nedenlere göre davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Zaman aşımı nedeniyle davanın REDDİNE,
2-) Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL maktu red harcının peşin alınan 8.191,85-TL harçtan ve 19,50-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 8.156,95-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-) Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar tarafından yapılan 56,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-)Davalı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 44.646,07-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-)Gider/delil avanslarından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde, davacılara/ davalılara/vekillerine iadesine,
İlişkin davacı ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/09/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır