Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/620 E. 2020/164 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/620 Esas
KARAR NO : 2020/164
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde: vekiledeni şirketin 30 yıldır lojistik sektöründe iştigal ettiğini, vekiledeni şirketin depolarında müşterilerine depolama, elleçleme ve sözleşme konusu ürünlerin sevkiyata hazır hale getirilmesi hususlarında hizmet sunduğunu ve bu bağlamda vekiledeni şirketin müşterisi konumunda olan davalı şirkete de işbu hizmetlerin sunulduğunu, vekiledeninin davalı şirkete karşı sunmuş olduğu hizmet ilişkisinden kaynaklanan ücretin haksız şekilde davalı tarafça ödenmediğini, cari hesap bakiyesinin vekiledeni şirket tarafından tahsil edilememesi üzerine, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2016/38621 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı tarafından haksız olarak takipte yetkiye, borca, borcun ferilerine itiraz edildiğini, ancak taraflar arasında imzalanmış 24.03.2013 tarihli Depolama Hizmetleri Sözleşmesi’nin anlaşmazlıkların çözümü başlıklı 10.2 maddesinde İstanbul (Merkez) Mahkemeleri ve İcra müdürlüklerinin münhasıran yetkili kılındığını, dolayısıyla söz konusu takibin yetkili icra müdürlüğünde açıldığını, yine ilgili sözleşme tahtında vekiledeni şirket tarafından sözleşmeye uygun olarak sunulan hizmetlere karşılık davalı şirkete hizmet faturaları kesildiğini, ancak sözleşmede öngörülen 21 günlük süre içinde ve sonrasında faturaların ödenmediğini, devam eden süreçte davalı şirket tarafından Depolama Hizmet Sözleşmesinin … noterliğinin 26.08.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile haksız ve dayanaksız olarak feshedildiğini, vekiledeninin cevabi ihtarında fesih işleminin haksız olduğunun ve hale hazırda 143.52,43-TL doğmuş alacak ile 30.09.2016 tarihine kadar doğmuş olan tüm alacakların faizi ile birlikte ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı şirket tarafından kısmen ödeme yapılmakla birlikte bakiye 71.509,50-TL nin ödenmediğini ve işbu alacağın tahsili için takibe giriştiklerini beyanla, davalının takipte itirazının iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Karşı davaya cevaplarında ise; vekiledeninin alacağı yönünden yasal hapis hakkı kullandığını, alacağı miktar kadar malı yasal prosedürlere uygun olarak hapsettiğini, bu konuda … icra müdürlüğüne müracaat edildiğini ve talimat icrası vasıtası ile malların defterleri tutularak değer tespitlerinin yapıldığını, ancak bilirkişi tarafından düzenlenen raporda malların değeri son satış bedeli üzerinden düzenlendiğinden ve rapora göre malların değeri alacak miktarının çok üzerinde çıktığından malların tamamını iade ettiklerini, mallar üzerinde haksız yere hapis hakkı kullanıldığı iddiasının ve davalı yanın tazminat taleplerinin kesinlikle yerinde olmadığını, ayrıca taraflarınca düzenlenen tüm faturalarında usulüne ve ticari ilişkiye uygun olduğunu beyanla karşı davada maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafından dayanılan 24.03.2013 tarihli Depolama Hizmet Sözleşmesi altında vekiledeni şirket yetkilisi imzasının bulunmadığını, davacı yanın dayandığı sözleşmedeki aleyhe hiçbir maddenin vekiledeni açısından bağlayıcı olamayacağını, dolayısıyla sözleşmedeki yetki şartının da uygulanmasının mümkün olmadığını, takipte yetkili icra müdürlüklerinin Beykoz icra müdürlükleri ve mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin varlığına dair uyuşmazlık bulunmadığını, ancak davacı tarafından kullanılan depo yazılım sisteminin vekiledeni şirket tarafından kullanılan sisteme uygun olmaması sebebiyle ciddi sorunlar yaşandığını ve nihayetinde 26.08.2016 tarihli … Noterliğinden gönderilen ihtarname ile ticari ilişkiye son verildiğini, davacının hertürlü alacak talebinin karşılandığını, ancak ticari ilişkinin sona erdirildiği 30.09.2016 tarihinden sonra vekiledeni şirkete ait , davacı deposunda bulunan ürünlerin teslim edilmediğini ve davacı tarafından mallar üzerinde TMK’nun 891ve 950 maddeleri uyarınca hapis hakkı kullanıldığının bildirildiğini, oysa davacının depolama hizmetleri ile ilgili olarak bildirdiği tüm borçların tam ve eksiksiz olarak davacıya ödenmiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Karşı davada ise ; taraflar arasında mevcut ve süregelen cari hesap kapsamında faturalar ödenmiş ise de, sözleşmenin feshi ile birlikte cari hesaplar incelendiğinde davacı yanın vade farkı, komisyon bedeli, fiyat farkı gibi isimlerle vekiledeni şirket aleyhine usulsüz faturalar düzenlediğinin tespit edildiğini, sözleşmenin 5.5 maddesi uyarınca, sadece ticari temerrüt faizi işletilebileceği düzenlenmiş olduğundan, bu oranın dışında başkaca isimlerle fahiş bedel tahsil edilemeyeceğini, bu bedellerin istirdatını talep ettiklerini, yine vekiledeninin teslim edilmeyen malları üzerinde davacı tarafından hapis hakkı kullanılması sebebiyle, yeniden müşterilerine ulaştırmak amacıyla yüksek bedelli mal alımları, abona kayıtları, malların süresinde müşterilere ulaştırılmamasından dolayı uğranılan zararların ve teslim edilen malların eksik çıkması nedeniyle bunların bedelinin ve yine iade edilmeyen demirbaşların olması nedeniyle maddi tazminat , ayrıca tüm bu olaylar sebebiyle vekiledeninin prestij kaybı yaşadığından dolayı da manevi tazminat talep ettiklerini beyanla, karşı davanın kabulü ile buna karşın takas mahsup def’ini ileri sürmüşlerdir.
GEREKÇE:
Dava; tarafların sözleşme kapsamında ödenmeyen hizmet bedeli faturalarının tahsili için girişilen takibe vaki itiraz üzerine İİK 67 maddeye dayalı itirazın iptali davası, karşı dava ise; aynı ticari ilişki sebebiyle sözleşmenin feshinden doğan müspet zarar kapsamında mevcut maddi ve manevi zararların tazmini talebinden ibarettir.
Davaya dayanak …. İcra Müdürlüğünün 2016/38621 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı … Lojistik A.Ş. tarafından, borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine, 19.12.2016 tarihinde 71.509,50-TL asıl alacağın tahsili talebi ile ve …. İcra müdürlüğünün 2016/32088 esas sayılı ve … İcra müdürlüğünün 2016/4088 Tal. sayılı dosyalarından açılmış taşıyıcının hapis hakkı için defter tutulması talepli dosyaları ve devamında taşınırların satışının yapılacağı diğer tüm dosyalar dahil olmak üzere tahsilde tekerrür olmaması kaydıyla fatura/carihesap alacağından kaynaklı alacak için ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçlu vekili tarafından süresinde Beykoz icra müdürlüklerinin yetkili olduğundan bahisle yetkiye, hapis hakkına ve bu yönde işlemlerin yapılmasına, icra takibi alacağının tamamına, tüm ferilerine, faize, faiz başlangıç tarihine ve faiz oranına itiraz ettikleri anlaşılmaktadır.
Mahkememizce 16/10/2018 tarihli 2017/331 E. – 2018/888 K. sayılı karar ile ” İtirazın iptali davasında dava koşullarından biri yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunması ve borçluya yetkili icra dairesinden ödeme emri tebliği olup, takipte borçlu faaliyet adresi icra daireleri olarak Beykoz icra daireleri yetkili olup, İstanbul İcra Daireleri yetkisiz olmakla, takibin usulüne uygun yetkili icra müdürlüğünde başlatılmamış olması nedeniyle; karşı dava yönünden ise, davalı-karşı davacının yetki itirazında bulunma hakkına sahip olmadığı, zira İstanbul İcra daireleri ve mahkemelerinde takip yapıp dava açmakla, bu yer icra dairesi/ mahkemesinin yetkisini peşinen kabul ettiği, oysa HMK 13(1) maddesi uyarınca kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde asıl davaya bakan mahkemenin karşı davaya bakmaya da yetkili olduğu hükmüne göre, dava ön şartı yokluğu nedeniyle dava ve karşı davanın usulden reddine” karar verilmiş,
Davalı karşı davacı vekili tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerine Mahkememiz kararı … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih 2019/1055 E. ve 2019/1962 K. sayılı ilamı ile :”…Yasal düzenleme çerçevesinde eldeki dava incelendiğinde ; karşı dava açısından dava şartlarında bir eksiklik bulunmamaktadır. Mahkemece yasal süresinde harç ikmali ile önüne gelen bu davayı , sadece karşı dava olarak açılması nedeni ile kaderini mutlak surette asıl davanın akıbetine bağlı tutması usul yasasına uygun düşmemektedir. Mahkemece yapılacak işlem HMK 132/2 ve 134. maddeye göre işlem yaparak, karşı davayı tefrik ederek işin esasına girilmesi gerekmekte olduğu halde usulden reddedilmesi doğru görülmemiş” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının karşı dava açısından verilen hükmünün HMK 353/1-a -4 maddesi gereğince kaldırılmasına ; karşı davanın tefrik edilerek yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından karşı dava yönünden tefrik kararı verilebilmesi için asıl dava yeni bir esasa kaydedilerek 21.11.2019 tarihli tensip tutanağı ile karşı davanın tefrikine karar verilmiş ve asıl dava yönünden de duruşma günü verilmiş ve esasın kapatılması yönünden 10.03.2020 tarihli duruşmada mahkememizin 16/10/2018 tarihli 2017/331 E. – 2018/888 K. sayılı kararında aslı dava yönünden verilen “Davacı yanca yetkili İcra Müdürlüğünden usulüne uygun ödeme emri tebliği mevcut olmadığından davanın dava ön şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,” kararı tekrardan verilerek asıl dava yönünden esas kapatılmıştır.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davacı yanca yetkili İcra Müdürlüğünden usulüne uygun ödeme emri tebliği mevcut olmadığından davanın dava ön şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL maktu red harcının peşin alınan 1.221,21-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.166,81-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca 3.400,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatıralan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/03/2020

Katip …

Hakim …