Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/573 Esas
KARAR NO : 2023/97
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 27/10/2009 tarihli sözleşme ve akaryakıt istasyonu işletme sözleşmelerinin akdedildiğini, davalı tarafından sözleşmelere uyulmadığını ve … 6. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmelerin hükümsüz kaldığını, 18/09/2010 tarihi itibariyle sözleşmenin sona ereceğini beyan ettiklerini bu tarihten itibaren vekiledeni şirketten mal alımının durdurulduğunu, davalı şirketin sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshettiğini beyanla, davalıdan cezai şart borcundan dolayı şimdilik 100.000.-USD alacağın her türlü talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif (döviz) satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının, davalının fesih tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek dövize en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının feshi sebebiyle vekiledeninin kar mahrumiyeti sebebiyle uğradığı zararın şimdilik 80.000.-USD’sinin ödeme günündeki Merkez Bankası Efektif (döviz) satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının, davalının fesih tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; vekiledini tarafından tarafından yapılan feshin haksız bir fesih olmadığını, … ili, … ilçesi, 31 m2 pafta, 17899 ada ve 1 parsel numarasındaki taşınmaz mülkiyeti … ait olduğunu, bu mülkiyeti belediye yap-işlet-devret modelini içerir sözleşme ile …Tic. A:Ş.’ye devretmiş olduğunu, … tarihli ve … karar numara ile mülkiyeti Belediyede bulunan taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt istasyonu intifa hakkını …A.Ş.’ye devredildiğini ve kullanım hakkının bu şirkette olduğunu, davacı ile vekiledeni arasında akdedilen 06/11/2004 tarihli sözleşmenin 1 yıl içinde feshedilmediği için aynı şartlar altında 2009 tarihine kadar uzatılmış olduğunu, 2009 yılında da 5 yıllık sürenin dolması sebebiyle sözleşmenin sona erdiğini, vekiledeninin davacı şirket lehine 2017 yılına kadar tapuda kayıtlı bulunan intifa hakkı sebebiyle … tarihli sözleşmeyi baskı altında imzaladıklarını, vekiledini şirketin Danıştay Kurulu ve Rekabet Kurulu kararları, gerekse Rekabet Kurulunun … tarihli bildirimi dikkate alınarak taraflar arasındaki sözleşmeyi…tarihinden itibaren feshedildiğini, davacı lehine tapuya konulan intifa hakkının 2017 yılına kadar devam ettiğini, davacı lehine tapuya şerh verilen intifa hakkının 18/09/2010 tarihinden sonra geçersiz olacağını öğrendiğini, bu sebeple … Başkanlığına başvurulduğunu, ancak davacının tapudaki intifa hakkını kaldırmadığını ve 2009 tarihli sözleşmeleri için vekiledinine baskı kullanarak imzalattırdığını, vekiledinin dava konusu sözleşmelerin haksız feshi söz konusu olmadığı için davacı şirketin, cezai şart altında bir talepte bulunmasının da mümkün olmadığını, cezai şartın, fahiş olduğunu ve vekiledeninin ekonomik hayatına son vereceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshi nedenine dayalı yoksun kalınan kar bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 2014/908-2015/827 E. K. sayılı, 10.11.2015 tarihli karar ile :”…davalı şirket tarafından gönderilen fesih ihtarında sadece Rekabet Kurulu kararının gerekçe gösterildiği, davalı şirketin sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, davacının haksız fesih nedeniyle uğradığı kar kaybı tutarı fesih tarihi olan 16.06.2010 tarihi ile sözleşmenin sona erme tarihi olan 27.10.2014 tarihleri arası için 909.147,22 USD olduğu, cezai şart alacağının ise 105.445 USD olduğu, cezai şart tutarının davalı şirketin ekonomik mahvına neden olabileceği kanaatine varılarak %50 indirim yapıldığı, davalı kefil …’nun sözleşmenin 27. maddesi gereğince 1.000.000 USD’ye kadar ve bu miktarla sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne 909.147,22 USD kar mahrumiyeti alacağının ve 1/2 indirimle 52.722,25 USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte, ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ” karar verilmiş,
Davacı ve davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/19765 -2017/7254 E. K. Sayılı, 25.10.2017 tarihli ilamı ile :”… Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar verilmiş, taraf vekillerince karar düzeltme yoluna başvurulmuş,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/769 – 2019/3452 E. K. Sayılı, 23.05.2019 tarihli ilamı ile; ”…(2) Davacının isteyebileceği kar mahrumiyeti alacağına, sözleşmenin fesih tarihi ile sona erme tarihi (27.10.2014) arasındaki dönem için hesaplanan miktar üzerinden karar verilmiş ise de, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre süre olarak yapılan bu değerlendirme doğru değildir. Mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davacının o bölgede başka bir bayiliği ne kadar süre içinde tesis edebileceği saptanarak, saptanan bu süre için kar mahrumiyeti alacağı hesabı yaptırılıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin kalan tüm süresi üzerinden yapılan hesaba göre kar mahrumiyeti alacağına hükmolunması ve Dairemizce bu kararın onanması doğru olmadığından davalılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(3) Davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarına gelince, yargılama aşamasında alınan 27.10.2014 tarihli ikinci ek bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği cezai şart tutarının 105.445,00 USD olarak hesaplandığı, dava tarihi itibariyle TL karşılığının 150.143,14 TL olduğu, davalı şirketin 2012 yılı itibariyle öz varlığının 1.234.709,00 TL olduğu, hesaplanan cezai şartın davalının ekonomik mahvına neden olmayacağı değerlendirilmiş olup, mahkemece bu değerlendirmeye aykırı şekilde bilirkişi raporunda hesaplanan 105.445,00 USD cezai şart alacağından davalı şirketin ekonomik mahvına sebebiyet verebileceği gerekçesiyle ½ oranında indirim yapılarak davacı yararına 52.722,25 USD cezai şart alacağına hükmolunması ve Dairemizce bu kararın onanması doğru olmadığından davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 06/02/2020 tarihli oturumunda, cezai şart davasına ilişkin olarak verilen bozma ilamına karşı Mahkememizin eski kararında direnilmesine, kar mahrumiyetine yönelik verilen bozma kararına ise uyulmasına karar verildiği halde direnmeye konu edilen davanın bu davadan tefrik edilmediği ve buna ilişkin gerekçeli kararın sehven yazılmadığı anlaşıldığından cezai şart yönünden davanın işbu dosyadan tefriki ile yeni bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş ve mahkememizin 2023/112 Esasına kayıt edilmiştir.
Tefrik sonrasında eldeki dava, kar mahrumiyeti alacağına ilişkindir.
Mahkememizce bozmaya uyulduktan sonra; davacının o bölgede başka bir bayiliği ne kadar süre içinde tesis edebileceğinin saptanması ve saptanan bu süre için kar mahrumiyeti alacağı hesabı yaptırılması için mahkememizce alanında uzman bilirkişi heyetinden alınan 07.10.2022 tarihli raporda özetle; “Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 23/05/2019 tarih, 2018/769 – 2019/3452 sayılı ilamı doğrultusunda belirtilen hususlarda yapılan inceleme ve değerlendirmemiz sonucu; davacı şirketin talep edebileceği kar mahrumiyetinin 147.710,39 USD olarak hesaplandığı, davacı şirketin 147.710,39 USD alacağı üzerinden, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açmış olduğu bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından temerrüt faizi talep edebileceği…” tespit ve rapor edilmiş olup, tüm yargılama dosyası kapsamı ile hükme elverişli bulunan bilirkişi heyeti raporuna göre davanın kısmen kabulüne, 147.710,39-USD kar mahrumiyeti alacağının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE, 147.710,39-USD kar mahrumiyeti alacağının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte ödeme günündeki efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 14,328,94-TL harçtan peşin alınan 3,806,10-TL harcın ve 22,287,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 11.764,16-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3-)Davacı yanca yapılan 17,17-TL başvuru harcı, 3.806,10-TL peşin harç, 22.287,00-TL ıslah harcı, 384,90-TL keşif harcı olmak üzere toplam 26.495,17-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 1.700,00-TL bilirkişi ücreti, 161,00-TL davetiye tezkere masrafı, bozmadan sonra yapılan 3.050-TL talimat bilirkişi ücreti, 160,00-TL talimat taksi ücreti, 8.000,00-TL bilirkişi ücreti, 105,10-TL davetiye/tekzere gideri olmak üzere toplam 13.176,10-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 1.967,60-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 32.366,89-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Davalılar tarafından yapılan 400,00-TL bilirkişi ücreti, 1.300,00-TL davetiye tezkere gideri olmak üzere toplam 1.700,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 1.446,13-TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-)Davalılar duruşmalarda kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(3) maddesi uyarınca 32.366,89-TL’nin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
İlişkin davacı ve davalılar vekilinin (e-duruşma) yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde Mahkememize verilecek bir dilekçe ile veya başka bir yer Mahkemesi aracılığı ile gönderilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2023
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır