Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/568 E. 2020/559 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/568 Esas
KARAR NO : 2020/559
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Müvekkili şirket ile davalı … A.Ş arasında 10.09.2018 tarihinde yapılan Protokol ile detayları protokolde gösterilen makinaların davalı tarafından satın alınacağı, yine davalıya ait Büyükçekmece ilçesinde bulunan fabrikasında kararlaştırıldığını, imzalanan protokol gereğince müvekkili şirketin 17.10.2018 tarih … nolu KDV dahil 4.720,000.00 TL bedelli E.Fatura düzenlendiği, Faturaya konu mallar davalı şirkete sevk irsaliyeleri ile teslim edildiği. Müvekkili şirketin Protokol gereği yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalının, Protokole aykırı olarak 22.10.2018 tarihinde 5 adet Batıl Makinası ile 1 adet Enjeksiyon Makinesinin iadesine ilişkin 637.200.00 TL bedelli, 01.11.2018 tarihinde ise 1 adet Batil Makinesinin iadesine ilişkin 90.000.00 TL bedelli fatura kestiğini, ancak taraflar arasında bu yönde yapılmış bir anlaşma bulunmadığını, aksine protokolün bir bütün olduğu, prokol konusu malların ayrı ayrı iadesinin mümkün olmadığını, protokolün tek taraflı davalı tarafından değiştirilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davalının protokole aykırı davrandığının kabulü gerektiğini, davalının protokole aykırı hareket etmiş olması nedeniyle davalı şirkete … Noterliğinin 08.07.2019 tarih … yevmiyeli ihtarname gönderildiğini, davalının karşı ihtarname ile Prokolün imzalanmasını takip eden süreç içinde müvekkili şirketten hiçbir muhataba ulaşılamadığını, iddia etmiş olsa da bu hususun kabul edilmediğini, davalı şirket müvekkili şirket ile hiç bir şekilde iletişime geçmediğini, aksine müvekkili şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket yetkilisi …’ın defalarca arandığını, …’ın telefonuna mesajlar bırakıldığını, bu hususun Mahkemenin tarafları isticvap etmesinin talep edildiğini, davalı şirket protokol yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle … Arabuluculuk Bürosu’na başvurulduğu, ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı ile karşılıklı imzalanan Protokole aykırı davaranılması nedeniyle müvekkili şirkete karşı borcun ödenmediğini, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün ihlal edildiğinin kabulü gerektiğini, TTK 20/II madde gereği her tacir ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, tacir özellikle ticari işletmesi ile ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorunda olduğunu, müvekkili şirket tarafından tutulan ticari defterler incelendiğinde davalının müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşılacağını, 17.10.2018 tarihli 4.720.000 TL bedelli faturanın davalı şirket ile cari ilişkiden kalan bakiye borcun davalı tarafından ödenmemiş olması nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın tazmini için huzurdaki davanın açıldığını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere; davalı şirketin Protokol yükümlülüklerini yerine getirmemiş ve kalan bakiye borcunu ödemememiş olduğundan şimdilik 100.000-TL’lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile vekiledenine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirket ile imzalanan 10.09.2018 tarihli PROTOKOL uyarınca konu işlem gerçekleştirdiği ve malların tesliminin yapıldığını, malların teslimi akabinde bir kısım malların devrinden vazgeçildiğini ve bu doğrultuda davacı tarafa 22.10.2018 tarihinde 637.200.00 TL tutarlı iade faturası kesildiğini, 22.10.2018 tarihli iade faturası protokolün bir bütün olması, tek taraflı olarak değiştirilemeyeceği ve ayrı ayrı İADE yapılamayacağı iddiaları ve itirazları ile kabul etmeyen davacı tarafla gerekli görüşmelerin yapılması ve bir kısım makinelerin alımından vaz geçilmesi hususunda karşılıklı anlaşmanın sağlanmasından sonra, önce kabul edilmeyen faturanın yerine 24.10.2018 tarihli iade faturası ve akabinde de varılan anlaşma gereğince 01.11.2018 tarihli iade faturası kesildiğini, 10.09.2018 tarihli Protokole konu malların bir kısmının iadesi konusunda anlaşma sağlanmış olmasına karşın davacı tarafın sağlanan bu mutabakattan yaklaşık 9 ay sonra … Noterliğinin 08.07.2019 tarih … yevmiyeli İhtarnamesi ile dava dilekçesine konu ettiği hususları tekrar ederek sözleşmenin bir bütün olduğundan kısmi iade yapılamayacağından bahisle sözleşmeden kaynaklı 743.000 TL’nın ödenmesinin talep edildiğini, karşı cevabi ihtarnamede, davacı şirketin gayri faal durumda olduğunun görüldüğünü, iade işleminin fiilen gerçekleşemediğini, iade konusu malların teslim tarihi ve yerinin ve teslime yetkili kişinin bildirilmesi akabinde teslim işleminin derhal gerçekleştirileceğinin belirtildiğini, bu durumun Arabuluculuk görümelerinde de davacı tarafa iletildiğini, ancak davacı taraf sağlanan mutabakata ve Kabul ettiği iade faturalara karşın malların fiilen teslimini kabul etmediğini ve ihtarnamesinde talep ettiği tutarı da artırarak 1.250.000 TL’na ödenmesini istediğini, davacının, Protokolün tek taraflı olarak değiştirlemeyeceğini beyan ettiğini, 22.10.2018 tarihli iade faturasına açıklanan sebepler doğrultusundaki itirazları akabinde tarafların bir araya gelerek protokol konusu malların bir kısmının devir işleminden vazgeçilmesi konusunda anlaşma sağlandığı ve bu anlaşma doğrultusunda 24.10.2018 ve 01.11.2018 tarihli İADE Faturaları kesilmesinin sabit olduğunu, sağlanan mutabakat ile iade faturalarının davacı tarafından kabul ettiği ve kayıtlarına işlediği ve KDV mahsubunda bulunduğunu, yapılan işlem sonrasında 10.09.2018 tarihli Protokole konu bir takım malların devir işleminden vazgeçildiği konusunda iki taraf iradelerini kayıtsız bir şekilde birleştiğini, sağlanan mutabakat sonrasında davacının müvekkili şirketten alacağının olduğu, iade faturaları kabul etmediğine dair hiçbir istem ve beyanda bulunmadığını ve varılan mutabakat gereğince de dava konusu edilen tutarın ödenmesi için müvekkile karşı 9 ay boyunca hiçbir başvurusu olmadığını, davacının iade faturalarını işleme aldığını, KDV mahsubunda kullandığını, işbu işlemlerin yapılmasından 9 ay boyunca hiçbir başvuru ve talebinin olmadığını, cari hesap mutabakatlarında iade faturalarının kayıtlarda mutabakatın sağlandığını, taraflar arasında sağlanan mutabakat sonrasında 10.09.2018 tarihli Protokole konu malların bir kısmının devrinden vazgeçildiğini ve vazgeçme doğrultusunda davacı tarafa 24.10.2018 ve 01.11.2018 tarihli iade faturaları kesildiğini, müvekkilinin bu işlemler sonrasında davacı tarafa aynen ifa kapsamında bir teslim borcu söz konusu olduğunu, TBK 117 Md. göre muaccel bir borcun borçlusu, alacaklısının ihtarıyla temerrüde düşer, Temerrüt borcun sözleşmede tayin edilen veya usulünce verilen mehil içinde yerine getirilmemesi olduğu, kural olarak borçlunun temerrüdü için borcun muaccel olması yeterli olmayıp ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiğini, buna mukabil borcun muaccel olması (…117/2 de belirtilen aksi durumlar hariç) borcun borçlu tarafından derhal yerine getirilmesi yükümlülüğünü, bunun ancak alacaklı tarafından talep edilmesi halinde doğacağını, talebin yapılması sonrasında ise borçlunun ihtara rağmen borcunu yerine getirmemesi ise borç ilişkisinden doğan yükümlülüklere aykırılık teşkil edeceği, bu durum sonrasında karşı tarafın TBK’da belirtilen maddeler kapsamında bir zararın doğması ve bu zararın talebi ihtimali söz konusu olabildiğini, teslim borcunu ifada temerrütte, borçlu temerrüdüne ilişkin olarak ticari satışlarda ise yine …212 vd …gereğince de …l 17-120 karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdüne ilişkin olarak oluşabilecek zarar kapsamında TBK 123-125 hükümlerinin uygulandığını, davacı sözleşmeye aykırılık sebebiyle müvekkili şirketin zarara uğramış olduğunu ve bu zararın tazmini talep etmiş olsa dahi, Müvekkili şirketin davacı tarafa teslim borcunun olduğu ve bu borcun yerine getirilmesi kapsamında bir temerrüdünün söz konusu olmadığı dosya içeriği ile sabit olduğunu, davacı taraf önce iade faturasına itiraz etmiş sonrasında sağlanan mutabakat ile neticesinde İtiraz ettiği iade faturalarını kabul ettiğini, ortadaki borcun davacının beyanlarının aksine 17.10.2018 tarihli 4.724.040 TL bedelli foram taraflar arasındaki cari ilişkiden mahsubu ile kalan bakiyenin ödenmesi borcu değil, sağlanan mutabakat sonrasında iadesi Faturası kesilen malların davacı tarafa teslim borcu olduğunu, işbu teslim borcunun alacaklısı olan davacı taraf müvekkili şirketten dava konusu talebi değil, iadesini kabul ettiği malların teslimini talep edebileceğini, bu teslim talebi sonrasında iade konusu malların tesliminin gerçekleşmemesi halinde karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde tarafların birinin temerrüdü durumunda TBK 125 maddesi içeriğinde belirtilen hakların birini tercih ederek talepte bulunabileceği veya TBK 117 v.d. gereğince aynen ifa ve gecikme tazminatı talebinde bulunabileceğini, davacı taraf vekilinin, müvekkili şirketin protokol gereği tüm yükümlülükleri yerine getirmiş olduğunu ileri sürmüş olmasına karşın yine Protokolde açık bir şekilde “..anahtar teslim çalışır vaziyette” teslim edileceği hususundaki yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirmediğini beyanla, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; taraflar arasında imzalanan protokole, davacı tarafından kesilen 17.10.2018 tarih ve … nolu KDV dahil 4.720.000,00-TL bedelli e-faturaya, fatura konusu malların teslimine ilişkin düzenlenmiş sevk irsaliyelerine, … Noterliği’nin 08.07.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine, davacı şirket yetkilisi Ali Bayraktar tarafından davalı şirketin yetkilisi … ‘ın arandığını ve mesaj gönderildiğini gösterir kayıtlara, ticari defterler, bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
Davalı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; 10.09.2018 tarihli protokole, 22.10.2018, 24.10.2018,01.11.2018 tarihli iade faturalarına, tarafların ticari defter ,fatura ve kayıtlarına, bilirkişi incelemesine dayanmışlardır.
İddia savunma ve toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde, davacı yanın icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı varsa miktarın saptanmasına, taraf defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği hususlarında yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan 05.06.2020 tarihli ek raporda: ”…Davalı tarafından düzenelenen 743.400.00 TL’lık iade faturalarının davacı tarafından kabul edilerek ticari defterlere işlendiği, bu bakımdan anılan bedelin davacının alacağından mashup edilmesi gerektiği, yine, davalıya verilen 400.000-TL’Iik çeklerin davacı tarafından ödenmediği ve buna ilişkin kaydın da ticari deferlere işlenmediği, çek bedellerinin de davacının alacağından mashup edilmesi gerektiği, yukarıda belirtilen bedellerin davacının alacağından mashup edilmesi halinde, davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmayacağı, davalının davacıdan 52.830.75 TL alacaklı hale geleceği, bu bakımdan kök rapordaki görüşümüzden rucü edilmesi zorunluluğu doğduğu…” tespit ve rapor edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; borç tasfiyesine ilişkin düzenlenen protokolden kaynaklanan alacağın tespit ve tahsiline ilişkindir. Taraflar arasında cari bir alacak borç ilişkisinin bulunduğu, bu ilişkinin sona erdirilmesi amacıyla 10/09/2018 tarihli borç tasfiyesine ilişkin protokol düzenlendiği, buna göre davacının bir takım makinaları KDV dahil 4.720.000,00 TL bedelle davalıya devretmeyi taahhüt ettiği, davacı tarafından 17.10.2018 tarihli fatura vc sevk irsaliyesi ile sözleşmeye konu makina ve ekipmanların davalıya teslim edildiği, davalının teslim almış olduğu makinaların bir kısmını iade etmek amacıyla 22.10.2018 tarihli ve 637.200,00 TL bedelli, 01.11.2018 tarihli ve 90.000,00 TL bedelli iade faturası düzenlediği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf davalı tarafından düzenlenen iade faturalarının tarafların mutabakatıyla düzenlenmiş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İspat kuralına ilişkin MK.m.6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK.m.190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağianan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Dolayısıyla anılan hükümler uyarınca davalının, iade faturalarının davacının onayıyla düzenlendiğini geçerli delillerle ispat etmesi gerektiği açıktır.
Mahkememizce hükme elverişli bulunan 05.06.2020 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; davalı tarafından davacı adına düzenlenen son iade faturalarının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalı adına keşide edilen ileri tarihli her biri 100.000 TL bedelli çeklerin karşılıksız kalması ile işbu çekler, davacı cari hesap borcuna ilave edildiği, ancak, karşılıksız kalan işbu 400.000 TL tutarındaki çekler davacı ticari defterlerinde karşılıksız sonrası kayda alınmadığından taraflar arasında 400.000 Tutarda farklılık olduğu, davacı kayıtlarında tespit edilen 347.169.25 TL alacaklı halinin karşılıksız kalan 400.000 TL’nın dikkate alınması durumunda bu kez davalı şirkete 52.830.75 TL borçlu kaldığı, iade faturalarının da davacı defterlerinde kayıtlı olduğunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının davalı yandan her hangi bir alacağı kalmayacağı, aksine davalı yana 52.830,75 TL borçlu bulunduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 54,40-TL maktu red harcının peşin alınan 1.707,75-TL harçtan ve 10.040-TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 11.693,35-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine ,
3-)Davacı yanca yapılan tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı duruşmalarda kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 51.578,49-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan bakiyenin karar kesinleştiğinde re’sen davacı/ vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.