Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/562 E. 2020/269 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/562 Esas
KARAR NO:2020/269

DAVA:Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ:27/08/2019
KARAR TARİHİ:08/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni şirketin davalı şirketin 66.450-TL. tutarında % 33,834 oranında azınlık hissesinin sahibi olduğunu, 196.400-TL. sermayeye sahip şirkette, davalı …’ın 90.675 TL tutarında, % 46,169 oranında; hissedar …’un ise, 39.275 TL tutarında, % 19,997 oranında hissenin sahibi olduğunu, vekiledeninin, davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu; kuruluş sırasında davalı ile aynı oranda pay sahibi iken, eski ortak ….’nın bir kısım hisselerinin hisse devir sözleşmesi ile vekiledeni tarafından devralınması üzerine şirketin en fazla hisseye sahip ortağı olduğunu, vekiledeninin ve davalı …’ın, 28.04.2014 tarih ve 2014/01 sayılı ortaklar kurulu kararı ile, süresiz olarak şirket müdürü seçildiklerini; vekiledeninin, bankalardan para çekme, yatırma, kredi kullanma, hesap açma, hesap kapama, çek imzalama, vergi dairelerinde, Sosyal Sigortalar Kurumlarında, Belediyelerde, işlem yapmaya münferiden imza yetkisine, ancak şirketin diğer bütün işlemlerinde vekiledeni ile …’ın müştereken imza atmalarına karar verildiğini, davalının, müdür olmasına rağmen, şirkete hiçbir zaman müdür sıfatı ile gelmediğini, şirket ile ilgili tek bir işlem gerçekleştirmediğini, müdürler kurulunun hiçbir zaman toplanmadığını, nitekim, davalı şirketin karar defteri incelendiğinde görüleceği üzere, sürekli görev başında olması gereken daimi organ olan müdürler kurulunun tek bir toplantısı ve alınmış tek bir kararı bulunmadığını, …’ın tutumunun değiştiğini, vekiledeninin yetkisinde olmayan bazı hususlarda vekiledeninden talepte bulunmaya başladığını, şirketin gayrimenkulü ile ilgili olarak karlı yatırımların yapılmasını engellediğini, vekiledenine hakaretamiz sözler sarfetmeye, türlü engeller yaratmaya başladığını, hatta bunu, davalı şirketin mali müşavirini şahsen ve onun nezdinde vekiledenini tehdit boyutlarına taşıdığını, davalı …’ın, kendisi de müdür olmasına ve vekiledeninin tek başına kar dağıtımına karar vermesi hukuken mümkün bulunmamasına rağmen, … Noterliğinin, … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirketin 2018 yılında ortaklarına dağıtacağı kar payının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde vekiledeni tarafından dağıtılması, bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde kar payı miktarının belirlenmesi için dava açılacağı ve icra takibi yapılacağına ilişkin anlaşılamaz bir ihtarname gönderdiğini, şirketin karını dağıtıp dağıtmamaya karar vermeye yetkili organın münhasıran genel kurul olduğunu, davalının, aynı zamanda 21.637.600 TL. sermayeli …’nin 20.637.600 TL. hissesine sahip hakim hissedarı olduğunu, ancak, bu şirketin neredeyse tüm hisselerinin davalıya ait olmasına rağmen, şirkette 500.000’er TL. hisse sahibi olan oğlu …’ın şirketin müdürü olarak yetkili olduğunu, davalının, oğulları tarafından yönetilen bu şirket aracılığı ile, diğer azınlık ortağı da yanına çekerek, şirketin tek malvarlığı olan ve son derece değerli … İli, … İlçesi, … mahallesi,… ada ve … parselde kayıtlı bulunan 12.974,92m2 yüzolçümlü akaryakıt istasyonu ve market ile yıkama yağlama ve oto galerisi niteliğinde bulunan gayrimenkulünü ele geçirme planları içinde olduğunu, bunun için öncelikle vekiledeni şirketten uzaklaştırarak, vekiledeninin hisselerini davalıya satmak zorunda kalmasını sağlamaya çalışacağını, davalı şirketin işlettiği Petrol işletmesini kapatarak, gayrimenkulü oğullarının yönettiği kendi şirketine devredeceği, bilahare gayrimenkul üzerinde inşaat yaparak, bağımsız bölümleri bu şirketten satarak, karın tamamını kendisi ve oğullarına aktaracağını, böylece vekiledeninin … yılından bu yana yoktan var ettiği davalı şirketi tasfiye edeceğinin öğrenildiğini, davalı şirket ortağının kusurlu, hatta kasıtlı ve haklı sebep oluşturan davranışları nedeniyle, davalının müdür olarak göreve devamı imkansız hale geldiğini, bu şekilde şirket ilişkisinin devamı halinde ise, şirket ilişkisinin çekilmez hale geldiği hususunda kuşku olmadığını, özellikle davalının, diğer azınlık ortağı da yanına alarak, şirkette çoğunluk hisseye sahip olmasından yararlanarak, şirketi sanki kendi malvarlığı imiş gibi yönetmek için her türlü fırsatı değerlendirmesinin, hileli ve muvazaalı işlemlerle şirket malvarlığını doğrudan veya dolaylı yollarla kendi malvarlıklarına aktarma; şirketin malvarlığını dilediği şekilde kullanmaya, şirkete ve ortaklara zarar vermeye, şirketin, ortakların ve alacaklıların menfaatini değil, tamamen kendi menfaatini koruyan, kollayan bir yönetimi gerçekleştirme niyetlerinin bulunduğu dikkate alındığında; davalının müdürlükten azlinin gerektiğini beyanla; şirketi işlemez hale getiren ve müdürlük yetkilerini kötüye kullanan davalı … … TTK 630 çerçevesinde müdürlükten azline ve azil keyfiyetinin ticaret siciline tescil ve ilanına, bu konuda öncelikle mahkemece davalının müdürlük yetkilerinin kaldırılmasına ilişkin tedbir kararı verilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde, ortaklar arasındaki şirket ilişkisinin çekilmez hale gelmesi sebebiyle haklı nedene istinaden TTK 636/3 uyarınca davalı şirketin haklı sebeple feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Vekiledenini saf dışı bırakmak adına, vekiledeni hakkında uydurma hikayeler ile iftara atması bir yana, bu ihtirası için şirketin feshini istemesi dahi, davacının müdürlük sıfatına ilişkin niteliklere haiz olmadığını ortaya koyduğu gibi, davacının şirket ortağı olarak şirket aleyhine hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, şirketin menfaatine aykırı hareket ederek, kötü niyetli olarak şirketin feshini isteyen davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini, zira vekiledeninden kendisine akla mantığa uymayan ithamlarda bulunan davacı ile şirket ortaklığını sürdürmesinin beklenemeyeceğini, davacı asilin şirket muhasebecisi … ile hareket ederek şirketi zarara uğratma gayesi olduğunu, bu gayeyi gizlemek için ise vekiledeninin her 2 şahsa da hakaretvari sözler sarfettiği gibi akla mantığa sığmayan iftiralarda bulunduğunu, şirket hissedarı …’nın, hissesi devretmek istediğinde; bir kısmını Davacı … bir kısmını da aşamalı olarak vekiledeninin devraldığını, şirketin Davacı tarafından münferiden yönetilerek yoktan var edildiği iddiasının asılsız olduğunu, tüm hissedarların ortak kararı ile satın alınan 27.000.-m2 lik taşınmaz üzerine ortaklar tarafından alınan karar ve yapılan masraflarla benzin istasyonu inşa edilerek faaliyete alındığını, yanında da küçük çaplı işyerleri inşa edilerek kiraya verilmeye başlandığını, bu tamamen tüm ortakların ortak iradesi ve koymuş oldukları sermaye ile ve dışardan alınan mühendislik faaliyetleri ile binalar inşa edildiğini ve benzin istasyonu faaliyete alındığını, şirketin zarar görmesini engellemek amacı ile 2014 yılında yapılan genel kurulda vekiledeni ve davacının müdür olarak seçildiğini ve günlük, mutad işlemleri yapmak üzere davacıya tek başına, önemli kararlar alınması ve şirketin geleceğini etkileyecek kararlar için her iki müdürün müşterek imzası ile karar verilmesi yönünde imza yetkisi tayin edildiğini, vekiledeninin, davacıdan bir takım taleplerde bulunduğu iddiasının asılsız olduğunu, yatırımlara engel olduğu, tehdit ve hakaret ettiği iddiaları 22.06.2017 yılında yapılan kat karşılığı inşaat ön sözleşmesinin imzalanması karşısında gerçek olmadığını ortaya koyduğunu, 04.07.2019 tarihinde şirket merkezinde yapılacak müdürler toplantısına bizzat gelmeyen ve karar defterini de imzalamayan, mali müşaviri ve avukatını toplantıya gönderen davacının, vekiledeninin gelmediğine dair iddasını anlamanın mümkün olmadığını, kar payı dağıtımına yanaşmayan, karar defterini gizleyen, genel kurul yapılması için gerekli kararı almayan ve güveni ortadan kaldıran davacı iken muhtelif yargıtay kararları ile olayı saptıran davacının vekiledeni aleyhine somut bir delil de ortaya koyamadığını, kusurlu tarafın davacı olduğunu, vekiledenine herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, çünkü, şirketin tüm gelir ve giderlerinin sadece davacı tarafından kontrol edildiğini, kendisine atılan iftira ile vekiledeninin manevi yönden yaralandığını, davacı tarafla olan ortaklığının bu şartlar altında yürütmek istemediğini, davacının meydana gelen bu durum neticesinde kusurlu taraf olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava; şirket hissedarlığına dayalı, haklı sebeple davalının müdürlük görevinden azli aksi halde şirketin fesih ve tasfiyesi talebinden ibarettir.
Davacı vekili 07.08.2020 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmişlerdir. İş bu feragat dilekçesi, her iki davalıya da tebliğe gönderilmiş, davalı … vekili 11.08.2020 havale tarihli dilekçesi ile; davadan feragati kabul ettiklerini, vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan etmişlerdir.
HMK MADDE 307- (1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.
MADDE 309- (1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.
(2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.
Hükümleri uyarınca davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM:
1-)Davanın feragat sebebiyle HMK 307 ve devamı maddeleri uyarınca REDDİNE,
2-) Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-) HMK 312/1 maddesi uyarınca davacı yanca yapılan tüm giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-) Davalı … yan masraf ve ücret-i vekalet talep etmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde davacıya/ vekiline iadesine,
Davacı vekilinin ve davalılar/ vekillerinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle, dosya üzerinden oybirliği ile karar verildi. 08/09/2020

Başkan …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Katip …
e-imzalıdır.