Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/521 E. 2019/734 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/521 Esas
KARAR NO : 2019/734

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2019
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeni ile davalı arasında 14.05.2018 tarihli 8 yıllık kira sözleşmesi bağıtlandığını, kiracı davalıya kira konusu meskun ile akaryakıt ve otogaz istasyonu kullandırıldığını, kira konusu taşınmaz için kiracı davalının vekiledenin her kira yılı için 75.500 USD doların kira tarihinde hesaplanacak TL karşılığını, vekiledeinin kira bedelini ödeme tarihinden 15 gün önce kiracı BP’ye tebliğ edeceği fatura karşılığının 45 gün içinde ödenmesi gerektiğini, davalı borçlu BP, vekiledeni şirketin aleyhine olacak şekilde ABD doları / Türk Lirası kurunun bir önceki yılın 31 Aralık günündeki ABD Doları/ Türk Lirası kuruna göre %10 artışını göz ardı etmekte ve vekiledenine eksik kira ödediğini, bununla birlikte fatura göndermeksizin mahsup etmesi gerekenden daha fazla TDK kesintisi yaptığını, vekiledeni şirketin 2019 kira dönemi için davalı şirkete 370.302,58-TL fatura tebliğ ettiğini, ancak davalı şirketin fatura göndermeksizin düştüğü TDK’larla vekiledeni şirkete 27.02.2019 tarihinde 263.44,54-TL ödeme yaptığını, davalının eksik ödemesi sebebiyle davalı aleyhine İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı dosyası ile takibe girişildiğini, davalının iş bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyanla, davanın kabulüne, itirazın iptaline, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirket ve davacı … . Ltd. Şti. arasında 14.05.2015 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığını ve sözleşme gereği kira bedeli belirlenen tarihte davacı şirkete ödendiğini, ayrıca kira sözleşmesinde “Motorin ve benzin ürünüyle ilgili ortalama Bayi ve Dağıtıcı karından oluşan Toplam Dağıtım Karı’nın (TDK) sözleşmede belirlenen tutarın altında kalması halinde, kira bedelinin TDK’nın yüzeysel değişim oranı üzerinden hesaplanacak kısmının müvekkil iadesi ve müvekkilin toplam dağıtım karını kira bedelinden mahsup etme hakkına sahip olduğu” belirtildiğini, yukarıda belirtildiği üzere, toplam Dağıtım Karı’nın sözleşmede öngörülen tutarın altında kalması halinde, kira bedelinden TDK’nın hesaplanacak ilgili kısmı mahsup edilerek davacıya ödeme yapıldığını, davacının, müvekkili şirketin sözleşmeye göre ödenmesi gereken kira bedelini eksik yatırdığından ve TDK’nın fazla hesaplanarak mahsup edildiğinden bahisle müvekkil şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takip başlatıldığını, kira bedellerinin sözleşme ile kararlaştırdığı şekilde eksiksiz olarak ve ödenmesi ve TDK’nın sözleşmede belirtilen yöntemle hesaplanarak kira bedelinden mahsup edilmesi sebebiyle icra takibine konu borca ve fer’ilerine itiraz edilmiş, itiraz üzerine davacı şirketin işbu davayı açtığını, müvekkili şirketin davacı tarafa takibe konu edildiği şekilde bir borcunun bulunmadığını, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK`nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının ikame ettiği davada taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesi uyarınca müvekkilden kira bedeli alacağının olduğunu iddia ettiğini, bu kapsamda iş bu davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının davasının öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin kira bedellerini ödeme gününde eksiksiz olarak ödediğini, davacının müvekkili şirketten kira alacağının bulunmadığını, müvekkili ile davacı şirket arasında kira bedellerinin ödendiği hususunda ihtilaf bulunmadığını, ihtilafın ödenen kira bedelinin miktarına ilişkin olduğunu, davacının, kira bedelinin bir önceki yılın 31 Aralık günündeki Dolar/TL kuruna göre %10’luk artışa göre ödenmesi gerekirken, müvekkilinin %10’luk artış tutarını göz ardı ederek eksik ödeme yaptığını iddia ettiğini, müvekkili şirketin, kira sözleşmesi gereği kararlaştırılan kira bedelini ödeme gününde ve eksiksiz olarak davacının sözleşmede belirttiği iban numarasına yatırmakta olup bu husus müvekkili şirket defter ve kayıtlarıyla sabit olduğunu, bu nedenle müvekkil şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesini talep ettiğini, müvekkilinin, sözleşme tarihindeki tdk’nın altında kalan toplam dağıtım karının ilgili kısmını kira bedelinden mahsup etme hakkına sahip olduğunu, davacının “Sözleşmeye göre, Toplam Dağıtım Karı’nın sözleşme tarihindeki TDK’nın altında kalması halinde TDK’nın yüzeysel değişim oranı üzerinden hesaplanacak kısmının kendisine fatura edilmesi gerektiğini, müvekkil tarafından herhangi açıklama yapılmaksızın ve fatura kesilmeksizin TDK’nın kira bedelinden mahsup edildiğini, bu şekilde yapılan mahsup işleminin sözleşmeye aykırı olduğunu ve mahsup edilen tutarın iadesini” iddia etmiş ise de bu iddianın maddi dayanaktan yoksun olduğunu, Kira Sözleşmesi’nin ‘Kira Bedeli ve Ödeme Şekli’ başlıklı kısmının Madde 3.8 gereğince BP, söz konusu tutarları, herhangi bir ihtar veya ihbara gerek olmaksızın Kiraya Veren’e ödeyeceği kira bedellerinden re’sen takas ve mahsup etme hakkına sahiptir. ..” düzenlemesi mevcut olup bu hususun taraflarca imza altına alındığını, sözleşmenin anılan maddesinde müvekkilinin, söz konusu TDK’dan kaynaklanan iade tutarının herhangi bir ihtar ve ihbara gerek olmaksızın kira bedelinden mahsup etme hakkını haiz olduğu açıkça belirtildiğini, davacı tarafından da kabul edilen sözleşme hükmüne göre müvekkilinin kira bedelinden TDK farkından kaynaklı iade edilecek tutarı mahsup etme hakkını haiz olduğunun açık olup mahsup yapılmasında sözleşmeye aykırılık bulunmadığını, davacının “Sözleşmeye göre, toplam dağıtım karının sözleşme tarihindeki TDK’nın altında kalması halinde hesaplanacak TDK’yı BP’ye iade etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini” dava dilekçesinde de kabul ettiğini, davacının TDK farkından doğan kira iade bedelinin ödenmesi gerektiği hususunda herhangi bir itirazı bulunmamakla birlikte, sadece fatura gönderilmeksizin, TDK’ndan kaynaklanan iade bedelinin mahsup edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğu iddiası gerçeğe aykırı olduğunu, zira müvekkili şirketin, iade edilecek tutara ilişkin 29.03.2019 tarihli, 106.858,04 TL meblağlı fatura tanzim ederek davacıya gönderdiğini, kaldı ki, TDK’dan kaynaklı kira iade bedeli alacağının doğması için fatura düzenlenmesi şartı aranmadığını, fatura alacağın muacceliyet şartı olmadığını, davacının, sözleşme hükmüne göre müvekkili şirkete toplam dağıtım karındaki farktan kaynaklı kira iade bedelini ödemesi gerektiğini ve bu tutarın kira bedelinden mahsup edildiğini dava dilekçesinde açıkça kabul etmesine rağmen müvekkili aleyhine takip başlatması ve tutarların iadesini talep etmesi davacının kötüniyetli hareket ettiğini müvekkilinin, toplam dağıtım karından kaynaklı kira iade bedelini sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde hesaplayarak kira bedelinden mahsup ettiğini, davacının TDK’ndan kaynaklı kira iade tutarının fazla hesaplandığını ileri sürmekte ise de bu iddia gerçeğinin yansıtmadığını, Kira Sözleşmesi’ne öngörülen 19 cent/litre TDK, 07/2017-07/2018 döneminde 13/87 cent/litre şeklinde gerçekleştiğini, buna göre davacı tarafın 21.787 USD+KDV tutarındaki kira bedelini müvekkili şirkete iade etmekle yükümlü olduğunu, açıklanan durum karşısında, davacının müvekkilinden alacaklı olmadığı hususunun sabit olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; Taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinde belirtilen kire bedelinin ödenmemesinden dolayı düzenlenen faturaya dayalı başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine açılan İİK 67. Maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili tarafından verilen cevaba cevap dilekçesinde davalının görev itirazını kabul ettiklerini beyan etmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
İstanbul BAM 35. Hukuk Dairesi 2017/2010 esas 2018/953 karar sayılı ilamında “Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin kira sözleşmesi olduğu, dava konusu zararın ve haksız rekabet nedeniyle uğranılan zarardan kaynaklı maddi tazminatın tartışılması, ihtilafın çözümünde görevli mahkemenin HMK 4. Maddesi gereği Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu, HMK 4/a maddesi gereğince “kiralanan taşınmazların İİK’ ye göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin ayrık olmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere, tüm uyuşmazlıklara konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinde…” yönünde karar verilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 24.04.2019 tarihli ve 2017/7741 Es., 2019/3757 K. Sayılı ilamında “01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 299. maddesinde; “kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.Bu tanımlamaya göre; davacı tarafından sunulan 10.01.2005 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli ‘Sanayi ve Tıbbi Gazlar Tedarik Anlaşması’ başlıklı sözleşme ile davaya konu sanayi tüplerinin kullanılması için davalıya tahsis edilmesi kararlaştırıldığından, taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda dava, 12.12.2016 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” yönünde karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen 14.05.2015 tarihli 8 yıllık kira sözleşmesinden doğduğu ve yukarıda belirtilen İstinaf ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere kira sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 4.cü maddesinin 1.ci fıkrasının a bendinin “Kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,” hükmü uyarınca iş bu davaya bakma görevinin İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerinde olduğu anlaşılmakla HMK ‘nun 114/(1)-c ile 115/(2) madde uyarınca Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, HMK 138(1) madde; ”Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasına dinleyebilir” hükmü uyarınca dava şartları konusunda dosya üzerinden karar verilmesinin mümkün olmasına göre, Anayasanın 141/son ve H.M.K.’nun 30. maddelerinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi de nazara alınarak dosya üzerinden karar verilmiştir.
Bu itibarla;
HÜKÜM: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
1-)HMK ‘nun 114/(1)-c ile 115/(2) madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-)H.M.K.’nun 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten itibaren, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli ve yetkili Mahkemesine gönderilmesini talep ettikler takdirde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, süresi içerisinde talep olmaması halinde dosyanın Mahkememizce re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılacağı hususunda karar verileceğinin ihtarına ,
4-)Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunun H.M.K’nun 331. maddesi uyarınca davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmesi halinde o mahkemede, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde dosya ele alındığında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce değerlendirilmesine ,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, taraf vekillerine gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren; iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle karar verildi. 01/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.