Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/479 E. 2022/527 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/479 Esas
KARAR NO :2022/527

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/12/2017
KARAR TARİHİ:24/06/2022

Mahkememize … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/05/2018 tarih 2017/1213 Esas 2018/499 K. sayılı yetkisizlik kararı ile dava dosyası mahkememize tevzi edilmekle; yapılan açık yargılaması sonucunda;
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından … … tarafından yapılacak kurultayda sanatçı …’ın konser vermesi için davalı tarafla 17.700,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını ve davalı firma hesabına paranın aktarıldığını, konserin verileceği gün seyirci sayısının az bulunduğu söylenerek konserin ileri bir tarihe erteleneceği belirtilmiş konser yapılamadığını, davalı yetkililerinin konserin ileri bir tarihe ertelenmesini, ancak bunun için 5.000,00 TL ilave ücret istediklerini belirtmişler, daha sonra gönderdikleri mail ile 2.500,00 TL’ye düşmüşlerse de, müvekkilinin bu fazla ücreti kabul etmediğini, davalı tarafın ek ücret almadan konserin yapılamayacağını söylemesi nedeniyle konserin hiçbir zaman yapılamayacak duruma geldiğini, müvekkili tarafından üzerine düşen ödeme yapılmasına rağmen davalının edimini yerine getirmeyerek haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin mamelekinde azalma olduğunu, ayrıca konser için ses düzeni kurulduğunu ve bunun için dava dışı firmaya 3.540,00 TL ödeme yaptıklarını, böylece toplam kayıplarının 21.240,00 TL olduğunu, müvekkilinin ticari itibarının sarsılması nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminat, 21.240,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan usule aykırı bir dava ikame edildiğini, bu vesile ile davalı şirket aleyhindeki tüm iddia ve beyanları reddettiklerini, davacı şirket 07.07.2017 tarihinde yapılan kurultayın organizasyon firması olduğunu, anılan gecede müvekkil şirketin temsilcisi olduğu …’ın konser vermesi için anlaşıldığını, sanatçı ile organizatör arasındaki ilişkide sanatçının borcu, taraflarca kararlaştırılan yer ve zaman diliminde sanatını icra etmek için hazır olduğunu, organizatörün yahut karşı tarafın sözleşmeden kaynaklanan borcu ise bedel ödeme borcu olduğunu, davacı tarafından yapılan organizasyon salt bir konser organizasyonu olmayıp ekte sunmuş oldukları akıştan anlaşılacağı üzere akademik toplantıların, konuşmaların, müzakerelerin, basın açıklamalarının, açık oturumların, ödül dağıtımının gerçekleştirileceği akabinde birden fazla konserin olacağı bir organizasyon olduğunu, nitekim bu yoğun akış sebebi ile programın aşırı bir sarkmaya uğradığını ve konser aşamasına geldiğinde salonun boşaldığını, bu aşamada organizasyon görevlileri konserin ileri bir tarihe ertelenmesi teklifini ortaya koyduklarını, bu husus tanıklarının dinlenmesi ile tevsik edileceğini, davacı dava dilekçesinde bu teklifin sanatçının menajerinden geldiğini ifade ettiğini, davacının gerek dilekçesinde gerek e- postasında yer alan tevil yollu ikrarlarından anlaşılan husus o gün ve saatte konserin davacının istek ve onayı ile yapılmadığını, menajer tarafından talep olunan ek ücret sanatçı için olmadığını, sanatçıya refakat eden enstrüman çalan sanatçılara ve ekipmanlara ödenmesi gereken bedel olduğunu, davacı müvekkil şirketten kullanılan ses düzeni için 3.540,00 TL istediğini, konserde yer alan tek sanatçının … olmadığını, bu husus halen yayında bulunan https:/ / …/ …- …/…-… sitesinde yer alan konser programında da görülmekte olduğunu, davacının gerçeği çarpıtan bu iddiası davanın tamamındaki samimiyetsizliğinin de göstergesi olduğunu, ne müvekkil şirket nede sanatçı … haksız kazanç elde etmediğini, “…” ‘tan, “ … … …”e besteleri milyonlarca ki; tarafından dinlenen son yapmış olduğu “…” parçası …’de çarpışan kahraman askerlerimizin diline pelesenk olan …, …, … tüm Türk Dünyasında sevilen ve dinlenen bir Türk sanatçısı olduğunu, sanatçı o gün için işgal edilmeseydi bir başka konser ile de aynı kazancı elde edeceğini, sanatçının bir konser gününü işgal eden ve organizasyon hatası ile konserin gerçekleşmesine imkan bırakmayan davacının müvekkil şirketi ve sanatçıyı haksız kazanç ile suçlaması ve manevi tazminat talebinde bulunması haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı şirket müvekkil şirket tarafından düzenlenen faturayı kabul eti davalı şirkete iade etmediği gibi süresi içerisinde itiraz dahi etmediğini, Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesi hükümlerinde bulunan “bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmüne göre, sekiz gün içinde münderecatına itiraz edilmeyen faturanın münderecatı kabul edilmiş olduğunu, müvekkile tazminat davası açılmasının hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının zarar iddiasını kabul etmediklerini, bir an için bir zarar olduğu varsayılsa bile Türk Borçlar Kanunu’nun 52/1 maddesi “zarar gören zararı doğuran füle razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir” şeklinde olduğunu ve konserin gerçekleşmemesine davacının kötü organizasyonu ve zaman planı sebebiyet vermiş olduğunu, davacının tazminat talebinin reddi gerektiği kanaatinde olduklarını beyan etmiştir.
DELLİLER VE GEREKÇE:
Davanın; taraflar arasında düzenlenen konser hizmetine ilişkin sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle oluşan sebepsiz zenginleşme alacağının ve manevi tazminatın tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili davada; faturalar, ödeme makbuzları, banka hesapları, basında ve sosyal medyada çıkan kurultayla ilgili duyurular, mail çıktısı, şahit beyanları, ilmi ve kazai içtihatler, tüm kanuni deliller sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davacı tanığı …’ın 09/10/2020 tarihli duruşmadaki beyanında: ” Ben davacı firmada 2017’nin mayıs ayında işe başladım, ağustos ayında işten ayrıldım. Çalıştığım dönemde davacı firmada Ben bilgi işlem ve Sosyal medyadan sorumlu başkan yardımcılığı yapıyordum. Davacı firma temmuz 2017 de … Gösteri merkezinde … adına bir organizasyon düzenlemeye karar verildik. Düzenlemiş olduğu organizasyonda farklı alanlarda başarı ödülleri ve yarışmalar düzenlendik. Konser adı altında … ile görüşmelerde bulunduk sözleşme imzaladık. Sözleşmenin içeriğini tam hatırlamıyorum. Konser tarihinde gelip konser vermesi için anlaşma yaptık. Ödemesini de banka aracılığıyla …’ın menajerinin bulunduğu şirketlerine yaptık. Bu yarışmalar akabinde konser organizasyonu yapmaya karar verdik. Bu alanda salonda ortalama 2000 kişi davetliydi. Kurultay’dan sonra yapılacak konserde davetliler azalmaya başladı. Bu sırada …’ın menajeri bu kişi sayısının az olduğunu bu şartlarda kendilerinin konser veremeyeceğini söyledi. Ayrıca davacı firmanın sahibi … gelen misafirleri hava limanına uğurlamak için bu organizasyon yerinden ayrılmıştı. Menajer ile ben muhattap oldum. Menajer davetlinin az olması sebebiyle …’ın konsere çıkamayacağını ileriki tarihte çıkabileceğini söylediler. Daha sonra bizden tekrardan ekstra 5.000 Tl para talebinde bulundular. Başkanımız … ekstra ödemenin yapılmayacağını söyledi. Kendileri bir bedel talep etmeden başka bir tarihte konser vereceklerini iletmişlerdir. Kendileri de ektra bir maliyet çıkabileceğini söylediler ancak bu konuda anlaşamadık. organizasyonda Belediyenin vermiş olduğu ses sistemini kullandık. Ayrıca …’ın ekibi kendileri ayrı ses sistemi getirdiler ancak kurulum yapılmadı. Ben bu organizasyonun reklam çalışmasını yaptım radyo ve internet ortamında medya aracılığıyla bu konserin olacağının tanıtımını da yaptım. Bunun için ekstra ödeme yapmıştım ancak … a maliyetini yansıtmadık. … a menajerinin bulunduğu şirkete yapılan nakit ödemenin geri dönüşü şirketimize olmamıştır. Ben davacı firmada muhasebeci olarak çalışmıyorum. Tanıklık ücreti talebim yoktur, dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …’ın 18/01/2021 tarihli duruşmadaki beyanında: “…. Fm’de program yapımcısı olarak çalışmaktayım. …’ı yıllar önce konuk aldım. Buradan tanıyorum. Davada söz edilen organizasyona, katılımcı olan bir başka arkadaşım olan …’nın davetlisi olarak gittim. Orada … Bey’in konser yapacağına ilişkin bir pankart gördüm. Salona girdikten sonra menajeri …’ı aradım. Burada konser olacağına ilişkin pankart var diyerek haberleri olup olmadığını sordum. Konserlerinin olduğunu hatta müzisyenlerinin de orada olduğunu söyledi. Organizasyonda aksaklıklar olduğunu farkettim. Arkadaşım olan konuşmacı bile konuşmasını yapmadan, oradan ayrıldık. Daha sonra …’ın oraya gelip gelmediğini görmedim. Etkinliğe ilişkin bir bağım yoktur, sadece misafir olarak oradaydım. Ben bile davet edilmiş olsa idim, bu aksaklıklar karşısında orada bulunmazdım. Öğlen 12:00-13:00 saatleri arasında bu organizasyona gittim. Orada yaklaşık 2,5 saat kaldım. Organizasyonun İzmir şemasında bulunanlarda oradaydı. Organizasyonda tanınmış milletvekili veya bakanlardan birisinin orada olduğunu görmedim. Eski Kültür Bakanı …’i şuan görsem bile tanıyamayabilirim. Azerbaycan milletvekili …’yı organizasyonda görmedim. Organizasyonda çok az seyirci olması, kulislerde bizimle ilgilenilmemiş olması, muhatap bulunamaması, organizasyondaki aksaklıklara meydan vermiştir. Tanıklık ücreti talebimiz yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …’in 18/01/2021 tarihli duruşmadaki beyanında: “40 yıldan beri orkestra şefi olarak çalışıyorum. … ile birlikte 15 yıldan beri çalışmaktayım. Söz konusu organizasyona saat 11 gibi gittik. Orkestramız normalde 6 kişiliktir, 10 kişi gittik. Tesisatlar kuruldu fakat salon bomboştu. Bu durumu …’ın menajeri …’ı arayıp söyledik, kendisi de şaşırdı. Belli bir zaman sonra kendisi gelip kontrol etti. Biz orkestra olarak tüm ekipmanlarımızı kurarak gerekli ses kontrollerini yaptık ve konser saati gelene kadar beklemeye başladık. Beklediğimiz saate kadar bizimle kimse ilgilenmedi, yemek ve su verilmedi. … beyi tekrar arayıp durumu haber verdim, gerekeni yapacağını söyledi. Saat 15:30 – 16:00 olmasına rağmen salonda kimse yoktu. Menajerimizi bekledik. Konser için yeni bir tarih verilmesini söyledi. Bunun üzerine ekipmanları toplayıp aracımıza koyduk ve geri dönüş yaptık. Saat 18:00 gibi konser olmayacağı kesinleştikten sonra geri dönmek üzere toplandık. Bildiğimiz kadarıyla bir konuşma yapılacaktı. Gelen olmadığı için konuşma yapılmadı. … ve menajeri saat 13:00- 14:00 arası konser alanına geldiler. Orada ki odaya çıkıp konseri düzenleyen arkadaşlar ile sohbet ettiler. … 16:00 – 17:00 arasına kadar organizasyon alanında bekledi. Tanıklık ücreti talebimiz yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …’ın 18/01/2021 tarihli duruşmadaki beyanında: “20 yıldan beri …’ın menajeri olarak çalışmaktayım. … Bey’in eski bir gazeteci dostu konser yapmak istediklerini söylemek için aradı. Tarih ve yer konuşuldu, organizasyon tarihinde mütabık kalındı. … beyden dolayı bir indirim söz konusu oldu. Konser tarihinden bir gün önce tekrar konuşuldu, sabah orkestramızı yolladık. Konser öğleden sonra olacağı için orkestramızı erken saatlerde yolladık. Orkestra şefimiz beni arayarak organizasyon alanında sıkıntı olduğunu, kendileri ile kimsenin ilgilenmediğini, salonun boş olduğunu söyledi. Daha sonra radyodan arkadaşım … aradı. Konseriniz olacağını burada öğrendim, salon bomboş, biz de konuşmamızı yapamadan buradan ayrılıyoruz, dedi. Bu durumları …’a ilettim. … bey oraya gidelim, orada bulunalım duruma göre hareket ederiz, dedi. İlgili derneğin İstanbul Bölge Sorumlusu olduğunu iddia eden … bize mahcup bir şekilde gelerek ne yapacağımız konusunda fikir teatisinde bulunduk. Salona geldiğimizde en fazla 50 kişi vardı. Bizde bu durumda şok olduk, dedi. … bey ” Biz bu konseri farklı tarihte yine yapalım. Salon daha küçük olsun ve üniversite öğrencilerine yönelik olsun. Bende söyleşi yaparım” şeklinde beyanlarda bulundu. Konser alanına saat 12:00 – 13:00 arası gittik. Orada yaklaşık 2 saat kaldık. Seyirciler nerede olduğunu sorduğumuzda, havalimanına ilgili derneğin başkan misafirlerini uğurlamaya gittiğini söylediler. Geleceğini söyledikleri için konser alanında bekledik. Konserin yapılamayacağını … bey ile kararlaştırdık. Konser için kısa bir süre yeni tarih verilmesini istedik. … beyi ofisime davet ettim. Kendisi geldi. Tekrar orkestra ücreti verilmesi gerektiğini, … beyin ücret almayacağını belirttim. Orkestra için 5.000 TL ücret talebinde bulunduk. … bey bir kaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra orkestra ücretini kaldırmamız içinde ricada bulundu, bunu kabul ettik. Konser tarihi verilmesi içi 2-3 hafta bekledik fakat verilmedi. … bey ofise tekrar geldi. … bey ben oradan ayrıldım, bunlar konser falan yapamayacaklar, burada hiç bir şey belli değil ben ayrılıyorum, hakkınızı helal edin ded. Üzerinde yıllar geçti ve bu dava açılmış. … Film benim resmi ortağım değil. … firması organizasyon şirketidir. Onlarla birlikte iş yapıyoruz. Ancak pandemi sebebiyle yaklaşık 7-8 ay önce faaliyetlerini durdurdu. Tanıklık ücreti talebimiz yoktur, ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce toplanan delillere, iddia ve savunmaya göre davacının, davalı davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınmış 03/12/2021 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle: Konserin ertelenmesine ilişkin talebin sanatçı …’ın menajeri tarafından yapıldığını ve bu talep üzerine konserin ertelenmiş olduğu yönündeki davacının iddiasının, dosya kapsamındaki deliller dikkate alındığında ispata muhtaç olduğunu, bu bakımdan davacının alacak talebinin yerinde olmadığı, 11/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: bilirkişi kurulunun kök rapordaki görüş ve kanaatinde bir değişiklik olmadığı tespit ve rapor edilmiştir.
Huzurdaki davada hukuki ihtilaf, davacı tarafın vekilinin davalı yan ile anlaşma gereği düzenlenecek organizasyon iptalinden kaynaklı, ödemiş olduğu 17.700,00 TL ve ses düzeninin kurulumu için 3.540,00 TL, toplam 21.240,00 TL alacaklı olduğu iddiası üzerine çıkmış bulunduğu,
İspat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Dolayısıyla davacının ödeme iddiasının haklı görülebilmesi için, anılan kurallar uyarınca, davacı tarafından, dava konusu konserin davalı tarafnıdan iptal edildiğinin geçerli delillerle ispat edilmesi gerektiği açıktır. Davacı tarafından bu yönde herhangi bir somut delil sunulmadığı,
Davacının dava dilekçesinde yer alan “kurultay konuşmalarının bitmesinden sonra … konserinin yapılacağı zamana yakın, sanatçı …’ın menajeri seyirci sayısını az bulduklarını söyleyerek konsere çıkmayacaklarını ileri bir tarihte bunu telafi edeceklerini belirttiği” yönündeki ifadesinden, …’ın konser vermek üzere organizasyonun yapıldığı yere geldiği ve hazır bulunduğu, dolayısıyla konserin ertelenmesine ilişkin talebin sanatçı …’ın menajeri tarafından yapıldığı ve bu talep üzerine konserin ertelenmiş olduğu yönündeki davacının iddiasının, dosya kapsamındaki deliller dikkate alındığında ispata muhtaç olduğu, bu bakımdan davacının alacak talebi yerinde olmadığı, hususunun tespit ve rapor edildiği anlaşılmakla denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre maddi tazminat yönünde davanın reddine karar verilmiş,
Manevi tazminat yönünden; davacı tarafça konserin iptali sebebiyle dünyanın ve ülkenin çeşitli yerlerinden gelen konuklar konser yapılacağının beklentisi içinde iken hayel kırıklığına uğradığı, bu durum 260.000 takipçisi olan vakfın ve … Dev Eğ. Ve Kültür Vakfının amaçlarını gerçekleştirmek için kurulmuş olan müvekkili firmanın itibarını sarstığı iddiasına dayalı olarak 5.000 TL manevi tazminat talep etmiş ise de, Konserin ertelenmesine ilişkin talebin sanatçı …’ın menajeri tarafından yapıldığını ve bu talep üzerine konserin ertelenmiş olduğu yönündeki davacının iddiasının, dosya kapsamındaki deliller dikkate alındığında ispata muhtaç olduğunu, bu bakımdan davacının alacak talebinin yerinde olmadığı, somut olayda davalının bir kusurunun söz konusu olmadığı için manevi zarardan söz edilemeyeceği ve bu durumda manevi tazminat talep edilemeyeceğinden manevi tazminat yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 80,70-TL harcın başlangıçta peşin alınan 448,12-TL harçtan mahsubu ile bakiye 367,42 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı yanca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini duruşmalarda bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini duruşmalarda bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde re’sen davacıya/vekiline iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzünde; tarafların gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.