Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/47 E. 2019/244 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/47 Esas
KARAR NO : 2019/244

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2019
KARAR TARİHİ : 20/03/2019

Mahkememize tevzi edilen davanın, dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi ile, davalının … 27. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibi ile takip başlattığını, davalı …’in müvekkili firmanın yıllardır muhasebe işlerini yaptığını, şirkete ait tüm evrakın onun ofisinde bulunduğunu, senedin icra takibine konularak güvenin ve hakkın kötüye kullanıldığını, davalı ile müvekkili firma arasında olmayan bir borç ihdas edilerek resen feshedilen firmanın ihyasının amaçlandığını, davalı …’in defalarca istenmesine rağmen senedi iade etmediğini, söz konusu senede dair bir borcun bulunmadığını, müvekkillerinin 27. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, öncelikle müvekkili … hakkında avalist olması nedeniyle 1 yıllık hak düşürücü zamanaşımı nedeniyle davanın kabulünü, dava sonuçlanana kadar öncelikle ” icra takibinde tahsil edilen paranın alacaklıya ödenmemesi” yolunda tedbir kararı verilmesini, takibin kötü niyetle yapıldığından %20 den aşağı olmamak üzere tazminat hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu yanıt dilekçesi ile, davacının bu talepleri haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin muhasebe kayıtlarını tutmakta olduğunu ve muhasebe ücreti karşılığında kendisine dava konusu senet düzenlenerek verildiğini, müvekkilinin senedin vadesi geldiğinde ödenmesini talep etmişse de kendisini hep oyaladıklarını, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, borçluya usulüne uygun tebligat yapıldığını, ve dosyasının kesinleştiğini, fakat borçlu taraf sonradan işi zorlaştırmak amacıyla kötü niyetli olarak iş bu davayı açtığını, davacı vekili, avalist … açısından zamanaşımı defini ileri sürdüğünü, ancak TTK zamanaşımı hükümlerine göre keşideciye karşı zamanaşımı 3 yıl, cirantaya karşı 1 yıl olduğunu, ve yine TTK.m.702/1 göre ise aval veren ikişi, kim adına taahhüt altına girmişse onun gibi sorumlu olur. Dava konusu senette keşideci adına verilmiş bir aval söz konusudur ve keşideci açısından zamanaşımı 3 yıl olduğundan avalist içinde zamanaşımı süresi 3 yıl olduğunu, bu nedenle davacının bu defi yerinde olmadığını, ayrıca TTK.m.5/A gereğince, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava 2004 sayılı yasanın 72.maddesine dayanan menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı Yasanın 115.maddesi gereğince Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Aynı yasanın 137 ve devam maddeleri gereğince dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Yasanın 138.maddesi gerekçesinde de belirtildiği üzere yargılamada usule ilişkin iddia ve savunma sebeplerinin hallinden sonra işin esasına girilerek uyuşmazlık çözümlenir. Usule ilişkin hususlar ya dava şartıdır ya ilk itiraz niteliğindedir. Usule ilişkin hususlar şekli nitelik taşıdığından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karar bağlanabilir. Ancak Mahkeme kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa bunu da tahkikat aşamasında değil ön inceleme oturumunda yapacaktır. Aynı husus Yasanın 140/1.maddesinde de belirtilmiş olup ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için hakimin gerekli gördüğü takdirde tarafları dinleyebileceği hükme bağlanmıştır.
19.12.2018 tarihli 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesi uyarınca bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı yasanın 18/A maddesi uyarınca da ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Somut durumda, davacının dava açmazdan evvel dava şartını yerine getirmediği anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2- Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye kısmın 492 sayılı Yasanın 31.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden harçlandırılan dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2.maddesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu kabil olmak üzere karar verildi. 20/03/2019

Katip …

Hakim …